Soru: Dini bakış açısından batı toplumunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Cevap: Bütün insanlığın çok ciddi olarak ilgili olması gereken ilginç bir soru bu. Gerçek şu ki zevk peşinde koşmak ve özgürlük duygusundan oluşan ikili, batı toplumunu bugünkü hale getirmiştir. Neyin özgürlüğü? İnsanı yaratıcısına bağlayan bütün bağlardan özgür olma. Bugün batının özgürlük anlayışında gördüğüm budur. Zevk peşinde koşma yollarınızı sınırlayan sorumluluğu ortaya çıkaran yücelikten özgür olmak. İşte bu batının elinde olan özgürlüktür ve ne olursa olsun sınırsız bir şekilde istediğine sahip olmanın insanlık için olmadığını unutarak hala o çılgınca sahip olunabilecek her zevkin peşinde koşmaktadırlar.
İnsan sınırlı kaynak ve yeteneklerle doğar. Sınırlı bir hayal gücü ve görüşü vardır. Onun istediği gibi hiçliğe çıkan bir yolla sonuçlanan sınırsız zevk insan için zaten imkânsızdır. Geriye kalan sadece çılgınca dünyevi zevklerin peşinden koştuktan sonra başağrısı ile beraber akşamdan kalma duygusudur. Başka zararlı yan etkileri de vardır ve toplum giderek huzursuz olmaktadır.
Açıklayacağım doğu toplumlarında, örneğin, İslam dini etkisindeki toplumlarda, kadınlar ve erkekler genellikle ayrılmışlardır ve belli bir dereceye kadar kadın ve erkek arasındaki cinsel arayış oluşumunun denetimi için öğretiler bulunur. Elektriğin telleri gibi eksi ve artı teller farklıdır. Arada izolasyon olmazsa ne olur? Enerjinin akışı bazı cihaz ve makinalardan geçerek daha zor bir yol izleyeceğine kısa devre yaparak kendisini yok eder. Böylece İslam, insani dürtülerin doğru bir şekilde kullanılması ve faydalanılması yönünden bakar. İslam, dürtülere sınırsız özgürlük verildiğinde arzuların geri tepeceğine ve zevk arayan kişiyi yok edeceğine inanır.
Buna karşılık, hanımların ayrı tutulduğu toplumlarda, güzel bir yüze küçük bir bakış, batı toplumunda her geçen gün çıplaklığa alışıldığı için çıplak bir insana bakmaktan elde edemeyeceğiniz bir haz vermektedir. Zevk seviyesinde ilerledikçe her defasında daha az heyecan alırsınız, alkolde olduğu gibi. Alkole başlayanların ilk içtikleri ağız dolusu alkol büyük haz verir fakat sonra giderek daha az zevk alırlar. Alkolik olana kadar arttırırlar. Alkol zevk kaynağı olmak yerine hastalık kaynağı olur. Bu, tam da zevk arayışındaki batı toplumuna olan şeydir. Eski düşünceleri terketme ve serbestlik adına yeni yollar icat ettiler. Fakat sonunda nereye geldiler?
Örneğin, ben Amerikan toplumunu araştırdım. Orada olan, bir zaman sonra yeni zevk yolları icat etmeye başlamalarıydı. Bütün mecmualar kendilerini buna vermişti, bütün psikolojik çalışmalar bununla ilgiliydi. Bilim adına insanlara değişik yönlerde zevk aramalarını söylüyorlardı. “Sadizme yönelin, şuna yönelin,buna yönelin.” Homoseksüelliğe izin vermek, insanın düşünebileceği herhangi bir çarpıklığa izin vermek ve zevk aramak. İnsanlara bir zararın, yasağın olmadığı söylendi – modern toplumun mesajı buydu- ve onlar da yaptılar. Fakat nereye kadar? İzledikleri yolun sonunda herzaman bir kör nokta buldular. Sonuçta bir çeşit çılgınlık toplumu sarmaya başladı. Bohem hayatı seçtiler, hippiliği yaşadılar ve bazen dazlak oldular-sadece hayattan zevk almak için- ve bu zevk alma bir müddet sonra geri tepmeye başladı. Bazı insanlar uyuşturucu kullanmaya başladı. Nihayet bu mümkün değildi; bütün ülkenin uyuşturucu bağımlısı haline gelmesine izin verilemezdi. Bu nedenle hükümet belli bir hoşgörüden sonra geri adım attı ve savaş başladı ve eninde sonunda uyuşturucu bağımlıları kazandı. Şimdi Amerikan toplumu Mafyanın elinde tamamen çaresiz durumdadır. Suç öylesine yayılmıştır ki zevk arayan insanlar sadece verdiği heyecan için öldürmektedirler.
Birkaç yıl önce Amerika’dayken, sadece cinayetleri bildiren bir radyo vardı ve ortalama her beş dakikada bir cinayet oluyordu. İnsanlar ekmek, ihtiyaç için değil fakat sadece verdiği heyecan için yağmalama yapıp cinayet işliyorlardı. Her nerede bulabiliyorlarsa zevki arıyorlardı. Bu toplumun hastalığıdır. Serbestlik adına ne yazik ki kendilerini kurtaramayacakları zincirlere vurmaktadırlar. Nihai yıkıma doğru gitmektedirler çünki bu çılgın zevk arayışı onları tamamen kopuk yapmıştır. Bağımsız demiyorum fakat daha çok Tanrılarından kopuk. Bağımsız ve kopuk arasında ince bir ayrım yapmak istiyorum. Kimse Allah’tan bağımsız olamaz fakat bazı insanlar Allah’tan bağımsız olduklarına inanırlar bu nedenle onlara kopuk deyimini kullanıyorum. Hiçbir Tanrıya ihtiyaçları yoktur ve onların materyalistlikleri onları daha da yıkıma götürmektedir. Kaybedilmiş bir kavga için savaşmaktadırlar. Sahip oldukları zevk arayışları sona ermiştir ve zevk yerine elde ettikleri sefillik ve yokluktur.
Amerika’da, örneğin, doktorların daha önceden hiç bilmedikleri yeni zührevi hastalıklar ortaya çıkmıştır. Çok hızlı yayılmaktadır ve tamamiyle kontrolden çıkmıştır. Zührevi hastalıklara bağlı olan herpes hastalığından sözediyorum. Amerikan Sağlık Departmanının yayınladığı gerçekler ve rakkamlara göre Amerkan halkının %30’u bu hastalıkla uğraşıyor ve ilerki safhada bu rakkam %60’a çıkacak ve daha sonra tüm toplumu saracak. Yani bu demektir ki zevkin peşinde koşmak onlar için bir terör kaynağı haline gelmiştir. Hiçbir Amerikalı diğerinin arkadaşlığından emin olamamaktadır. Çünki sinirleriyle oynayan, onları deliye çeviren, işkence eden bu hastalığı ne zaman ve nasıl kapacaklarını bilememektedirler.
Bu insanların görmek istemediği işlerin durumu budur. Heryerde televizyonda gösterilen oyunlar ve çılgın danslar ve birinin güzelliğinin sergilenmesi ve neler neler. Bunu size açıklamama gerek yok çünki siz benden daha iyi açıklarsınız. Bu tür şeylerde çok tecrübem yok, sadece burada gördüklerimi size anlatmaya çalışıyorum. Sadece bunların yönünü işaret etmek yeter.
Öyleyse cevap nedir? Tek cevap şudur; gerçek zevk, bitmeyen zevk, gerçek tatmin ve gönül hoşluğu sadece bir kimsenin yaratıcısıyla kurduğu ilişkidir. Bu da onun yaratılma nedenidir. Toplum yönünü kaybetmiştir. İnsan yoldan çıkmıştır. Yaratılma gayesini kaybetmiştir. Öyleyse Allah yaratılma gayesine uymayan insanları korumak için daha neden ilgi göstersin. Herşey belli bir amaç için yaratılmıştır ve Kuran’a göre insan Tanrı’sına sunulmak için yaratılmıştır. Yaşamın önceki evrelerinde hiçbir hayvan insanların anladığı şeyleri anlayacak kadar gelişmemişti. Yaratıcısıyla ilk irtibata geçen tür insandı. Doğrudan bilinçli irtibat demek istiyorum. Kuran’ın bize anlattığı budur. Bu sonun peşinde koşmak, biran önce Tanrısına kavuşmak ve onunla kalmak, onunla yaşamak, onu yakında hissetmek ve bunun gibi. Kuran’ın bize söylediğine göre bu hoşnutluktur, zevktir. Bize, Allah’a yakın yaşadıkça yüceleceğimizi çünki Allah’ın yüce olduğunu bildirir.
Bir toplumun ilerlemesi ancak toplumun Allah’a yaklaştırılmasıyla mümkündür. Çünkü Allah her renkten, her türden insana aittir. Böylece Allah’a ait olanların da herkese merhameti vardır. Onlar siyah ile beyazı, doğu ile batıyı ayırmazlar çünki Allah’a aittirler. Böylece insanlığı geliştirmenin tek yolu Allah’a dönmektir. Bu benim size mesajım; bunu biran önce uygulayın! Avustralya’da olduğum birkaç günde kaybedilmiş bir kavga gördüm. Umudumu kaybetmedim. Çünkü dua ettiğimiz Allah, bizi merhametle dinlediği sürece ümidimiz kaybedemeyiz.