Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 8 ocak 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra, Bakara suresinin 246. Ayetini ve tercümesini okudu.
مَّن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ أَضْعَافًا كَثِيرَةً وَاللّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Tercüme: Kim (malının) iyi kısmından bir parça ayırıp, Allah’a takdim etmek ister? Allah (da, onun karşılığını) kat kat arttırır. (Bu da Allah’ın bir sünnetidir. O, önce kulun) malını alır, sonra (da) onu bollaştırır ve (biliniz ki, eninde sonunda) O’na döndürüleceksiniz
Huzur daha sonra şöyle buyurdu: Bu ayette Allah-u Teala’ya borç vermekten bahsedilmektedir. Bu, neuzübillah, Allah’ın insanın parasına ihtiyacı olduğu anlamına gelmez. ‘’Karz’’ kelimesinin sözlük anlamı, iyi veya kötü karşılık vermektir. Velhasıl, burada bunun manası şöyle olacak: Kim Allah yolunda harcayacak, ta ki Allah-u Teala ona en iyi şekilde karşılık versin. Yani Allah için harcarsanız, Allah-u Teala için verirseniz, o zaman Allah-u Teala en iyi şekilde onun karşılığını lütfeder. Kuran-ı Kerim’de, Allah’ın dini için yahut Allah’ın mahlukatının iyiliği için harcamak, bizzat Allah için harcamakla denk tutulmuştur. Bir şey Allah-u Teala için harcandığında o boşa gitmez; aksine bu öyle bir borçtur ki Allah-u Teala onu kat be kat artırarak geri verir. “Kim bana karz-ı hasene (iyi bir borç) verecek,” sorusunu sorarak şuna ilgi çekilmiştir: Kim Benim yolumda harcayıp Benim sayısız nimetlerime varis olacak.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Allah’ın borç istemesinin manası maazallah Allah’ın ihtiyacı olduğu değildir, böyle bir vehme kapılmak bile küfürdür. Bunun anlamı, mükafatıyla beraber geri vereceğim, demektir. Sonra bu ayetin mefhumu ile ilgili şöyle der: Bir aptal der ki bunun mefhumu, sanki maazallah Allah açtır. Ahmak anlamıyor ki bundan aç olmak anlamı nasıl çıkabilir. Borcun asıl anlamı, geri iade edileceğine dair söz verilen şey, demektir. Burada karz (borç) ile kastedilen, kim Allah’a salih ameller verecek, manasıdır. Allah-u Teala onun karşılığını kat be kat verir. Sadece para pul meselesi değil, hatta Allah için herhangi bir salih amel yaparsanız Allah onu artırarak verir. İşte bu da Allah’ın şanına layık olandır ve ubudiyet ile rububiyet (kul ve Rab) arasındaki devamlı ilişki de budur. Allah-u Teala Rububiyet ve Rahmaniyet’i ile kafir ve mümin, hepsini koruyup kollayıp yetiştirir. Herhangi bir iyilik yahut amel olmaksızın herkese sahip çıkan Allah, birisi bir iyilik ve amel-i salih yaptığında nasıl olur da onun mükafatını vermesin. Allah’ın şanı şudur ki, kim zerre kadar bile iyilik yaparsa O, onun ecrini verir ve kim zerre kadar kötülük yaparsa o da onun karşılığını alacak.
Allah’ın dininin yayılması ve mahlukata hizmet etmek için mal fedakarlığı yapmak çok büyük bir iyiliktir. Allah-u Teala asla bunu karşılıksız bırakmaz. Malî fedakarlığın bu hakikatini cemaatimizin üyelerinden daha iyi kim bilebilir. Her seviyeden Ahmedinin kişisel tecrübesidir ki Allah rızası için O’nun yolunda mal harcamak, sadece kalbin huzur bulmasına vesile olmakla kalmaz, aynı zamanda dünyevî açıdan da binlerce insan, fedakârlık edilen miktarı hayret verici bir şekilde Allah-u Teala’nın geri verdiğini tecrübe eder. Yalnız Allah’ın rızasını elde etmek için fedakârlık yapan öyle bir çok Ahmedi vardır. Bu fedakarlıklarının karşılığını dünyevî mal şeklinde alacakları düşüncesi, onların kalplerinden bile geçmez. Ancak, Ben en iyi şekilde bu borcu geri vereceğim, buyuran Allah, onu geri verir. Bazıları, mali durumları kötü olmasına rağmen, Allah onların ihtiyaçlarını bizzat yerine getirecektir, ümidiyle fedakârlık yaparlar ve Allah-u Teala da onların bu umudunu gerçekleştirir. Şart sadece şudur ki iyi niyet ile Allah’ın hükümlerine uyup iyilikler yaparak, O’nun rızası için fedakârlık yapılsın. Bir ticaret adamı gibi sadece, ben bundan kar elde edeceğim düşüncesiyle mal harcamak değil. Mal verdim ve ben çok fedakârlık yaptım, diye zannetmek değil. Diğer farz hükümleri yerine getirmek ve iyilikler yapmak da gerekli.
Şimdi ben, Allah’ın bu emrinden feyiz bulmuş insanların olaylarından bahsedeceğim. Allah-u Teala, Allah için fedakârlık yapanların sadece ihtiyaçlarını gidermekle kalmadı, hatta daha da artırdı. Birçokları, kendisinin ve çocuklarının açlığını nasıl gidereceğini düşünmeden fedakârlık yaptı, fakat dakikalar içinde, ellerinde olandan çok daha fazlasını Allah onlara verdi. Böylece bu, onların imanının daha da artmasına vesile oldu. Velhasıl Allah’ın rızasını elde eden kimselerin sayısız örneği bugün ancak Ahmediye Cemaatinde görülür.
Huzur-i Enver, Gine Conakry, Sierra Leone, Tanzanya, Burkina Faso, Endonezya, Arnavutluk, Kanada, Fransa, İngiltere, Almanya, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Hindistan ve sair ülkelerden, erkek-kadın, genç-yaşlı, zengin-fakir, kısacası dünyanın her yerinden, malî fedakârlık yapan ihlaslı kimselerin iman verici olaylarını anlattı. Dünya çapındaki kötüleşen ekonomik koşullara rağmen, Cemaat üyelerinin etkileyici malî fedakârlık örneklerini anlattıktan sonra Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Ben ancak birkaç örnek sundum, bunlar gibi sayısız olaylar vardır. Allah-u Teala daima Cemaatimiz üyelerine böyle davrandı ve onlar ihlas ve vefa ile fedakarlıklar yaparak Allah’ın lütuflarını hep gördüler.
Vakfe Cedid’in 63. Yılının tamamlanmasıyla, Uluslararası Ahmediye Cemaati, bu yıl 10,53 milyon Sterlin mali fedakarlık sunmaya muvaffak oldu. Bu meblağ, geçen yılkinden 887 bin Sterlin daha fazladır. Bu, insanî çabaların bir neticesi değil, bilakis Allah-u Teala’nın özel lütfudur.
Bu yıl da dünyadaki bütün cemaatlerimiz arasında, toplam meblağ bakımından İngiltere birinci sıradadır. İngiltere’nin Lacna İmaillah (Kadınlar Kolu), büyük bir gayretle çalışmaktadır. Ancak bu seferki artışı görünce anlaşılıyor ki erkekler de Lacna İmaillah gibi gayret etmiştir. İkinci sırada Almanya vardır. Üçüncü sırada Pakistan vardır. Pakistan kendi parasının değer kaybından dolayı çok geriye düşmüştür. Ancak Pakistan’da mal fedakarlığı ile birlikte can fedakarlığı da yapılmaktadır. Duygusal eziyet de aynen devam etmektedir. Dördüncü sırada Kanada, arkasından Amerika, sonra Hindistan, daha sonra Avustralya, sonra bir Ortadoğu cemaati, sonra Endonezya ve sonra Gana gelmektedir. Afrika ülkeleri arasında Gana şimdi büyük ülkeler listesine girdi.
Kişi başı ödeme bakımından Amerika birinci, İsviçre ikinci, İngiltere üçüncüdür. Afrika ülkeleri arasında toplam meblağ bakımından Gana birincidir. Sonra sırasıyla, Mariçüs, Burkina Faso, Tanzanya, Sierra Leone, Gambiya, Mali ve Benin gelmektedir.
Huzur-i Enver, şefkat ile, İngiltere, Almanya, Pakistan, Kanada, Amerika, Hindistan ve Avustralya’da belirgin ölçüde mali fedakârlık yapan cemaatlerden bahsettikten sonra mal fedakarlığı yapan herkes için şöyle dua etti: Allah-u Teala hepsinin mallarına ve nesillerine hadsiz hesapsız bereket versin ve fedakarlıklarını kabul etsin.
Huzur-i Enver aynı zamanda Vakfe Cedid’in 64. Yılının başladığını duyurdu.
Hutbenin sonunda Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Bugünlerde Pakistan Ahmedileri için duaya teşvik ettiğim gibi yine diyorum ki onlar için özel olarak dua edin. Allah-u Teala onların sıkıntılarını ve sorunlarını gidersin; Muhaliflerin ellerinin onlara uzanmasına mâni olsun ve ıslahı mümkün olmayan muhaliflerin İlahî adaletle yakalanmaları için imkân yaratsın.
Cezayir’de de çok muhalefet var, onlar için de dua edin. Yüce Allah onlar için de rahata kavuşma imkanları yaratsın. Allah için esir düşmüşlerin çabucak özgürlüğe kavuşması için imkân yaratsın. Huzur-i Enver şöyle dedi: Özellikle dualara, nafile ibadetlere ve sadakalara sarılın. Pakistan’ın barış ve selameti bakımından genel umumî durumu da iyi değil. Onlar için de dua edin. Allah-u Teala bu terörizm, fitne ve fesadı bir an evvel sona erdirsin. Oranın hükümet ve yönetimine de Allah akıl versin ki onlar gerçek anlamda halka hizmet eden ve insaf ile çalışan kimseler olsunlar. Aynı şekilde dünyanın durumu da hızlı bir şekilde kötüleşiyor, bunun için de dua edin. Allah-u Teala bütün insanlığa merhamet etsin. Âmin.