12.05.2017 - Sabır ve Dua ile Allah'tan yardım isteyin - Müslüman Ahmediye Cemaati

12.05.2017 – Sabır ve Dua ile Allah’tan yardım isteyin

Huzur-i Enver (Atba) 12 mayıs 2017’de Londra’da Beytül Futuh camiinde Cuma hutbesi verdi. Kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra Bakara suresinin 154. Ayetini okudu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَعٖينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.

Daha sonra Huzur-i Enver şöyle dedi: İnsan, hayatta bir çok problemler ve dünyevî sıkıntılardan geçer, böyle durumlarda sabırdan başka çare olmaz. Bu durumda, dünyalık insanlar ağlaya sızlaya zarara katlanırlar ve birçok küfür kelimesi ve Allah’a isyan kelimeleri ağızlarından çıkar ve bazıları da aklî dengesini kaybeder. Fakat Allah’ın öyle mümin kulları da vardır ki onlar sırf Allah’ın nebisini kabul ettikleri için bu sıkıntılardan geçerler. Onlar hiçbir şikayette bulunmadan bu zorluklardan geçerler. Elbette ki Allah-u Teala’ya mutlaka dua ederler. Derler ki Ey Allah’ım! Bütün bunlar Senin gönderdiğin zatı kabul etmemizden dolayı olmaktadır, o halde Sen sabrımızı da artır, bize yardım da et ve bu zalimlerin zulmünden bizi kurtar, Senin için içinden geçtiğimiz bu imtihanlarda bize sebat nasip et.

Ahmedi Müslümanlar,  Mesih-i Muhammedî’ye inandıkları için bu durumlardan fiilen geçiyorlar, diğerleri için ise bunlar dinî zulümlerin eski hikayeleri ve destanlarıdır. Başka bazı gruplar ve fırkalar da diyebilirler ki biz de dini inanç yüzünden muhalefet ve düşmanlıkla karşılaşıyoruz. Fakat bütün o cemaat ve gruplar ellerine fırsat geçtiğinde, kendilerine yapılanın aynıyla zulüm ederek muhalifleri veya düşmanlarından intikam da alırlar. Ancak Ahmediler, mümin olmanın yüce örneğini sergileyerek, kanunu kendi ellerine almazlar ve zulme sabrederek Allah’ın önünde eğilir ve O’ndan yardım isterler. İşte bu Ahmedi Müslümanlarla diğer dünya insanları arasındaki çok büyük bir farktır. İşte biz böyle insanlarız, böyle olmamız da gereklidir. Çünkü biz Vadedilen Mesih ve Mehdi’ye inandık. Dünyevi sınanmalar ve muhaliflerin düşmanlığı yüzünden ne sabrı elden bırakırız ne de imanımızdan vazgeçeriz. Bizler, üzüntülerimizin çaresinin yalnız ve yalnız Allah katında olduğunun idrakinde olan insanlarız. Bizler sıkıntı anlarında dünyalık insanların önünde değil, aksine, bütün güçlerin sahibi olan Allah’ın huzurunda eğileceğiz ve O’ndan yardım isteyeceğiz. Sabrımız ve dualarımız vesilesiyle bu sıkıntılardan bizi kurtaran ancak O’dur ve kurtaracaktır inşallah.

İşte, bizim Rahim ve Kerim olan Rabbimiz budur ki bir mümine küçük küçük şeylerden dolayı bile rahmet eder. Sabreden ve Yüce Allah’ın huzurunda eğilen bir mümin için müjde üstüne müjde vardır. Hz. Resulüllah (sav) sabır ve duanın öneminden ve bunun karşılığında Allah’ın davranışından bahsederek şöyle buyurdu: Allah yolunda akan kan damlasından ve geceleyin nafile namaz kılarak Allah korkusundan dolayı gözlerden damlayan gözyaşı damlasından daha sevimli bir damla yoktur Allah için. Ve insanın sabrederek yudumladığı üzüntü yudumundan daha çok sevdiği bir yudum da yoktur Allah için.

Velhasıl ister kişisel konular yüzünden ister cemaat sebebiyle birisine sıkıntı dokunuyor olsun, eğer Allah’ın rızasını elde etmek istiyorsak, eğer Allah’ın sevgisini elde etmek istiyorsak, hz. Resulüllah (sav) bunun usulünü şöyle açıklamıştır: Allah’ın huzuruna eğilmek ve sabır göstermek Allah’ın yakınlığına vesile olur. Bir defa hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Bir kula zulmedildiğinde ve o kul da sabrettiğinde Allah-u Teala ona saygınlık bahşeder ve Yüce Allah birine saygınlık bahşettiğinde bir kul için bundan daha büyük şeref ne olabilir? Kısacası bugünlerde Ahmediye Cemaatinin mensuplarına çeşitli ülkelerde uygulanan şiddet, eziyet ve sıkıntı durumunda bizim işimiz sabır ve dua ile Allah’tan yardım isteyerek Allah’ın önünde eğilmektir. Küfrün elebaşlarını yakalayarak bizi onlardan kurtarma gücüne sahip olan, onların entrikalarından, planlarından kurtarma gücüne en fazla sahip olan ancak Allah-u Teala’dır.

Hz. Resulüllah’ın (sav) hizmetçisi olarak İslam’ın ikinci dirilişi için gelmiş olan şahsa biat ettiysek, o halde  kendi kardeşlerimizin de diğerlerinin de muhalefetiyle bizler de karşı karşıya gelmek zorunda kalacağız. Yabancılar, şu anda dünya ülkelerinin çoğunda, İslam’ın ilk devrinde Müslümanların karşı karşıya kaldıkları muhalefet gibi,  açıkça muhalefette bulunmazlar. Bilakis bu yabancılar, yani gayri müslimler, büyük yollarla ve iyice düşünüp anlayarak muhalefet ederler. Onlara da aynı yollarla karşı koyacak olan biziz. Bu yüzden hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: İslam muhalifleri İslam’a saldırmak için hangi silahları kullanıyorlarsa biz de aynı silahları kullanmalıyız ve o silah yayın ve tebliğdir. Gayri müslim dünyada İslam yayılmaya başladığında gayri müslim ülkelerde de cemaate karşı muhalefet başlayacaktır. Onlar anlıyorlar ki, Ahmediye Cemaatinin tebliğ ettiği ve yaydığı bu İslam, gerçek İslam’dır ve birgün mutlaka galip gelecektir. Bu gerçek İslam’ın Ahmediye Cemaati vasıtasıyla yayılacağı mukadderdir. Fakat şu anda mollalar muhalefette ilerlemektedir ve siyasetçiler de oy toplamak ve ucuz şöhret elde etmek için onların peşine takılıyorlar. Yoksa o siyasetçiler dinin a-b-c- sini bile bilmezler.

Bu durumlarda namazlarına ve ibadetlerine sahip çıkmak her Ahmedinin sorumluluğudur. Yüce Allah’ın lütfunu cezbedecek olan da ancak budur. Cezayir’de  onlarca insan Ahmedi oldukları için hapse atılıyor. Pakistan, Endonezya ve Bangladeş de aynı durumdadır. Geçen gün Bangladeş’te bizim bir camimize saldırarak Mürebbimiz Müstefiz-ür Rahman beyi ağır şekilde yaraladılar. Şu anda onun durumu iyidir ancak henüz tehlikeyi atlatmadı. Allah-u Teala kendisine sağ salim uzun ömür versin. Amin

Bu muhalefetlerle ilgili Hz. Mesih-i Mevud (as) bize önceden anlatmıştı. Nitekim bir yerde şöyle dedi: Nasıl ki Nebi-yi Kerim (sav) zorluklarla karşılaştıysa bizim cemaatimiz için de zorluklar vardır. Yeni ve ilk musibet şudur ki birisi bu cemaate girdiğinde akrabaları onu terk eder, o kadar ki bazen anne-baba, kız-erkek kardeşler bile düşman oluverir. Sıkıntıların gelmesi gereklidir, siz peygamberlerden daha ileri değilsiniz, onlara bile sıkıntılar geldi. Sıkıntı şu yüzden gelir ki Allah’a iman kuvvetli olsun, dualara sarılın. Velhasıl gerekli olan şudur ki sizler peygamberleri örnek alın ve sabrı benimseyin. Hakkı kabul ettiğiniz için terk eden dost, gerçek dost değildir. Yüce Allah’ın kurduğu cemaate bağlandığınız için sizi terk edene, onun gıyabında dua edin. Başkaları düşmanlık yapıyor biz ise onlar hakkında, Allah’ın bize verdiği gibi onlara da basiret ve marifet vermesi için dua edeceğiz.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Bazen, bazı Ahmedilerin mollalarla konuşurken çok sert davrandıklarına dair rapor geliyor. Eğer bu doğruysa böyle Ahmedilerin tebliğ yapmamaları daha iyidir. Allah-u Teala’nın sevdiği şey sabırdır. Eğer elimizde delil varsa öfkelenmenin hiçbir yeri yoktur. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Ben sık sık nasihat ettim ki her türlü fesat ve kargaşadan uzak durun ve küfür duyduğunuzda sabredin. Sabır öyle bir silahtır ki kalpleri fetheder.

Hz. Mesih-i Mevud’un (as) cemaatini galip kılmak ise Allah’ın takdiridir.  Eğer O galibiyet verecekse o halde bizim de Allah’ın rızasını, sabır ve dua vasıtasıyla elde etmek için çabalamamız gerekir. Velhasıl bizim işimiz, Yüce Allah ile bağ kurmak ve O’nun yolunda fedakarlıklara sabır ile katlanmaktır. Yüce Allah bize sabır ve dua ile O’nun yolunda yürümeyi nasip etsin ve biz daima Allah’ın yolunda yürüyenler olalım. Amin

Hutbenin sonunda Huzur-i Enver, Hindistan Karela’dan muhterem Nizam-üd Din beyin gaip cenaze namazını kıldıracağını bildirdi. Nizam-üd Din bey 3 mayısta tren kazasında hayatını kaybetti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-05-12.html

Bir Öncekini Oku

5.05.2017 – Asıl olan Allah’ın rızasıdır

Bir Sonrakini Oku

19.05.2017 – Erkeklerin Sorumlulukları