Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 22 Ocak 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra, şöyle buyurdu:
Bugün ben Hz. Osman’ı (ra) anlatmaya başlayacağım, birkaç hafta sürecek. Hz. Osman (ra) Bedir Gazvesine katılamamıştı. Buna rağmen o, Hz. Resulüllah’ın (sav) Bedir Gazvesinin ganimetlerinden hisse verdiği 8 sahabe arasındaydı. Onun adı Osman bin Avfan idi ve soyu, beşinci kuşakta Hz. Resulüllah’ın (sav) soyu ile birleşir. Hz. Osman’ın (ra) anne annesi, Peygamber Efendimizin babasının öz kardeşiydi. Hz. Osman’ın annesi Urva binti Kureyz, Hudeybiye sulh anlaşmasından sonra İslam’ı kabul etti ve Hz. Osman’ın hilafet döneminde vefat etti. Hz. Osman’ın (ra) babası daha cahiliyet döneminde iken vefat etmişti. Değişik zamanlarda Hz. Resulüllah’ın (sav) iki kızı; Hz. Rukiyye ve Hz. Ümmü Gülsüm ile nikahlandı, bu münasebetle Hz. Osman’a Zinnureyn (iki nur sahibi) denmeye başlandı. Bazılarına göre ona bu lakabın verilmesinin nedeni, geceleri teheccüd kılması ve çok Kuran okuması olarak beyan edilmiştir.
Hz. Osman (ra), Peygamber Efendimizden (sav) yaklaşık 5 yaş küçüktü. Kendisi, İslam’a ilk girenlerden idi. Nitekim o, Hz. Resulüllah’ın (sav) Dar-ı Erkam’a girmesinden önce, Hz. Talha bin Ubeydullah ile birlikte aynı vakitte İslam’ı kabul etmişti. İslam’ı kabul etmesinden sonra amcası tarafından şiddete de maruz kaldı.
Peygamberliğini ilan etmeden önce Hz. Resulüllah’ın (sav) kızı Hz. Rukiyye (ra), Ebu Leheb’in oğlu ile nikahlanmıştı. Lehep Suresinin nazil olması üzerine, daha Hz. Rukiyye baba evinden ayrılıp kocasının evine gitmeden önce, o, onu boşadı. Nitekim onun nikahı Hz. Osman ile oldu. Bir defa Hz. Resulüllah (sav), Hz. Rukiyye’ye Hz. Osman’a güzel davranmasını nasihat ederek şöyle buyurdu: Sahabelerim arasında Osman, ahlak bakımından bana en çok benzeyendir. Nebevi 5 yılı Recep ayında, Hz. Resulüllah’ın (sav) tavsiyesi ile Habeşistan’a hicret eden 11 erkek ve 4 kadın arasında Hz. Osman (ra) ve Hz. Rukiyye (ra) da vardı. Bu münasebetle Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Hz. Lut’tan (as) sonra ailesiyle beraber Allah yolunda hicret eden ilk şahıs Osman’dır.
Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle der: Habeşistan ile Arapların ticaret ilişkileri vardı. O devirde Habeşistan’ın başkenti Aksum idi. Orada adil ve akıllı, Ashama Necaşi’nin hükümeti vardı. Habeşistan’a hicret eden bu ilk muhacirler güçlü kabilelerden idi, ama yine de Kureyş’in zulümlerinden korunmuş değillerdi. Zayıf Müslümanlar o kadar güçsüz durumdaydılar ki hicret etmeye bile takatleri yoktu.
Habeşistan’a gittiklerinde bu Müslümanlara son derece güvenli bir hayat nasip oldu. fakat daha pek bir zaman geçmemişti ki bütün Kureyş’in İslam’ı kabul ettiği söylentisi ulaştı. Bu habere inanıp bu muhacirler geri döndüler. Mekke’nin yakınına gelince bunun yalan bir söylenti olduğunu öğrendiler ve bazıları geri döndü ve bazıları da gizli gizli yahut güçlü bir şahsın himayesinde Mekke’ye girdiler.
Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle der: Eğer daha dikkatli incelenirse bu söylentinin ve muhacirlerin dönüş hikayesinin temelsiz olduğu görülecektir. Ancak eğer bu doğru kabul edilirse bunun arkasında, hadislerde beyan edilen o olay olabilir. Sahih-i Buhari’de de yer aldığı gibi bir defa Hz. Resulüllah (sav) Kabe’nin avlusunda Necm Suresini okudu. Sure sona erip Peygamber Efendimiz (sav) secde ettiğinde, Efendimizin son derece etkileyici sesi ve fesahat ve belağat dolu Kelamullah’ın heybeti ve celali sebebiyle, Müslümanlarla beraber kafirler de secdeye kapandılar. Bu öyle hayret edilecek bir şey değil, çünkü bazen böyle durumlarda insanın kalbi (ortamın heybetinden) korkuya kapılır ve aslında inancına aykırı olan bir hareketi gayri ihtiyari yapıverir.
Hz. Mirza Beşir Ahmed’in (ra) bir değerlendirmesine göre, bu söylenti ve muhacirlerin dönüşü hakkındaki bütün şeyler şüpheli oluyor. Kendisi bu olayları şöyle değerlendirir: Habeşistan’a hicret tarihi Nebevî 5 yılı recep ayı olarak ve kafirlerin secde etmesi olayının tarihi Nebevî 5 yılı ramazan ayı olarak beyan edildi. Rivayetlere göre Habeşistan muhacirlerinin dönüş tarihi Nebevî 5 yılı Şevval ayı olarak beyan edilir. Şimdi, o devrin durumu açısından incelenirse, bu kadar kısa bir sürede Müslümanların Habeşistan’a varması; ondan sonra bir şahsın Habeşistan’a varıp Kureyş’in İslam’ı kabul ettiği haberini vermesi; ondan sonra da Müslümanların Habeşistan’dan çıkıp Mekke’ye gelmeleri; bunlar kesinlikle imkânsız şeylerdir. O devrin yavaş yolculukları göz önüne alındığında böyle bir sefer, bir buçuk – iki aydan az bir sürede kesinlikle tamamlanamazdı. Her ne ise, Kureyşlilerin zulüm ve eziyetlerinden dolayı Habeşistan’a hicret silsilesi devam etti, nitekim Habeşistan Muhacirlerinin sayısı 101’e kadar ulaştı, onlar arasında 18 kadın da vardı.
Medine’ye hicret ettikten sonra Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Osman (ra) ile, Hz. Abdurrahman bin Avf (ra) yahut Hz. Evs bin Sabit (ra) arasında muvahat (kardeşlik) kurdu.
Hz. Resulüllah (sav), Bedir Gazvesi için yola çıkarken Hz. Osman’ı (ra), hasta olan Hz. Rukiye’nin bakımı için onun yanında bıraktı. Hz. Zeyd bin Harise’nin fetih müjdesi ile Medine’ye ulaştığı gün Hz. Rukiyye (ra) vefat etti. Peygamber Efendimiz (sav), Hz. Osman (ra) ile Mescid’in kapısında karşılaştı ve şöyle buyurdu: Rukiyye’ninki kadar mehir ve iyi muamele şartıyla Allah-u Teala seni Ümmü Gülsüm ile nikahladı. Peygamber Efendimiz (sav) Ümmü Eymen’e talimat vererek Ümmü Gülsüm’ü hazırlayıp Hz. Osman’ın evine yollamasını söyledi. Hz. Ümmü Gülsüm (ra) Hicri 9 yılına kadar Hz. Osman’ın (ra) evinde yaşadıktan sonra hastalandı ve vefat etti. Onun vefatı üzerine Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Eğer benim üçüncü bir kızım daha olsaydı ben onu da Osman ile nikahlardım. Bir defa Hz. Osman (ra) Peygamber Efendimize, benim sizinle damatlık bağım sona erdi diye son derece üzüntülü bir şekilde arz edince, Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Eğer benim yüz tane kızım olsaydı ve hepsi birer birer vefat etseydi ben sırasıyla hepsini seninle nikahlardım.
Huzur-i Enver, Hz. Osman (ra) ile ilgili anlatımın devam edeceğini bildirdikten sonra Pakistan ve Cezayir ile ilgili duaya teşvik ederek şöyle dedi: Her Cuma telkin ettiğim gibi yine söylüyorum ki Pakistanlı Ahmediler için dua etmeye devam edin. Muhalifler gitgide çemberi daraltıyorlar. Ancak bilmedikleri bir şey var ki bir Yüce Zat, Allah-u Teala da vardır. Onun kaderi işliyor ve O’nun çemberi muhalifler üzerinde daralmaktadır. Allah bu insanlara akıl versin ve Ahmedileri de her yerde her bakımdan korusun. Amin.
Hutbenin sonunda Huzur-i Enver (aba), aşağıdaki merhumlardan hayırla bahsetti ve onların gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.
1- Muhterem Mevlana Sultan Mahmud Enver bey. Eski nazır ıslah-u irşad merkeziye, Nazır Hizmet-i Dervişan ve Nazır ıslah-u irşad Riştanata idi. 11 Ocak’ta yaklaşık 88 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum üstün seviyeli bir konuşmacı ve mübelliğ idi. Hilafete bağlılık ve itaatini her durumda çok güzel bir şekilde korudu. Aynı şekilde bazı ilmi konularda da hizmet etti. Arkasında vakfe zindigi Hasan Mahmud (Tahrik-e Cedid Rabvah) dan başka dört oğul ve iki kız bıraktı.
2- Muhterem Mevlana Muhammed Ömer bey. Eski nazır ıslah-u irşad merkeziye Kadiyan idi. 21 Ocak’ta 87 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Çok başarılı bir mübelliğ ve münazaracı idi. Vadedilen Mesih’in 4. Halifesi hazretleri, Cuma hutbelerinin tercümesi ile alakalı olarak onun yaptığı işi överek bir Cuma hutbesinde kendisinden bahsetmişti. Arkasında dört kız, damatlar ve torunlar kaldı.
3- Muhterem Mürebbi Habib Ahmed bey, Nijerya’da eski emir ve baş mübelliğ idi. 25 Aralık’ta 64 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Arkasında hanımından başka üç kız ve iki oğul kaldı.
4- Muhterem Bedrüzzaman bey, İngiltere Vekalet-i Mal’da çalıştı. 3 Ocak’ta vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Cemaatle ilgili bir mahkemede yanlış suçlamalarla Allah yolunda hapis düşmek saadetine de kavuşmuştu.
5- Muhterem Mansoor Ahmad Taseer bey, Nezaret Umur-i Amme Rabvah’ta çalışıyordu. 30 Aralık’ta 70 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Huzur-i Enver şöyle dedi: Ben onu çocukluktan tanıyorum, kendisi benimle beraber okurdu. Çok nazik ve sempatik idi. Arkasında hanımından başka iki oğul ve kız kaldı.
6- Tanzanya’dan Dr. İbrahim Moanga Sahib, 9 Aralık’ta 73 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Doğu Afrika’dan ilk Ahmedi doktordu.
7- Sughra Begum Sahiba , Vadedilen Mesih’in (as) bir sahabesinin kızıydı. 6 Ocak’ta 85 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
8- Muhterem Çodri Kerametullah bey, Alfazl International Londra’da gönüllü çalışandı. 26 Aralık’ta 95 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Kendisi Furkan Bölüğünde de görev yapmıştı.
9- Muhterem Çodri Münevver Ahmed Halid bey. 20 Ağustos 2020’de 85 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Cemaate candan bağlıydı, hilafeti çok severdi.
10- Naseera Begum Hanım, 28 Kasım 2020’de vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
11- Muhterem Refiuddin Batt bey, 6 Aralık 2020’de 92 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Vadedilen Mesih’in (as) bir sahabesinin oğluydu.
Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.
٭…٭…٭