Allah'ın yardımını cezbeden değişiklik - Müslüman Ahmediye Cemaati

Allah’ın yardımını cezbeden değişiklik

Sözün özü Allah’ın yardımını cezbeden o değişikliği yaratmanız gerekir. Ama sadece hutbeleri dinleyip geldiğiniz gibi dönerseniz bu işe yaramaz. Gayrı Ahmedi’ler de hutbeleri kaçırmazlar. Ama netice eğer dinledikten sonra elbiselerinizi silkeleyip aynen eski hayata devam şeklinde olacaksa bunun ne faydası olur? Bize “vücudunuzu yağlayıp dünyaya gidin ki sizi yakalayamasın” denmişti ama bazılarımız dini toplantılara vücutlarını yağlayıp gelirler.  

Her Ahmedi, ister cahil olsun ister âlim, ister küçük olsun ister büyük, zengin olsun veya fakir, dinin gerçeğinin son derece kolay olduğunu ve kendisine de Peygamber Efendimize (s.a.v.) verilen emirlerin aynısının verilmiş olduğuna inanmazsa gelişemez. Allah (c.c.) sevgisi tüm sevgilere geçmeden işimizi yapabilmek için gerekli olan o olağanüstü fazlından pay alamaz.  

Yapın bu değişikliği ve görün; ruhunuz nasıl da değişiyor ve başkaları dediklerinize nasıl da kulak asıyor; tebliğ işi nasıl da kolaylaşıyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “evlerinizi kabristana dönüştürmeyin” diye buyurmuştur. Kastettiği şudur ki eviniz hiçbir zaman ibadetlerden yoksun olmasın. Kendiniz ibadet ediniz ve eşiniz ve çocuklarınıza da bu konuda nasihatte bulunun.  

Geçen sene en azından Cuma günleri Teheccüd namazları kılınsın diye nasihat etmiştim ve o günlerde bayağı bir hareket de vardı. Ama yakınlarda araştırdığımda yine tembelliğin hâkim olmaya başladığını öğrendim. Geçen sene ise binlerce insan Teheccüd’e başlamıştı; hatta bazıları Cuma gününün dışında da kılıyorlardı. Ama yavaş yavaş yine başladıkları yere döndüler.  

Böylelerin misali çoban tarafından “hadi hadi” sesleri geldiği sürece yürüyen, ses kesilir kesilmez durup sağa sola bakmaya başlayan zayıf hayvanlar gibidir. Birisi tarafından itildikleri müddetçe hayat belirtilerini gösterirler ama o itilme kesildiği an ölüler gibi yıkılırlar. Böyle iyiliklerinin herhangi bir sevabı olmadığını bilmezler. Birisi sevap kazanacaksa onları iten kazanacaktır. İtilmeden hareket etmeyen hayvan faydalı bir hayvan değildir. Dediğim gibi böyle insanların iyilikleri de onları itenlerin hesabına yazılır.  

Gerçek anlamda iyi, bir kez nasihati dinleyip kulağına küpe yapan kimsedir; sürekli uygulayan kimsedir. Aynı şekilde tebliğ konusundaki teşviklerim başlangıçta büyük yankı uyandırdı ama belli bir müddet sonra heyecan yok olup gitti. Bazı Kadıyanlılar da dürtülmeye alışmışlardır. Bu dürtülme devam ettiği sürece yürüyorlar; durduğu anda ise duruyorlar. Bunlar diğerleri için örnek olsaydı daha uygun olurdu ama bunlar kendileri itilmeye muhtaç hale gelmişler. Bunlar da baygın birisinin zaman zaman suyla serpiştirilmeye muhtaç olduğu gibi dış etkenlere muhtaçtırlar.  

Allah (c.c.) Sattar’dır ve kullarının da Sattar olması gerekir ama bir düşününüz; eğer şu anda “bu hafta tebliğ yapanlar ayağa kalksınlar” diyecek olursam ne kadar da utandırıcı duruma düşersiniz. Önümdeki yaklaşık üç bin kişiden sadece üç beş tanesi kalkarsa ne kadar da rezil olursunuz. Ama böyle yapmayacağım.

Önümüzdeki iş gerçekten büyüktür

Unutmayın ki her şeyin bir haddi vardır. İmanın bir haddi olduğu gibi küfrün de bir haddi vardır. Tembelliğin bir haddi olduğu gibi çevikliğin de bir sınırı vardır. Uykunun bir haddi olduğu gibi uyanık kalmanın da bir haddi vardır. Önünüzdeki iş gerçekten de çok büyüktür. Onun için gerekli çevikliği ve uyanıklığı kendinizde yaratın. Sonra başkalarını da davet edin. Siz bir buçuk milyar insanı İslam’a getireceksiniz. Ne olur; bir düşününüz; çabalarınız bu hedefe uygun mudur?  

Şunu da unutmayın ki çabalarımız da kendi başına bir şey yapamazlar. Allah’ın (c.c.) huzurunda resmen eriyip yok olmamız gerekiyor ki Allah’ın merhameti coşarak etkisini göstersin. Dua ediyorum ki Allah (c.c.) hep sizleri dürtüp uyanık tutsun. O bazen muhaliflerimizi coşturarak bizi uyandırıyor; bazen ise kendi içimizde bir kavga çıkartarak gözlerimizi açıyor. Bunlar imanınızın göstergesidir. Hiç imanınız kalmamış olsaydı Allah (c.c.) da sizi terk ederdi; böyle dürtmezdi.  

İşte Allah’ın fiili hala aramızda kâmil iman sahiplerin olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla bundan faydalanmalıyız. Bir arkadaşınız dahi size seslendiğinde uyanıyorsunuz. Öyleyse neden Allah (c.c.) seslenince uyanmıyorsunuz? Küçücük bir çocuğun sesi bile annesini uyandırır. Oysaki Allah (c.c.) ve kul ilişkisi anne çocuk ilişkisinden daha güçlüdür. Hal böyleyken Allah (c.c.) “kalk” deyince neden kalkmıyorsunuz? Neden başkalarını da kaldırmak için evinizden çıkmıyorsunuz?  

Bu kâinatın yaratıcısı resmen göklerden indi. Vâdedilen Mesih’in kalbine indi. Kaleminde zuhur etti, dilinde zuhur etti. O Vâdedilen Mesih’in kalemini kullandı ve yirmi üç sene boyuca bağıra bağıra sizleri çağırdı. Gizli saklı şekilde değil; apaçık sözlerle sizi uyardı. “Bu dünya yok olmak üzeridir; uyanın” dedi. O Vâdedilen Mesih’in diliyle konuştu ve resmen haykırışlarla sizi uyandırmaya çalıştı. Kâinatın hükümdarı olmasına rağmen acıklı bir sesle sizi duygulandırmaya çalıştı. Doğum yapan bir kadının haykırışlarından daha acıklı haykırışlarla sizi yokladı. Ama gelin görün ki dünya uyumaya devam etti; uyku pozisyonunu dahi değiştirmedi.  

Bazıları kalktılar ve bu ses için kendilerini helak etmeye karar verdiler. Bunlardan bazıları hala uyanıktırlar ve Allah’ın fazlı ve lütfu devam ederse ölümlerine kadar uyanık kalırlar. Ama birçok insan kalkmasına rağmen belli bir müddetten sonra bir daha uyudu. Bazılarıysa uyanıp abdest almak için ibriğin yanına gitti ama yanında uzanıp uyuyuverdi. Bazıları gözlerini açtı ama yataktan kalkamadı; uyanıp uyanmadıklarını dahi fark edemedi.  

İşte bütün bu söylediklerimin ışığında kendinizi değiştirin. Âlimleriniz, zenginleriniz, cahilleriniz ve fakirleriniz kendilerini değiştirsin. Önce onlar değişsinler; ardından da başkaları değiştirsinler.  

Size doğruyu söylüyorum; kıyamet azabına çok yakınız. Sanmayın ki siz emniyettesiniz. Vâdedilen Mesih’in uyardığı kıyamet resmen kapıdadır ve bizler kendimiz için bir ölüm seçmediğimiz müddetçe bu azaptan kurtulamayız.  

Yine söylüyorum; o azap, bıçağın kemiğe dayandığı gibi çok yakındır. Herhangi bir yanılgıya düşüp tembellik göstermeyiniz.  

Şu anda yaz var; kış gelince tebliğ yaparız demeyin. Eğer kış gelmeden sizler veya tebliğ edeceğiniz kişiler ölürse Allah’a ne cevap vereceksiniz? Allah (c.c.) içten olan kulları için her tür kolaylık yaratmıştır. Gündüz vakti çok sıcak oluyorsa geceleri çalışınız.  

Bu işin önemini kavrayın ve hazırlıklar yapınız ki bu zahiri nur kalbinize de işlesin. Gözler görmedikçe güneş işe yaramaz. Bu zahiri nurunuzu bir an önce gerçek nurla değiştirin.  

Hz. Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmed 

7 Ekim 1921

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

Çok büyük bir iş bize havale edilmiştir

Bir Sonrakini Oku

Tüm ilimlerin membası