Muhaliflere Nasihat Ve Cemaatin Geleceği - Müslüman Ahmediye Cemaati

Muhaliflere Nasihat Ve Cemaatin Geleceği

(Mehdi (a.s.) bundan 100 yıl önce cemaat daha çok küçükken, aşağıdaki sözleri söylemiştir. Doğruyu arayanlar bu yazıyı bir kez okuyunuz ve şu an ki cemaatin durumuna bakınız. Allah şüphesiz doğruların yanındadır.)

“Unutmayınız ki, bana beddua ede ede dilleriniz yaralanıp, secdelerde uzun uzun durmaktan burunlarınız aşınsa,  gözlerinizin etrafı çürüyüp, kirpikleriniz dökülse, fazlaca akmasından dolayı görme gücünüz azalıp ve en son dimağınız boş kaldığı için sara hastalığına teslim olup deliliğe yakalansanız bile yine de beddualarınız kabul edilmeyecektir. Çünkü ben Allah’tan (c.c.) geldim.”

Ben Allah (c.c.) rızası için, muhalif din bilginlerine ve onlarla hemfikir olan diğer insanlara: “Küfür etmek ve sövmek soylu bir davranış değildir, ama bu davranışı huy edindiyseniz, ona bir diyeceğim yok” derim. Ben sadece Allah (c.c.) rızası için size nasihatte bulunmak amacıyla diyorum ki;

“Eğer benim yalancı olduğuma inanıyorsanız, helâk edilmem için camilerde toplu olarak beddua edin. Yahut kökümün kazınması için her biriniz ayrı ayrı ağlaya sızlaya Allah’a (c.c.) yalvarın.”

Eğer ben bir yalancı isem, dualarınız kesinlikle kabul edilecektir. Zaten, sizler benim yok edilmem için daima beddua ediyorsunuz. 

Ama unutmayınız ki, bana beddua ede ede dilleriniz yaralanıp, secdelerde uzun uzun durmaktan burunlarınız aşınsa,  gözlerinizin etrafı çürüyüp, kirpikleriniz dökülse, fazlaca akmasından dolayı görme gücünüz azalıp ve en son dimağınız boş kaldığı için sara hastalığına teslim olup deliliğe yakalansanız bile yine de beddualarınız kabul edilmeyecektir. Çünkü ben Allah’tan (c.c.) geldim.

Onlara: “İsa’nın maddi bedeniyle göğe kaldırıldığına dair deliliniz nedir?” diye sorulunca ne bir tek ayet, ne de bir tek Hadis gösterebilirler.

Hadislerde “nüzul” kelimesi bulunmaktadır. Ama onlar, kendiliklerinden nüzul kelimesine “gök” kelimesini ilave ederler ve böylece halkı kandırırlar. Unutulmamalıdır ki hiçbir merfu muttasıl hadiste “gök” kelimesi yoktur.
Ayrıca Arapçada nüzul kelimesi misafir için kullanılır ve misafire nezil denilir.Müslümanlar bütün İslâm fırkalarının hadis kitaplarını inceleye dursunlar, İsa(a.s.)’ın bir zaman maddi bedeniyle göğe çıktığını ve sonra başka bir zaman (gökten) yeryüzüne geri döneceğini beyan eden, ister sahih ister vaz’i (uyduruk) olsun bir tek hadis bile bulamayacaklardır. Eğer bir kimse böyle bir hadis gösterirse, ben ona yirmibin rupi ödül vereceğim. Ayrıca tövbe edip bütün kitaplarımı yakacağım.”[1]

“Allah (c.c.) fail (özne) olup “teveffi” kelimesini insan için kullandığı takdirde, eğer bir kimse bu kelimeyi anlam açısından Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Nebeviye, eski veya yeni Arapça şiir, kaside, nazım ve nesrinin herhangi bir yerinde ruhun kabzedilişi ve vefat ettirmekten başka herhangi bir anlamda (mesela cismin kabzedilmesi) kullanıldığını gösterirse, Allah (c.c.) adına yemin ederim ki ben bir parça mülkiyetimi satarak ona bin rupi nakit ödeyeceğim. Ayrıca o kimsenin çok derin, Kur’an ve Hadis bilgini olduğunu kabul edeceğim.”[2]

Ben Allah (c.c.) rızası için, muhalif din bilginlerine ve onlarla hemfikir olan diğer insanlara: “Küfür etmek ve sövmek soylu bir davranış değildir, ama bu davranışı huy edindiyseniz, ona bir diyeceğim yok” derim. Ben sadece Allah (c.c.) rızası için size nasihatte bulunmak amacıyla diyorum ki; “Eğer benim yalancı olduğuma inanıyorsanız, helâk edilmem için camilerde toplu olarak beddua edin. Yahut kökümün kazınması için her biriniz ayrı ayrı ağlaya sızlaya Allah’a (c.c.) yalvarın. Eğer ben bir yalancı isem, dualarınız kesinlikle kabul edilecektir. Zaten, sizler benim yok edilmem için daima beddua ediyorsunuz. 

Ama unutmayınız ki, bana beddua ede ede dilleriniz yaralanıp, secdelerde uzun uzun durmaktan burunlarınız aşınsa,  gözlerinizin etrafı çürüyüp, kirpikleriniz dökülse, fazlaca akmasından dolayı görme gücünüz azalıp ve en son dimağınız boş kaldığı için sara hastalığına teslim olup deliliğe yakalansanız bile yine de beddualarınız kabul edilmeyecektir. Çünkü ben Allah’tan (c.c.) geldim.

Bana beddua edenin, kendisi ettiği bedduaya yakalanacaktır. Bundan dolayı benim için: “Allah’ın (c.c.) lâneti üzerine olsun” diyenin, kendisi bu lânete yakalanır ve bundan haberi bile olmaz. Kim bana meydan okuyup aramızdan yalancı olanın önce ölmesini dilerse, o benden önce ölecektir. Tıpkı, Gulam Destgir Kusuri isimli hocanın öldüğü gibi.

Gökte ölmedikçe kimse yeryüzünde ölmez. İbrahim’e verilen doğruluğun aynısı benim ruhuma bağışlanmıştır. Allah (c.c.) huzurunda bana İbrahimî nispet ihsan edilmiştir. Allah’tan (c.c.) başka sırrımı bilen yoktur. Düşman kendini boş yere helâk etmektedir. Ben onların elleriyle koparabilecekleri fidanlardan değilim. Eğer atalarınız ve nesilleriniz, ölüleriniz ve dirileriniz bir araya gelip hep beraber benim helâk edilmem için Allah’a (c.c.) yalvarırlarsa, benim Rabbim dualarının tümünü bir lânet şeklinde yüzlerine vuracaktır.  

Göğün harekete geçtiğini görmüyor musunuz? Aklı başında olan yüzlerce insan cemaatinizi terk edip cemaatimize katılmakta ve melekler gönülleri pak olan kimseleri cemaatimize doğru çekmektedir. Bu asumanî işe[3] engel olabilecek kimse var mı? Eğer gücünüz yetiyorsa, buyurun buna engel olun. Peygamberlerin muhaliflerinin yaptığı bütün hileleri yapın ve kurdukları tuzakların hepsini siz de kurun. Hiç boş durmayın ve dişiniz tırnağınızla çalışarak elinizden geleni ardınıza koymayın. Kısacası muhalefetin her yolunu deneyerek ölesiye dua edin. Eninde sonunda, bana hiç zarar veremediğinizi ve de hiçbir zaman veremeyeceğinizi göreceksiniz. Allah’ın (c.c.) asumanî nişanları (mucizeleri) yağmur gibi yağarken ancak şanssız kimseler uzak durup itiraz etmekle meşguldürler. Mühürlenmiş kalpleri biz nasıl tedavi edebiliriz? Ey Allah (c.c.)! Bu ümmete rahmet eyle (âmin)![4]


[1] Kitab-ül Beriye; Ruhani Hazain; s.225–226, c.13

[2] İzale-yi Evham; Ruhani Hazain; s.603, c.3

[3] Allah’ın takdir ettiği iş

[4] Mecmua-yı İştiharat; s.391-393, c.3

Bir Öncekini Oku

27.12.2019 – Hz. Saad bin Ubade

Bir Sonrakini Oku

Bi’at, Tövbe ve Günah Arasındaki İlişki