20.12.2024 – Hicri 7 senesindeki bazı gazve ve seriyyeler ve Hz. Resulüllah’ın (sav) sireti – Ayrıca dünyanın gitgide kötüleşen siyasi durumu ve semavi afetlerle ilgili olarak dua telkini

5. Halifetü’l Mesih Hazretleri (Allah yardımcısı olsun) 20 Aralık 2024’te Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle dedi: Hz. Resulüllah’ın (sav) mübarek siretini göstermesi açısından gazveler ve seriyyelerden bahsediyorum. Buna bağlı olarak Ukkaşe bin Mihsan Seriyyesi de rivayetlerde yer alır. Bu seriyye Gamr Merzuk’a doğru Hicri 2 yılı Rebiülevvel ayında oldu. “Siret Hatemünnebiyyin” kitabında şöyle yazılıdır: Hz. Resulüllah (sav) bir muhacir sahabesi olan Ukkaşe bin Mihsan’ı 40 kişilik Müslüman grubun başkanı yapıp Benü Esed Kabilesine karşı koymak için yolladı. Ancak Müslümanların geldiğini haber alan o insanlar etraftaki bölgelere dağıldılar.

Aynı şekilde başka bir seriyye, 10 kişiyle Hz. Muhammed bin Mesleme’nin başkanlığında Hicri 6 yılı Rebiüssani ayında Benü Sa’lebe ve diğerlerine doğru gönderildi. Bu grup oraya vardığında düşmanların 100 adamı onları kuşattı. Mızraklar ve oklarla saldırıp hepsini şehit ettiler. Hz. Muhammed bin Mesleme ağır yaralı halde düşüp kaldı. Düşmanlar onun elbiselerini soyup orada o şekilde bırakıp gittiler. Oradan geçen bir Müslüman o şehitleri görünce “inna lillahi ve ileyhi raciun” okudu ve Muhammed bin Mesleme’yi yanına alıp Medine’ye geldi.

Muhammed bin Mesleme’nin beraberindekilerin şehit edilmesinden sorumlu düşmanlardan öç almak için düzenlenen bir seriyyeden bahsedilmektedir. Buna Hz. Ebu Ubeyde bin El-Cerrah Seriyyesi denir. Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) bunun detaylarını şöyle yazdı: Muhammed bin Mesleme’nin (ra) beraberindekilerin şehit edilmesi haberi ile birlikte Benü Sa’lebe Kabilesinin Medine’nin eteklerine saldırı planı yaptığı haberi de ulaştı. Bunun üzerine Hz. Resulüllah (sav), Hz. Ebu Ubeyde bin El-Cerrah başkanlığında müsait durumdaki 40 sahabeyi yolladı. Peygamber Efendimiz onlara, geceleri yol alıp sabah erken onlara ulaşmaları talimatını vermişti. Nitekim bu emre uyarak tam sabah vakti düşmanları kuşattılar. Düşman, kısa bir karşı koymadan sonra kaçıp gitti. Hz. Ebu Ubeyde ganimet mallarını alıp Medine’ye döndü.

Hz. Muhammed bin Mesleme ve Hz. Ebu Ubeyde bin El-Cerrah, her ikisi de ileri gelen sahabelerden idiler. Muhammed bin Mesleme (ra) kendi güzel kişisel vasıflarıyla birlikte, Yahudi fitneci Kaab bin Eşref’in öldürülmesinin de kahramanıydı. Kendisi Ensar’ın Evs Kabilesinden idi ve Hz. Ömer’in (ra) hilafet döneminde onun has mutemedi kabul edilirdi.

Hz. Ebu Ubeyde bin El-Cerrah Kureyş’ten idi, Allah’ın Resulü (sav) onu “Emin-ül Millet” Ümmetin Emin’i diye adlandırmıştı. Hz. Ebubekir’in (ra) hilafete ehil gördüğü iki sahabeden biriydi. Kendisi Hz. Ömer’in (ra) hilafet döneminde vebadan dolayı şehit oldu.

Bir seriyye, Zeyd bin Harise Seriyyesidir. Hicri 6 yılı Rebiülahir ayında Benü Selim’e gönderildi.

Aynı şekilde başka bir seriyye, Zeyd bin Harise (ra) başkanlığında 170 sahabe ile birlikte Hicri 6 yılı Cemaziyelula ayında İs tarafına yollandı.

Bu olaylarda Hz. Resulüllah’ın (sav) damadı Ebu’l-As bin Rebii’nin esir düşmesi ve İslamiyet’i kabul etmesinden de bahsedilmektedir. O, ticaret mallarının Müslümanların eline geçmesinden sonra Medine’ye geldi ve Peygamber Efendimizin kızı Zeynep’ten sığınma talep etti. Hz. Zeynep (ra) ona sığınma verdi. Bundan haberi olunca Peygamber Efendimiz (sav) insanlara şöyle buyurdu: “Ben de bundan şimdi haberdar oldum, daha önceden bu konuyu bilmiyordum.”  Peygamber Efendimiz (sav), Hz. Zeyneb’in ricası ile Ebu’l-As’ın mallarının geri verilmesini önerdi. Bunun üzerine sadece Ebu’l-As’ın malları değil, diğer fertlerin malları da geri verildi.

Ebu’l-As Mekke’ye geri gitti ve halkın mallarını onlara geri verip Mekkelilerin önünde İslam’ı kabul ettiğini ilan etti. İslam’ı kabul ettiğini ilan ettikten sonra Ebu’l-As Medine’ye geldiğinde Allah’ın Resulü (sav) yeni bir nikah kıymaya gerek görmeden kızı Zeyneb’i (ra) onun yanına döndürdü. Hz. Ebu’l-As’ın işleri Mekke’de idi, bu yüzden o Medine’de fazla ikamet edemedi ve Mekke’ye döndü. Hicri 12 yılında Ebu’l-As vefat etti.

Benü Lihyan Gazvesi Hicri 6 yılı Cemaziyelula ayında oldu. Bu Gazvenin arka planında, Hz. Mirza Beşir Ahmed, Reci’ vakasından bahsetti. Reci’ Vakasında hiçbir suçu kusuru olmayan 10 Müslüman son derece acımasızca şehit edilmişti. Benü Lihyan o zamana kadar Müslümanlara karşı komplolar çevirdikleri için Allah’ın Resulü (sav) onları bir nebze cezalandırmayı uygun gördü. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) yanına iki yüz sahabe ve yirmi at alıp onlara doğru yola çıktı. Allah’ın Resulü (sav) onlar habersizken oraya vardı ancak Benü Lihyan Peygamber Efendimizin geldiğini öğrendi ve dağların oyuklarına saklandılar ve onlardan hiçbiri yakalanamadı. Peygamber Efendimiz, iki yahut üç gün orada kaldı ve etrafa birçok grup yolladı ama hiç kimse yakalanamadı.

Hz. Resulüllah (sav) bu yolculukta sahabelerinin  şehit olduğu yere vardığında çok büyük hüzün yaşadı. Peygamber Efendimiz (sav) o şehitler için son derece sancılı bir şekilde dua etti.

Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle yazar: Bu seferden dönüşte Peygamber Efendimiz (sav) bir dua yaptı. Daha sonra Müslümanlar genellikle önemli seferlerden dönüşte bu duayı okurlardı. O dua şöyleydi:

اٰئِبُوْنَ تَائِبُوْنَ عَابِدُوْنَ سَاجِدُوْنَ لِرَبِّـنَا حَامِدُوْنَ  (Aibûne, taibûne, sacidûne, li rabbina hamidûne)

Yani, bizler Rabbine dönenleriz, O’na doğru eğilenleriz, sadece O’na ibadet edenleriz, yalnız O’nun önünde secde edenleriz ve Rabb’imizin övgü ilahilerini söyleyenleriz.

Hz. Resulüllah (sav) sonraki seferlerinde de genellikle bu duayı okurdu ve bununla beraber bazen şu sözleri de  söylerdi:

صَدَقَ اللّٰهُ وَعْدَهٗ وَنَصَرَ عَبْدَهٗ وَهَزَمَ الْأَحْزَابَ وَحْدَهٗ۔ (Sadakallahu vağdehü ve nasara abdehü ve hezemel ahzabe vahdehü.) Yani, Rabbimiz vaadini gerçekleştirdi ve kendi kuluna yardım etti ve düşman ordularını kendi gücüyle geri püskürttü.

Bu dua, özel bir nitelik taşımaktadır ve bu duadan, bu karışık dönemde Peygamber Efendimizin (sav) tertemiz kalbinde var olan ve sahabelerinde de oluşturmak istediği duyguları inceleme fırsatı buluruz. Bu duada, Müslümanların ibadetlerine ve İslam’ın barışçıl tebliğine mani olan engellerin Allah tarafından ortadan kaldırılması için bir yalvarış gizlidir.

Zeyd bin Harise komutasındaki bir seriye, hicretin 6. yılı, Cemaziye’l-Âhir ayında gerçekleşmiştir. Bu seriyyede Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Zeyd bin Harise’yi 15 kişi ile birlikte Benü Sa’lebe bin Saad’a doğru yolladı. Bu seriyyede çatışma çıkmadı.

Bu konunun devam edeceğini bildirdikten sonra Huzur-i Enver, dünyanın hızla değişen durumu ile ilgili şöyle buyurdu:

Dünyanın içinde bulunduğu durum herkesçe biliniyor. Suriye’de ortaya çıkan durum ise henüz tam olarak netleşmedi. Söylendiğine göre zalim ve zorba bir rejim sona erdi, dua edelim ki yeni gelecek yönetim insaflı olsun. Allah Teala, o bölgelerdeki Ahmediyeleri korusun.

Yazarlar, halkın zahirde zulmün bitmesiyle sevindiğini ancak gelecekte ne olacağının bilinmediğini yazıyorlar. İsrail de o bölgelere haksız yere saldırıyor. Görünüşe göre onların İslam dünyasına karşı niyetleri tehlikelidir

Pakistan, İran ve diğer ülkeler için de çok dua edelim. Allah Teala Müslümanlara akıl versin. Allah Teala bütün Ahmedileri korusun. Ahmediler ne Müslümanların elinden güvende, ne de Müslümanlara düşman olanların elinden.

Huzur-i Enver buyurdu ki, bugünlerde dünyada fırtınalar çokça esiyor. Allah Teala dünyayı semavi afetlerden de korusun.

Hutbenin son kısmında Huzur-i Enver iki merhumdan hayırla bahsetti ve gıyabi cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.

1. Mükerrem Emir Hasan Miranri Sahib Şehid

13 Aralık sabahı ateş edilerek şehit edildi. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Arkasında annesi, eşi, iki oğlu, üç kızı ve kardeşleri kaldı. Merhum çiftçilik yapıyordu. Aynı zamanda, Kaid Meclis olarak da hizmet etme şerefine nail olmuştu. Şehit olduğu sırada da Vakf-ı Nev sekreteri olarak görev yapıyordu. Merhum misafirperver, halim selim, cesur ve Hilafet’e sadık bir kişiliğe sahipti.

2. Malezya Mübelliği Mükerrem Mevlana Abdul Settar Rauf Sahib

Geçtiğimiz günlerde 75 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. 1973 yılında Ahmediyet’i kabul etmiş, 1977’de ise Camia Ahmediye Rabvah’a girerek mübeşşir kursunu tamamlamıştı. Merhum, Malezya, Fiji, Endonezya, Vietnam gibi ülkelerde hizmet etme şerefine nail olmuştu. Arkasında eşi, üç oğlu ve bir kızı kaldı. Merhum çok samimi ve fedakâr bir hizmetkârdı. Kişiliğinde Peygamber Efendimize (sav) olan aşkı çok belirgindi.

Huzur-i Enver, vefat edenlerin mağfiretleri ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.

 

٭…٭…٭

Önceki

Huzur ile bu hafta – 20 Aralık 2024

Sonraki

Çocukların göreceği bir ortamda anne-baba kavga ederse ne olur?