Peygamber Efendimizin Hayatı (sav)​ - Müslüman Ahmediye Cemaati

Peygamber Efendimiz'in (sav) Hayatı

Hazreti Peygamberin (s.a.v.) siretine bir bakış

Mübarek doğum günü Günler birbiriyle aynıdır; güneş her gün doğar ve menziline ulaşıp batar ama bazı günler yanlarında getirdikleri olaylar yüzünden son derece muhterem ve yadigâr bir şekil alırlar.

Hz. Peygamberin (s.a.v.) dünyaya geldiği tarihte Arabistan’ın durumu

Hz. Peygamber (S.A.V.) Milâdi 570 yılı Ağustosunda Mekke’de doğmuştu. Kendisine övülmüş, meth-ü sena olunmuş anlamına gelen Muhammed (S.A.V.) adı verilmişti. Onun hayatını ve karakterini anlayabilmek için, doğduğu tarihte Arabistan’da

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Hz. Hatice (r.a.) ile evlenmesi

Hz. Peygamber (S.A.V.) yirmi beş yaşında bulunduğu sıralarda, bütün Mekke’de dürüst ve başkalarının derdine ortak olan şefkatli bir insan, diye şöhret kazanmıştı. Herkes ona takdirle bakar ve işte güvenilecek

Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk vahiy geliyor

Hz. Peygamber (S.A.V.) otuzunu geçtikten sonra, Allah aşkı ve Allah’a tapma aşkı gittikçe onun benliğini sarmaya başlamıştı. Mekkelilerin rezaletlerinden, putlara tapmalarından ve kötü âdetlerinden tiksinen Hz. Peygamber (S.A.V.) tefekkür

İlk Müminler

Varaka’nın Tesniye kitabındaki (18:18) kehaneti kastettiği belli idi. Hz. Peygamber (S.A.V.) ’in azatlısı Zeyd (R.A.) o zaman otuz ve yeğeni Ali (R.A.) onbir yaşında idiler. Her ikisi de haberi

Müminlere eza ve cefa ediliyor

Allah Muhammed’e “başka bir kelâm” söylemeye başladı. Memleketin gençleri meraka düştü. Hakikati arayanlar heyecanlandı. Hakaret ve alayın yerini takdir ve tasvip almaya başladı. Köleler, gençler, bahtsız kadınlar Peygamberin etrafında

İslamiyet’in Tebliği

Hz. Peygamber (S.A.V.)’a karşı muhalefet gittikçe artıyordu. Bu arada Hz. Peygamber (S.A.V.) ve taraftarları İslâmiyet’in tebliğini Mekkelilere açıklamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu, çok taraflı bir tebliğdi ve nihaî

Habeşistan’a göç

Zulüm son haddini bulduğu zaman Hz. Peygamber (S.A.V.) yandaşlarını bir araya topladı ve Batıyı göstererek onlara insanların din değiştirmek yüzünden öldürülmediği, rahatsız edilmeden Allah’a tapmanın mümkün olduğu ve âdil

Ömer İslamiyet’i kabul ediyor

Bu sıralarda pek önemli olan başka bir hadise de oldu. Sonraları İslâm’ın ikinci Halifesi olan Ömer, hâlâ en müthiş ve en korkunç Müslüman düşmanlarından biri idi. Yeni cereyana karşı

Müslümanlara yapılan zulüm ve işkenceler şiddetleniyor

Zulüm ve işkenceler gittikçe daha ciddî ve daha tahammül edilmez bir hale gelmişti. Birçok Müslümanlar Mekke’den esasen ayrılmışlardı. Geride kalanlar eskisinden daha çok sıkıntı çekiyorlardı. Fakat, Müslümanlar seçtikleri yoldan

Kabenin putlardan temizlenmesi

Allah’ın Habibi (S.A.V.) doğruca Kâbe’ye gitti ve kutsal yerlerin etrafını devesine binili olarak yedi kere tavaf eyledi. Elinde asâ olduğu halde, Hz. İbrahim (A.S.) ve oğlu Hz. İsmail (A.S.)

Hz. Resulüllah (s.a.v.) Taif’e gidiyor

Artık Mekke’de kimsenin onu dinlemek istemediğini görüyordu ve bu onu kederlendiriyordu. Kendisini hamlaşmaya ve battallaşmaya yüz tutuyor gibi hissetti. Bu sebeple, tebliğini beyan ve ilân için başka bir yere

İslamiyet Medine’de yayılıyor

Senelik hac vakti yaklaşmıştı ve Arabistan’ın her yanından hac ziyaretçileri Mekke’ye gelmeye başladı. Peygamber halk kitlelerine rastlayabileceği her yere gitti; onlara tek Allah fikrini açıkladı ve her çeşit aşırı

Birinci Akabe Sözleşmesi

Gece yarısından sonra, Hz. Peygamber (S.A.V.) Akabe vadisinde Medineli Müslümanlarla tekrar görüştü. Amcası Abbas kendisi ile beraberdi. Medine’den gelen Müslümanlar yetmiş üç kişi idi. Bunlardan altmış ikisi Hazrec kabilesine,

Hicret Anneleri

Heyet Medine’ye döndü ve Peygamber ile yandaşları göç etmek için hazırlığa başladılar. Aileler birbirini takiben ortadan kayboluyordu. Müslümanlar, Allah’ın melekûtunun yakın olduğundan emindiler ve dolayısı ile cesaretleri artmıştı. Bazen,

Resulüllah (s.a.v.) Medine’ye varıyor

Şimdi hicret hakkındaki hikâyemize dönelim. Hz. Peygamber (S.A.V.) Suraka’yı savdıktan sonra, taciz edilmeden Medine’ye doğru yoluna devam etti. Medine’ye vardığında, halkın sabırsızlıkla kendisini beklemekte olduğunu gördü. Onlar için bundan

Hz. Ebu Eyyub Ensari (r.a.) Hz. Resulüllah’ı (s.a.v.) evinde misafir ediyor

Hz. Peygamber (S.A.V.) Medine’ye geldiğinde, herkes evinde onu misafir etmek şerefine nail olmayı istiyordu. Devesi bir sokaktan geçerken, aileler onu karşılamak için yolun iki tarafına diziliyorlardı. Hepsi bir ağızdan

Medine’de hayat emniyetsiz ve tehlikeli bir hal alıyor

Allah’ın Habibi (S.A.V.) Medine’ye geldikten bir iki sonra, putperest kabileler İslâmiyetle ilgilendi ve ekserisi Müslüman oldu. Bu arada samimî olarak İslâmiyete inanmayan birçok kişiler de bu surette Hz. Peygamber

Medine kabileleri arasında antlaşma

Hz. Peygamber (S.A.V.) Mekkeli ve Medineli Müslümanları kardeşlik bağı ile birleştirdikten başka, Medine’nin bütün sakinleri arasında bir sözleşme meydana getirdi. Bu sözleşme gereğince Araplar ve Yahudiler Müslümanlarla ortak bir

Mekkeliler Medine’ye saldırmaya hazırlanıyor

Naklettiğimiz bu hadiselerden açıkça anlaşılacağı gibi Mekkelilerin düşmanca davranışlarındaki bu durgunluk geçici idi. Mekke liderleri İslâmiyete karşı yeni bir saldırıya hazırlanıyorlardı. Ölüm yatağına düşen reisler, geride bıraktıklarından Hz. Peygamber

Bedir Savaşı

Hz. Peygamber (S.A.V.) yalnız kendi nesline mensup Araplara değil, kıyamete kadar bütün insanlığa da yarayacak kanunların fiilen başlatılması için plan yaparken, Medineliler de kendi harp planlarını yapmışlardı. Hz. Peygamber

Büyük bir gaybî haber gerçekleşiyor

Kalabalık güruh muhakkak bozguna uğrayacak ve arkalarını çevirip kaçacaklar” (54:46) diye haber verdi. Bu haber, bir müddet evvel Mekke’de Hz. Peygamber (S.A.V.)’a vahyolunan kelimelerin aynen tekrarından ibaretti, ve muharebe

Uhud savaşı

Mekke ordusu Bedir’den kaçtıktan sonra, Medine’ye tekrar saldıracaklarını ve Bedir’in intikamını Müslümanlardan alacaklarını ilân ettiler. Gerçekten, bir sene sonra var güçleriyle Medine’ye tekrar saldırdılar. Mağlubiyetlerinden o kadar küçük düşmüşler

Hz. Resulüllah’ın öldüğü söylentisi Medine’de yayılıyor

Uhud muharebesinde Hz. Peygamber (S.A.V.)’ın öldüğü şayiası ve Müslüman ordusunun bozulduğu haberi, sağ kalan İslâm askerleri şehre dönmeden evvel, Medine ‘ye ulaşmıştı. Kadınlar ve çocuklar çılgın gibi Uhud’a koştular.

Beni Müstalik ile çatışma

Uhud muharebesinden sonra Mekke’de şiddetli bir kıtlık baş göstermişti. Allah’ın Habibi, Mekkelilerin kendisine karşı beslediği düşmanlığa aldırmaksızın ve bütün memleketi kendi aleyhine çevirmek maksadıyla baş vurdukları entrikalara ehemmiyet vermeksizin,

Hendek savaşı

Hicretin beşinci yılında büyük bir ordu meydana getirilmişti. Tarihçiler bu ordunun kuvvetini on bin ilâ yirmi dört bin kişi olarak tahmin etmişlerdir. Ancak, muhtelif Arap kabilelerinden meydana gelen böyle

Beni Kureyza’nın ihaneti

Beni Kureyza’nın, evvelce belirttiğimiz gibi, Müslümanlarla ittifakı vardı. Müslümanların yanında savaşa katılmasalar bile, hiç olmazsa kendi topraklarından düşmana geçit vermeyecekleri bekleniyordu. Binaenaleyh, Hz. Peygamber (S.A.V.), Medine’nin Beni Kureyza ittifakı

Beni Kureyza cezalandırılıyor

Müslümanlar yeniden rahat bir nefes alabilmişlerdi. Fakat, Beni Kureyza ile görülecek bir hesapları da vardı. Bu Yahudi kabilesi Müslümanlarla yaptığı anlaşmayı bozmuştu ve buna müsamaha ile bakılamazdı. Hz. Peygamber

Resulüllah (s.a.v.) savaşa devam etmek istiyor muydu?

Bu ana kadar giriştikleri muharebelerde, Müslümanlar ya Medine’nin içinde kalmışlar veyahut da müşriklerin tecavüzünü önlemek için Medine’nin biraz dışarısına çıkmışlardı. Müslümanlar bu çarpışmaları başlatmadıkları gibi, çarpışmalar bir kere başladıktan

Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın savaş hakkında öğrettikleri

Dinlerin harp konusunda öğrettiği şeyler birbirinden farklıdır. Tevrat’ın öğrettiğini esasen açıklamış bulunuyoruz. Musa’ya Kenan diyarına zorla girmesi, yerli halkı mağlup etmesi ve kendi kavmini oraya yerleştirmesi emrolunmuştur. (Tesniye Kitabı,

Kuran-ı Kerim’in savaş ve barış hakkında öğrettikleri

İslâmiyet ne Musa gibi tecavüzkârlık telkin etmiş, ve ne de tahrife uğradığı anlaşılan bugünkü Hıristiyanlık gibi birbirini tutmaz inançlar öğretmiştir. İslâmiyet bizden öteki yanağımızı çevirmememizi ve aynı zamanda bir

Resulüllah’ın (s.a.v.) savaş hakkında koyduğu kurallar

Şu kadar var ki, İslâmiyet’in talim ve telkinleri sadece Kur’an-ı Kerim’de vaz’edilmiş bulunan kaidelerle sınırlı değildir. Bu talim ve telkinler, Hz. Resulüllah (S.A.V.)’ın koyduğu prensipleri ve onun örnek ve

Müşriklerin kişisel saldırıları

Müttefik Arap kabileleri Hendek muharebesinden mağlup ve üzüntülü dönmüşler, fakat Müslümanları taciz etmek kudretinin artık ellerinden gittiğini takdir eyleyememişlerdir. Mağlûp olmalarına rağmen, üstün bir çoğunluk teşkil ettiklerini biliyorlardı. Tek

Resulüllah (s.a.v.) bin beş yüz sahabe ile birlikte Mekke’ye gitmek üzere yola çıkıyor

Bu sıralarda, Allah’ın Habibi (S.A.V.) Kur’an-ı Kerim’de de zikredilmiş bulunan bir rüya gördü: Allah dilerse, muhakkak ki, bazılarınızın başı tıraş edilmiş bazılarınızın saçı kısa kesilmiş olarak, emniyet içinde Mescid-i

Hudeybiye Andlaşması

Varılan anlaşma şöyle idi: Bismillâh, Abdullah oğlu Muhammed ile Mekke delegesi Suheyl ibn Amr arasındaki barış şartları şunlardır. On sene harp olmayacaktır. Muhammed’e iltihak etmek ve onunla her hangi

Resulüllah’ın (s.a.v.) muhtelif krallara gönderdiği mektuplar

Hz. Resulüllah (S.A.V.) Hudeybiye dönüşü Medine’de işlerini yoluna koyduktan sonra, tebliğini yaymak için yeni bir plan düşündü. Meseleyi sahabelere açtığı zaman, onlar arasında kral saraylarının usul ve âdetlerine vâkıf

Hayber’in düşmesi

Yahudiler ve diğer düşmanlar, evvelce belirttiğimiz gibi, kabileleri Müslümanlar aleyhinde kışkırtmakla meşguldüler. Artmakta olan İslâm gelişmesine karşı Arabistan’ın karşı koyamayacağına ve Arap kabilelerinin Medine’ye saldıramayacağına artık kanaat getirmişlerdi. Binaenaleyh,

Resulüllah’ın (s.a.v.) rüyası doğru çıkıyor

Hicretin yedinci yılında (Milâdî 629 yılı Şubatında) Hz. Resulüllah (S.A.V.)’ın tavaf için Kâbe’ye gitmesi mukadderdi. Mekkenin ileri gelenleri buna muvafakat etmişlerdi. Gitme zamanı gelince, Hz. Resulüllah (S.A.V.) iki bin

Muta savaşı

Hz. Resulüllah (S.A.V.) Kâbe’den döndükten sonra, Yahudiler ve müşrikler tarafından kışkırtılan Suriye sınırındaki Hıristiyan kabilelerinin Medine’ye hücum için hazırlanmakta olduğuna dair haberler gelmeğe başlamıştı. Bunun üzerine, Hz. Resulüllah (S.A.V.)

Resulüllah (s.a.v.) on bin sahabe ile Mekke üzerine yürüyor

Hicretin sekizinci yılı Ramazanında (Milâdî 629 aralık ayında) Hz. Resulüllah (S.A.V.) İslâmiyeti Arabistan’da kesin olarak kökleştiren ve yerleştiren son seferine çıkmıştı. Müslümanlarla müşrikler arasında yapılan Hudeybiye antlaşmasına göre, Arap

Mekke düşüyor

bu Süfyanın zihninden her halde bir çok düşünceler geçiyordu. Yedi sene zarfında inanılmayacak kadar muazzam değişiklikler olmamış mıydı? Şimdi, Mekkelilerin lideri sıfatıyla ne yapmalıydı? Mukavemet mi etmeli, yoksa teslim

Resulüllah (s.a.v.) Mekke’ye giriyor

Bu tedbirlerin hepsi de isabetli idi. Mekke’de Müslümanlara eziyet yapıldığı günlerde, çok zulüm ve işkenceye maruz kalan Hz. Bilâl (R.A.)’i elleri ve ayakları iple bağlı olarak sokaklarda sürüklemişlerdi. Mekkeliler

Resulüllah (s.a.v.) düşmanlarını affediyor

Yapılacak bütün işlerini ve ibadetini bitirdikten sonra, Hz. Resulüllah (S.A.V.) Mekkelilere hitaben şöyle dedi: “Allah’ın vaadlerinin nasıl doğru çıktığını gördünüz. Şimdi bana söyleyiniz bakalım, sizi bir olan Allah’a tapmaya

Huneyn savaşı

Hz. Resulüllah (S.A.V.)’ın Mekke’ye girmesi çok anî olmuştu. Mekke civarındaki kabileler, bilhassa güneydekiler, bunu sonradan haber almışlardı. Hadiseyi işitince, kuvvetlerini bir araya toplamaya ve Müslümanlarla harp etmek için hazırlanmaya

Amansız bir düşman sâdık bir taraftar oluyor

Huneyn muharebesi, çarpışmanın devamı sırasında vuku bulan başka bir ilgi çekici hadiseyi tarihçiler daima hatırlatmaktadır. Mekke’de oturan ve Kâbe’de hizmet eden Şayba, Huneyn muharebesinde düşman tarafında bulunuyordu. Kendi ifadesine

Tebuk Seferi

Şayiaların ardı arası kesilmeyince, Hz. Resulüllah (S.A.V.) Suriye’ye karşı bizzat kendi kumandası altında bir İslâm ordusu sevketmeyi düşündü. Fakat Arabistan çetin günler yaşıyordu. Memlekette kıtlık baş göstermişti. Bir yıl

Veda Haccı

Hicretin dokuzuncu yılında, Hz. Resulüllah (S.A.V.) hac için Mekke’ye gitti. Hac günü, Kur’an-ı Kerim’in şu meşhur ayetini ihtiva eden vahyi aldı: “Bu gün sizin için dininizi kemale vardırdım, üzerinize

Resulüllah (s.a.v.) Vefat Edeceğini İma Ediyor

Dönüş yolculuğunda, Hz. Resulüllah (S.A.V.) ölümünün yaklaşmakta olduğunu sahabelerine tekrar haber verdi ve şöyle dedi: “Ey insanlar, ben de sizin gibiyim. Davet her an gelebilir ve gitmeye mecbur kalabilirim.

Resulullah’ın (s.a.v.) Son Günleri

En nihayet, her insana gelecek olan gün yaklaşmıştı. Hz. Resulüllah (S.A.V.)’ın görevi tamamlanmıştı. İnsanlığın hayrı için Allah’ın ona vahyedeceği her şey vahyolunmuştu. Hz. Muhammed (S.A.V.)’in ruhu kavmine yeni bir

Allah’ın Habibi (s.a.v.) Dünyadan Göçüyor

Fakat, Resulüllah (S.A.V.) hasta idi ve hastalık ilerliyordu. Ölüm yaklaştıkça yaklaşıyor ve sahabelerin kalplerini hüzün ve elem kaplıyordu. Medine’nin ufkunda her zamanki şa’şaası ve parlaklığı ile doğan güneş sahabelere

Hazreti Peygamberin (s.a.v.) siretine bir bakış
Hz. Peygamberin (s.a.v.) dünyaya geldiği tarihte Arabistan’ın durumu
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Hz. Hatice (r.a.) ile evlenmesi
Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk vahiy geliyor
İlk Müminler
Müminlere eza ve cefa ediliyor
İslamiyet’in Tebliği
Habeşistan’a göç
Ömer İslamiyet’i kabul ediyor
Müslümanlara yapılan zulüm ve işkenceler şiddetleniyor
Kabenin putlardan temizlenmesi
Hz. Resulüllah (s.a.v.) Taif’e gidiyor
İslamiyet Medine’de yayılıyor
Birinci Akabe Sözleşmesi
Hicret Anneleri
Resulüllah (s.a.v.) Medine’ye varıyor
Hz. Ebu Eyyub Ensari (r.a.) Hz. Resulüllah’ı (s.a.v.) evinde misafir ediyor
Medine’de hayat emniyetsiz ve tehlikeli bir hal alıyor
Medine kabileleri arasında antlaşma
Mekkeliler Medine’ye saldırmaya hazırlanıyor
Bedir Savaşı
Büyük bir gaybî haber gerçekleşiyor
Uhud savaşı
Hz. Resulüllah’ın öldüğü söylentisi Medine’de yayılıyor
Beni Müstalik ile çatışma
Hendek savaşı
Beni Kureyza’nın ihaneti
Beni Kureyza cezalandırılıyor
Resulüllah (s.a.v.) savaşa devam etmek istiyor muydu?
Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın savaş hakkında öğrettikleri
Kuran-ı Kerim’in savaş ve barış hakkında öğrettikleri
Resulüllah’ın (s.a.v.) savaş hakkında koyduğu kurallar
Müşriklerin kişisel saldırıları
Resulüllah (s.a.v.) bin beş yüz sahabe ile birlikte Mekke’ye gitmek üzere yola çıkıyor
Hudeybiye Andlaşması
Resulüllah’ın (s.a.v.) muhtelif krallara gönderdiği mektuplar
Hayber’in düşmesi
Resulüllah’ın (s.a.v.) rüyası doğru çıkıyor
Muta savaşı
Resulüllah (s.a.v.) on bin sahabe ile Mekke üzerine yürüyor
Mekke düşüyor
Resulüllah (s.a.v.) Mekke’ye giriyor
Resulüllah (s.a.v.) düşmanlarını affediyor
Huneyn savaşı
Amansız bir düşman sâdık bir taraftar oluyor
Tebuk Seferi
Veda Haccı
Resulüllah (s.a.v.) Vefat Edeceğini İma Ediyor
Resulullah’ın (s.a.v.) Son Günleri
Allah’ın Habibi (s.a.v.) Dünyadan Göçüyor