Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 23 Şubat 2024’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu: Bugün Muslih Mevud Gaybi Haberinin bazı yönlerinden bahsedeceğim. Her Ahmedinin bildiği gibi, bu gaybi haberin gerçekleşmesi hakkında her yıl toplantılar da düzenlenir. 20 Şubat 1886’da Hz. Mesih-i Mev’ud (as) çeşitli özelliklere sahip bir oğulun doğacağını haber vermişti. Ancak şunun açıkça bilinmesi lazım ki o gün hz. Muslih Mevud’un doğum günü kutlanmıyor. Aksine gaybi haberin gerçekleşmesi kutlanmaktadır. Çünkü onun doğumu 12 Ocak 1889’da olmuştu.
Ebeveynlerin, Muslih Mevud gaybi haberinin ne olduğunu okuyup çocuklarına anlatmaları gerekir. Bu, eski sahifelere uygun olarak, önceki peygamberlerin bile haber verdikleri muazzam bir gaybi haberdir. Sonra da hz. Resulüllah’ın verdiği gaybi habere uygun olarak Allah-u Teala hz. Mesih-i Mevud’a bunu ilan etmesini emretti.
Hz. Mesih-i Mev’ud şöyle buyurdu: Rahim u Kerim, Yücelik ve Üstünlük sahibi, her şeye kadir olan Allah (celle şanühü ve azze ismühü) kendi vahyi ile bana hitaben şöyle buyurdu: Benden istediğin gibi, isteğine uygun olarak sana bir rahmet mucizesi veriyorum. Senin yakarışlarını duydum ve senin dualarına kendi rahmetimle kabuliyet makamında yer verdim ve senin yolculuğunu (yani Huşyarpur ve Ludhiyana yolculuğunu) senin için mübarek kıldım. İşte sana kudret, rahmet ve yakınlık mucizesi ihsan edilmektedir; Lütuf ve ihsan alameti sana verilmektedir; Fetih ve zaferin anahtarı sana nasip olmaktadır. Ey muzaffer sana selam olsun. Allah bunu söyledi, ta ki yaşamayı arzulayan ölümün pençesinden kurtulsun ve kabirlerdekiler dışarı çıksınlar; Ta ki İslam Dininin şerefi ve Kelamullah’ın mertebesi insanlara gözüksün; Ta ki hak bütün bereketleriyle gelsin ve batıl bütün uğursuzluklarıyla kaçsın; Ta ki insanlar anlasınlar ki Ben Kadir’im ve ne istersem yaparım; Ta ki kesin olarak inansınlar ki Ben seninle beraberim; Allah’ın varlığına iman etmeyen, Allah ve Allah’ın dinini ve O’nun Kitabını ve O’nun pak Resulü Muhammed Mustafa’yı (sav) inkar edip yalancı gözüyle görenler; işte onlara apaçık bir alamet olsun ve suçluların yolu belli olsun. İşte sana müjde olsun ki; bir güzel ve pak erkek çocuk sana verilecek. Bir zeki oğul sana bahşedilecek. O çocuk, ancak senin dölünden ve ancak senin zürriyetinden ve neslinden olacak.
Sonra bu gaybi haberde o çocuğun özellikleri beyan edildi, bunlardan bir ikisini ben anlatıyorum. Şöyle buyurdu: O, çok zeki ve anlayışlı olacak. O zahirî ve manevî bilgiler ile doldurulacaktır. O, esirlerin serbest bırakılmasına vesile olacaktır. Bunlar, o uzun gaybi haberin birkaç noktasıdır. Sonra biz gördük ki beyan edilen müddet içinde o çocuk doğdu ve gaybi haberin anlattığı elli veya elli bir noktanın hepsi onun zatında gerçekleşti. Hz. Muslih Mevud’un hilafet döneminin her günü, bu gaybi haberin gerçekleşmesini büyük bir şanla ortaya koyuyor ve Ahmediye Cemaatinin her ilerlemesi onun parlak bir delilidir. Bu gaybi haber hakkında, cemaatle herhangi bir bağı olmayan, Hindistan’ın tanınan şahsiyetlerinden insaflı kimselerin şahitliğini size sunuyorum.
Mevlana Gulam Resul Mihr Bey, Rozname Zemindar Gazetesine bağlı bir araştırmacı, yazar, gazeteci ve tarihçidir. O, Şeyh Abdulmacid Bey’e şöyle dedi: Sizlerin hiçbir kitabında, bu olağanüstü insanın başarıları hakkında tam bir bilgi bulunmuyor. Biz kendisini yakından gördük, defalarca görüştük. Onun varlığı Ümmet-i Müslime için baştan başa fedakarlık doluydu. Ben onun varlığında, partizanlık taassubunun izini bile görmedim, o çok ama çok zeki birisiydi. Ne yazık ki Müslümanlar Mirza (Beşirüddin Mahmud) Bey’in değerini bilmediler. Şiddetli muhalefet fırtınasına rağmen ben Mirza Bey’i asla üzgün ve bıkkın bir şekilde görmedim.
Lala Bimsin’in oğlu, Keşmir’in eski Baş Hakimi sayın Lala Kenver Sin, hz. Muslih Mevud’un “Dünya dillerinde Arapça’nın yeri” adlı konuşması hakkında düşüncesini belirterek kendi konuşmasında şöyle dedi: Onun verdiği konferans, son derece ilmi ve felsefi güzelliğe sahipti. Ümit ediyorum ki o konuşmanın etkisi benim kalbimde uzun süre devam edecektir. Halbuki Hz. Muslih Mevud (ra) dünyevi eğitim bakımından ilkokulu bile bitirmemişti. Allah-u Teala onu, söz verdiği gibi öyle bir ilimle doldurmuştu ki yabancılar bile onu methetmekten kendilerini alamadılar. Hz. Muslih Mevud’un (ra) halife olmasından birkaç gün sonra Amerikalı bir papaz Kadiyan’a geldi ve birkaç önemli dini soru sorarak şöyle dedi: Bugüne kadar Müslümanların en büyük alimleri ve hocaları bile bu sorulara, tatmin edici bir cevap veremediler. Ben bu soruları sizin halifenize yöneltmek için özel olarak geldim. Hz. Muslih Mevud (ra) o soruları sakin bir şekilde dinledi ve öyle tatminkar cevaplar verdi ki o papaz şöyle dedi: Bu güne kadar böyle makul ve böyle delilli ispatlı konuşma hiçbir Müslüman’ın ağzından duymamıştım. Anlaşılıyor ki sizin halifeniz çok büyük bir ilim adamı ve din alimidir ve çok derin bir görüşe sahiptir. O, bunu söyleyip büyük bir saygıyla hz. Muslih Mevud’un elini öptü ve geri döndü. İşte gaybi haberin şanı budur.
Hz. Muslih Mevud’un “Nehru Raporu ve Müslümanların Çıkarları” kitabı hakkında görüş bildirenler şöyle yazdılar: Huzur’un tam vaktindeki bu rehberliğinden Müslümanların yüksek tabakası çok memnun oldular ve Müslümanların siyasi grupları tarafından çok beğenildi. Ahmediye Cemaatinin imamı tam ihtiyaç anında Müslümanlara yardım ettiği için Müslümanların büyük liderleri, metheden kelimelerle kendisine şükranlarını eda ettiler. Nitekim birçok arkadaş, hz. Müfti Muhammed Sadık Bey’e şöyle dediler: Gerçek ve fiili iş, ancak sizin cemaatiniz tarafından yapılıyor ve cemaatinizdeki intizam başka hiçbir yerde görülmüyor. Siyaset Gazetesi şöyle yazdı: Dini ihtilaflar bir kenara bırakılıp bakılacak olursa, sayın Beşirüddin Mahmud Ahmed Bey’in literatür alanında yaptığı iş, hacmi ve ifade gücü itibariyle her türlü övgüyü hak ediyor.
Mevlana Muhammed Ali Cevher Bey, “Londra Yuvarlak Masa Konferansı” hakkında kendi Gazetesi Hamderd’de şöyle yazar: Sayın Mirza Beşirüddin Mahmud ve onun muntazam cemaatinden bu satırlarda bahsetmezsek nankörlük olur. Kendisi, inanç konusundaki ihtilaflara bakmaksızın bütün ilgisini Müslümanların hayrına vakfetti.
Hz. Muslih Mevud’un başlangıçta “All India Kashmeer Komitesi”nin başkanı seçilmesi ve daha sonra onun başkanlığından istifa etmesi üzerine meşhur, cesur ve korkusuz müdür, Seyyid Habib Bey Siyaset Gazetesinde şöyle yazdı: Eğer inanç ihtilafı yüzünden Mirza Bey seçilmezse o zaman bu hareket tamamen başarısız olur ve Müslüman Ümmeti çok zarar görür. Bence Mirza Bey’in yokluğu, komitenin ölümüyle aynıdır.
Doktor Allame Muhammed İkbal konusunda Cemaate karşı birçok şeyler söylenmektedir. Fakat onun sözleri de kayıtlarda mevcuttur. 24 Mart 1927’de Lahor’da, başkanlığını Allame İkbal’in yaptığı bir toplantı oldu. Hz. Muslih Mevud orada bir konuşma yaptı. O konuşmadan sonra Allame İkbal Bey şöyle dedi: Lahor’da çok uzun bir süreden sonra böyle bir konuşma duyuldu. Özellikle Mirza Bey’in Kur’an-ı Kerim ayetlerinden çıkarıp ortaya koydukları noktalar son derece güzeldir. O konuşmadan elde ettiğim lezzet zayi olmasın diye kendi konuşmamı daha fazla uzatamam. Serdar Şevket Hayat Han Bey, “Hindistan’ın Özgürlüğü için Çaba” hareketinin kurucu üyesiydi. O kendi kitabı “Kayıp Millet”te şöyle yazdı: Birgün Kaid-i Azam (Muhammed Ali Cinnah) tarafından bana şu mesaj ulaştı: Kadiyan’a git ve Efendi Hazretlerine benim şu ricamı ilet: “Pakistan’ın elde edilmesi için temiz dualarınız ve himayetiniz ile destek olunuz. Kendisi şöyle devam ediyor: Ben mesajı ilettiğimde Efendi Hazretleri şöyle dedi: Ben ilk baştan beri onun görevi için duacıyım ve hiçbir Ahmedi seçimde, “Muslim League” (Partisine) karşı olmayacaktır. Eğer birisi hainlik ederse o onun cemaatinin korumasından mahrum olacaktır.
Asıl adı Miya Muhammed Şefi olan “Mim şın” ismiyle meşhur yazar ve siyasetçi, hz. Muslih Mevud’un vefatı üzerine Lahor günlüğüne şöyle yazdı: Mirza Beşirüddin Mahmud Ahmed, hilafet makamına geldikten sonra, cemaatini düzene oturtmasından ve Sadr Encümen Ahmediye’yi faal ve canlı bir idare yapmasından onun sınırsız idare kuvveti belli olmaktadır. O herhangi bir üniversite diplomasına sahip olmadığı halde, kişisel olarak mütalaalar yaparak kendini gerçekten allame denilmeye layık kılmıştı. Mirza Sahib, güzel bir hatip ve etkili bir yazardı ve Cemaat’in ilerlemesinin önünü açmak için her fırsatı tereddüt etmeden kullanırdı.
Hz. Muslih Mevud (ra) çeşitli konularda Cemaate, genel olarak da Müslümanlara rehberlik etti. Kitapları birçok kalın ciltlerden oluşmuştur. Bir kısmı yayınlandı, bir kısmı yayınlanmak üzeredir. Hutbeleri vardır. Eski kayıtlardan basılmamış notlar, yahut hutbeler veya konuşmalarda, Kur’an-ı Kerim’in tefsirleri bulunmaktadır. Onlar da inşallah yayınlanacaktır. Birçok kitapları İngilizcede de yayınlanmıştır. Urduca bilmeyenlerin bu ilmi hazineden istifade etmeye çalışması lazım. Allah-u Teala hepimizi bu ilim hazinelerinden faydalanmaya muvaffak kılsın.
Huzur-i Enver, hutbenin sonunda Pakistan ve Yemenli Ahmediler; Ayrıca Filistinliler için duaya çağırdı. Daha sonra, Gana’da cemaatin kuruluşunun 100 senesinin tamamlanması münasebetiyle düzenlenen 100. Yıl calsasının başarısı için duaya çağırarak şöyle dedi: İnşallah Calsada, buradan benim canlı konuşmam da olacak. Allah-u Teala her açıdan bereketli kılsın.
FacebookTwitterای میل کے ذریعے شیئر کریںپرنٹ کریں
٭…٭…٭