Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 21 Ağustos 2020’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden okuduktan sonra şöyle buyurdu:
Bugün bahsedeceğim Bedir sahabesi Hz. Zübeyr bin Avam’dır. Onun annesi, Hz. Resulüllah’ın halası Hz. Safiye binti Abdulmuttalip idi, aynı şekilde o Hz. Hatice’nin de yeğeni idi. Hz. Zübeyr’in hanımı Esma, Hz. Ebubekir’in kızı idi. Böylece o, aynı zamanda Hz. Resulüllah’ın (sav) bacanağı idi. Aşere-i Mübeşşere’den olan Hz. Zübeyr, İslam’ı ilk kabul edenler arasında dördüncü veya beşinci kişi idi. Aynı şekilde o, Hz. Ömer’in kendisinden sonra hilafet seçimi için aday gösterdiği 6 kişilik komitenin bir parçasıydı. Hz. Zübeyr genç yaşında İslam’ı kabul ettiğinde amcası, İslam’ı terk etsin diye onu hasıra sararak duman verirdi. Ancak onun sebatlı ayakları zerre kadar titremedi.
Hz. Zübeyr’in annesi Hz. Safiye, çocukken onu, korkusuz ve yiğit olsun diye döverdi. Huzur-i Enver, Hz. Safiye’nin bu konulardan oluşan bazı şiirlerini sunduktan sonra şöyle dedi: Bu, onun terbiye etme ve yiğit hale getirme yöntemiydi, bizim bu çok iyi bir yöntemdir dememiz gerekmez. Genellikle bugünlerde bundan dolayı itimat azalır.
Hz. Zübeyr, Habeşistan’a yapılan her iki hicrete de katıldı. Medine’ye hicret ettiğinde o, Hz. Münzir bin Muhammed’in yanında kaldı. Hicret sırasında hanımı Hz. Esma’nın doğum yapması yakındı, nitekim Kuba’da Abdullah bin Zübeyr dünyaya geldi. Bunun üzerine Hz. Esma onu alıp Hz. Resulüllah’ın (sav) huzuruna geldi. Peygamber Efendimiz (sav) bu yeni doğmuş bebeği kucağına aldı ve mübarek tükürüğünü onun ağzına sürdü. Sonra hurmayı çiğneyerek ağzına koydu ve dua etti. Abdullah, İslam’da Medine’ye hicretten sonra doğan ilk bebekti. Hz. Resulüllah (sav) hicretten önce Hz. Zübeyr ile Hz. Abdullah bin Mesud arasında muvahat kurdu ve hicretten sonra Hz. Selma bin Selame’nin din kardeşi oldu. Hz. Zübeyr, bereketli olsun diye oğullarına şehitlerin ismini verirdi. Hz. Zübeyr’in oğlu bir defa kendisine, Hz. Resulüllah’tan (sav) herhangi bir rivayet beyan etmemesinin sebebini sordu. Bunun üzerine o şöyle dedi: Ben İslam’ı kabul ettiğimden beri Peygamber Efendimizden (sav) asla ayrı kalmadım, ancak ben Peygamber Efendimizin, bir kimse bile bile bana yanlış bir söz isnat ederse o cehennemdeki yerini hazırlamıştır, buyurduğunu duydum. Hz. Zübeyr bu yüzden ihtiyatlı davranırdı.
Hz. Zübeyr, Allah yolunda kılıcını kınından çıkaran ilk kişiydi. Olay şöyle oldu: Bir defa Hz. Zübeyr Mekke’nin bir vadisinde dinleniyordu ki Hz. Resulüllah’ın (sav) şehit olduğu haberini duydu. Bunun üzerine kılıcını çekip hızlıca çıktı. Yolda Hz. Resulüllah (sav) ile karşılaştı, Peygamber Efendimiz onu durdurup kılıcını çekmesinin sebebini sordu. Bunun üzerine Hz. Zübeyr, ben bütün Mekkelileri öldürmeye niyetlenmiştim diye arz etti. Peygamber Efendimiz onun hakkında özel olarak dua etti. Hz. Zübeyr, Bedir Gazvesi de dahil bütün gazvelere katıldı. Bedir günü iki atlıdan biri, sarı sarık giymiş olan Hz. Zübeyr idi. Hz. Resulüllah (sav) onu gördüğünde, melekler de Zübeyr’inkine benzer sarık giyerek indiler, buyurdu. Hz. Zübeyr şöyle beyan eder: Uhud gazvesi günü Hz. Resulüllah (sav) benim için şöyle dedi: annem babam sana kurban olsun. Uhud gazvesi günü Peygamber Efendimiz (sav), müsle yapılmış (uzuvları kesilmiş) naaşların yakınında bir kadın görünce, bu acı verici manzarayı görmesinden hoşlanmadı. Hz. Zübeyr onu tanıdı, o, kardeşi Hamza’nın defni için iki örtü getirmiş olan annesi Hz. Safiye idi. Peygamber Efendimize bu durum söylendiğinde kendisi, Hz. Safiye’nin, Hz. Hamza’nın naaşını görmesine izin verdi. Hz. Safiye o durumda, olağanüstü sabır ve dayanma gösterdi.
Hendek gazvesinde, Peygamber Efendimizin (sav) teşviki üzerine Hz. Zübeyr, Beni Kureyza’dan haber getirmek için gönüllü oldu. Bunun üzerine Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Her peygamberin bir havarisi olur, benim havarim de Zübeyr’dir.
Hayber gazvesinde Yahudilerin meşhur lideri öldürüldüğünde kardeşi Yasir “men yübariz” (karşıma kim çıkacak) diye nara attı. Hz. Zübeyr onunla karşılaşmak için ileri çıktı ve o, Hz. Zübeyr’in elinden öldü.
Hz. Hatib Bin Ebi Balta’a, Hz. Resulüllah’ın (sav) bir kararını haber veren mektubu bir kadına vererek Mekkelilere gönderdiğinde Hz. Resulüllah (sav), Hz. Ali, Hz. Mikdad ve Hz. Zübeyr’i o mektubu geri almak için yollamıştı. Hz. Hatib’in bu gizli işi üzerine Hz. Ömer çok öfkelendi ve onu öldürmek için izin istedi. Bunun üzerine Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Hatib, Bedir gazvesine katılmıştır ve Allah-u Teala Bedir ashabı için semadan bakarak, siz ne yaparsanız yapın Ben sizi affettim, buyurmuştur.
Mekke’nin fethinde Hz. Zübeyr, at üzerinde ordunun sağ tarafındaydı. Hz. Resulüllah (sav) asasıyla Hubel adlı putu düşürdüğünde Hz. Zübeyr, Uhud’da Ebu Süfyan’ın gururla attığı ulu hubel narasını hatırlattı.
Huneyn Gazvesinde Hz. Zübeyr, son derece cesurca, sebat ile kafirlere karşı koydu ve mızrakla saldırarak geçidi kafir liderlerden temizledi.
Yermük savaşında sahabelerin ısrarı üzerine saldırıya geçtiklerinde Hz. Zübeyr o kadar süratli bir şekilde kafirlerin saflarını yardı ki hiç kimse destekçi olarak yanında olamadı. Mısır seferi günlerinde Hz. Amr Bin Elas’ın ricası üzerine Hz. Ömer on bin asker ve dört komutan gönderdi ve buyurdu ki bu komutanlardan her biri bin askere bedeldir. Bu dört komutandan biri de Hz. Zübeyr idi.
Hz. Ömer’in belirlediği altı kişilik hilafet komitesi kendi haklarını üç kişiye devretmeyi düşündüklerinde Hz. Zübeyr kendi hakkını Hz. Ali’ye verdi. Huzur-i Enver, Hz. Osman’ın halife seçilmesiyle ilgili detaylı olayları anlattıktan sonra şöyle dedi: Hz. Zübeyr ile ilgili konular daha devam etmektedir, inşallah gelecek sefer anlatacağım.
Hutbenin ikinci kısmında Huzur-i Enver üç merhumdan hayırla bahsetti ve gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.
Cenazelerden biri Peşaverli Muhammed Ahmed beyin oğlu sayın Mirac Ahmed’dir. Cemaat aleyhindeki yeni tahrik sebebiyle Ahmediye muhalifleri onu 12 Ağustos’ta kendisinin tıbbi malzeme dükkanının önünde ateş ederek şehit ettiler. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Şehit olduğunda merhum yaklaşık 61 yaşındaydı. Şehit, cemaatle namaza bağlı, hilafete son derece vefalı, mal fedakarlığında önde gelen, tebliğ yapan ve halka dert ortağı olmak vasıflarına sahipti. Uzun müddet Peşaver cemaatinin ziyafet sekreteri olarak bulundu. Arkasında hanımı, üç oğlu ve bir kızı kaldı.
İkinci cenaze, Naruval’den Muhammed Nasır Ahmed’in oğlu Mürebbi Edib Ahmed Nasır’dır. Merhum, 9 ağustosta 27 yaşındayken tifodan dolayı kısa bir hastalık döneminden sonra vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum Temmuz 2017’de Camia Ahmediye’de eğitimini tamamlamıştı ve Nezaret ıslah-u-irşad çatısı altında çalışıyordu. Merhum oruca ve namaza bağlı, yumuşak kalpli, mütevazi tabiatlı ve yumuşak lisana sahipti. Vakfın gerçek ruhunu anlayarak hayatını geçiren biriydi. Eşyaların tam olmadığı tek odalık merkezde çok sabırla görev yaptı.
Üçüncü cenaze, Şeyh Muhammed Hüseyin beyin oğlu sayın Hamid Ahmed Şeyh’dir. Merhum 12 ağustosta kalp krizinden dolayı 85 yalında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Kendisi, Hz. Mesih-i Mevud’un sahabesi Şeyh Nur Ahmed beyin torunu idi. Son derece ihlaslı, namaza düşkün, mali fedakarlık hareketlerine tam manasıyla katılan biriydi. Kendisi yeminli mimar idi ve Pakistan İslamabad’da IAAAE’nin müdürü olarak ve başka değişik pozisyonlarda hizmet etti. Arkasında iki oğul ve bir kız bıraktı.
Hutbenin sonunda Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.
٭…٭…٭