21.05.2021 - Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları - Müslüman Ahmediye Cemaati

21.05.2021 – Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 21 Mayıs 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:

Hz. Ömer’den (ra) bahsediyordum. Kendisi Bedir gazvesi de dahil bütün gazvelere ve birçok seriyyelere katıldı.  Bedir Gazvesinde hz. Ömer (ra), hz. Abdurrahman bin Avf (ra) ve hz. Ebubekir (ra) bir tek deveye sırayla biniyorlardı. Bedir gazvesinde hz. Resulüllah (sav) Kureyş’in ticaret kafilesini engellemek için çıktığında yolda Kureyş’in son derece hızlı hareket eden ordusunun ticaret kafilesini kurtarmak için geldiğini haber aldı. Peygamber Efendimiz (sav) bunu sahabelere haber verdi ve görüş bildirmelerini istedi. Bunun üzerine bir grup, ordunun değil ticaret kafilesinin hedef alınmasını önerdi. Bu öneriyi duyduğunda hz. Resulüllah’ın (sav) mübarek çehresinin rengi değişti. O zaman hz. Ebubekir (ra), hz. Ömer (ra) ve hz. Mikdad (ra) son derece etkileyici bir şekilde konuştular ve her durumda hz. Resulüllah’a (sav) destek olmak için hazır olduklarını belirttiler

Huzur-i Enver, Bedir Gazvesi esirleri ile ilgili Sahih-i Müslim’de hz. İbni Abbas’tan (ra) nakledilen bir rivayeti sundu. Bu hadisin müphem (ravileri belirsiz, açık olmayan) hadis olduğunu belirterek şöyle dedi: Hz. Muslih Mevud’un (ra) basılmamış bir tefsir notu ulaştı, bu not bu rivayetleri reddetmektedir. Kendisi şöyle der: İslam’dan önce Araplar arasında hatta dünyanın bazı yerlerinde hala revaçta olduğuna göre, eğer savaş ve vuruşma olmasa bile yine de esir yakalanıp köle yapılırdı. Bu ayet (yani Enfal suresinin 68. Ayeti) bu çirkin adeti kaldırmaktadır. Şöyle devam ediyor: Bedir savaşında Müslümanlar bazı esirler yakalayınca hz. Resulüllah (sav) o esirlerle ilgili sahabelerin görüşünü bildirmesini istedi. Hz. Ömer’in (ra) görüşü onların öldürülmesi gerektiği yönündeydi. Hz. Ebubekir ise, fidye alınarak onların salıverilmesi yönünde görüş bildirdi. Hz. Resulüllah (sav) hz. Ebubekir’in (ra) görüşünü beğendi ve fidye alarak esirleri bıraktı. Bu ayet inince güya Taberi’nin tefsirine göre Allah-u Teala, hz. Resulüllah’ın (sav) bu davranışından hoşlanmadı. Fakat bu tefsir yanlıştır. Birincisi Allah o zamana kadar öyle bir hüküm indirmemişti. İkincisi bu olaydan önce hz. Resulüllah (sav) Nahla’da iki adamdan fidye alarak serbest bırakmıştı. Üçüncüsü bu sözkonusu ayetten sadece iki ayet sonra Allah-u Teala Müslümanlara şu izni vermektedir: Ganimet mallarından elinize geçenleri yiyin, o helal ve temizdir. Nitekim Taberi’nin tefsiri yanlıştır ve doğru tefsir şudur: Bu ayette genel bir kural belirlendi. Bu kurala göre ancak resmen savaş olduğu takdirde esir alınabilir.

Hz. Ömer’in (ra) kızı hz. Hafsa’nın (ra) kocası Bedir savaşına katıldı ve Bedir’den sonra hastalanarak vefat etti. O zaman hz. Hafsa’nın (ra) yaşı 20’den fazla idi. Nitekim hz. Ömer (ra), hz. Osman (ra) ve sonra da hz. Ebubekir (ra) ile hz. Hafsa (ra) ile nikahlanmaları için konuştu. Her ikisi de bu konuda sessiz kalıp olumlu bir cevap vermeyince hz. Ömer (ra) üzüldü. Peygamber Efendimizin (sav) yanına gittiğinde Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Ömer, merak etme, Allah isterse Hafsa’ya Osman ve Ebubekir’den daha iyi koca nasip edecektir. Hz. Mirza Beşir Ahmed şöyle der: Peygamber Efendimiz (sav) bunu şu sebeple söyledi ki kendisi hz. Hafsa (ra) ile evlenmek ve kendi kızı Ümmü Gülsüm’ü (ra) de hz. Osman (ra) ile evlendirmeye karar vermişti. Hz. Osman (ra) ve hz. Ebubekir (ra) ikisinin de bundan haberi vardı, bu yüzden onlar hz. Ömer’in (ra) teklifini geçiştirmişlerdi. Hz. Resulüllah (sav) bizzat kendisi adına hz. Hafsa’ya (ra) evlilik mesajı gönderince hz. Ömer (ra) büyük bir mutlulukla kabul etti ve Hicri 3 yılı Şaban ayında hz. Hafsa (ra) hz. Resulüllah (sav) ile nikahlanarak Ümmü’l Müminin arasına girdi.

Uhud Gazvesinde Kureyş neredeyse dört bir taraftan şiddetle saldırınca Müslümanların sancaktarı hz. Mus’ab bin Umeyr (ra) şehit oldu. Bunun üzerine kendisi hz. Resulüllah’a (sav) çok benzediği için hz. Resulüllah’ın (sav) şehit olduğu haberi yayıldı. Bu haberle Müslümanlar çok korktular, üzüntüye kapılıp azimlerini kaybettiler ve dağıldılar.  Hz. Mirza Beşir Ahmed şöyle der: O zaman Müslümanlar üç duruma bölündüler. Bir grup hz. Resulüllah’ın (sav) şehit olduğu haberini duyup kaçmıştı, fakat onlar çok azdı. Bir diğer grup bu haberi duyup azmini kaybetmişti ve artık savaşmanın faydasız olduğunu düşünüyordu. Üçüncü grup ise aynı şekilde savaşmaya devam ediyordu. Bu, Müslümanlar için çok sert bir sınanma ve imtihan anıydı. Nitekim hz. Ömer (ra) bile karamsarlığa kapılıp bir tarafa oturmuştu. Peygamber Efendimizin (sav) hayatta olduğunu öğrenenler divaneler gibi savaşıyor ve Peygamber Efendimizin  (sav) etrafında toplanıyordu. Hz. Resulüllah (sav) birkaç sahabe ile birlikte dağın eteğine ulaşınca kafirlerin bir grubu oraya saldırdı. Peygamber Efendimiz (sav) o zaman, ey Allah! Bunlar bizim yanımıza ulaşamasınlar, diye dua etti. Bunun üzerine hz. Ömer (ra) birkaç muhacir ile birlikte o müşriklere karşı koydu ve savaşa savaşa onları geri püskürttü.

Hz. Mirza Beşir Ahmed şöyle yazar: Ebu Süfyan birkaç yandaşı ile birlikte Müslümanların toplandığı o geçide doğru ilerledi ve “Müslümanlar! Aranızda Muhammed (sav) var mı” diye seslendi. Hz. Resulüllah (sav) hiçbir cevap vermemelerini emretti. Daha sonra o, hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer’i (ra) sordu. Yine Peygamber Efendimizin (sav) emriyle hiç kimse cevap vermedi. Bunun üzerine Ebu Süfyan yüksek sesle böbürlenerek, bunların hepsi öldürüldü, hayatta olsalar cevap verirlerdi, dedi. Bunun üzerine hz. Ömer (ra) dayanamadı ve gayri ihtiyari, ey Allah’ın düşmanı! Sen yalan konuşuyorsun, biz hepimiz hayattayız ve Allah sizi bizim elimizle rezil rüsva edecek, dedi. Ebu Süfyan, Ulu Hubal, yani ey Hubal! Senin şanın yüce olsun, diye nara attığında; kendi adı söylendiğinde sessiz kalınmasını emreden hz. Resulüllah (sav), Allah-u Teala karşısında putun ismi anılır anılmaz dayanamadı ve niye cevap vermiyorsunuz, buyurdu. Deyin ki, Allahu ağla ve ecel, yani büyüklük ve yücelik sadece Allah’a mahsustur. Ebu Süfyan, “Uzza bizim yanımızdadır ve Uzza sizinle birlikte değildir” dedi. Peygamber Efendimiz (sav) sahabelere şöyle demelerini emretti: “Allahu Mevlana, vela Mevla leküm” Uzza da neymiş, bizimle birlikte Allah vardır, O bizim yardımcımızdır ve sizin hiçbir yardımcınız yoktur.

Hz. Resulüllah (sav) Uhud Gazvesinden sonra Medine’ye döndüğünde münafıklar ve Yahudiler mutluluklarını göstermeye başladılar ve Muhammed (sav) krallık peşindedir, bugüne kadar hiçbir peygamber bunun uğradığı kadar zarara uğramamıştı, dediler. Hz. Ömer (ra) bu münafıkları öldürmek için Peygamber Efendimizden (sav) izin istedi fakat Peygamber Efendimiz (sav) izin vermedi ve “ben, kelime-yi şehadet okuyanları öldürmekten men edildim,” buyurdu.

Huzur-i Enver, Hz. Ömer (ra) ile ilgili olayları anlatmaya gelecek sefer devam edeceğini söyledikten sonra mazlum Filistin halkı için bir kere daha duaya çağırdı. Şöyle dedi: Gerçi savaş sona erdi ama tarih bildiriyor ki bir müddet sonra şu veya bu bahane ile düşman bu mazlum Filistinlilere yine zulmediyor. Allah-u Teala merhamet eylesin ve Filistinlilere de gerçek özgürlük nasip olsun. Allah onlara akıl ve feraset sahibi lider nasip etsin.

Aynı şekilde, zulmün hedef tahtası haline getirilen Ahmediler için de dua edin. Özellikle Pakistanlı Ahmediler için çok dua edin. Allah-u Teala onları korusun.

Bundan sonra Huzur-i Enver, aşağıda isimleri yazılı merhumlardan hayırla bahsetti ve onların gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.

1- Sayın Kureyşi Muhammed Fazlullah bey. 27 Nisan’da vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

2- Sayın Seyyid Beşirüddin Ahmed bey. 83 yaşında takdir-i İlahi sonucu vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

3- Sayın Beşaret Ahmed Hayder bey.  71 yaşında iken geçen günlerde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

4- Sayın Doktor Muhammed Ali Han bey, 67 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

5- Sayın Rafi Han bey, 30 Mart’ta 82 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

6- Avustralya’dan sayın İyaz Yunus bey, 24 Mart’ta selde boğularak vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

7-Sayın Mian Tahir Ahmed bey, 67 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

8- Sayın Refik Aftab bey, geçen ay 63 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

9-  Sayın Zarina Ahtar hanım, geçen ay vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

10- Sayın Hafız Muhammed Ekrem bey, 80 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

11- Sayın Çodri Nur Ahmed Nasır bey, 82 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

12-  Sayın Mahmud Ahmed Minhas bey, 75 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.

 

Bir Öncekini Oku

14.5.2021 – Ey Kalp! Sen bu insanları ho şgör. Onlara acıma duygularıyla bak, çünkü bu insanlar benim Peygamberimi (sav) sevdiğini iddia ederler.

Bir Sonrakini Oku

Muslih Mevud Hz. Mirza Beşirüddin Mahmud Ahmed’in çocukluğu ve gördüğü terbiye