Dipnot 1 Buradaki “Elif, Lâm, Mîm” harflerine ve bunların benzeri harflere de “Mukattaât” denir. Mukattaât, ayrı ayrı okunup, telaffuz edilen harfler demektir. Bu harfler, Kur’an’ın yirmi sekiz sûresinin başında bulunur. Bunlar, bir ile beş Arapça harften meydana gelmektedir. Örneğin; Elif, Lâm, Mîm, Sâd, Râ, Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Tâ, Sîn, Hâ, Kâf, Nûn, vs. Bunlardan Kâf ve Nûn harfleri, Kâf sûresi ile Kalem sûresinin başında bulunmaktadır. Öteki harfler ise ikişer olarak yahut daha fazla sayıda, çeşitli sûrelerin başına gelmektedirler. Araplar arasında mukattaâtın kullanılışı geniş ölçüde yaygındı. Onlar manzumelerinde ve konuşmalarında, bu gibi harfleri kullanırlardı. Şairin biri “Kulnâ kıfi lenâ, fekâlet kâf!” (Yani, biz kadına, “Bizim için biraz dursana,” dedik, o da, “Olur duruyorum,” dedi.) Buradaki Kâf harfi aslında vakaftü fiilinin yerine kullanılmıştır. Kurtubî, bu hususta Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) şu hadisini de nakleder: “Kefâ bis’seyfi şâ” (Yani, kılıç şifa olarak yeter.) Buradaki Şâ harfi aslında “Şâfıen” kelimesinin yerine kullanılmıştır. Çağdaş Batı medeniyetinde ve buna uyarak doğu ülkelerinde de bu gibi kısaltmalar ve simgeler pek revaçtadır. Her sözlükte bunların bir listesi bulunur. Mukattaât da belli başlı İlâhî sıfatların simgesi ve onun kısaltılmış şekilleridir. Başında bulunduğu sûrelerin konularıyla, bu harflerin simgelediği İlâhî sıfatlar arasında daima sımsıkı bir münasebet bulunur. Bu harflerin çeşitli sûrelerin başında bulunması bir rastlantı sonucu ya da keyfi değildir. Bunları meydana getiren harflerin birleşmesinde belli gayeler amaçlanmıştır. Bu harflerle başlamayan sûrelerin konusu ise, kendisinden önceki mukattaâtlı sûreye tâbi olur. Mukattaât harflerinin manalarından şu ikisi daha güvenilir bulunmaktadır: (a) Her harfin ebcet hesabını ifade eden bir değeri vardır. Mesela; Elif, Lâm, Mîm harflerinin ebcet değeri yetmiş birdir. (Bu harflerin ayrı ayrı ebcet değerleri: Elif 1, Lâm 30, Mîm 40.) Buna göre Elif, Lâm, Mîm harflerinin sûrenin başında bulunması, İslâm’ın ilk defa belli ve somut bir şekilde yerleşip kökleşmesinin, yetmiş bir yılı bulacağına işaret eder. (b) Bu mukattaât harfleri, yukarıda anlatıldığı gibi, Yüce Allah’ın (c.c.) belli sıfatlarının kısaltması olarak kullanılmıştır. Hangi mukattaât harfi bir sûrenin başında yer almışsa, o sûrenin konusu da, o harflerin simgelediği İlâhî sıfatların etrafında dönüp durur. Bu sûrenin başında bulunan Elif, Lâm, Mîm harfleri, Kur’an’ın üçüncü, yirmi dokuzuncu, otuzuncu, otuz birinci ve otuz ikinci sûrelerinin başında da bulunur. İbn-i Abbas ile İbn-i Mesûd, “Elif, Lâm, Mîm”in manasını “Ben, her şeyi en iyi bilen Allah’ım,” diye ileri sürmüşlerdir. Başka bir ifadeyle; Elif, manası “Ben” olan Enâ kelimesinin simgesidir. Lâm, “Allah” kelimesine işaret eder. Mîm, “A’lemü” fiilini gösterir. Bazı tefsir bilginlerince, Elif Allah’ın (c.c.), Lâm Cebrail’in ve Mîm de Muhammed’in (s.a.v.) kısaltılmış şekilleridir. Yani Kur’an-ı Kerim, Allah (c.c.) tarafından, Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahyedilmiştir. Kısaca, mukattaât denilen bu harfler Kur’ani vahyin ayrılmaz parçalarıdır. *Ayete Geri Dön