İtirazlara Cevaplar - Müslüman Ahmediye Cemaati

İtirazlara Cevaplar

“Başka yerlerde siz ve düşünceleriniz hakkında eleştiriler gördüm. Bunun doğrusu nedir?” diyorsanız, bu bölümde sizler için..

Mehdi İmam’a inanmak gereklidir

Her ne zaman Allah-u Teala tarafından bir memur veya imam gelirse onu kabul etmek ve iman etmek zorunlu olur. Çünkü bütün bereketler ona bağlanmak neticesinde olur ve o olmaksızın her tarafta karanlık ve cehalet vardır. Hazreti Resulüllah sav şöyle buyurmuştur:“Herkim (Allah’ın gönderdiği) imamı kabul etmeden ölürse onun ölümü cahiliyet ölümüdür.”

Vadedilen Mesih neden Meryem Oğlu Isa diye adlandırıldı?

Mesih’in ikinci gelişiyle ilgili kehanet hakkında üçüncü bir itiraz ortaya atılmıştır. Hadislerde Vâdedilen kişi Meryem Oğlu İsa diye isimlendirilmiştir. Nitekim, gaybi haber görünüşte birinci Mesih hakkındadır. Yani tarihin kaydettiği İsa’nın cismani olarak zuhuru vasıtasıyla gerçekleşmesi lazımdır. Ancak bütün lisanların mecazlarla dolu olduğu unutuluyor. İsa ismi İsa’dan gayrı şahıslar hakkında sık

Mehdilik Düşüncesini İnkâr Edenler

Günümüzün bir takım sözde din bilginleri, Hz. Mehdi (a.s.) ortaya çıkacağı inancının asılsız olduğunu savunuyorlar. “Tulu’-i İslâm” adlı dergisinin Yazı İşleri Müdürü G.A. Perviz, Mehdilik düşüncesini çok cahilâne buluyor ve böyle bir inancın, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmetine çok zarar verdiğini ileri sürerek "apaçık bir şekilde böyle bir inancı reddediyoruz" diyor.

Ahmediler Kılıçla Cihadı Kaldırdığından Kafir Olmuş

Müslüman Ahmediye Cemaati Başkanı Mirza Tahir Ahmed Hazretleri’nin 15 Şubat 1985 Cuma günü Londra'nın Fazl Camiin’de verdiği Cuma hutbesi metnidir. Pakistan  Sıkıyönetim Hükümeti'nin yayınladığı resmi dergide Vadedilen Mesih'e (A.S.) atfedilen önemli suçlamalardan birisi de, el-iyazü-billah, kendisinin İngilizler’in eliyle dikilmiş bir fidan olmasıdır. Güya Müslüman Ahmediye Cemaati, İngilizler’in kurdurduğu bir Cemaat’miş.

Ahmediye Cemaati İngilizlerin Diktiği Bir Fidanmış-1

(Müslüman Ahmediye Cemaati İmamı Mirza Tahir Ahmed Hazretleri’nin 1 Şubat, 1985’ de Londra’nın Fazl Camii’nde verdiği Cuma hutbesi metnidir.) Kelime-i Şahâdet, istiâze ve Fatiha Suresi’ni okuduktan sonra, kendileri Furkan Suresi, Ayet 5-7'yi okudular: Ondan sonra şöyle buyurdular: “Geçen hutbemde, çok eski bir sözüme istinaden Allah’ın izniyle Pakistan Hükümeti  tarafından Müslüman Ahmediye

Ahmediye Cemaati İngilizlerin Diktiği Bir Fidanmış-2

İngilizler Hz. Ahmed’in Ailesine Neler Bahşettiler? İngilizlerin Hz. Ahmed’in ilişkilerini kestiği Sünnî ailesine karşı olan muamelelerine de  bir göz atalım. Hz. Ahmed (A.S.),aile büyüklerinin İngiliz Hükümetine yaptıkları hizmetleri belirtip İngilizlerin ailesine verdiği şeref diplomalarından bahsederek ailesi  hakkında “İngilizlerin diktiği fidan” tabirini kullanmıştır. Bununla birlikte bu aile “İngilizlerin diktiği fidan” nasıl

Pakistan Hükümetince hazırlanan 26 Nisan 1984 tarihli Ahmediye Cemiyeti Aleyhtarı Kanun hakkında

Bismillahir-rahmanir-rahim Allaha Hamd-ü-sena ve Resul-i-Ekremine Salât ve Selâm Önsöz Bu bröşürü halka niçin sunduğumuzu aşağıda kısaca açıklıyoruz:Son iki senedir, Mollalar, yani Pakistan'ın gelenekçi din adamları, Ahmediye İslam Cemaati'nin kurucusuna, önderlerine, ve mensuplarına karşı enerjik bir iftira ve buhtan kampanyası açmıs bulunmaktadırlar. Mitingler tertip ediyorlar, nutuklar atıyorlar, ve Ahmediler ile Ahmedi

İsa Mesih Gökten İnmeyecektir

İslâm dinine en iyi bir şekilde hizmet etmekte olan Müslüman Ahmediye Cemaati  bugün, değişik gerçek dışı ve yalan suçlamalara hedef tutulmuştur. Böylece bütün dünyada Allah’ın tek oluşunu üstün kılmak için cihad etmekte olan bu Cemaat yenilgiye uğratılmak; Hz. Muhammed’in (S.A.V.) yüceliğini ispat etmek için gece gündüz uğraşmakta olan bu Cemaat

Kur’an-ı Kerim ve İncil ışığında Hz. Isa (as)’nın çarmıha gerilmesi

Sn. Abdul Basit Tarık'ın bir konuşmasından alıntıdır. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Onu hamd ederek mübarek elçisi için rahmet istirham ederiz. Sayın yönetmen, saygıdeğer bayanlar baylar, sevgili din kardeşlerim! Bugünkü konum “Kur'an-ı Kerim ve İncil ışığında Hz. Isa (as)’nın çarmıha gerilmesi”’dir. Konuya girmeden önce şunu ilan edeyim: Hz. Isa

Hz. İsa (a.s.) Çarmıha Gerildi Ama Orada Ölmedi

Daha önce başka bir yazımızda Hz. İsa'nın normal bir insan olarak öldüğünü ve 2000 yıldır gökte yaşayamayacağını deliller ile izah etmiştik. Bunun üzerine gelen bir soruda "İsa (a.s.) çarmıhta mı öldü?" diye sorulmuştu. Çünkü öyle ise Kuran bunun aksini söylemektedir. Bir diğer konu ise genel olarak bu konu ile ilgili

İsa (a.s.) Çarmıhta Değil Tabi Bir ölümle Öldü

Düşmanlarımızın birinci ve en önemli itirazı, Hz. İsa’nın (A.S.) tabii bir ölümle ölmüş olduğu hakkındaki inancımıza karşı yöneltilmiştir. Hz. İsa’nın (A.S.) tabii bir ölümle öldüğüne inanmak, onlara göre, Hz. İsa’ya (.A.S.) hakaret, Kuran-ı Kerim’e tecavüz ve Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) öğrettiklerinden yüz çevirmektir. Gerçekten biz İsa’nın (A.S.) tabii bir ölümle öldüğüne

Hz. İsa’nın Ölümü Ve Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Aile Efradı

Hazreti İsa'nın (A.S.) ölümü hakkında sahabelerden başka Peygamber Efendimiz'in (S.A.V.) aile efradı da fikir birliğine varmışlardı. Nitekim Hz. Ali'nin (R.A.) ölümü ile ilgili hadiseleri anlatırken, İmam Hasan'ın (R.A.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Bugün ölen adam (Hz. Ali) birçok bakımlardan eşsizdi. Selefleri veya halefleri arasında kendine benzeyen yoktu. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

Hz. İsa’nın Ölümü Ve Ashab-I Kiram

Hz. İsa'nın (A.S.) ölümü hususundaki gerçek 1300 yıldır İslâmiyet'in bütün âlimlerine ve üstadlarına saklı kaldı da yalnız siz mi bunun farkına vardınız? Diyerek alay edenler var.  Bununla, ilk Müslümanların bizim bu konuda ileri sürdüğümüz görüşü paylaşmadığı ima edilmektedir. Ancak, bu alaylı konuşanlar, İslâmiyet'in ilk müfessirlerinin ashab-ı kiram olduğunu unutuyorlar. Peygamberimizin

Hz. İsa’nın Ölümü Ve Resûlallah (S.A.V.)

Her Müslüman Allah'tan (C.C.)  sonra yalnız Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i  (S.A.V.)  sever.  O,  bütün peygamberlerin, bütün velinimetlerin en büyüğüdür. Başka hiçbir peygamber, başka hiçbir insan, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) bize yaptığı iyiliklerin en küçüğünü bile yapmamıştır. Ona gösterdiğimiz hürmeti kimseye gösteremeyiz. İsa (A.S.) gökte berhayat olduğu halde, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) toprak

İsa (a.s.) Göğe Kaldırılmamıştır

Nisa Suresi'nde (158-159) şöyle buyrulmaktadır. "Bir de inkârları yüzünden ve Meryem'e büyük bir iftira ettiklerinden ve Biz şüphesiz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük," demelerinden dolayı (böyle bir cezaya çarptırıldılar). Hâlbuki onu ne öldürdüler nede çarmıha gerip öldürebildiler. Fakat onlara (çarmıhta ölmüşe) benzer göründü. (İsa'nın çarmıhtan sağ olarak indirildiğine

İmam Buhari ve Teveffi Kelimesi

İmam Buhari, kitabu’t tefsirde teveffi kelimesinin manasını vefat olarak ibn-i Abbas’tan açıkça yazmıştır. Nitekim o şöyle der: Hz.İbn Abbas diyor ki: “müteveffike” kelimesi “seni öldüreceğim” manasındadır.[34] İmam Buhari bu kadarla da yetinmeyip, şüpheye mahal vermeyecek şekilde teveffi kelimesinin bu ayette ölüm manasına geldiğini beyan etmiştir. Bunu ispatlamak için bu ayeti

Teveffi Kelimesi ve Resulüllah’ın Açıklaması

İmam Buhari Kitabu’t Tefsir’de, teveffi kelimesinin manasını açıklamak için Resulüllah’tan aşağıdaki hadis nakletmiştir: "Kıyamet gününde ümmetimden bir takım adamlar getirilir de onlar tutulup sol tarafa götürülürler. Ben hemen: Ya Rab! Onlar benim arkadaşlarımdır, derim. Bana: Şüphesiz sen, onların senin ardından dinde ne bidatler çıkardıklarını bilmiyorsun, denilir. Buna cevaben ben de,

Teveffinin Manasıyla İlgili Meydan Okumamız

Mirza Gulam Ahmed Kadiyani Hazretleri muhaliflerine "teveffi" kelimesinin anlamı hususunda meydan okudu, hodri meydan dedi ve İzale-i Evham isimli kitabında şöyle seslendi: "Allah (C.C.) fail (özne) olup "teveffi" kelimesini insan için kullandığı takdirde, eğer bir kimse bu kelimeyi anlam açısından Kur'an-ı Kerim, Hadis-i Nebeviye, eski veya yeni Arapça şiir, kaside,

İsa (a.s.) Vefat Etmiştir

İÇİNDEKİLER  Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah’ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi Kelimesi Nisa Suresi 158 Ve 159. Ayetlerinin Manası Nedir? Hz. İsa'nın Ölümü Ve Resûlallah (S.A.V.) Hz. İsa’nın Ölümü Ve Ashab-I Kiram Hz.

Vâdedilen Mesih ve Mehdinin (a.s.) Geleceği Konusunda ki Hadisler Sahih Değilmiş

Hadis’i inkâr eden kimse Kur’an-ı Kerim’in yarısına inanıp yarısına inanmamaktadır. Çünkü Kur’an-ı Kerim Hadis’in geçerliliğini savunmakta ve ona niçin ihtiyacımız olduğunu ortaya koymaktadır. Aslında bu tür insanlara Kur’an-ı Kerim takdim edildiğinde ve Kur’an-ı Kerim ayetlerinden deliller çıkarılıp önlerine konduğunda onlar Kur’an-ı Kerim ayetlerinin çeşitli anlamlarından istifade edip, “siz bu ayetleri

Vahiy kapısı kapanmamıştır. Şimdi bile açıktır!

Allah'ın (c.c.) vahyinin artık ilerde mümkün olmayacağını ve bunun ancak geçmişte kalmış olduğunu[1], Cebrail (as)’ın da artık inmeyeceğini zannetmeyiniz. Ben size doğru sunu söylüyorum ki her kapı kapanabilir fakat Cebrail (as)’ın iniş kapısı hiç kapanmaz. Siz kendi kalplerinizin kapılarını açınız ki o, kalplerinize girsin. Siz o ışığın giriş penceresini kapattığınız

Dilimi Desteklemek İçin Başka Bir Dil Konuşmaktadır

Mehdi ve Mesih Mirza Gulam Ahmed (a.s.) diyor ki;Ben büyük bir iddia ve kararlılıkla size: Doğruluk üzerinde olduğumu ve Allah’ın (c.c.) lütfuyla bu cephede sadece benim muzaffer kılınacağımı” söylüyorum. Ben bütün dünyanın doğruluğumun ayakları altında olduğunu görüyorum. Pek yakında bana azim-üş şan bir fetih nasip edilecektir. Çünkü benim dilimi desteklemek

Muhalifler Nasihat “İtiraz Edilemeyen Gerçekler”

Onlara: “İsa’nın maddi bedeniyle göğe kaldırıldığına dair deliliniz nedir?” diye sorulunca ne bir tek âyet, ne de bir tek Hadis gösterebilirler. Hadislerde “nüzul” kelimesi bulunmaktadır. Ama onlar, kendiliklerinden nüzul kelimesine “gök” kelimesini ilave ederler ve böylece halkı kandırırlar. Unutulmamalıdır ki hiçbir merfu muttasıl hadiste “gök” kelimesi yoktur. Ayrıca Arapçada nüzul

Muhaliflere Nasihat “Muhaliflere Karşı Bazen Sert Davranmanın Sebebi

Biz yazılarımızda zaman zaman muhaliflerimize sert davrandık. Bu onların sertliğine bir karşılık değil, sadece acı bir reçete olup kibirlerini kırmak için gösterilmiş bir davranıştır. Doğru söz daima acı olur. Ama yazılarda böyle bir dil kullanmak cemaatin her ferdine caiz değildir. Herkes önce kendini iyice sorguya çekip niyetinin ne olduğunu öğrenmelidir.

Bir Müslümana Kâfir Diyenler

Hiçbir molla yahut başka bir muhalifimiz veyahut ta bir tekke şeyhi, benim onları öncelikle kâfir ilân ettiğimi ispat edebilir mi? Eğer onların bizi kâfir ilân etmelerinden önce, muhalifimiz olan Müslümanların kâfir olduğunu ilân eden bir kâğıt parçası; broşür yahut kitap, bizim tarafımızdan neşredildiyse onu çıkarıp göstersinler. Aksi takdirde, bizim kâfir