Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 12 Mart 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra, şöyle buyurdu:
Hz. Osman’dan (ra) bahsediyordum. Hz. Muslih Mevud şöyle der: Hz. Osman’ın vefatından yaklaşık bir yıl önce, fitneciler baş kaldırmaya başlamışlardı. Hac dönüşünde Emir Muaviye Hz. Osman (ra) ile birlikte Medine’ye geldi ve şöyle arz etti: Benimle Şam’a gelin, Allah korusun birdenbire herhangi bir fesat ortaya çıkıp tedbirsiz yakalanmayın. Hz. Osman (ra), ben Hz. Resulüllah’ın (sav) komşuluğunu bırakamam, dedi. Bunun üzerine Hz. Muaviye, ben Şam ordusundan bir birliği sizi korumak için yollayayım, dedi. Ancak Hz. Osman (ra), Osman’ın canını korumak için Beytü’l Mal’a o kadar yük yükleyemem, buyurdu. Hz. Muaviye üçüncü olarak şu öneride bulundu: Sahabeler varken insanlar, Osman olmazsa başka birini seçeriz diye güveniyorlar. Onun için siz sahabeleri çeşitli ülkelere dağıtın (ki böyle bir güvenceleri kalmasın). Hz. Osman (ra), Hz. Resulüllah’ın (sav) topladığı insanları ben nasıl dağıtabilirim, buyurdu. Bunun üzerine Emir Muaviye ağlamaya başladı ve şöyle arzetti: en azından şu kadarını yapın ki, eğer benim canıma bir zarar verilirse Muaviye benim intikamımı alacak, diye ilan edin, belki insanlar korkar ve fitne fesattan vazgeçerler. Hz. Osman (ra) şöyle buyurdu: Muaviye! Olacak olan kesinlikle olacak, ben senin dediğini yapamam, çünkü senin fıtratın serttir, Müslümanlara sert davranmandan çekinirim. Bunları duyunca Muaviye ağlayarak kalktı ve belki de bu bizim son görüşmemizdir, dedi.
Hz. Osman (ra) evini kuşatanlara hitaben şöyle dedi: Ey benim milletim! Beni öldürmeyin, çünkü ben vaktin yöneticisiyim ve sizin Müslüman kardeşinizim. Unutmayın ki eğer siz beni öldürürseniz bir daha beraber namaz kılamayacaksınız ve asla beraber cihat yapamayacaksınız. Nasihatlerinin kuşatmacılar üzerinde bir etkisi olmayınca hz. Osman (ra) şöyle dua etti: Ey Allah’ım! Sen onları iyice kaydet ve hepsini tutup tutup helak et. Mücahid şöyle der: Bu fitneye karışanların hepsini Allah-u Teala helak etti.
Hz. Osman (ra) Abdullah bin Selam’a mesaj gönderip çağırdı. O, hz. Osman’a fitne hakkındaki görüşünü sorduğunda Hz. Osman şöyle buyurdu: Savaştan kaçının, bu sizin için delil bakımından daha güçlüdür. Ensar’dan hz. Zeyd bin Sabit, hz. Osman’a gelip şöyle arzetti: Ensar kapınızda hazırdır, eğer kabul ederseniz biz bir kere daha Allah’ın ensarı olmaya amadeyiz. Hz. Osman (ra), asla savaşmayın, buyurdu.Hz. Osman (ra) kapısına hz. Abdullah bin Zübeyr’i gözcü olarak tayin etmişti. Ona da aynı şekilde, hiç kimse benim için canını tehlikeye atmayacak, diye nasihat etti.
Hz. Muslih Mevud, hz. Osman’ın şehit olma olayını ve ondan önceki fitne hakkında şöyle der: İsyancılar görünürde galip gelmişlerdi, nitekim onlar son bir hamle olarak, hilafetten el çekmesi için bir adamı Hz. Osman’ın (ra) yanına yolladılar. Hz. Osman (ra) bunu net ve açık bir şekilde reddetti. O adam geri gelip son derece endişe ile adamlarına dedi ki, Osman’ı öldürmeden Müslümanların bizi cezalandırmasından kurtulamayız, ama onu öldürmek de hiçbir şekilde caiz değil. Fesatçılar hz. Osman’ı öldürme planları yaparken hz. Abdullah bin Selam, fitnecileri bu zulümden vaz geçirmek için çok üzüntülü nasihatlerde bulunduktan sonra şöyle dedi: Bakın, şu anda Medine’nin koruyucusu meleklerdir, eğer siz Osman’ı öldürürseniz melekler Medine’yi bırakacaklar. O zalimler, bu nasihatlerden istifade edeceklerine kendisine Yahudi’nin oğlu diye dil uzatmaya başladılar.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Bu zalimler, kendilerini kandıran liderleri Abdullah bin Sebe’nin de Yahudi çocuğu olduğunu unuttular. Hatta o bizzat kendisi Yahudi idi ve sadece görünürde kendine Müslüman süsü veriyordu. Fesatçılar, Hz. Osman’ın (ra) kapısında her zaman birilerinin olduğunu görünce, onlardan birkaçı komşunun duvarından atlayarak Hz. Osman’ın odasına girdiler. O anda hz. Osman (ra) Kur’an-ı Kerim okuyordu. Hepsinden önce Muhammed bin Ebubekir, hz. Osman’ın sakalını tutup sertçe çekti. Hz. Osman (ra) o zaman sadece şunu söyledi: Ey benim kardeşimin oğlu! Senin baban şimdi olsaydı sen bunu asla yapmazdın. Hz. Osman (ra) bu kadarını söyleyince Muhammed bin Ebubekir utanıp geri döndü. Başka bir adam, demir bir çubukla hz. Osman’ın (ra) kafasına vurdu, sonra da Hz. Osman’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim’e tekme atıp bir kenara fırlattı. Kur’an-ı Kerim yuvarlanıp hz. Osman’ın yanına geldi ve hz. Osman’ın kanı onun üstüne damladı. Hz. Osman’ın kanının damladığı ayet muazzam bir gaybi haber veriyordu: “فَسَیَکۡفِیۡکَہُمُ اللّٰہُ ۚ وَ ہُوَ السَّمِیۡعُ الۡعَلِیۡمُ “ yani Allah-u Teala onlardan senin intikamını kesinlikle alacaktır. Sonra Sevdan isimli herif kılıç ile saldırdı ve bunun sonucu Hz. Osman’ın eli kesildi. Bunun üzerine hz. Osman şöyle buyurdu: Allah adına yemin ederim ki bu benim ilk olarak Kuran’ı yazan elimdi. O herif ikinci defa saldırınca Hz. Osman’ın eşi Naile araya girdi, kılıç saldırısını eliyle durdurduğu için onun da parmakları kesildi. O zalim üçüncü defa saldırıp Hz. Osman’ı tamamen bitkin ve kendinden geçmiş duruma düşürdü ve sonra da boğazını sıkmaya başladı. Bu durumda en nihayet Hz. Osman’ın (ra) ruhu fani bedeninden uçup yüce aleme göçtü.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Bu fitneciler doğru dürüst bir iddia ile ortaya çıkmamışlardı. Onlardan bazısı Yahudi Abdullah bin Sebe’nin kandırması ile İslam’a aykırı olan acayip öğretileri benimsemiş, bazıları haddini aşmış faşist, hatta komünist gruplardı. Bazıları ceza almış suçlular, hırsız ve yolkesen eşkıyalardı. Hz. Osman (ra) can çekişirken katil, onun hanımının bedeni hakkında lüzumsuz kötü sözler sarfediyordu. Sonra onlar daha da kötüsünü yaptılar, yani Hz. Aişe (ra) hakkında ileri geri konuştular, hiç umursamadılar ve görünce bu daha gençtir, dediler.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Keşke ben o zaman orada olsaydım, o herifleri parça parça ederdim. Diğer peygamberler nasıl gönderildiyse Hz. Mesih-i Mevud (as) da aynı renkte gönderildi ve diğer peygamberlerden sonra nasıl hilafet silsilesi başladıysa aynı şekilde Hz. Mesih-i Mevud’dan sonra da hilafet silsilesi başladı. Hilafet silsilesi çok yüce bir silsiledir. Hilafetin kurulması için eğer on bin nesil kurban edilse yine de bir önemi yoktur. Ben, hz. Osman üzerinde kopan musibetlere baktığımda ve diğer taraftan Hz. Resulüllah’ın (sav) gelip onlarda yarattığı nur ve maneviyatı gördüğümde şöyle düşünüyorum: Eğer dünyada benim on bin neslim doğacak olsa ve onların tamamı, böyle bir fitnenin yok edilmesi için kurban edilse yine de bu iyi bir alışveriştir.
Hz. Osman (ra) 17, 18 veya başka bir rivayete göre 12 Zilhicce’de hicri 35’te cuma günü 82 yaşında şehit edildi. Bir diğer rivayette şehit olduğunda yaşı 75 olarak beyan edilmiştir. Hz. Osman (ra) şehit olduğu gün oruçlu idi. Fesatçılar ve isyancılar üç gün boyunca Hz. Osman’ın (ra) defnedilmesine izin vermediler. Sonunda Hz. Ali’nin (ra) müdahalesi ile defnetmeye izin verildi. Fesatçılar bunu duyduklarında taş alıp yola dizildiler ve Hz. Osman’ın (ra) cenazesi dışarı çıktığında tabutunu taşladılar. Hz. Cübeyr bin Mut’am (ra) cenaze namazını kıldırdı. Defin işlemine 4 veya başka bir rivayete göre 16 kişi katıldı.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Osman (ra) ile ilgili az bir rivayet kaldı, inşallah onları da gelecek sefer anlatacağım.
Hutbenin sonunda Huzur-i Enver, aşağıdaki merhumları hayırla yadetti ve gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.
1- Fildişi Sahili’nden sayın Molvi Muhammed İdris bey şubatın 27’sini 28’ine bağlayan gece vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum çok dua eden, ibadete düşkün, cömert kalpli, fedakâr bir Ahmedi olmakla birlikte mahir bir mübelliğ, konuşmacı ve ilmî kişiliğe sahip birisiydi.
2- Uganda’nın Emiri ve baş mürebbisinin hanımı sayın Emine Naiga Kare Hanım, 20 şubatta vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhume çok cesur, ihlaslı ve vefakâr, oruca namaza düşkün ve diğerleri için örnek bir şahsiyetti.
3- Suriye’den sayın Nuhî Kazak bey 10 aralıkta 48 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
4- Rabvah’tan sayın Ferhet Nesim hanımefendi, 26 aralıkta 86 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.