Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 29 Ekim 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:
Hz. Abdurrahman bin Avf’dan (ra) rivayet edildiğine göre hz. Resulüllah (sav) 10 kişiyi cennet ile müjdelemişti. Onlara, hz. Ömer (ra) ve hz. Ebubekir’e (ra) ilaveten hz. Osman (ra), hz. Ali (ra), hz. Talha (ra), hz. Zübeyr (ra), hz. Abdurrahman bin Avf (ra), hz. Saad bin Ebi Vakkas (ra), hz. Said bin Zeyd (ra) ve Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra) da dahildi. Hz. Ebu Musa (ra) şöyle beyan eder: Ben, hz. Resulüllah (sav) ile birlikte Medine’nin bir bahçesindeydim. O esnada oraya hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer (ra) gelince ben, hz. Resulüllah’ın (sav) emrine uygun olarak onlara cennet müjdesi verdim. Bunun üzerine onlar elhamdülillah, dediler. Ancak hz. Osman (ra) için hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Onu cennet ile müjdele ancak ona bir musibet de dokunacaktır. Hz. Osman (ra) da elhamdülillah, dedi. Sonra, musibetten korunmak için ancak Allah’tan yardım istenir, dedi.
Hz. Ebu Hüreyre’nin (ra) rivayetine göre hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Bir defa ben uyuyordum ve kendimi cennette bir sarayın yanında gördüm. Sorunca, o sarayın Ömer bin Hattab’ın (ra) olduğu anlaşıldı. Onun onurlu olduğunu düşünerek ben geri döndüm. Bunları duyunca Hz Ömer ağladı ve şöyle dedi “Ey Allah’ın resulü ben senin karşında mı onurumu gösterecektim? Sen neden geri döndün? Bereket verseydin.
Hz. Ebu Said Hudri (ra) rivayet eder: Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “İlliyyun”lulardan birisi cennetliklere göz attığında onun çehresi sebebiyle cennet parlayacak. Hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer (ra) de onlardandır. Hz. Enes’in (ra) rivayetine göre hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer (ra), resuller hariç, cennetteki evvelin ve ahirinin bütün yaşlı insanlarının lideridir. Hz. Ukbe bin Amir’in (ra) beyan ettiğine göre hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Eğer benden başka bir nebi olsaydı o mutlaka Ömer bin Hattab (ra) olurdu. Hz. Aişe (ra) ve hz. Ebu Hüreyre’nin (ra) rivayetine göre Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Benim ümmetimde bir muhaddis varsa o, Ömer bin Hattab’dır.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Allah-u Teala daima mecazi ifadeler kullanır ve yaratılış, hususiyet ve kabiliyet bakımından birinin ismini diğerine verir. Bir hadis-i şerife göre kimin manevi durumu hz. Ömer’inki ile uyuşursa, o, gerektiği zaman muhaddis olacaktır. Nitekim bu acize de bir defa şöyle vahiy indi:
انت محدث اللّٰہ۔ فیک مادة فاروقیة
Yani; sen Allah’ın muhaddisisin, sende Farûkî (hz. Ömer’in) cevheri var.
Hz. Ebubekir’in döneminde, Yemame savaşında yetmiş Kuran hafızı şehid olunca hz. Ömer (ra) Kuran-ı Kerim’in muhafaza ve tedvin edilmesini (bir araya toplanmasını) önerdi. Ve sonra hz. Zeyd bin Sabit (ra) tedvin işine başladı. Hz. Ebu Ubeyde (ra) şöyle der: Hz. Resulüllah’ın (sav) muhacir sahabelerinden Ebubekir (ra), Ömer (ra), Osman (ra), Ali (ra), Talha (ra), Saad (ra), Mesud (ra), Huzeyfe (ra), Salim (ra), Ebu Hüreyre (ra), Abdullah bin Saib (ra), Abdullah bin Ömer (ra) ve Abdullah bin Abbas’ın (ra) hafızlığı kesindir.
Hz. Resulüllah’a (sav) inen bazı Kur’an vahiyleri hz. Ömer’in görüşüne uygun olarak idi. (Bunlara terim olarak Muvafakat-ı Ömer dendi.) Sahih-i Buhari’de hz. Ömer’den nakledilmiş olan üç muvafakatın bahsi geçmektedir. Makam-ı İbrahim’in namaz yeri yapılmasına dair
وَ اتَّخِذُوۡا مِنۡ مَّقَامِ اِبۡرٰہٖمَ مُصَلّى
Ayeti nazil oldu. Peygamber Efendimize (sav) hanımlarının tesettür yapmasını önerdiğinde tesettür ayeti nazil oldu. Ve de Peygamber Efendimizin (sav) hanımlarının kıskançlık yüzünden hz. Resulüllah’a (sav) karşı birleşmeleri üzerine hz. Ömer (ra) dedi ki, eğer hz. Resulüllah (sav) sizi boşarsa onun Rabbi, ona sizden daha iyisini verecektir. Bunun üzerine
عَسٰی رَبُّہٗۤ اِنۡ طَلَّقَکُنَّ اَنۡ یُّبۡدِلَہٗۤ اَزۡوَاجًا خَیۡرًا مِّنۡکُنَّ
Ayeti nazil oldu.[1]
Sahih-i Müslim’de münafıkların cenaze namazını kılma ve Sünen-i Tirmizi’de içkinin haram olması hakkında Kur’an vahyi ile hz. Ömer’in (ra) mutabık olduğundan bahsedilmektedir.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Sahabeler arasında hz. Ömer’in derecesi o kadar büyük ki bazen onun görüşüne uygun olarak Kur’an-ı Kerim ayetleri nazil olurdu. Onun hakkında, şeytan Ömer’in gölgesinden bile kaçar, hadisi vardır. Bir diğer hadis şöyledir: Eğer benden başka bir nebi olsaydı Ömer (ra) olurdu. Üçüncü hadis şöyledir: Önceki ümmetlerde muhaddisler olurdu, eğer bu ümmette bir muhaddis varsa o, Ömer’dir.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Allah-u Teala bir sahabeye, Abdullah bin Zeyd’e (ra) vahiy vasıtasıyla ezan öğretti. Hz. Ömer şöyle der: Allah-u Teala bana da aynı ezanı öğretmişti ancak ben yirmi gün boyunca sessiz kaldım. Çünkü, başka birisi bu konuyu hz. Resulüllah’a (sav) zaten anlatmıştır, diye düşündüm. Sünen-i Tirmizi’nin rivayetine göre hz. Ömer (ra) rüyasını hz. Resulüllah’a (sav) anlatınca kendisi şöyle buyurdu: Şimdi artık kesindir, tasdik edilmiş oldu.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: bir defa hz. Ömer (ra), Peygamber Efendimizin (sav) evine gittiğinde onun hasır üzerinde yatmaktan mübarek sırtına hasırın izlerinin çıkmış olduğun gördü. Hz. Ömer (ra), kayser ve kisra hayatlarını rahat içinde geçiriyorlar ve siz sıkıntı içindesiniz, diye arz etti. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Benim bu dünya ile ne işim var, benim misalim, aşırı sıcak bir vakitte deve üzerinde giden ve öğle sıcağı çok sıkıntı verdiği için bir ağacın gölgesinde kısa bir müddet duraklayan ve sonra yine aynı sıcakta yoluna devam eden yolcunun misali gibidir.
Bir defa hz. Ömer (ra), umre yapmak için Peygamber Efendimizden izin istediğinde kendisi ona izin verdi ve şöyle buyurdu: Ey benim kardeşim! Duanda beni unutma. Hz. Ömer (ra) şöyle der: bu öyle bir cümleydi ki buna mukabil bana bütün dünya verilse yine de bu kadar mutlu olmazdım.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Hz. Resulüllah’ın (sav) vefatı üzerine hz. Ömer’de (ra), Peygamber Efendimizin hayatta olduğu ve tekrar geri geleceği düşüncesi oluştu. Ve hz. Ömer (ra) buna aykırı düşünenin kafasını uçurmaya amade idi. Ancak hz. Ebubekir (ra) bütün sahabelerin önünde
وَ مَا مُحَمَّدٌ اِلَّا رَسُوۡلٌ ۚ قَدۡ خَلَتۡ مِنۡ قَبۡلِہِ الرُّسُلُ
Ayetini[2] okuduğunda hz. Ömer (ra) diyor ki benim dizlerim titredi ve ben üzüntüden yere yığıldım. İşte bakın! Eğer herhangi bir peygamber hayatta olsaydı çıkarılan bu sonuç doğru olmazdı. O zaman hz. Ömer (ra) diyebilirdi ki hz. İsa canlı olarak gökyüzünde oturuyor da hz. Resulüllah (sav) neden hayatta kalamasın? Ancak bütün sahabelerin susması, hz. İsa’nın vefat ettiğini göstermektedir.
Hz. Ömer (ra), hz. Resulüllah’a (sav) mükemmel şekilde uyardı. Hacer-i Esved taşına derdi ki eğer Peygamber Efendimizin seni öptüğünü görmeseydim ben seni kesinlikle öpmezdim. Hz. Resulüllah (sav) halkın esirlerini azat ettiğinde hz. Ömer (ra) de bir esir kızı derhal azat etti. Hz. Resulüllah (sav), münafıkların bir topluluğunun ismini söyleyerek hz. Huzeyfe’ye (ra) ben, o şahısların cenaze namazlarını kılmaktan men edildim, buyurdu. Nitekim hz. Ömer (ra) kendi hilafet döneminde, hz. Huzeyfe (ra) kimin cenaze namazını kılarsa kendisi de onun cenaze namazını kılar, hz. Huzeyfe (ra) kimin cenaze namazını kılmazsa o da kılmazdı. Hz. Ömer (ra), hz. Resulüllah’ın (sav) verdiği gaybi haberi zahiri olarak da tamamlamak için bir sahabeye kisranın bileziklerini takınmasını emretti.
Hz. Zeynel Abidin Veliyullah Şah, hz. Resulüllah’ın (sav) bir rüyasından şu sonucu çıkarttı: Müslümanlara hz. Ömer vasıtasıyla nasip olan dünyevi fetihler ve azamet, Peygamber Efendimizin (sav) ilminden hz. Ömer’e (ra) ulaşan ilmin bir parçasıydı. Hz. Malik bin Ağval’dan (ra) rivayet edilmiştir: Hz. Ömer (ra) buyurdu ki, hesaba çekilmeden önce kendinizi muhasebe edin; tartıya çıkarılmadan önce nefsinizi tartın ve en önemlisi de büyük sınava hazır olan. Hz. Enes bin Malik (ra) beyan eder: Ben hz. Ömer’i (ra), Emirü’l Müminin iken gördüm, onun omuzlarının arasında mintanında, dört tane yamalık vardı. Bu konu inşallah gelecek sefer de devam edecek.
Huzur-i Enver hutbenin sonunda Rabvah Fazl-ı Ömer hastanesinde doktor, sayın Tasir Mücteba Bey’in vefatı üzerine kendisini hayırla yad etti, kendisinin cemaate hizmetlerini anlattı ve Cuma namazından sonra gaip cenaze namazını kıldıracağını bildirdi.
٭…٭…٭
[1] 66:6
[2] 3:145