Doğruluğuna Dair Semavi Bir Nişan: Ay ve Güneş Tutulması - Müslüman Ahmediye Cemaati

Doğruluğuna Dair Semavi Bir Nişan: Ay ve Güneş Tutulması

MEHDİ’NİN İKİ BÜYÜK ALÂMETİ

Yüce Peygamber Efendimiz (s.a.) “Mehdimiz’in iki alâmeti vardır. Dünya oldu olalı hiç meydana çıkmamıştır. Ay (her zaman tutulduğu tarihlerin) ilk gecesinde, güneş ise ( her zaman tutulduğu tarihlerin) ortasında Ramazan ayında tutulacaktır. Bu iki alâmet gökle yer yaratılalı hiç ortaya çıkmamıştır.’; der.

AĞUSTOS 1994

Hazırlayan:
DR.ABDULGAFFAR HAN

MASSENHAUSENER STR. 7 A
D-85375 NEUFAHRN (ALMANYA)
TEL: 08165 / 5996
FAX: 08165 / 7519

 

Bismillahirrahmanirrahim

Bugünden tam bir asır önce gökyüzünde yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.)’in Mehdi hakkında verdiği gaybi haberler doğrultusunda iki alâmet belirmişti. Bu muazzam belirti büyük bir ihtişamla hadis kitaplarında daha önceden belirtilen tarihlerde gerçekleşmişti. Yani 1894 yılında güneş ile ay Ramazan ayında tutularak daha önce Mehdi İmam olduğunu iddia etmiş bulunan Mirza Gulam Ahmed Hazretlerinin doğruluğuna tanıklık etmişti. Bundan dolayı, Müslüman Ahmediye Cemaati 1994 yılını tam yüz sene evvel ortaya çıkan bu iki muazzam nişanenin hatırasına yüzüncü yıldönümü olarak kutlamaktadır. Bilindiği gibi yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Mehdi’yi doğrulayacak olan iki semavi tanık hakkında tam bindörtyüz yıl önce bize haber vermişti. O yüce İmam’ın gelip bu ümmete çekidüzen vereceği ve İslamiyet’i tekrar galip getireceği ve Müslümanların o eski haşmetli günlerinin geleceği hakkında yüce Peygamberimiz önceden bildirmiştir.

Mehdi hakkındaki bazı alâmetler ise gökyüzünde belirecekti. Sözünü ettiğimiz adı geçen yüce alameti Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) tarafından şöyle anlatılmıştır: “Bizim Mehdimizin iki alâmeti olacak. Dünya oldu olalı bu gibi iki alâmet hiç ortaya çıkmamıştır. Ramazan ayında ay (her zaman tutulduğu tarihlerin) ilkinde, güneş ise (her zaman tutulduğu tarihlerin) ortasında tutulacak. Gök ile yer yaratılalı bu iki belirti meydana çıkmamıştır” Sünen Ed-Dar Kutni Bab Salatü’I-Hüsüf ve’I -Küsuf. Kuran-ı Kerim’in bir ayeti de buna işaret eder. Nitekim bu yüce kitap, “Ay tutulacağı zaman, güneş ile ay (tutulmuşken) bir araya getirileceği zaman, insan, “Nereye kaçabilirim?” diyecek”.
(Kıyamet Suresi : 9-11)

Başka bir yerde Kuran-ı Kerim güneş ile ay hakkında , “Güneş de belli bir yere doğru yürümektedir. Bu da her şeyden üstün olup sonsuz bilgi sahibi olan (Allah’ın) belirttiği bir kanundur. Aya bakın: Biz ona da menziller tayin ettik. Bu menzillerin üzerinden yürüye yürüye sonunda bir dal gibi olup geri döner. Güneş, yıllık süreci esnasında hiçbir zaman aya yaklaşamaz. (Öyle olsa güneş sistemi altüst olur). Gece de ileri geçip gündüzü yakalayamaz. Bunlardan herbiri belli bir yol üzerinde kolaylıkla yürümeye devam ediyor,” der.
(Yasin Suresi: 39 – 41)

Adı geçen hadisin ortaya koyduğu gerçekler

a) Bu hadiste yüce Peygamber (s.a.v.) Mehdi’den “Bizim Mehdimiz” diye söz ettiğine göre nice sahte Mehdinin çıkacağı da bellidir. Sonra bu Mehdi’nin yüce Peygamberin sülalesinden olup (başka hadislerde zikredildiği gibi) onun gerçek aşığı, göğsünde İslam aşkını taşıyan biri olmasını bu hadis de vurgular.
b) Bu hadis bu iki alâmetin, iki şahidin gökyüzünde çıkacağı zaman iddiacının daha önceden mevcut olmasını da gerektirir. Çünkü iddiacı önce gelir, şahitler ise sonra gelir.
c) Bu hadise göre, bu iddiacı halk tarafından mutlaka yalanlanıyor, reddediliyor olacak ki, onu doğrulayân bu iki şahidi Cenab-ı Hak gökyüzünde ortaya çıkaracak.
ç) Ay ile güneşin tutulması Ramazan ayında gerçekleşecek. Tabii ki ay da, güneş de her zaman tutulur. Fakat Mehdi’yi doğrulayan ve onun için tanıklık eden ay ile güneşin Ramazan ayında tutulması gerekiyor.
d) Bu hadiste ayın tutulacağı tarih dahi bellidir. Bilindiği gibi, ay her zaman 13, 14 ve 15 tarihler arasında tutulur. Yüce Peygamberimiz ayın bu üç tarihinden ilkinde (yani 13’ünde) tutulacağını söyledi.
e) Güneş ise daima 27, 28 ve 29 tarihleri arasında tutulur. Yüce Peygamberimiz güneşin bu üç tarihten ortasında (yani 28’inde) tutulacağını söyledi.
f) Dünya oldu olalı, ay ile güneşin Ramazan ayında tutulması yalnız tek bir kişi için, yani Mehdi için gerçekleşeceği de adı geçen hadisten anlaşılmaktadır.

Bazı itiraz ve eleştiriler:

Soru : Bazı mollalar, “Efendim hadise göre ay ilk gecesinde tutulacaktı, oysa 1894 yılındaki Ramazan’da ay ilk gecesinde değil, onüçünde tutulmuş. Bu da hadise aykırı ve taban tabana zıttır”, derler.

Cevap : Bilindiği gibi aya, ilk üç gece, bazılarına göre de ilk yedi gece hilal denir. Daha sonraki gecelerde ise aya kamer denir. İşte hadis-i şerifde de kamer kelimesi kullanılmıştır. Hilal kelimesi değil. Sonra hilalin kendisi ilk gecesinde daha kıl kadar ince olur. Onun neresi tutulacak. Zaten yüce Peygamberimiz (s.a.) de hilal kelimesi yerine kamer kelimesini kullanarak onun her zaman tutulduğu tarihlerin ilkinde tutulacağını söyler.

Soru : Bazı kimseler “Dünya oldu olalı güneş ile ay Ramazan ayında hiç tutulmamış iddîası da yanlıştır. Bu olay birkaç sefer vuku bulmuştur”, derler.

Cevap : Bir kere bu itiraz, bu eleştiri ve tenkit bize değil, doğrudan doğruya yüce Peygamber (s.a.v.)’e olur. Sonra böyle bir olay daha önce meydana gelmişse bunun ispatı da itiraz eden sayın hocalara düşer. Fakat böyle bir itiraz adı geçen hadisi iyice anlamamaktan ileri gelir. Yüce Peygamberimiz (s.a.) “Mehdimiz’in iki alameti var ” diye söze başlar. Geçmişte ay ile güneşin tutulup tutulmaması söz konusu değil, Ramazan ayında her ikisinin tutulup gerçek bir Mehdi’yi tasdik etmeleridir. Farzedelim ki geçmişte böyle bir olay, güneş ile ay Ramazan ayında tutulmuş. Fakat o zaman Mehdi olduğunu iddia eden ve delil olarak güneş ile ayın Ramazan ayında tutulacağını önceden söyleyen bir kimseye asla rastlanmaz. Doğru bir Mehdi şöyle dursun, hiç bir sahte Mehdi dahi bunu söylememiştir. Söyleyemez de. Tarih nice sahte Mehdinin gelip geçtiğini yazıyorsa da hiç kimse kendisi için güneş ile ayın Ramazan ayında tutulacağını iddia etmemiştir. Geçmişte güneş ile ay Ramazan ayında tutulmuşsa da o zaman hiç bir Mehdi’nin mevcut olduğunu asla göremeyiz Tarih de bunu yazmıyor. Ne doğru bir Mehdiye, ne de sahte bir Mehdiye asla rastlanmıyor. Evet dünya oldu olalı ay ile güneş ancak 1894 yılında Ramazan ayında tutularak daha önceden mevcut olup kendisi için güneş ile ayın Ramazan ayında tutulacağını söyleyen Mehdi’yi doğrulamıştır. Bildiğiniz gibi Hz. Mirza Gulam Ahmet Kadiyani ilk yazdığı eser “Berahin-i Ahmediye”‘de Cenab-ı Hak’ın bu vaadini önceden yazmıştır.
Soru : Bazı kimseler “Bu sahte bir hadistir” veyahut “Ravileri güvenilmez kimselerdir” diye bu hadisi temelden inkar ederler. 
Cevap : Tam bin seneden beri çeşitli hadis kitaplarında bu hadis yazılıdır. Sünen Ed-Dar-Kutni hadis kitabının müellifi bu hadise kendi eserinde sahte olduğundan mı, yoksa doğru olduğundan mı yer vermiştir ?
Farzedelim ki, bu hadis sahtedir (haşa!) Fakat gökyüzü bunu gerçekleştirerek 1894 yılındaki mübarek Ramazan ayında ortaya çıkarmıştır. Mirza Gulam Ahmad Kadiyani Hazretleri Mehdi olduğunu iddia ettiği zaman Hindistan’ın bütün molla ve hocaları bağıra bağıra, “Güneş ile ay Ramazan ayında tutulmadıkça sana asla inanmayız. Çünkü Peygamber Efendimiz bunun Mehdi’nin iki alâmeti olduğunu söylemiştir.” diye minberlerde halkı galeyana getirmek için söylerlerdi. O zaman bu hadis doğru idi de 1894 yılında tahakkuk ettikten sonra mı sahte bir hadis oluverdi ?
Soru : Başka bir itiraz en gülünç ve mantıksızdır. Zaten itiraz eden bu hocalarda mantık ne gezer ? “Efendim, 1894 yılında Ramazan ayındaki güneş ile ay tutulması yüce Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)’in söylediği gibi gerçekleşmiş, fakat Mehdi ise daha çıkmamıştır. Belki de 16. veya 17. Hicri yüzyılında çıkacakmış” diye birtakım saçma sapan şeyleri de ortaya koyarlar. 
Cevap : Vay taş yağsın böyle düşünenin aklına! Mucize ve kerametler, alâmet ve nişaneler neden meydana gelir acaba? Tabii ki, Cenab-ı Hak tarafından görevli olarak gönderilen bir zat muhalefet ve düşmanlıkla karşı karşıya geldiği zaman, halk tarafından yalanlandığı, sahtekar ve yalancı denildiği zaman onu doğrulamak için ortaya çıkar. Nasıl olur da şahitler önce gelir, davacı ise yüz veya bin sene sonra gelir ? Sonra güneş ile ayın tutulmasını kendi gözleriyle gören değil, onların nesillerinin nesilleri dahi toprak olduktan sonra Mehdi gelecekmiş !
Pes doğrusu. Böyle bir mantık bugünkü itiraz eden hocalardan başka hiç kimsenin aklına gelmez. Hatta Hz. Muhıyyüddin İbni Arabi H. 628 yılında ünlü eseri Futuhat-ı Mekkiye’yi yazdığı zaman Cenab-ı Hak’tan haber alarak Mehdinin o günden tam 683 sene sonra geleceği ve bu semavi alâmetlerin gerçekleşeceğini, güneş ile ayın Ramazan ayında tutulacağını söyler. (Bakınız İbni Halladun Mukaddimesi s. 283) Şimdi 628’e 683’ü ilave etsek bu 1311 eder. Güneş ile ayın tutulması da H. 1311 / M. 1894 yılında Ramazan ayında ortaya çıktı. Böylece İbni Arabi’nin yüzyıllarca önce verdiği haber de gerçekleşmiş oldu. Sayın okuyucularım! Alâmetler gökyüzünde belirdikten sonra herkes kalkıp “Bu semavi alâmetler benim için meydana geldi, diye rahatlıkla iddia edebilir. Fakat önce mehdiliğini iddia edip “Benim doğruluğumu tasdik edecek bu iki semavi alâmet mutlaka gökyüzünde belirecektir bekleyin!” diye haykırmak her yiğidin işi değildir.

Bu alametler gökyüzünde meydana geldiği zaman Va’dolunan Mesih ve Mehdi Mirza Gulam Ahmet Hazretleri, “Cenab-ı Hak Mehdi’yi destekleyecek bu semavi alameti meydana getirdi. Bütün Müslümanlar binüçyüz yıldan beri bu alametin gerçekleşmesini bekliyorlardı. Ben Mehdi olduğumu iddia ettiğim zaman sizler gökyüzünde Ramazan ayında bu alâmetlerin ortaya çıkmasını hiç istiyor muydunuz ? Geçen binüçyüz sene esnasında nice kimseler Mehdi olduğuna iddia etmişlerse de bu semavi alâmetler hiç kimse için ortaya çıkmadı. Nice padişahlar bile mehdilik hevesine kapılmışlardı. Fakat herhangi bir dalavere çevirerek gökyüzünde Ramazan ayında ay ile güneşin tutulmasını sağlayamamışlardı. Bunların mehdiliği iddia ettikleri zaman, Allah’tan başka bu alâmetleri gökyüzünde ortaya çıkarmaya birinin gücü yetseydi bu padişahlar ona milyonlarca para verirlerdi.

Mehdi (a.s.);
“Canımı elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, bu alâmetleri gökyüzünde Cenab-ı Hak yalnız ve yalnız beni doğrulamak için ortaya çıkardı. Yüce Allah bu alâmetleri hocaların bana deccal, yalancı, sahtekar, kafir hatta korkunç kafir dedikleri bir anda meydana çıkardı. Bu semavi alâmet hakkında bundan yirmi sene evvel (ilk eserim olan) Berahin-i Ahmediye’de bir vaat ve gaybi haber olarak bilgi verilmişti…
Ben Kabe içinde durup yemin edebilirim ki Cenab-ı hak yalnız benim doğruluğumu ortaya koymak için bu semavi alâmeti meydana getirdi’; diyerek hodri meydan der.”
(Tuhfe-i Golarvia S. 32)

Bu İki Semavi Alâmetten Söz eden Eserler

Astronomik bilgilere göre her yıl en az iki, en çok yedi güneş ve ay tutulması gerçekleşebilir. Bunlardan dört veya beş güneş tutulması, iki veya üç ay tutulması meydana gelebilir. Yalnız iki kere tutulma ortaya çıksa, bu da yalnız güneş tutulması olur. Bu kainat oldu olalı kaç kere güneş ve kaç kere ay tutulması meydana geldi? Bunu ancak Allah bilir. Fakat bizim ele aldığımız ve söz ettiğimiz ay ile güneş tutulması, yüce Peygamberimiz’in Cenab-ı Hak’tan haber alarak Mehdi’nin doğruluğunu ortaya koyacak iki semavi alâmettir. Nitekim M.1894 / H. 1311 yılında 21 Mart (13 Ramazan) tarihinde ay tutulması, yine aynı Ramazan ayında 6 nisan (28 Ramazan) tarihinde güneş tutulması gerçekleşti.
1. Bu hadisi ilk olarak zikreden eser Sünen Ed-Dar Kutni’dir Müellifi ise Ali bin Ömer ed-Dar Kutni-dir. Bu zat H.306 (M. 918) yılında Irak’ın başkenti Bağdat’ın Kutn mahallesinde dünyaya gelmiştir. Bundan dolayı kendisine Kutni denir. Bundan başka hayatında 16 eser daha telif etmiştir. Bizim gördüğümüz eser Kahire’de 1966 yılında basılmıştır.
2. EI-Fetâva EI Hadisiye—Bu eserin müellifi Şeyh Ahmed Şehabuddin bin Hacer el-Heysemi el-Mekki’dir. Bu zat H. 909 yılında doğmuş ve H. 974de vefat etmiştir. Bu eserin 42. sayfasında güneş ile ayın tutulmasından bahsedilmiştir. Bizim incelediğimiz eser Mustafa el-Babi matbaasında Mısır’da 1970 yılında basılmıştır.
3. İkmal’üd-Din —Ebü Cafer Muhammed bin Ali el Hüseyin (ölüm H. 381) Adı geçen semavi alâmet hakkında eserin 614. sayfasında bilgi verilmiştir. Bu eser seyyid Muhammed Mehdi Seyyid Hasan Hurasani tarafından Haydiriye matbasında Necef’de basılmıştır.

4. EI -Fürü’ Min’el Cami EI Kafi — Hafız Ebü Cafer Muhammed bin Yakub tarafından yazılmıştır. Adı geçen semavi alâmet hakkında eserin 3. cildinde, Kitab’ür Revza bölümünde zikr mevcuttur. Bu kitap Münşi Nevlakişor Laknau Hindistan’da basılmıştır.
5. Biharül-Envar — Allame Sakır Meclisi tarafından yazılmıştır. Adı geçen semavi alamet hakkında eserin 13. cilt, 158. sayfasında bilgi verilmiştir.
6. Muhfasar Tezkire EI-Kurtubi—Abdulwahabab bin Ahmad bin Ali Eş­Şenani telif edilmiştir. Adı geçen semavi alâmet hakkında kitabın 148. sayfasında ayrıntılı olarak bahis mevcuttur. Ayrıca güneş ile ayın iki kere tutulacağı yazılıdır. Ne tecellidir ki, bu semavi alâmet 1894 yılında Asya ve Avrupa’da göründü. Yine ertesi yıl, yani 1895 yılında Amerika’da kıtasında aynı tarihlerde güneş ile ay tutulması gerçekleşti. Bu eser 1939 yılında, Mustafa el-Babi matbasında Mısır’da basılmıştır.
7. Iktirab-us-saat — Nevab Nur’ül Hasan bin Sıddık Hasan Han tarafından telif edilmiştir. Bu eserin 106. sayfasında Peygamber Efendimizin adı geçen hadisten söz edilmiştir. Bu eser H. 1301 yılında Müfid Amme matbaasında Agire – Hindistan’da basılmıştır.
8. Akaidül- İslam — Mevlâna Abdullah Hakkani Dehlvi tarafından yazılmıştır. Bu eserde yüce Peygamberimizin Mehdi’nin doğruluğunu ortaya koymak için güneş ile ayın Ramazan ayında tutulacağını bildiren hadisi yer almaktadır. Eserde ay ile güneşin Ramazan ayında iki kere tutulacağı da zikredilmiştir. Buna biz geçen sayfalarda temas etmiş bulunuyoruz.
9. İmam Rabbâni Mektupları: Bu eser Farsça olup Münşi Nevlakşor matbasında, Laknau Hindistan’da basılmış ve İrfan Beyani Hazretleri tarafından kitap haline getirilmiştir. Bunda da adı geçen hadisten bahsedilmiştir.
10. Sünen Ebü Davud —-İmam Süleyman bin Eşas. Bizim gördüğümüz eser H. 1346 yılında Mücetebai matbaasında Delhi’de basılmıştır. Bu eserin haşiyesinde Mevlana Mahmut Hasan, adı geçen hadisten söz ederek Mehdi için Ramazan ayında güneş ile ayın tutulacağını söyler.
11. Erbain fi Ahvalil-Mehdiyin— Bu eseri Hz. Muhammed İsmail Şehit Dehlevi hazırlamıştır. Bunda Nimetüllah Veli Hazretlerinin bir kasidesi yer almaktadır. Bu kasidede Mehdi’den sözedildikten sonra kendisi için güneş ile ayın tutulacağından da bahsedilmiştir.
12. EI-Hitab’ül-Melihfı Tahkik’ik—Mehdi- ve’I Mesih. Bu eser Mevlâna Eşref Ali Thanavi tarafından yazılmış olup Bilal Stim matbaasında, Anbala’da Hindistan’da basılmıştır. Adı geçen alâmet hakkında eserin 28. sayfasında bilgi verilmiştir.
13. Kıyamet Alâmetleri— Bu eser, aslında Zafer Niyazi’nin daha önce Şah Rafiüddin’in yazdığı Kıyamet Name’nin Urduca tercümesidir. Bu kitap 1961 yılında, Cavid matbaasında Karaçi’de basılmıştır. Bu eserde de Mehdi için ay ile güneşin Ramazan ayında tutulacağı yazılıdır.

14. Miratil-Hak—Bu eser Muhammed Yar adlı bir zat tarafında kaleme alınmıştır. H. 1318 yılında, İslamiye Matbasında Lahur’da basılmıştır. Bu kitap da Mehdi için Ramazan ayında güneşle ayın tutulmasını yazar.

15. Musa’nın Asası — Bu eser İlahi Bahş tarafından yazılmış olup H. 1318 yılında, Ensari Matbaasında, Dehli’de basılmıştır. Bu eserde de adı geçen semavi alâmetlerden bahsedilmiştir

Bir Öncekini Oku

Fiziksel Şekli

Bir Sonrakini Oku

Mirza Gulam Ahmed’in (as) İddiasının Doğruluğu