05.12.2014 İtaat ve teslimiyetin özü

Hutbenin Özeti:

İtaat eğer dosdoğru bir kalp ile yapılırsa kalpte bir nur ve ruhta bir lezzet ve aydınlık meydana gelir

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ وَاُولِى الْاَمْرِ مِنْكُمْ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ فٖى شَیْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَاْوٖيلًا ۞

Tercümesi: Ey inananlar! Allah’a, Peygam­ber’e ve aranızdan yöneticilerinize itaat edin. Eğer bir şey hakkında görüş ayrılığına düşerseniz, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, (çö­züm) için Allah’a ve Peygamber’e başvu­run. Bu, (sizin için) çok hayırlı ve sonucu en güzel olandır.[1]

Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 5 Aralık 2014’de Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte her zaman olduğu gibi MTA’da canlı olarak yayınlandı. Hazret Emirü’l Müminin hutbenin başında Nisa Suresinin 60. Ayetini ve tercümesini okuduktan sonra şöyle buyurdu:

Bu ayette gerçek bir mümin ile ilgili şu usulî konu anlatılmıştır: O, itaat vasfını belirgin ve parlatarak göstermelidir. Kuran-ı Kerim’de Allah-u Teala, O’nun Resulü sav ve Ulü’l Emr yani zamanın hükümetine itaat etme emri vardır. Şeriata muvafık şeyler yapan hükümet, “minküm” kelimesine dahildir. Eğer hükümet Allah ve O’nun Resulü’nün sav açık hükümlerine aykırı bir emir verirse, o zaman Allah ve Resulünün hükümleri üstündür. Genellikle dünyevî konularda bir müminin işi tam olarak ülke kanunlarına itaat etmektir.

Huzur-u Enver, Hazreti Mesih-i Mevud’un as bir yazısından alıntı yaparak şöyle buyurdu: Bu yazılarda Hazreti Mesih-i Mevud as birçok konuları açıklığa kavuşturmuştur. Ulu’l Emr’den kastedilen, maddi anlamda padişahtır ve ruhani anlamda zamanın imamıdır. Hükümetin dünyevi nizamı ile birlikte manevi bir nizam da yürüyebilir, yürümektedir de zaten ve bizler şanslıyız ki bu manevi nizamda hissedarız. Zamanın İmamının nizamını ikame etmek için Allah-u Teala Hilafet nizamını da kurmuştur. Bu hilafet nizamı, Allah ve O’nun Resulünün üstünlüğünü kalplerde yerleştirmek için çabalamaktadır ve bir anlaşmazlık durumunda Allah ve Resulünün sav emirlerine uygun olarak karar vermektedir. Hazreti Mesih-i Mevud as buyurur ki İtaat eğer dosdoğru bir kalp ile yapılırsa kalpte bir nur ve ruhta bir lezzet ve aydınlık meydana gelir. Bundan kesin olarak kastedilen ruhanî nizama itaat etmektir. Herkes için kendi itaatinin ölçüsü şudur: Kalpte nur oluşuyor mu ve ruhuna lezzet ve aydınlık geliyor mu? Devrin hükümetine itaat etmekle emniyet ve sukunet zaten oluşacaktır fakat manevi nur ve lezzet ancak manevi nizama itaat etmek iledir.

Huzur-u Enver şöyle buyurdu: Manevi standardını yükseltmek için bir püf noktasını Hazreti Mesih-i Mevud as şöyle açıkladı: İtaate ihtiyaç olduğu kadar mücahedelere[2] ihtiyaç yoktur. Kendi namazları ve ibadetleri ile övünen ama itaatin dışına çıkan insanlar Allah’ın lütuflarının varisi olamazlar. Hazreti Mesih-i Mevud as itaatin yüksek derecesini elde etmek için önemli bir noktayı şöyle beyan etmiştir: İtaatte nefsani istekleri kurban etmek gereklidir. Gurur ve kendini beğenmişliği öldürmek ve kendi isteklerini Allah ve Resulünün sav rızasına uygun hale getirmek gerekir. Büyük muvahhidlerin dahi kalbinde put olabilir. Hiç şüphesiz Hüda-yı Vahid’e (Tek Allah’a) ibadet etme iddiasındadırlar fakat kendini beğenme ve kibir putu kalplerinde oturuyor olur ve herhangi bir vakitte itaatin en düşük derecesinden dahi çıkarır. Hazreti Mesih-i Mevud as milli ilerlemeyi dahi itaate bağlayarak buyurur ki, itaati benimsemedikçe bir millete millet denemez ve miliyet ve birlik ruhu üflenmez. Hazreti Resulüllah sav şöyle buyurmuştur: ilerleme ancak, cemaatle birlikte olmak, zamanın imamının sözünü dinlemek ve itaat ile olur. Bunlar olmaksızın ilerleme elde edilemez. Bir cemaate bağlı olan biz Ahmedilerin kamil itaatin yüksek derecelerini elde etmek için çabalaması gerekir. İtaat ettiğimizde sonumuz da kesinlikle hayırlı olacak ve bunun sayesinde inkılap da gerçekleşecektir. Huzur-u Enver, dünyevi nizamda dahi bu itaat ve boyun eğmenin neticesinde inkılabın gerçekleşmesiyle ilgili olarak padişah Napolyon’u örnek gösterdi. Hazreti Muslih Mevud ra buyurur ki, Napolyon ve onun gibi diğer liderlerin yanında, doğru din ile birlikte olan Hüda Teala’nın desteği yoktu. Fakat yine de onlar inkılap gerçekleştirdiler. Ama biat edenlerin çeşitli durumları olur. Biatın asıl anlamı ise itaatte kendini yok etmektir ve bu mefhum öyle yüksektir ki dünyevî meselelerde ki itaat onun karşısında duramaz.

Huzur-u Enver, Hazreti Resulüllah’a sav itaatin örneklerinden bahsederek şöyle buyurdu: Ashab-ı Kiram’ın ra birliği ve itaati öyleydi ki kalpleri fethetti. İşte bu birliğe ihtiyaç vardır. Bu yüzden içinizde Ashab-ı Kiram’ın ra örneğini yaratın. Ve bu ancak, her birimizde itaat ve boyun eğme meydana geldiğinde olacaktır. Hazreti Mesih-i Mevud’a as biat ederek, dünyanın ilgisini bize çekecek olan itaatin örneği haline gelmek; işte bu her Ahmedinin büyük bir sorumluluğudur. Allah-u Teala’dan dileğim, biz daima Hazreti Mesih-i Mevud’un as bizden beklentilerini yerine getirenler olalım. Amin.


[1] Nisa suresi, ayet 60

[2] Uğraşma, çalışma, gayret etme (Çev.)

Önceki

Mehdi’nin doğruluğunun bir alameti: Ay ve Güneş tutulması

Sonraki

12.12.2014 Vadedilen Mehdi ve Mesih’in Doğruluğu