Hz.Ahmed ne gibi bir talimat ileri sürmüştür? Acaba ileri sürdüğü inançlarda İslâmiyet’e aykırı bir durum var mıdır? Bu konuda seçeceğimiz en iyi yol ileri sürdüğü talimat ve inançlar hakkında yine kendisinden bilgi edinmek olacaktır. Bir kısmı Arapça ve Farsça olan seksenden fazla eser yazmış olan Ahmed değişik eserlerinde bu konuda bilgi vermiştir. Yazılarının bir bölümünü burada aktarıyoruz.
“Biz inanıyoruz ki, Allah’tan başka ibadete lâyık yoktur ve Muhammed (S.A.V.) onun resulüdür ve Hatem-ül Enbiya’dır. Yine inanıyoruz ki melekler gerçekten mevcuttur; ölülerin tekrar dirilmesi ve Kıyamet gerçekten vuku bulacaktır ve Cennet ile Cehennem de gerçekten mevcuttur. Biz inanıyoruz ki Allah Kuran-ı Kerim’de her ne vahiy buyurdu ise, ve Peygamberimiz her ne söylediyse kesin gerçeklerdir; ve her kim Şeriat-i İslâm’dan bir şey eksiltir veya ona ilave yaparsa, veya onun temel akidelerinde aşırı ve kötüye kullanılan serbestlik başlatırsa imansızdır ve İslâmiyet’in yolundan sapmıştır. Biz Cemaatimizi Kelimat-i Tayyibeye tam ve ebedi bir iman ile bağlı kalmaya çağırıyoruz. Cemaatimiz mensupları İslâmiyet’i bütün ayrıntıları ile uygulamalı; oruç, namaz, zekat ve hac farizalarını ifada çok dikkatli davranmalıdır. Allah ve Resul-ü Ekrem’i tarafından vaz’olunan bütün emirlere ve yasaklara itaat ve riayet etmelidirler. Ayrıca, geçmişte büyük İslâm evliya ve asfiyasının amelî ve nazarî ittifakı ve Ehl-i Sünnet’in ittifakı ile İslâmiyet’in bir cüz’ü olarak bize intikal eden akidelerin kutsiyetine de inanmalıyız. Yer ve gök şahidimiz olsun ki, bizim gerçek inancımız budur.” [1]
“Bizler Müslümanız. Bir olan Allah’a ve Kelime-i Şehadet’e inanırız. Kuran’ın Allah Kelam’ı olduğuna ve Muhammed’in (S.A.V.) O’nun Peygamberi ve Hatem-ül Enbiya olduğuna inanırız. Meleklerin mevcudiyetine, Kıyamet Gününe ve Cennet ile Cehennem’in varoluşuna inanırız. Beş vakit namazlarımızı eda ederiz. Ramazan’da oruç tutarız ve yüzümüzü Kıble’ye çeviririz. Allah’ın ve Resulünün yapılmasını menettikleri şeylerden kaçınmayı ve yapılmasını emrettikleri şeyleri yapmayı görev sayarız. İslâm Şeriati’ne bir şey ilave etmek veya ondan bir şey eksiltmek hususunda hiçbir salâhiyetimiz yoktur. Resul’ünden (S.A.V.) bize intikal etmiş bulunan her şeyi, hikmet-i vücudunu anlasak ta anlamasak ta, İslâmiyet’in bir cüz’ü diye kabul ederiz. Allah’ın inayetiyle bizler mümin, müslim ve muvahhidiz.[2]
”İnandığımız din, Müslümanlar’ın dinidir. Biz içtenlikle Hatem-ül Mürselin’in hizmetçileriyiz. Şirk (yani Allah ortak koşmak) ve Bid’at’tan nefret ederiz. Ahmed-i Muhtar’ın (s.a.v.) yolunun toprağıyız. Bütün emirlerine imanımız vardır. Can-ü gönül bu yola kurban olsun.”[3]
“Bizim dinimizin özü ve hülâsası lâ ilâhe illallâh Muhammed-ur Resulüllah’dır.[4]”
“Cemaatimize yakışacak olan isim yani kendimiz ve cemaatimiz için beğendiğimiz isim Müslüman Ahmediye Cemaati’dir… Peygamberimiz’in (s.a.v.) iki tane ismi vardı: Muhammed ile Ahmed. Muhammed ismi Celâlî bir isim idi … Ahmed ise Cemalî bir addı…. Zaten o yüzden biz cemaatimize Ahmediye Cemaati ismini seçtik ki onu duyar duymaz herkes bu cemaatin dünyaya barış ve beraberlik getirmek uğruna kurulduğunu; savaş ve kavga ile hiçbir alakası bulunmadığını anlasın.”[5]
“Eğer hadislerde bir mesele izah edilmiyorsa, ayrıca Sünnet ile Kuran’da dahi hakkında bir şey bulunmazsa, o durumda Hanefî fıkhına göre hareket ediniz. Çünkü bu mezhebe inananların çokluğu Allah’ın iradesini göstermektedir.”[6]
Demek ki Hz.Ahmed’in ileri sürdüğü talimat ve inançlarda İslâmiyet’e ters düşecek olan hiçbir inanç yoktur. Kurduğu cemaat da Ehl-i Sünnet Hanefî bir Cemaattir. Acaba Hz.Ahmed’in öteki ulema ile ihtilafa düştüğü başka konular da var mıdır? İnsan bu konuda merakını yenemiyor.
[1] Eyyam-us Sulh; s.86-87
[2] Nur-ul Hak, Kısım 1; s.5
[3] Dürr-i Semin; s.10
[4] İzal-i Evham; s.137
[5] Zamime Tiryak-ül Külub; s.526-527
[6] Review Ber Mubahasa Çakralavî ve Batalavî; s.5