Allah yolunda mal fedakarlığının bereketleri
Huzur-i Enver (Eyyedehullahu binasrihill aziz) Kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra Bakara suresinin 262, 263, 266, 269, 273, 275. ayetlerini okudu ve daha sonra şöyle dedi:
Okuduğum bu ayetler Bakara suresinin ayetleridir ve bu ayetlerde mal fedakarlığından bahsedilmiştir. Allah-u Teala burada mal fedakarlığını bir devamlılık ile beyan etmiştir. Bu ayetlerin tercümesi şöyledir:
Bakara, 262. Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz tanecik bulunan yedi başağı çıkaran bir taneye benzer. Allah, dilediğine kat kat verir. (Şüphesiz) Allah, bolluk ihsan eden ve her şeyi çok iyi bilendir.
Bir sonraki ayette şöyle buyurdu: Bakara, 263. Mallarını Allah yolunda harcayıp, harcadıklarının ardından başa kakmayan ve (gönül) incitmeyenlerin mükâfatları, Rablerinin Katındadır. Onlara ne korku, ne (de) kaygı vardır.
Sonra şöyle buyurdu: Bakara, 266. Allah rızasını kazanmak ve (imanlarını) sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu, yüksek bir yerdeki bahçeye benzer. Ona sağanak yağmur yağdığında, meyvelerini iki kat verir. Sağanak yağmur yağmasa (da,) çisentisi bile (ona kâfidir.) Allah yaptıklarınızı görür.
Daha sonraki ayette şöyle buyurdu: Bakara, 269. Şeytan sizi yoksullukla korkutur, hayâsızlığı (da) telkin eder. Allah (ise,) Katından size mağfiret ve lütuf vadeder. Allah, bolluk ihsan eden ve her şeyi en iyi bilendir.
Yine şöyle buyurur: Bakara, 273. Onları yola getirmek senin sorumluluğun değildir. Ancak Allah, dilediğine hidayet verir. (Allah yolunda) harcadığınız iyi malın faydası da, kendinize olacaktır. Sizler, ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız. Harcadığınız iyi malın (mükâfatı) tastamam olarak size (geri) verilecektir. Hiçbir haksızlığa da uğratılmayacaksınız.
Yine şöyle buyurdu: Bakara, 275. Gece ve gündüz, açıkça ve gizlice, mallarını (Allah yolunda harcayanların) mükâfatları Allah Katında (saklıdır). Onlara ne korku, ne de kaygı vardır.
Huzur-i Enver dedi ki, hz. Mesih-i Mevud (as) malî fedakarlıktan bahsederek bir yerde şöyle der: Ben sık sık Allah yolunda harcayın diye ısrarla vurguluyorum, bu Allah’ın emirlerindendir. İslam, diğer dinlere av oluyor, onlar istiyorlar ki İslam’ın izi bile kalmasın. Durum böyle olunca İslam’ın kuvvetlenmesi için acaba adım atmayacak mıyız? Allah-u Teala bu maksat için bu cemaati kurdu onun ilerlemesi için çabalamak, Allah’ın emri ve gayesine uymaktır. Şu vaat de Allah tarafındandır: Allah için (malını) harcayana Ben kat kat bereket vereceğim, bu dünyada bile ona bir çok şey nasip olacak ve öldükten sonra ahiretteki mükafata da nail olacak ve ne kadar huzura kavuştuğunu görecek.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle der: Bizim cemaatimizin büyük bir bölümü fakirlerden oluşmuştur, fakat Allah’a şükür, fakirlerin cemaati olmasına rağmen ben onlarda doğruluk ve dert ortaklığı olduğunu görüyorum. Onlar İslam’ın ihtiyaçlarını anlayıp güçleri yettiğince mallarını harcamaktan geri kalmıyorlar.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Bu cemaat 130 sene önce kuruldu. 130 sene geçtikten sonra bugün bile Allah-u Teala bu cemaate fedakarlıklar yapan öyle ihlaslı kimseler nasip ediyor ki din için gücüne göre, bazen de güçlerinin üstünde fedakarlıklar yapıyorlar ve Allah-u Teala’nın Kuran-ı Kerim’de açıkladığı seviyeye de ulaşıyorlar, Allah’ın vaatlerinden de paylarını alıyorlar. Bu seviye Allah’ın lütfu ile sadece ve sadece, Allah-u Teala’nın hz. Mesih-i Mevud (as) vasıtasıyla kurduğu bu cemaatte görülmektedir. Ben bunun birkaç örneğini sunacağım. Dini dünyadan üstün tutarak mal fedakarlığı yapmaya her zaman hazır olan ve bu sözünü tutmaya çalışan bu insanlarla ilgili olaylar, dünyanın çeşitli ülkelerindendir.
Hindistan’dan Tahrik-e Cedid’in müfettişi Şahcab bey şöyle yazmaktadır: Chinta Gunta’tan bir bayan, Sofiya hanım kardeşi vasıtasıyla şu mesajı gönderdi: ben küçük bir çocukken annemle birlikte calsalara gider ve ulemaların konuşmalarını dinlerdim. Onlar anlatırlardı ki, “hz. Muslih Mevud (ra) Tahrik-e Cedid’in temelini attığında bunun için mal fedakarlığı çağrısında bulununca bir çok kadın, altın ve takılarını verdiler.” Her ne zaman bu iman verici olayı dinlesem, keşke benim de takılarım olsaydı da onları Tahrik-e Cedit’e verseydim, diye kalbimde bir arzu oluşurdu. Fakat fakirlik yüzünden bu benim için imkansızdı. Ama şimdi annemin vefatından sonra miras olarak bana 24 gram altın kaldı, ben bunu Tahrik-e Cedit’e sunuyorum.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Ben daha geçen hafta Cuma hutbesinde Amerika’da da demiştim, genellikle söylemeye devam ediyorum ki fakirler malî fedakarlık yapıyorlar, ancak durumu iyi olan zengin kimselerin kendi durumlarına bakmaları lazım ki acaba onların seviyesi, Allah-u Teala’nın olması gerektiğini söylediği ve kabul ettiği seviyede midir?
Yine Hindistan’dan, Karnatak eyaletinden Tahrik-e Cedid’in bir müfettişi şöyle yazmıştır: Bir arkadaş, Tahrik-e Cedit için iki bin beş yüz Rupi ödeyeceğine söz vermişti. Kendisine, Tahrik-e Cedid’in yılı bitmek üzeredir, sadece birkaç gün kalmıştır, denerek ödemesi rica edildi. Bunun üzerine o arkadaş şöyle dedi: yağmur sebebiyle geçen üç aydan beri işler tamamıyla kapanmıştır ve herhangi bir gelir ümidi görünmüyor. Bunun üzerine ben ona, ödemeye niyetlen ve Allah’a dua et, dedim. Bunu söyleyip ben başka bir yere gittim. Akşam üstü geri döndüğümde, o arkadaş kendisi merkeze geldi ve verdiği sözün tamamını ödedi. Ben ona, bu kadar çabuk nasıl oldu bu iş, diye sordum. O şöyle dedi: bu sadece niyetin ve çandanın bereketidir. Bir adam bir müddetten beri benim paramı verecekti, ben kaç aydır ona gidip istiyordum fakat o vermiyordu. Ama o bugün kendisi benim evime geldi ve paramı geri verdi.
Burkina Faso’dan Mübelliğ Mübarek Münir bey şöyle yazdı: Pego cemaatinden ihlaslı bir Ahmedi, Elhac İbrahim’in iki çocuğu bir müddetten beri hasta idi, çok tedavi yaptırdı ama iyileşme olmuyordu. Bir gün bizim muallimimiz ona, mal fedakarlığı hakkında telkinde bulundu. Bunun üzerine o, gücüne göre çanda verdi ve “Ey Allah’ım! Benim fedakarlığımı kabul buyur ve benim çocuklarıma acil şifa ver,” diye dua etti. Diyor ki, birkaç gün sonra Allah’ın lütfu ile onun çocukları epeyce iyileşmeye başladı ve çocuklardan biri tamamıyla iyileşti, diğer çocuk ise hemen hemen iyileşmiş haldedir. O kesin olarak inanıyor ki, Allah-u Teala onun bu fedakarlığını kabul ederek bu bereketi lütfetti.
Almanya’nın Tahrik-e Cedit sekreteri şöyle yazmaktadır: Boken Cemaatinden bir arkadaş, Tahrik- Cedit çandası sözünü dokuz yüz Euro artırdı. Bu arkadaş diyor ki söz verdiğimin ertesi günü işyerime gittiğimde patron dedi ki, ben senin aylığını yüz Euro artırdım ve şubattan ekime kadar ki hesap toplam dokuz yüz Euro tutuyor. Bu arkadaş diyor ki, ben kesin olarak inanıyordum ki Allah-u Teala mutlaka bir yol açacak, fakat Yüce Allah’ın daha 24 saat geçmeden bir yol açacağını bilmiyordum.
Ayrikost’un mübelliği yazmaktadır: Orada Tahrik-e Cedit çandası ile ilgili olarak yeni biat etmiş olanların bir cemaatine gittim ve Tahrik-e Cedit’in önemi hakkında konuşma yapıldı ve ayrıca da Vadedilen Mesih’in Halifesinin, bütün cemaat fertlerinin bu bereketten pay almasını telkin ettiği söylendi. Ertesi gün sabah namazından sonra cemaat üyeleri kendi güçlerine göre çanda vermeye başladılar. Caminin imamı da bu hayırlı işe katıldı ve kendi ailesi adına Tahrik-e Cedit çandası verdi. Daha sonra onun altı yaşındaki oğlu babasından 100 frank sifa alıp geldi ve bu benim çandamdır dedi. Bu küçük yaştaki çocuğun mal fedakarlığı arzusunu görünce biz çok mutlu olduk. Allah-u Teala o yeni biat etmiş olanların fedakarlıklarını kabul buyursun ve din ve dünya güzellikleri ihsan etsin.
Endonezya’dan bayan Vardi şöyle yazdı: Geçen ramazanda ailemiz bir sıkıntıya düçar olduk, kayınpederim hastalandı, hastaneye yatırdık, bir ay hastanede tedavi altında kaldı, bu sırada durumu o kadar ağırlaştı ki yoğun bakıma kaldırmak zorunda kaldık, kurtulma ümidi çok azdı. Sonra onlar Huzur’un, Tahrik-e Cedit’in bereketleri hakkındaki hutbesini hatırladılar. Nitekim bütün ev halkı hep birlikte, bu ramazanda Tahrik-e Cedit çandasını yüz de yüz ödemeye karar verdiler ve ödediler. Huzur’a da dua ricasında bulundular. O bayan anlatıyor: Allah’ın lütfu ile, duanın ve fedakarlığın neticesinde kayınpederim iyileşmeye başladı. Birkaç gün sonra doktorlar onun eve gitmesine izin verdiler. Eve geldiğinde komşuların haberi olunca, çok ağır hastalık sebebiyle ölümün eşiğine varmış birisi nasıl olup da iyileşip eve geldi diye hayretler içinde kaldılar.
Kongo’dan muallim bey yazdı: Muaveli isimli arkadaşın çocuğu kaç günden beri hasta idi. Çandaya teşvik için onun yanına gittiğimizde o çanda verdi ve aynı zamanda da, “Ey Allah’ım! Bu çandanın bereketiyle benim çocuğuma şifa ver,” diye dua etti. O arkadaş anlattı: Birkaç gün sonra çocuğumun sağlığı düzeldi ve ben, Rabbimiz duaları nasıl kabul ediyor ve bizim değersiz fedakarlıklarımızı kabul buyuruyor, diye şaşırdım.
Kanada Lacna Tahrik-e Cedit sekreteri yazdı: Bir bayan kardeşimiz, kocasının Tahrik-e Cedit çandası için bin dolar söz verdiğini, ancak uzun süreden beri işsiz olduğu için ödeyemediğini söyledi. Dönemin sona ermesine bir hafta kala mal sekreteri çanda almak için eve geldi. Kocası içeri geldi ve hanımına bende hiç para yok şimdi ne yapacağız, dedi. Bunun üzerine hanımı, şimdi onları eli boş yollayamayız dedi ve biriktirdiği bin dolardan çandayı ödedi. O hanım, çandanın bereketiyle aynı haftanın içinde kocasının aylık yedi bin dolar aylıkla iş bulduğunu anlattı.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Allah’ın lütuflarıyla ilgili olayları anlattıktan sonra şimdi ben Tahrik-e Cedit’in yeni dönemini ilan ediyorum ve geçen yılki bazı raporları sunuyorum. 1 Kasımdan itibaren Tahrik-e Cedit’in 85. Yılı başlamıştır. Raporlara göre 84. Yılda Allah-u Teala ihlas sahibi kimseleri 12,79 milyon pounddan fazla fedakarlık yapmaya muvaffak kıldı. Bu, Allah’ın lütfuyla geçen yıldan 212 bin pound fazladır. Dünya şartlarının iyi olmamasına ve bir çok ülkenin para biriminin değer kaybetmesine rağmen Yüce Allah yine de muvaffakiyet nasip etti. Toplam meblağ bakımından Pakistan her zaman zirvede olur. Ondan sonra Almanya ilk sırada, İngiltere ikinci, Amerika üçüncü, Kanada dördüncü, Hindistan beşinci, Avusturalya altıncı, yedinci sırada Ortadoğu’dan bir cemaat, sekizinci sırada Endonezya, dokuzuncu Gana ve onuncu sırada yine Ortadoğu’dan bir cemaat vardır.
Yüce Allah bütün bu fedakarlık yapanların mallarına ve nesillerine payansız bereketler versin. Amin.