Huzur-i Enver 6 Mart 2020’de Londra’da Beytü’l Futuh camisinde Cuma hutbesi verdi. Hutbe, çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Geçen Hutbede hz. Mus’ab bin Umeyr’den bahsetmiştim, bir kısmı kalmıştı, onu da bugün anlatacağım. Hz. Muslih Mevud (ra) Hz. Mus’ab’ın hizmetlerinden bahsederek Medine’ye hicretten önceki durumu beyan etti. Allah-u Teala, hz. Resulüllah’a (sas) sık sık haber vermişti ki hicret edeceğin yer, kuyuların ve hurma bağlarının olduğu bir şehirdir. Peygamber Efendimizin ilk düşüncesi, o yerin Yemame olacağı idi. Ama bir müddet sonra, Allah’ın gaybi haberine göre hangi şehir olursa olsun çabucak kendini bu işe sunmak gayesiyle beklemeye başladı.
Bu esnada hac zamanı geldi, Peygamber Efendimiz Mina vadisinde iken Yesrib’den (Medine) gelen altı yedi kişi ile görüştü, onlara İslam’ı tanıttı ve İslam’ın Yesrib’de büyüme imkanlarını sordu. O kişiler Peygamber Efendimizin anlattıklarını ilgi ile dinlediler ve gelecek yılki hacda kavimlerinin kararını bildireceklerine söz verip gittiler. Yahudilerle ilişkilerinden dolayı Yesrib’de yaşayan Arap kabileleri, Musa gibi bir peygamberin geleceği ile ilgili İncil’in gaybi haberlerini duymuşlardı. Nitekim Peygamber Efendimizin söyledikleri üzerine derhal inandılar ki bu, Yahudilerin bize müjdeledikleri o peygamberdir.
Ertesi sene Medineliler yeniden hacca geldiler ve toplam on iki kişi Peygamber Efendimizin elinden İslam’a girdi. Bu sahabeler geri döndüklerinde daha fazla tebliğ yapmaya başladılar. Onlar putperestliği tamamen terk ettiler. Tevhid vaazları Yesrib halkının kalbine yerleşmeye devam etti. Onlar, İslam öğretisini öğrenmek için Peygamber Efendimizden bir mübelliğ göndermesini rica ettiler. Nitekim hz. Resulüllah (sas) hz. Mus’ab’ı mübelliğ olarak Medine’ye gönderdi.
Hz. Mus’ab’ın çabalarıyla Yesrib’de İslam hızlı bir şekilde yayıldı ve Peygamber Efendimizin emriyle diğer sahabeler de azar azar Yesrib’e geldiler. Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ettikten sonra hz. Mus’ab ile hz. Ebu Eyyüb Ensari arasında muvahat (kardeşlik) kurdu. Hz. Mus’ab (ra), Bedir ve Uhud gazvelerine katıldı. Bedir gazvesinde muhacirlerin bayrağı hz. Mus’ab’da idi. Uhud savaşında Kureyş ordusunun bayrağı Talha’nın elinde idi. Talha, Kussa bin Kelab’ın kurduğu nizama göre savaşlarda Kureyş’in bayraktarlığını yapma hakkına sahip olan hanedandan idi. Peygamber Efendimiz (sas) bunu göz önüne alıp, milli vefa olarak muhacirlerin bayrağını Hz. Ali’den alıp hz. Mus’ab’a verdi. Çünkü Hz. Mus’ab (ra), Kureyş’in sancaktarı olan Talha’nın hanedanından idi.
Hz. Mus’ab (ra), Uhud savaşında son derece korkusuzca ve can siperane bir şekilde Peygamber Efendimizin önünde savaşmaya devam etti ve İslam’ın bayrağını daima yüksekte tuttu. İbni Kamiyye kendisini şehit etti. Hz. Mus’ab’ın boyu posu Peygamber Efendimizinkine benzerdi. İbni Kamiyye Hz. Mus’ab’ı şehit edince Muhammed’i (sas) öldürdüğünü yaydı. Huzur-i Enver şöyle dedi: Katilin sırf yaramazlık ve sahtekarlıkla bunu yapmış olması da mümkündür. Hz. Mus’ab (ra) şehit olduğunda kırk yaşında veya bundan biraz fazlaydı. Uhud meydanında defnedileceği zaman hz. Mus’ab’ın üzerinde bedenini örtecek kadar bile elbise yoktu. Nitekim Peygamber Efendimizin emriyle onun başı elbiseyle ve ayakları da otlarla örtüldü.
Bir keresinde hz. Abdurrahman bin Avf’a iftar vaktinde yemek getirildi. Bunun üzerine o, hz. Mus’ab’ı anarak dedi ki, Mus’ab benden daha iyiydi, o bir tek örtüyle kefenlendi. Aynı şekilde hz. Abdurrahman bin Avf, hz. Hamza’yı da andı ve ağlamaya başladı, o kadar ağladı ki yemeği bıraktı.
Aynı şekilde hz. Hubbab bin Ert (ra) da hz. Mus’ab’ı ve fedakarlıklarını imrenerek yadetti. Hz. Resulüllah (sas) hz. Mus’ab’ı kendi on dört başkanı arasında saydı. Hz. Amir bin Rabia buyurur ki ben Mus’ab’dan daha güzel ahlaklı bir adam görmedim.
Uhud’dan sonra hz. Resulüllah (sas) Medine’ye geri döndüğünde hz. Mus’ab’ın hanımı hz. Hamne (ra) Peygamber Efendimizin huzuruna çıktı. İnsanlar kendisine onun kardeşi Abdullah bin Cahş’ın ve dayısı hz. Hamza’nın şehit olduğunu haber verdiğinde o sabretti ve mağfiretleri için dua etti. Daha sonra ona kocası hz. Mus’ab’ın şehid olduğu haber verildi. Bunun üzerine hz. Hamne ağlamaya başladı ve canı sıkıldı. Hz. Resulüllah (sas) şöyle buyurdu: Kadın için onun kocasının özel bir yeri ve mertebesi vardır.
Hutbenin bundan sonraki kısmında Huzur-i Enver, korona virüs ve onunla ilgili alınacak önlemler konusunda cemaat üyelerinin dikkatini çekti. Şöyle dedi: İmkanlar dahilinde tavsiye edilen ilaçlar var, bunlar bu hastalık için imkân dahilindeki ilaçlardır, yoksa bu öyle bir hastalık ki şu anda buna dair hiçbir bilgi yok.
Huzur, kalabalık ortamlardan sakınmak, nezle, grip, ateş, halsizlik gibi belirtiler olduğunda camilere gelinmemesi konusunda nasihat etti. Hapşırırken mendil kullanmak, temiz çorap giymek ve beş defa abdest almak ve sonra namaz kılmanın faydasından bahsederek Huzur şöyle dedi: Allah-u Teala bu şekilde öyle bir temizlik düzeni sağladı ki bu vasıtayla hem maddi hem manevi iki türlü de temizlik sağlanır.
Huzur-i Enver tokalaşmak ile ilgili şöyle dedi: Bugünlerde bundan uzak durulması gerektiği söyleniyor. Tokalaşmak vasıtasıyla bağlar artsa, sevgi çoğalsa da bu günler de bu hastalık sebebiyle bundan sakınmak iyi olur. Şimdi dünyalık insanlar tokalaşmayı reddediyor, bu yöntemle korona virüsten korunuyorlar. Bu insanlar Allah’ın emrini kabul etmek istemiyorlardı ama bu bulaşıcı hastalık onların ilgisini bu tarafa çevirdi. Allah lütfetsin de bunların ilgisi Allah’a da çevrilsin. Allah bilir, bu bulaşıcı hastalık daha ne kadar ve ne seviyeye kadar yayılacak, Allah’ın takdiri nedir. Fakat bizim bu devirde gördüğümüz şekilde hz. Mesih-i Mevud’un (as) gelişinden sonra çok artan depremler, bulaşıcı hastalıklar, sel felaketleri vesaire gibi eğer bu hastalık da Allah’ın öfkesi sebebiyle yayılıyorsa o halde Allah’ın takdirinin kötü sonuçlarından korunmak için her Ahmedinin, Allah’a yönelmesi, dualara sarılması ve kendi manevi durumunu iyileştirmeye dikkatini vermesi gerekir. Dünya için de dua etmek gerekir. Allah onlara da hidayet versin.
Huzur-i Enver daha sonra, üç gaip cenaze namazı kıldıracağını bildirerek merhumların güzel vasıflarını anlattı.
٭…٭…٭