27.08.2021 - Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları - Müslüman Ahmediye Cemaati

27.08.2021 – Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 27 Ağustos 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:

Hz. Ömer (ra) ile ilgili olayların anlatımı devam ediyordu. Onun zamanında rey savaşı denilen bir savaş oldu. Rey, Nişapur’dan dan 480 mil uzaktadır. Rey’de yaşayanlara razi derler ve meşhur müfessir hz. İmam Fahruddin Razi (rh) Rey halkındandı. Rey’in kralı Sayaho Haş bin Mehran bin Behram idi. O, Dinbavend, Taberistan, Gumus ve Cürcanlıları kendine yardım etmesi için hazırladı.  Müslümanlar henüz Rey yolunda iken İranlı lider Ebu’l Ferhan Zeynebî, barış isteyerek Müslümanlarla birleşti. Zeynebî, Naim bin Makran’a dedi ki benimle birlikte birkaç usta binici gönder, ben gizli bir yoldan şehrin içine girerim. Zeynebî’nin yardımıyla Müslümanlar şehre gizlice girdiler ve böylece şehri kontrol altına aldılar. Şehir halkına yazılı olarak emniyet verildi.

Sonra hicri 22’de Gumis ve Cürcan fetihleri oldu. Gumis, Nişapur ve Rey arasındadır. Buranın halkı direnmediler ve emniyet ve sulh yazısı yazıldı. Aynı şekilde Cürcan, Taberistan ve Horasan arasında büyük bir şehirdi. Buranın halkı da cizye ödemek şartıyla Müslümanlarla sulh yaptılar.

Hicri 22’de Azerbaycan’ın fethi vardır. Hz. Ömer (ra) tarafından Azerbaycan seferinin bayrağı Utbe bin Furkad ve Bekir bin Abdullah’a verildi. Hz. Ömer’in (ra) emriyle bu ikisi değişik yönlerden saldırıya geçtiler. Bekir, Rüstem’in kardeşi İsfendiyaz bin Farahzad ile karşılaştı. Çarpışma oldu ve İsfendiyaz yenilip tutuklanınca Bekir ile sulh yaptı ve Bekir’in temsilcisi olarak muhaliflere karşı Müslümanlara yardım etti. Nitekim yavaş yavaş bütün bölge Bekir’in kontrolü altına girdi. Diğer tarafta Utbe bin Farkad da fetih elde etti. Bu fetihler silsilesinden sonra Emir-ül Müminin hz. Ömer bin Hattab’ın görevlisi, yani, Utbe bin Farkad tarafından Azerbaycan halkına sulh sözleşmesi yazıldı.

Azerbaycan’ın fethinden sonra Bekir bin Abdullah Ermenistan’a doğru ilerledi. Hz. Ömer (ra), Bekir’e yardım için Süraka bin Malik’in komutasında fazladan bir birlik de yolladı. Kendisi Süraka bin Malik’i bütün ordunun başkomutanı da tayin etti. Müslümanların ilerlemesini ve azimlerini görerek Beraz şehrinin İranlı başkanı Süraka bin Malik ile cizye ödemek yerine askeri yardım şartıyla sulh yaptı. Nitekim Ermenistan savaş yapılmadan fethedildi. Hz. Ömer (ra) bu sulh hakkında çok mutlu olduğunu ve beğendiğini belirtti. Bundan sonra Süraka bin Malik, Ermenistan’ın etrafındaki dağlara birlikler gönderdi ve onlar göze görünür başarılar elde ettiler.

Sonra Hicri 22’de Horasan fethedildi. Celula savaşından sonra İran padişahı Yezdücerd, Rey’den sonra Kirman, Horasan ve Maro’de kaldı. Burada o, etraftaki Acem, Fars ve Harmazan halkını, yöntem ve tarzını çoğaltarak Müslümanlara karşı kışkırttı ve en sonunda Müslümanların fethettiği bölgelerde isyan başlattı. Bu durumun ciddiyetinden dolayı hz. Ömer (ra), Müslümanlara, İran bölgelerinde ilerleme izni verdi. Kendisinin emrine göre Basra ve Kufe halkı güçlü saldırılarla İran Şahı Yezdücerd’i oradan oraya yer değiştirmeye mecbur bıraktılar. Bu durumda Yezdücerd, Meruroz, Belh vesaire yerlerden geçerek kaçmak zorunda kaldı. Bu yeni durumda Nişapur’dan Taharistan’a kadarki halklar Müslümanlarla sulh yaptılar. Horasan’ın fetih haberi hz. Ömer’e (ra) ulaştığında o şöyle buyurdu: Ben isterdim ki bu İranlılara karşı herhangi bir ordu göndermek zorunda kalmayalım ve bizimle onlar arasında bir ateş denizi olsun da geçemesinler. Bundan dolayı hz. Ömer (ra) Ahnaf bin Kays’ı nehri geçip ilerlemekten men etti. Yezdücerd, çeşitli şehirlerde dolaşmaya devam etti ve en sonunda hz. Osman’ın (ra) hilafet döneminde öldürüldü.

Ahnaf bin Kays tarafından ulaştırılan ganimet malları hakkında hz. Ömer (ra) kalpleri sızlatan bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allah’ın emirlerine itaatsizliğin neticelerinden bahsederek şöyle dedi: Ben, düşmanın Müslüman ümmeti mahvedeceğinden endişe etmiyorum, benim korkum siz Müslümanların birbirinizden dolayı mahvolmanızdır. Huzur-i Enver şöyle dedi: Bugün bu sözün gerçek çıktığını görmekteyiz; Müslüman Müslümanın boynunu vurmaktadır ve bir Müslüman ülke başka bir Müslüman ülkeye cihat adıyla saldırmaktadır.

İstahar, İran’ın merkezi şehri ve Sasani padişahların mukaddes yeri idi. Bu bölgelere doğru hz. Osman bin Ebu’l As ilerledi.  Burada muazzam bir savaştan sonra Allah-u Teala Müslümanlara fetih nasip etti. Hz. Osman bin Ebu’l As, ganimet mallarını topladı ve onun beşte birini ayırıp Emir-ül Müminin hz. Ömer’e (ra) yolladı. Bir rivayete İstahar’ı ilk olarak hz. Alaa bin Hazremî hicri 17 yılında fethetmişti.

Hz. Sariye bin Züneym’i, hz. Ömer (ra) hicri 23’te Fasa ve Darabcerd’e yolladı. Hz. İbni Ömer (ra) şöyle rivayet eder: Bir gün hz. Ömer (ra) hitap ederken birdenbire yüksek sesle; “Ya Sariye el-cebel” yani ey Sariye! Dağa doğru çekil, dedi. Hz. Muslih Mevud (ra) bu olayı anlatarak şöyle der: Bu cümle, yani “Sariye el-cebel” cümlesi alakasız olduğu için insanlar hz. Ömer’e (ra) sordular. Kendisi şöyle dedi: Ben, İslam askerlerinin bir komutanı olan Sariye’yi gördüm, düşman onların arkasından saldırıya geçmeye hazırlanıyordu ve İslam askerlerinin mahvolması çok yakındı. Bu yüzden ben ona, ey Sariye! Dağa doğru çekil, diye seslendim.  Bu olayı üzerinden henüz fazla zaman geçmemişti ki Sariye tarafından bu konu bildirildi. Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Hz. Ömer’in (ra) o anda onun kontrolünden çıkmıştı ve O mutlak güçlere sahip Zat (Yüce Allah’ın) kontrolündeydi. Ki O Kadir-i Mutlak (Allah)  için mesafe ve uzaklığın hiçbir önemi yoktu. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Ashab-ı Kiram’a vahiy indiği belli değildir suçlaması, dayanaksız ve yanlıştır. Hz. Ömer’in (ra), Sariye’nin askerlerinin tehlikeli durumundan haberdar olması vahiy değilse neydi?

Hicri 23’te hz. Süheyl bin Âdî’nin (ra) eliyle  Kirman fethedildi. Aynı şekilde hicri 23’te Horasan’dan daha büyük bölge olan Sacistan fethedildi. Meşhur İranlı pehlivan Rüstem, bu bölgenin halkındandı. Makran fethi de hicri 23’tedir. Burada Müslümanlar Sind padişahına karşı birleşerek savaştılar ve onu yendiler. Huzur-i Enver şöyle dedi:  Hz. Ömer-ül Faruk’un fetihlerinin son sınırı işte bu Makran’ın fethidir. Tarihçi Baladerî’ye göre Hz. Ömer Faruk’un hilafet döneminde Debul’un alçak kesimleri ve Thana’ya kadar Müslüman askerler ulaşmışlardı. Eğer bu doğru ise hz. Ömer’in (ra) zamanında İslam’ın adımı  Sind ve Hind’e bile varmıştı.

Hz. Ömer’in hilafet döneminden bahsetmeye gelecek devam edeceğini bildirdikten sonra Huzur-i Enver, bir Türkçe internet radyosunun açılışını yapacağını duyurdu. Bu radyodan dünya çapında 20’den fazla ülke istifade edecek. Bu radyonun hazırlanması Almanya tebliğ şubesine nasip oldu. Huzur-i Enver dua ederek şöyle dedi: Allah-u Teala Almanya Tebliğ Şubesinin bu çabasını kabul ederek bu internet radyosunu her bakımdan bereketli kılsın.

Hutbenin sonunda Huzur-i Enver vefat edenlerden hayırla bahsedip onların gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirerek sayın Seyyid Taliğ Ahmed bey merhum ile ilgili şöyle dedi: Sevgili Taliğ’in cenazesi henüz ulaşmadı, ulaştıktan sonra cenaze namazı eda edilecek ve inşallah kendisinden o zaman bahsedilecek.

Daha sonra Huzur-i Enver aşağıdaki dört merhumdan hayırla bahsetti:

1- Sayın Muhammed AlMuhtar Kabka bey 73 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

2- Sayın Mahmud Ahmed bey74 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

3- Sayın Sevde hanım 76 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

4- Sayın Seyyide Mecid hanım 86 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

Huzur-i Enver bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.

 

Bir Öncekini Oku

Berat kandili bidat mi?

Bir Sonrakini Oku

İlahi Hilafet nedir?