24.03.2023 - Hz. Mesih-i Mevud’un yazıları ışığında Cuma Suresinin ilk ayetlerinin tefsiri ve Vadedilmiş Mesih’in zamanının alametleri - Müslüman Ahmediye Cemaati

24.03.2023 – Hz. Mesih-i Mevud’un yazıları ışığında Cuma Suresinin ilk ayetlerinin tefsiri ve Vadedilmiş Mesih’in zamanının alametleri

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 24 Mart 2023’de İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.

Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra Cuma Suresinin 3. Ve 4. Ayetlerini okudu ve daha sonra şöyle dedi: Bu ayetlerin tercümesi şöyledir: Okuma yazması olmayanlara, aralarından yüce bir Peygamber gönderen ancak O’dur. O, onlara (Allah’ın) ayetlerini okur, onları tertemiz kılar ve kendilerine Kitap ile hikmeti öğretir. Oysa onlar, daha önce apaçık sapıklık içindeydiler. Onlardan başkalarına da, o­nu gönderecektir. Ancak onlar, henüz bun­lara katılmış değiller. (Allah) her ­şeyden üstündür, hikmet sahibidir.

23 Mart günü Ahmediye Cemaatinde “Yevm-i Mesih-i Mev’ud” adıyla bilinir. Dün 23 Mart idi. Bizler şanslı kimseleriz ki Allah-u Teala kendi vaadine ve hz. Resulüllah’ın bildirdiği gaybi haberlere uygun olarak gönderilen çağımızın imamı Mesih-i Mev’ud ve Mehdi-yi Mâ’hud’u kabul etmeyi bize nasip etti.

23 Mart 1889’da Hz. Mesih-i Mev’ud (as) Ludhiyana’da biat alarak ihlaslı kimselerin cemaatini kurdu. Cuma Suresinin, demin okuduğum ayetlerinde hz. Resulüllah’ın (sav) sadık hizmetkarının gelişi ve onun vasıtasıyla bir cemaatin kurulacağının müjdesi verilmiştir. Bunun dışında da diğer ayetler ve hadislerde bu müjde vardır. Şimdi ben bu ayetlerin açıklaması ve gelecek olan Vadedilen Mesih’in zamanının çeşitli alametleriyle onların detaylarını, Hz. Mesih-i Mev’ud’un (as) kelimeleriyle anlatacağım. Aynı şekilde onun iddiasının ne olduğunu da özet olarak kendisinin kelimeleriyle sunacağım.

Bu ayetlerin tefsirinde Hz. Mesih-i Mev’ud (as) şöyle buyurur: Bu ayetin özü şudur: İlah o ilahtır ki insanlar ilim ve hikmetten tamamen habersiz oldukları bir vakitte peygamber gönderdi. Nefsi tekamüle erdiren ve insanlığın benliğini kemal seviyesine ulaştıran dini hikmetler tamamen kaybolmuştu. İşte tam o zaman Allah-u Teala ümmi Peygamberini (sav) gönderdi ve bu Resul onların nefislerini pak etti ve Kitabın bilgisi ve hikmeti ile onlara ihsanda bulundu, yani ilahi alametler ve mucizelerle onları yakin-i kamil mertebesine kadar ulaştırdı. Devamında şöyle buyurdu: Ahir zamanda ortaya çıkacak başka bir topluluk daha vardır ve o grup da önceki karanlık ve sapıklık içinde olacak. O zaman Allah onları da sahabelerin durumuna getirecek. O kadar ki onların doğruluğu ve katıksız imanı da sahabelerin doğruluğu ve katıksız imanı gibi olacak. Sahih hadiste geçmektedir; Bu hadis sırasında hz. Resulüllah (sav), elini Selman Farisi’nin omzuna koydu ve o zaman ile ilgili şöyle buyurdu: Kur’an gökyüzüne kaldırılacak. İşte bu, Mesih-i Mevud’un zamanıdır. Fars asıllı kişi de ancak ismi Mesih-i Mev’ud olandır.

Kendisi şöyle buyurdu: Bu ayetin manası şudur ki tam bir dalaletten sonra hidayet ve hikmeti elde edenler ve hz. Resulüllah’ın (sav) mucizelerine ve bereketlerine şahit olan iki grup vardır. İlki sahabeler ve ikinci grup ise sahabeler gibi olanlardır ve bunlar ise Mesih-i Mevud’un topluluğudur. Çünkü bu grup da hz. Resulüllah’ın (sav) mucizelerini görenlerdir. Bugünlerde de aynısı oldu. Nitekim 13 asır sonra hz. Resulüllah’ın mucizelerinin kapısı açıldı ve insanlar kendi gözleriyle onları müşahede ettiler. Dar Kutni’nin naklettiği hadis ve Fetava İbni Hacer’in naklettiğine uygun olarak Ramazan ayında ay ve güneş tutulması gerçekleşti. Sonra Mesih-i Mevud’un zamanında çıkacağı beyan edilen kuyruklu yıldızın çıktığını da binlerce insan gördü. Aynı şekilde Java (yanardağının) ateşine de binlerce insan şahit oldu. Aynı şekilde veba hastalığının yayılmasını ve haccın durdurulmasını da herkes gözleriyle gördü. Ülkede trenlerin çalışmaya başlaması ve develerin işe yaramaz hale gelmesi; bütün bunlar hz. Resulüllah’ın (sav) mucizelerindendi ki bunlar aynen sahebelerin mucizeleri gördüğü gibi bu zamanda görüldü. İşte bu yüzden Allah-u Teala bu ahir zaman grubunu  “minhüm” (onlardan olanlar) kelimesiyle adlandırdı ve böylece bunların da mucizelere şahit olmak bakımından sahabelere benzediğine işaret etti. Düşünüp bakın! 13 asırdır böyle “minhac-ı nübüvvet” (peygamberlik yoluna) kim erişmiştir.

Bizim cemaatimizin birçok bakımdan sahabelerin cemaatine benzerliği vardır. Bunlar da, Allah’ın mucizelerinden ve taptaze desteğinden nur ve katıksız iman buluyorlar; Aynen sahabelerin bulduğu gibi. Bunlar da Allah yolunda, insanların küfretmesine, gülüp alay etmelerine, kötü konuşmalarına ve akrabalık bağlarını kesmelerine katlanıyorlar; Aynen sahabelerin katlandığı gibi. Bunlar da Allah’ın mucizeleri ve İlahî yardım ile pak bir hayat elde ediyorlar; aynen sahabelerin elde ettiği gibi. Onların çoğu namazda ağlarlar ve secde yerlerini gözyaşlarıyla ıslatırlar; Aynen sahebelerin ağladığı gibi. Onların çoğu vahiy ve ilham ile müşerref olurlar; Aynen sahabelerin müşerref olduğu gibi.

Nasıl ki bu cemaat sahabelere benziyorsa aynı şekilde bu cemaatin imamı olan şahıs da hz. Resulüllah (sav) ile benzerlik taşımaktadır. Aynen, hz. Resulüllah’ın (sav) bizzat buyurduğu gibi: Mehdi-yi Ma’hud’un durumu hz. Resulüllah’a benzer olacaktır. Onun zatında iki benzerlik olacaktır; Bir benzerlik hz. İsa’nın zatıyla olacak ki bu sebeple ona “Mesih” denilecektir; İkinci benzerlik hz. Resulüllah (sav) ile olacak ve bu sebeple ona “Mehdi” denecektir.

Hz. Mesih-i Mev’ud (as) kendi iddiası hakkında şöyle buyurur: Allah-u Teala mevcut durumu görüp zamanın türlü türlü fısk, isyankarlık ve günah ile dolu olduğunu görüp beni hakkı tebliğ ve ıslah etmek gayesiyle gönderdi. Üstelik halk 13. asrı bitirip 14. asrın başına varmıştı. O zaman ben bu emre uyarak, yazılar, bildiriler ve konuşmalar vasıtasıyla halk arasında şöyle nida etmeye başladım: Bu asrın başında dini tazelemek üzere gelmesi gereken zat benim. Ta ki böylece yeryüzünden kalkmış olan iman yeniden kökleşsin.

Gelecek olan Mesih-i Mev’ud’un o olduğunun delili nedir? Bu konuda kendisi şöyle buyurur: Mesih-i Mevud’un hangi zamanda, hangi ülkede ve hangi kasabada ortaya çıkacağı Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden ispat ediliyorsa; hangi özel işler Mesih-i Mev’ud’un zatının amacı olarak belirlendiyse; hangi yeryüzü ve gökyüzü olayları Mesih-i Mev’ud’un ortaya çıkışının alametleri olarak belirtildiyse; ve de hangi ilimler ve irfanlar Mesih-i Mev’ud’un özelliği olarak belirtildiyse; bütün bunları Allah-u Teala benim zatımda ve benim zamanımda ve benim ülkemde topladı.

Cemaatin ilerlemesi ile ilgili Hz. Mesih-i Mev’ud (as) şöyle buyurur: Bundan 23 yıl önce Berahin-i Ahmediye’de şu vahiy yazılıdır: İnsanlar bu cemaati yok etmeye çalışacaklar. Her plana başvuracaklar fakat Allah-u Teala daima bu cemaati destekleyecektir. Huzur-i Enver şöyle dedi: Bu destek, bu gün de devam etmektedir.

Allah-u Teala Hz. Mesih-i Mev’ud’a (as) Berahin-i Ahmediye’de şöyle buyurmuştu: “Fesahat ve belagat pınarı senin dilinden akıtıldı.” Bu mucizenin delili onun kitaplarıdır. Birçok kitabı yüksek seviyeli Arapçayla yazıp (benzerini yazabilene) binlerce Rupi (para) ödülüyle yayınlandı. Ama hiç kimse karşısına çıkamadı.

Dualarının kabulü konusunda Huzur-i Enver Abdulkerim isimli öğrenciyi örnek olarak sundu. Bu çocuk Kadiyan’a okumak için gelmişti ve onu kuduz bir köpek ısırmıştı. Mümkün olan bütün tedavilere başvurulduktan sonra doktorlar onun iyileşmesinden umutlarını kestiklerini belirtince Hz. Mesih-i Mev’ud (as) Allah-u Teala’ya son derece ızdırap içinde dua etti. O zaman duanın kabulünün bu çok özel durumu da müşahede edildi. Nitekim kısa bir sürede bu öğrencinin durumu düzelmeye başladı ve birkaç gün içinde tamamen iyileşti.

Huzur-i Enver, Dr. Alexander Dowie, Gulam Destigir Kasurî ve Çırağ Din Cemmunî’nin misallerini de sundu.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Gelecek olan Mesih ve Mehdi geldi ve hz. Resulüllah’ın hakiki sadık hizmetkarı budur ve ona tabi olmak hz. Resulüllah’ın (sav) emrinin gereği zorunludur. Müslümanlar eğer bu gerçeği anlarsalar, dünyada ilerleme ve üstünlüklerini yeniden ikame etme imkanına kavuşurlar. Aksi takdirde aynı bu durumda kalacaklardır.

Hutbenin sonunda Huzur-i Enver, Ahmediyet dünyası, Pakistan, Burkina Faso ve Bangladeş Ahmedileri için ayrıca dünyanın mahvoluştan kurtulması için duaya çağırdı. Alfazl International Gazetesinin günlük hale gelmesi üzerine onu okumaya ve satın almaya teşvik etti. Ayrıca Alfazl’da makale yazanlar için dua etti.

Detaylara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz (Urduca).

https://www.alfazl.com/2023/03/24/66649/
https://www.alfazl.com/2023/03/24/66655/

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

17.03.2023 – Kur’an-ı Kerim’in Mükemmellikleri – Allah’ın Mükemmel Sözü Üzerinde Düşünmek

Bir Sonrakini Oku

Cübbeli Ahmet Hoca’ya Cevap. 4. Bölüm – Hz İsa as Gökten mi İnecek?