Dostunuz Melekler mi, Şeytan mı?

Düşüncenin ilk oluşumu ister iyi olsun ister kötü, melek veya şeytan’ın neticesinde olmuyor. Peygamber Efendimizin (sav) dediğine göre her insan fıtrat üzerinde yaratılmıştır. Bu iyilik üzerinde yaratıldığına bir işarettir.[1] Sonra bulunduğu durum ve edindiği çevre onun düşüncelerini etkiler ve çeşitli düşünceleri doğurur. Daha sonra bunların arasındaki iyi düşünceleri geliştirmek için melekler ona yaklaşır; kötü düşüncelerini görünce ise şeytan atlar. Bir hadise göre;

[2]

Yani kalbinde iyiliğe iten bir düşünce doğan birisiyle birlikte bir melek oluverir. Aynı şekilde kötü bir düşünceyi besleyene de şeytan musallat olur.

Sözün özü her ne kadar muharriki dışarıdan olsa da hem iyilik hem kötülük öncelikle insanın kendi kalbinde oluşur. Oluşan şey iyi ise melek onu artırmak için çabalar; kötüyse şeytan fırsattan faydalanır. Böyle olmasaydı; ya da başka bir deyişle insan iyiliğe veya kötülüğü reddetmek şansına sahip olmasaydı veya durumu mecburi olsaydı mükellef de olmazdı. Ama böyle değildir. “Benzer şeyler benzer şeylerle birlikte olurlar” prensibine uygun şekilde insan ya meleği dost seçer ya da şeytanı.

Hem iyilik hem kötülük konusunda bu prensibi sürekli aklımızda bulundurmalıyız. Birçok kişi “ruhani olarak nasıl yükselebiliriz” diye sorar. Cevabı şudur ki insan sürekli kalbini incelesin; durumunu değerlendirsin. Ruhani ilerleme nedir? Basit olarak git gide daha ince noktalardan haberdar olmaktır; yüce mertebeleri görmektir. Kendi durumunu değerlendirmek isteyen insan kalbinde oluşan fikirleri incelesin. Daha çok iyiliğin mi yoksa kötülüğün mü oluştuğuna dikkat etsin. Eğer iyiliğe iten düşüncelerin seli hâkim ise bilsin ki melekler onu Allah’a doğru yürütmekteler. Kaç rekât namaz kıldığını veya ne kadar mali fedakârlıkta bulunduğunu veya kaç oruç tuttuğunu değil, kalbinde oluşan iyiliğe iten düşünceleri tartsın. Kalbi acaba daha çok namaz kılmasına, daha çok fedakârlık yapmasına, daha çok oruç tutmasına zorluyor mu? Eğer kalbi zorlamıyorsa bilsin ki daha işin çok başındadır; ya zorlamadır ya alışkanlık ya da riyakârlık. Allah’a yakınlıkla bir alakası yoktur. Bırakın beş vakit namazı, on vakit bile kılsa (nafile namazlarla birlikte) eğer kalbi namaza meyilli değilse ve namaz onu diğer sevdiği şeyler gibi çekmiyorsa meleklerin onunla sürekli bir bağ oluşturacak seviyeye gelmemiştir. Hatta ilk aşamaları bile geçmiş olmayabilir, tamamen adet yerini bulsun diye veya riyakârlık yüzünden kılıyor olabilir. Aynı şekilde iyilik yapma fırsatı bir türlü bulamıyorsa ama kalbi bu istekle dolup taşıyorsa yine bilsin ki meleklerin onunla bir alakası kurulmuştur. Bu sebeple sizde salt amellerinize bakarak durumunuzu değerlendirmeyin. Kalbinizi inceleyin; onun derinliklerinde yer edinmiş sevgilere bakın. Kalbi çürümüş kavimler zahiri olarak ne kadar güçlü amellere sahip görünseler bile eninde sonunda çökerler. Rusya’ya bakın; ne kadar da güçlü devlet idi. Ama Vadedilen Mesih’eas bildirildiği gibi kalpleri çürümüş; içleri bozulmuş ve koskoca saltanat yıkılmıştır. Oysa düşüş birden bire kendisini göstermeden önce hükümetin çok güçlü olduğu sanılırdı. Aynı şekilde kimse namazlarına, oruçlarına ve parasal fedakârlıklarına bakmamalıdır. Bunları takvanın bir kriteri sanmamalıdır. Kalbinin içini gözetlemelidir; varsa takva içinde bulmaya çalışmalıdır. Daha tüm günahlardan arınmamış olsa bile eğer kalbindeki iyilik sevgisi artmaktaysa doğru yoldadır. Aynı şekilde zahiri olarak iyilik bile yapıyor olursa ama kalbi gitgide kötülükle dost edinmeyi tercih ediyorsa yanlış yoldadır. Şeytanla olan ilişkisi kuvvetlenmektedir. Fazla namaz kılmak veya oruç tutmak imanın asıl belirtisi değildir. Asıl bakılması gereken kalptir. Diğer insanlar sizin amellerinizden başka bir şeyi inceleyemezler ama sizin işiniz herkesten gizli olan kalbinizi incelemektir.

[1] Örneğin bir çocuk içgüdüsel olarak doğruyu söyler; yalan söylemez. Yalan söylemesini sonradan yaşadığı olaylar yüzünden öğrenir.*

[2] İhya-i-ulum-ul-din (İmam Gazali)

Hz. Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmed (ra), Melaiketullah adlı eserinden

Önceki

Şeytan nedir?

Sonraki

Kalbe doğan düşünce melekten mi şeytandan mı?