Huzur-i Enver 13 Mart 2020’de İslamabad’da Mübarek camisinde Cuma hutbesi verdi. Hutbe, çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Bugün bahsedeceğim bedir sahabesinin ismi hz. Talha bin Ubeydullah’tır (ra). O, Beni Teymi bin Mürre kabilesinden idi. Babasının ismi Abdullah bin Osman, annesinin ismi Sa’be idi. Lakabı Ebu Muhammed idi. hz. Resulüllah (sas) kendisini Bahreyn’in başkanı tayin etmişti, vefat edinceye kadar Bahreyn’in yöneticisi olarak kaldı. Hz. Ömer’in hilafet döneminde hicri 14 yılında vefat etti. Hz. Talha’nın soyu yedinci kuşakta Mürre bin Kaab’a gidip Peygamber Efendimizin soyu ile birleşir ve dördüncü kuşakta da Hz. Ebubekir ile. Babası Abdullah İslamiyet dönemine yetişemedi ancak annesi uzun bir ömür sürdü ve Hz. Resulüllah’a (sas) iman ederek sahabe olma şerefine erişti. Hicretten önce iman etmişti. Hz. Talha bin Abdullah Bedir gazvesine katılmadı ama Peygamber Efendimiz (sas) kendisine ganimetten pay verdi. Onun Bedir gazvesine katılmamasının sebebi şöyle beyan edilmiştir: Hz. Resulüllah (sas) Kureyş kafilesinin Şam’dan yola çıktığını öğrenince kendisi yola çıkmadan on gün önce hz. Talha bin Abdullah ve hz. Said bin Zeyd’i kafileden haber almak için gönderdi. Her ikisi yola çıkıp Hura’a adlı yere vardıklarında, kafile onların yanından geçinceye kadar orada beklemeye devam ettiler. Hz. Talha ve hz. Said’in geri gelmesinden önce Peygamber Efendimiz bu haberi öğrendi, sahabeleri çağırdı ve Kureyş’in kafilesine karşı yola çıktı. Hz. Talha bin Ubeydullah ve hz. Said bin Zeyd ise Peygamber Efendimize kafilenin haberini iletmek için Medine’ye doğru yola çıktılar. Peygamber Efendimizin Bedir gazvesi için yola çıktığından onların haberi yoktu. Hz. Resulüllah’ın Kureyş ordusuyla Bedir’de savaştığı gün onlar Medine’ye ulaştılar. İkisi Peygamber Efendimizin yanına gitmek için Medine’den yola çıktılar ve Peygamber Efendimizin Bedir dönüşünde yolda karşılaştılar.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Talha Uhud gazvesine ve diğer gazvelere katıldı. Hudeybiye barış antlaşmasında da mevcuttu. O, Peygamber Efendimizin hayatta iken cennetle müjdelediği on kişiden biriydi. İslam’ı ilk kabul eden sekiz kişiden biriydi ve Hz. Ebubekir vasıtasıyla İslam’ı kabul eden beş kişiden biriydi. Hz. Ömer’in kurduğu danışma kurulunun altı üyesinden biriydi. O, Peygamber Efendimizin vefat vaktinde razı olduğu dostlardan idi. Yezid bin Ruman şöyle rivayet eder: Bir defa hz. Osman (ra) ve hz. Talha bin Ubeydullah (ra), hz. Zübeyr bin Avam’ın peşinden gitti ve Resulüllah’ın (sas) huzuruna çıktı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz o ikisinin önünde İslam’ın mesajını sundu. İkisi, yani hz. Osman ve hz. Talha iman etti ve Peygamber Efendimizi tasdik etti. Hz. Talha bin Ubeydullah şöyle beyan eder: Basra Şam’ın büyük bir şehridir. Hz. Resulüllah (sas) amcası ile birlikte ticari yolculuk sırasında bu şehirde kalmıştı. Ben Basra’nın pazarında idim ki bir rahip, Yahudilerin ibadethanesinde diyordu ki kafiledekilere sorun, onlar arasında Haram ehlinden bir şahıs da var mı, ben, evet ben varım dedim. O, Ahmed ortaya çıktı mı, diye sordu. Bunun üzerine hz. Talha, Ahmed kim, dedi. O dedi ki, Abdullah bin Abdulmuttalib’in oğlu. Bu, onun ortaya çıkacağı aydır ve o son peygamber olacak, onun ortaya çıkacağı şehir Haram olacak ve onun hicret edeceği yer hurma bağları olan, kayalık çorak bir yer olacak. Siz onu bırakmayın. Hz. Talha der ki, onun söyledikleri benim kalbime işledi, ben süratle yola çıktım ve Mekke’ye geldim. Yeni bir şey var mı diye soruşturdum. İnsanlar dediler ki evet Mekkeli Emin (ona emin denilirdi) Muhammed bin Abdullah peygamberlik iddia etti ve İbni Ebi Kuhafe ona tabi oldu. Ben yola çıktım ve Ebu Bekir’in (ra) yanına geldim ve sen bu efendiye tabi oldun mu diye sordum. O dedi ki, evet, sen onun yanına git ve tabi ol, çünkü o hakka çağırıyor. Hz. Ebubekir (ra) hz. Talha’yı (ra) yanına alıp çıktı ve Peygamber Efendimizin huzuruna getirdi. Hz. Talha (ra) İslam’ı kabul etti ve rahibin bütün söylediklerini Peygamber Efendimize haber verdi. Hz. Resulüllah (sas) bundan mutlu oldu.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Talha (ra) Medine’ye hicret ettiğinde hz. Esed bin Zırara’nın evinde kaldı. Hz. Talha’nın bazı mali fedakarlıklarına istinaden hz. Resulüllah (sas) onun feyyaz olduğuna hükmetmişti. Musa bin Talha (ra) babası hz. Talha’dan şöyle beyan eder: Hz. Resulüllah (sas) Uhud’da hz. Talha’nın adını Talhatü’l Hayr koydu ve Tebük ve Zikard gazveleri dolayısıyla Talhatü’l Feyyaz koydu ve Huneyn gazvesi münasebetiyle de Talhatü’l Cûd koydu. Saib bin Yezid şöyle rivayet etmiştir: Ben yolculukta ve seferde hz. Talha bin Ubeydullah (ra) ile birlikte idim. Umumiyetle para, elbise ve yemek konusunda Talha’dan (ra) daha cömert birini görmedim. Hz. Resulüllah (sas) Uhud günü sahabelerinin bir grubundan ölüm üzerine biat aldı, görünürde Müslümanlar geri çekildiklerinde onlar yerinden kımıldamadılar ve canlarını ortaya koyarak Peygamber Efendimizi savunmaya başladılar, hatta onlardan bazıları şehit oldular. O biat edenler arasında hz. Ebubekir, hz. Ömer, hz. Talha, hz. Saad, Hz. Sehl bin Hanif ve hz. Ebu Dücane vardı. Uhud günü Malik bin Zahiir, hz. Resulüllah’a (sas) ok attığında hz. Talha (ra) kendi eliyle Peygamber Efendimizin yüzünü korudu. O gün bir müşrik, hz. Talha’nın başını iki defa yaraladı. Bir defa o ona doğru geliyorken, ikinci defa o ondan yönünü değiştiriyorken. Ondan çok kan aktı. Siretü’l Halebiye’de şöyle yazılıdır: Keys bin Ebu Hazime der ki, ben Uhud günü hz. Talha bin Ubeydullah’ın elinin durumunu gördüm, hz. Resulüllah’ı oklardan korumak için sakat olmuştu. Bir söze göre ona mızrak isabet etmişti ve ondan o kadar kan aktı ki mecalsizlikten baygın düştü. Hz. Ebubekir onun üzerine su serpti de öyle kendine geldi. Ayılır ayılmaz hemen hz. Resulüllah’ın (sas) halini sordu. Hz. Ebubekir, o iyidir dedi ve o beni Efendimize doğru yolladı. Hz. Talha (ra) şöyle dedi: Bütün övgüler Allah’ındır, her musibet Peygamber Efendimizden sonra küçüktür.
Hz. Zübeyr (ra) beyan eder: Hz. Resulüllah (sas) Uhud günü iki zırh giymişti, kayanın üstüne çıkmak istedi ama zırhların ağırlığı yüzünden ve de başında ve çehresindeki yaradan kan akması yüzünden yaralıydı. Kan aktığı için mecalsizdi, kayaya çıkamadı. Peygamber Efendimiz hz. Talha’yı aşağı oturttu ve onun üzerine ayağını koyarak kayanın üstüne çıktı. Hz. Zübeyr diyor ki, ben Peygamber Efendimizi, Talha Cenneti kendine vacip kıldı, dediğini duydum.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Uhud gazvesinde Halid bin Velid birdenbire Müslümanlara karşı hamle yapınca Müslümanlarda dağılma oldu. Hz. Muslih Mevud’un (ra) bu durum ile ilgili anlattığı ayrıntılar, hz. Talha’nın (ra) azimli kararlı duruşunun ve fedakârlık seviyesinin hayret verici bir manzarasını sunar. Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Birkaç sahabe koşarak hz. Resulüllah’ın (sas) etrafından toplandılar, onların sayısı en fazla otuz idi. Kafirler şiddetle, hz. Resulüllah’ın olduğu yere saldırdılar. Sahabeler birbiri ardına Peygamber Efendimizi korurken ölmeye başladılar. Kılıçla saldıranlara ilaveten okçular da yüksek bir tepe üzerinden hz. Resulüllah’ın tarafına aralıksız ok atıyorlardı. Düşmanın aralıksız ok attığını gören hz. Talha (ra), düşmanın bütün okları Peygamber Efendimizin yüzüne doğru attığını görerek elini hz. Resulüllah’ın (sas) yüzünün önüne tuttu. Hedefe ulaşan oklar hz. Talha’nın eline isabet ediyordu ama canını ortaya koymuş bu vefalı sahabe elini hiç kımıldatmıyordu. Bu şekilde ok gelmeye devam etti ve Talha’nın (ra) eli yaraların şiddeti yüzünden tamamıyla iş göremez hale geldi ve sadece bir eli kaldı. Uhud savaşından sonra birisi hz. Talha’ya şöyle sordu: Oklar senin eline isabet ederken acı hissetmiyor muydun, ağzınızdan ah çıkmıyor muydu? Hz. Talha şöyle cevap verdi: Acı da oluyordu ve ah da çıkmak istiyordu ama ben ah demedim. Ah derken elim titreyebilir ve oklar hz. Resulüllah’ın yüzüne isabet edebilir diye ah demedim.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hamraü’l Esed gazvesinde takipte iken hz. Resulüllah (sas) hz. Talha bin Ubeydullah ile karşılaştı. Peygamber Efendimiz, Talha! Senin silahın nerede? Diye sordu. Hz. Talha, çok yakında diye arz etti ve bunu söyleyip hızlıca gitti ve silahını aldı, halbuki o zaman Talha’nın, sadece göğsünde dokuz yara vardı. Onun bedeninde toplam yetmişten fazla yara vardı. Hz. Talha (ra) beyan eder: Ben kendi yaralarımdan ziyade hz. Resulüllah’ın (sas) yaralarıyla ilgili kaygılıydım.
Tebük gazvesinde, bazı münafıkların Yahudi Süveylim’in evinde toplandıkları haberi, Hz. Resulüllah’a ulaştı. O yahudinin evi Casum denen yere yakındı, o, Tebük gazvesinde hz. Resulüllah (sas) ile birlikte gitmekten insanları alıkoyuyordu. Peygamber Efendimiz hz. Talha’yı bazı sahabelerle oraya yolladı ve Süveylim’in evi ateşe verilsin diye emretti. Hz. Talha aynısını yaptı. Hz. Ali (ra) şöyle beyan eder: hz. Resulüllah’ın, Talha ve Zübeyr Cennette benim iki komşum olacak, dediğini her iki kulağımla duydum.
Hz. Said bin Cebir (ra) şöyle beyan eder: Hz. Ebubekir, hz. Ömer, hz. Osman, hz. Ali, hz. Talha, hz. Zübeyr, hz. Saad, hz. Abdurrahman ve hz. Said bin Zeyd’in öyle bir makamı vardı ki, onlar savaş meydanında hz. Resulüllah’ın önü sıra savaşılar ve namazda onun arkasında dururlardı. Hz. Cabir bin Abdullah şöyle beyan ettiğine göre hz. Resulüllah (sas) şöyle buyurdu: yürüyen bir şehit görmek isteyen Talha bin Ubeydullah’ı görsün.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Talha bin Ubeydullah’ın rivayetine göre ashab-ı kiram derlerdi ki bir Ağrabî (bedevi) Peygamber Efendimizin huzuruna çıkıp, “men kaza nahbehü” yani “adaklarını gerçekleştirdiler” ifadesinden kastedilen kimdir, diye sordu. Ağrabi bunu sorduğunda Efendimiz hiçbir cevap vermedi. Diyor ki sonra ben (yani hz. Talha) caminin kapısının önüne geldim. O anda ben yeşil elbise giymiştim. Hz. Resulüllah (sas) beni görünce, “men kaza nahbehü”’den kastedilen kimdir” diye soran o adam nerededir? Buyurdu. Ağrabi, Ya Resulallah! Ben buradayım, dedi. Hz. Talha (ra) der ki, Peygamber Efendimiz (sas) bana doğru işaret ederek, bak! Bu, “men kaza nahbehü”’nün misdakıdır, buyurdu.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Kays bin ebu Hazem’den rivayet edilmiştir: Mervan bin Hakim, Cemel savaşında hz. Talha’nın dizine ok sapladı ve damarından kan akmaya başladı. Onu eliyle tuttuğunda kan duruyor ve bıraktığında kan akıyordu. Hz. Talha dedi ki, Vallahi şimdiye kadar bize bu insanların oku gelmedi. Yine dedi ki, yarayı bırak, çünkü bu oku Allah gönderdi. hz. Talha bin Ubeydullah Cemel savaşı günü 10 Cemadiye’s Sani, hicri 36’da şehit edilmişti. Şehit olduğunda 64 yaşındaydı, bir rivayete göre de 62 yaşındaydı. Ali bin Zeyd kendi babasından şöyle rivayet eder: Bir adam hz. Talha’yı rüyasında gördü, hz. Talha diyordu ki benim mezarımı başka bir yere taşı, su bana sıkıntı veriyor. Aynı şekilde o ikinci defa onu rüyada gördü. Kısacası üst üste üç defa görünce o adam hz. İbni Abbas’ın yanına geldi ve rüyasını anlattı. İnsanlar gidip baktıklarında onun toprakla birleşmiş kısmının suyun nemi ile yeşil olduğunu gördüler. Nitekim insanlar hz. Talha’yı o mezardan çıkarıp başka bir yere defnettiler. Ravi diyor ki, onun her iki eline yapışmış olan kafûr’u şimdi bile görür gibiyim. Onda hiçbir değişiklik olmamıştı. Sadece onun saçlarında biraz değişiklik olmuştu. İnsanlar hz. Bükre’nin evlerinden birini on bin dirheme satın alarak oraya hz. Talha’yı defnettiler.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Talha’nın şehit oluşuyla ilgili detayları inşallah daha sonra anlatacağım. Şimdi ben, geçen haftaki hutbede de bahsettiğim gibi bugünlerde korona virüs yayılmaktadır. Buna karşı koruyucu tedbirler almaya devam edin ve camilere geleceğiniz zaman dikkatli olun, hafif ateş filan olursa, beden ağrısı varsa halkın arasına girmeyin, kendinizi de koruyun, başkalarını da koruyun ve dualara çok önem verin. Allah-u Teala dünyayı afetlerden korusun.
٭…٭…٭