Allah-u Teala kafirleri hak ettikleri sonuca ulaştırdı. 70 kafir öldü ki bunların çoğu reis ve liderlerden idi.
Savaşlar kafirler tarafından başlatıldı ve hz. Resulüllah (sav) mecburen sadece kendini savunmak için kılıç
kaldırdı.
Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 14 Temmuz 2023’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi
verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresi okuduktan sonra şöyle dedi: Bedir savaşıyla ilgili olarak hz.
Resulüllah’ın (sav) sireti ve olaylardan bahsediyordum. Bedir savaşı sona erdi ve Allah-u Teala kafirleri hak
ettikleri sonuca ulaştırdı. 70 kafir öldü ki bunlar arasında birçok reis ve lider vardı.
Kureyş liderlerinin gömülmesi ile ilgili olarak şöyle bir şeyden bahsedilmektedir: Sahih-i Buhari’nin rivayetine
göre bir defa hz. Resulüllah (sav) Kabe’de namaz kılıyordu ve secdede iken Mekkeli kafirler hayvanların
işkembesini Peygamber Efendimizin omuzlarının arasına koydular. Hz. Resulüllah (sav) secde durmaya devam etti
ve kafirler gülmeye başladılar. Sonunda hz. Fatıma (ra) oraya geldi ve o ağır şeyi Efendimizin omzundan
uzaklaştırdı. Bu durumda hz. Resulüllah (sav) dua etti: Ey Allah’ım! Sen Kureyş’i yakala. Sonra kendisi Amr bin
Hişam, Utbe bin Rabia, Şeybe bin Rabia, Velid bin Utbe, Ümeyye bin Half ve bazı diğer kafirlerin adını söyleyerek,
ey Allah’ım! Sen bunları yakalayıp (cezalandır) diye dua etti.
Hz. Abdullah der ki, Allah’a yemin ederim! Ben Bedir günü onların hepsinin düştüğünü gördüm. Sonra onlar
sürüklenip Bedir’deki çukura atıldı. Bu münasebetle hz. Resulüllah (sav) çukurdakiler lanet altındadırlar buyurdu.
Hz. Ebu Talha Ensari’den şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Resulüllah (sav) Bedir savaşında kafirlerin 24 adamı
hakkında, Bedir’deki kuyulara atılmasını emretmişti. Bedir’den dönüşte Peygamber Efendimiz (sav) o kuyunun
kenarında durdu ve o Mekkeli kafirlere, onların babalarının adıyla seslenmeye başladı ve şöyle buyurdu: Keşke siz
Allah ve Resulüne itaat etmiş olsaydınız, o zaman siz şimdi bundan mutlu olurdunuz. Biz ise Allah’ın kendi
Resulüne vadettiklerinin hepsine kavuştuk.
Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) bu olaydan bahsederek şöyle der: hz. Resulüllah’ın (sav) “Ey çukurdakiler! Siz benimle
savaştınız ve diğerleri ise bana yardım etti.” buyurmasından belli olmaktadır ki Peygamber Efendimiz şuna kesin
inanıyordu ki savaşlar kafirler tarafından başlatıldı ve hz. Resulüllah (sav) mecburen sadece kendini savunmak
için kılıç kaldırdı.
Siret kitaplarında Bedir Savaşı başlığında Hz. Resulüllah’ın (sav) bazı mucizelerinden de bahsedilmektedir.
Nitekim Ukkaşe bin Mıhsan (ra) ile ilgili şöyle zikredilmektedir: Bedir günü o kendi kılıcıyla savaşa savaşa nihayet
kılıç onun elinde kırıldı. Bunun üzerine o Peygamber Efendimizin huzuruna geldi. Peygamber Efendimiz ona bir
değnek verdi ve sen bununla kafirlere karşı savaş, buyurdu. Akkaşe (ra) o değneği salladığında o onun elinde kılıç
oluverdi.
Hz. Katade’den şöyle rivayet edilmiştir: Bedir savaşı günü o, gözüne darbe aldı ve gözü dışarı çıktı. Kendisi o gözü
aşağı atmak istediğinde sahabeler onu durdurdular. Katade (ra) Peygamber Efendimizin huzuruna geldiğinde
Efendimiz o gözü eline alıp yerine koydu. Katade’nin görüşü düzeldi ve o gözü diğer gözünden daha güzel
görünüyordu.
Müşrikler endişeli bir durumda kaçarak Mekke’ye yöneldiler. Utanç ve pişmanlıktan dolayı Mekke’ye nasıl
gireceklerini bile bilmiyorlardı. Kafirler, Mekkelilere Kureyş’in liderlerinin helak olduğunu haber verdiğinde onlar
buna inanamadılar. Kureyşliler ölenler için yas tutup matem yapmayı halka yasakladılar.
Diğer tarafta hz. Resulüllah (sav) Medinelilere fetih müjdesi vermek için hz. Abdullah bin Revaha’yı çağırdı.
Medine’nin alt taraflarına doğru da hz. Zeyd bin Harise’yi yolladı.
2
Hz. Usame bin Zeyd şöyle der: hz. Resulüllah’ın kızı ve hz. Osman’ın eşi hz. Rukiyye’yi kabire koyup toprağını
düzlediğimiz anda bize fetih müjdesi ulaştı.
Zeyd bin Harise (ra) Peygamber Efendimizin dişi devesine binerek Medine’ye girdiğinde münafıklar ve Yahudiler
şöyle demeye başladılar: ‘Müslümanlar savaşta yenilmişler, (neuzübillah) hz. Resulüllah da öldürülmüş, bu
yüzden Zeyd onun devesine binerek geliyor.’ Hz. Zeyd bin Harise fetih müjdesi verdiğinde ve Kureyş liderlerinin
tek tek isimlerini sayarak öldürüldüğünü söylediğinde münafıklar, ‘bu nasıl olabilir? Savaş yenilgisi ve hz.
Resulüllah’ın öldürülmesi Zeyd’in aklını bozmuş herhalde’ demeye başladılar.
Medine halkı, fetih müjdesi üzerine hz. Resulüllah’ı karşılamak için Medine’nin dışına çıkıp beklediler.
Müslümanların mutluluğu görülmeye değerdi.
Bu savaşta 150 deve ve 10 at ganimet olarak Müslümanların eline geçti. Bunlara ilaveten çeşitli savaş
malzemeleri, silah, elbise, birçok kilim, boyanmış deriler ve yün vesaire de ganimet olarak elde edildi.
Hz. Resulüllah (sav) kendi payını da diğer sahabelerle eşit tuttu. Ashab-ı Kiram bir kılıcı Peygamber Efendimiz için
ayırdı. Aynı şekilde Ebu Cehil’in sahibi olduğu bir deve de Peygamber Efendimizin oldu. Siret kitaplarında bu kılıç
ve deveye çok önem verilmiştir. O kılıcın adı “Zülfikar” idi. Daha sonraki diğer gazvelerde de hz. Resulüllah (sav)
bu kılıcı yanına alırdı. Peygamber Efendimizden sonra bu kılıç Abbasi halifelerde kaldı. Aynı şekilde o deve,
Hudeybiye antlaşmasına kadar Peygamber Efendimizde kaldı ve Hudeybiye anlaşmasında kendisi bu deveyi
kurbanlık olarak yanında götürdü.
Ganimet mallarının taksiminde Peygamber Efendimiz şehitlerin varislerine onların paylarını verdi. Aynı şekilde
Medine’de olan naipler ve çeşitli görevlerin yerine getirilmesi sebebiyle savaşa katılamayan diğer sahabelere de
paylarını verdi.
Bedir savaşı esirleri fidye alınarak serbest bırakıldı. Bu fidyelerin miktarı bin ila dört bin dirhem arasındaydı. Fidye
ödemeyecek durumda olanlar için şu şart konulmuştu: Çocuklara okuma yazma öğretirlerse serbest
bırakılacaklardır. Böylece bazı esirler daha az fidye ya da fidye alınmadan serbest bırakıldı.
Bedir savaşı ile ilgili detaylardan gelecek sefer bahsedeceğini söyledikten sonra Huzur-i Enver, aşağıdaki
merhumlardan hayırla söz etti ve gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.
1- Katgarh’lı Rana Abdulhamid Han Bey, Pakistan’da Mürebbi ve Vakfe Cedid’de naip nazım mal. Merhum geçen
günlerde 70 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum 1979’da Cemaate hizmete başladı ve
çeşitli yerlerde hizmet etme fırsatı buldu. Ağustos 1985’den Aralık 1986’ya kadar Uganda’da kaldı. Nizamet İrşad
Vakfe Cedid’e bağlı olarak çeşitli yerlerde mürebbi olarak hizmet etmek kendisine nasip oldu. 1993’te Vakfe
Cedid’de naip nazım mal olarak atandı ve ölünceye kadar burada hizmet etti. Allah-u Teala merhuma bir oğul ve
bir kız ihsan etti. Oğlu Doktor Abdurrauf Han Bey, Danimarka’nın Hüdamü’l Ahmediye Sadırı olarak hizmet
ediyor. Merhumun hilafet ile derin bir bağı vardı. Cemaat nizamına çok itaatkar, duaya düşkün, Allah’a tevekkül
eden, vakfe zindigi sözüne son nefesine kadar bağlı kılan, sade mizaçlı birisiydi.
2- Amerika’da Mürebbi olan sayın Mübeşşir Ahmed Bey’in hanımı mükerreme Nusret Cihan hanım. Geçen
günlerde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhume kocası ve çocuklarıyla birlikte 1972’de Amerika’ya
gitmişti. Vaşington’da hizmet etme fırsatı buldu. 1988’de Mübeşşir Bey, hayatını vakfettiğinde merhume ona çok
destek oldu. Kendisi çok dua eden, hilafete bağlı, Lacna imaillah’da hizmet eden, salih bir hanımdı.
Huzur-i Enver her iki merhumun mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.
FacebookTwitterای میل کے ذریعے شیئر کریںپرنٹ کریں٭…٭…٭