Huzur-i Enver (eyyedehullah), 6 Ekim 2017’de Londra’da Beytül Futuh camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra şöyle buyurdu:
Bazı doğuştan Ahmediler bana şöyle yazarlar: Cemaate yeni katılanların imanî durumlarını ve onların Allah-u Teala ile olan bağları hakkındaki olayları dinlediğimizde, biz de iman da ilerlemeliyiz diyerek kendimizden utanırız. Aynı şekilde bazı yeni biat etmiş olanlar da, bu olayları duyduğumuzda bizim de imanımız artmaktadır diye belirtirler.
Ancak bununla birlikte, bu Batılı ülkelerde yaşayan ve kendini ilerlemiş zanneden öyle insanlar da vardır ki onlar Allah’a ibadete dikkat etmezler yahut ilgileri yok denecek kadar azdır. Dini durumlarını düzeltmeyi düşünmezler yahut çok az düşünürler. Bu gibi insanlar derler ki iman edenlerin bu hadiseleri sadece Afrika ve Arap ülkelerinde olur, Batı ve gelişmiş ülkelerde niye böyle olaylar olmuyor?
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Burada da bu gibi iman verici hadiseler olur. Burada, İngiltere, öyle durumları yaşamış bir çok yeni biat etmiş olan vardır ki Allah-u Teala onlara da Ahmediyetin doğruluğunun mucizelerini göstermiştir. Fakat unutmamak gerekir ki Allah-u Teala ancak, Kendisine yönelenlere yol gösterir. Peygamberlerin tarihinden öğrenildiğine göre peygamberlere daha ziyade iman edenler zayıf ve fakir insanlardı ve maneviyatta ilerleyenler onlar olurdu.
Burkina Faso’nun bir köyüne bizim bir muallimimiz tebliğ için gitmişti o köyden sadece yaşlı bir kadın biat etti. Bizim camimiz oradan 15 kilometre uzaktadır. Arada yağmur kanalı olduğu için yol meşakkatli idi. O kadın her hafta Cuma namazı kılmak için gider fakat kanal yüzünden onun kenarında seccade sererek kendi kendine kılardı. Bir aydan sonra muallim beyin haberi olunca bu kadının iman verici hadisesini diğer köylülere anlattı bunun üzerine o köyden 130 kişi biat etti.
Benin mübelliğimiz şöyle yazmaktadır: Bir köyde 200 biat gerçekleşti. Oranın başkanının kızı çok şiddetli hastalandı. Her taraftan ümitsizlik olmuştu ve durum kötü idi. Kız hareket etme ve konuşma kabiliyetini de kaybetmişti. Orada ona dua etmesi telkin edildi. Dua edildi ve bana da dua için yazdı. Allah’ın lütfu ile bir gün sonra kızın durumu tamamıyla iyileşti.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Ben, mülteci başvurusu yapanlara tebliğ yapmalarını söylemiştim. Bir mülteci şöyle yazdı: Benim son duruşmamda hakim bana, “sen cemaatin broşürlerini dağıtıyor musun,” diye sordu. Ben, “evet dağıtıyorum,” dedim. Hakim, nerelerde dağıtıyorsun diye sordu. Bunun üzerine ben birkaç yerin adını söyleyince o “peki, filan yerde ben de almıştım. Haydi, senin işlemin kabul edildi,” dedi. İşte, Allah-u Teala bu şekilde kullarına yardım eder.
Allah-u Teala hz. Mesih-i Mevud’a (as) şöyle vahyetmişti: Senin için öyle bir zaman gelecek ki sen bütün dünyada tanınacaksın. Bu vahiy ilk defa, 1883’de, kendisini hiç kimsenin tanımadığı bir zamanda inmişti. Bu ancak Allah-u Teala’nın lütfudur ki gitgide daha da tanınmakta ve insanlar biat etmektedirler. Allah-u Teala, “bir zaman gelecek ki insanlar senin cemaatine girecekler,” buyurmuştu. Bugün biz bunun manzaralarını görmekteyiz. Artık Ahmediyet 210 ülkeye girdi.
Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-10-06.html