25.09.2020 - Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli Bedir sahabesi Hz. Bilal Bin Rebah’ın güzel vasıfları - 3 - Müslüman Ahmediye Cemaati

25.09.2020 – Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli Bedir sahabesi Hz. Bilal Bin Rebah’ın güzel vasıfları – 3

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 25 Eylül 2020’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu:

Hz. Bilal’den bahsediyordum. Bir defa Hz. Resulüllah (sav) Hz. Bilal’e şöyle buyurdu: Senin cennette benim önümde olmanın sebebi nedir? Dün akşam cennete girdiğimde önümde senin ayak seslerini duydum. Hz. Bilal şöyle arzetti: Ben her ne zaman ezan okursam iki rekât nafile namaz kılarım, ne zaman abdestim bozulsa tekrar abdest alırım. Gece veya gündüz her ne zaman abdest aldıysam o abdest ile mutlaka namaz kıldım. Kendimce bundan daha çok ümit veren bir amel yapmadım.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Bunun anlamı sadece şudur: Manevi temizlik ve gizli ibadet sebebiyle Allah-u Teala ona öyle bir makam verdi ki Hz. Bilal bayram günlerinde elinde mızrak ile Peygamber Efendimizin önü sıra  nasıl yürüyorsa aynı şekilde cennette de Peygamber Efendimizle birliktedir.

Bir rivayete göre Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Ben cennette birinin ayak sesini duyunca Cebrail’e, bu ayak sesi kimindir, diye sordum. Cebrail, bu Bilal’in ayak sesidir dedi. Hz. Ebubekir şöyle dedi: Keşke ben Bilal’in annesinin karnından doğsaydım. Keşke Bilal’in babası benim babam olsaydı. Bir zamanlar hakir görülerek taşlar üzerinde sürüklenen Bilal’in makamı ne kadar yüksektir.

Hz. Mirza Beşir Ahmed şöyle der: Hz. Ömer’in hilafet döneminde Şam fethedildiğinde bir defa Hz. Ömer’in ısrarı üzerine Hz. Bilal ezan okudu, bunun üzerine Hz. Ömer de dahil olmak üzere bütün sahabeler o kadar ağladılar ki hıçkırıkları kesildi.

Bir yerde Vadedilen Mesih’in İkinci Halifesi kadınlara hitap ediyordu. Kehf suresinin kırk altıncı ayetindeki “elbakiyatüs-salihat” (kalıcı iyilikler)  ile ilgili olarak Hz. Bilal’den bahsederek şöyle dedi: Birkaç gün önce bir Arap geldi ve ben Bilal’in neslindenim dedi. O doğru mu söylüyordu yalan mı bilinmez, ama o anda  benim canım ona sarılmak istiyordu. Çünkü o, Hz. Muhammed-i Mustafa’nın (sav) camisinde ezan okuyan zatın evlatlarındandır. Bugün Bilal’in (ra) nesli ve mal varlıkları nerededir? Ama onun Hz. Resulüllah’ın camisinde okuduğu ezan hala mevcuttur ve devam edecektir. İşte bunlar, kalıcı iyiliklerdir.

Hz. Bilal’den kırk dört hadis rivayet edilmiştir. İki sahih (Buhari ve Müslim) hadis kitabında dört rivayet yer alır. Bir rivayette Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Cennet, üç kişinin; Ali, Ammar ve Bilal’in gelmesinden dolayı çok mutludur. Bir defa Hz. Ömer, Hz. Ebubekir’in faziletlerinden bahsederek Bilal’i işaret etti ve dedi ki, bizim liderimiz olan Bilal, Hz. Ebubekir’in iyiliklerinden bir iyiliktir. Çünkü Bilal’i o özgür kılmıştı.

Hz. Selman, Hz. Süheyb ve Hz. Bilal bir ortamda idiler, bu esnada Ebu Süfyan geldi. Bunun üzerine onlar, Allah’ın kılıçları Allah’ın düşmanının boynuna inmedi, dediler. Hz. Ebubekir bunu duyunca onları bundan men etti. Hz. Ebubekir bunu Peygamber Efendimize anlattığında o şöyle buyurdu: Muhtemelen sen onları kızdırdın. Eğer onları kızdırdıysan kesinlikle Rabbini kızdırdın demektir. Hz. Ebubekir derhal geri gitti ve o yoksul sahabelerden af diledi.

Hz. Ali’den nakledilen bir rivayete göre Hz. Resulüllah (sav), kendi tayin ettiği 14 lider  arasında Hz. Bilal’i de saydı. Aynı şekilde bir yerde Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Bilal, şehitler ve müezzinlerin şahıdır, ne kadar iyi bir insandır. Kıyamet günü boynu en uzun olan Hz. Bilal olacak. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Bilal’e cennette bir deve verilecek ve o onun üzerinde gidecek. Hz. Resulüllah (sav), Bilal’in (ra) hanımına şöyle buyurdu: Bilal, bana ait olduğunu söylediği hangi sözü sana ulaştırırsa o kesinlikle doğrudur. Sen Bilal’e asla öfkelenme, aksi takdirde Bilal’i kızdırdığın süre boyunca yaptığın ameller kabul edilmeyecek.

Hz. Resulüllah (sav), Hz. Bilal’e şöyle buyurdu: Bilal! Yoksulluk ile öl, zenginlik ile ölme, yoksa ateşte kalırsın. Yani herhangi bir dilenciyi kovma ve hep biriktirip harcamamazlık yapma. Hz. Bilal yatağa uzandığında şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Sen benim hatalarımı bağışla ve eksikliklerimden dolayı beni mazur gör.

Hz. Bilal hicri 20 yılında Şam yahut Halep’te vefat etti. Vefat ettiğinde yaşı 60’tan fazla idi.

Vadedilen Mesih’in ikinci halifesi, Hz. Bilal’in makam ve mertebesini anlatarak şöyle buyurur: Hz. Resulüllah (sav) Mekke’de doğdu, sonra Arap milletinden idi ayrıca Araplar arasında da Kureyş kabilesinde doğdu ki Kureyş kabilesi, diğer Arap kabilelerini bile düşük görürdü. Hz. Resulüllah (sav), kendilerince diğer milletleri hakir ve rezil olarak gören kimselerden değildi. Peygamber Efendimiz, Yunanlıları ve Habeşistanlıları da Arapları sevdiği gibi severdi. Başka milletlerle Peygamber Efendimizin savaşları oldu, bu savaşlar neticesinde o kavimlerin hükümetleri sona erdi. Buna rağmen o milletlerin içinde Peygamber Efendimize karşı bir sevgi doğdu. Hz. Resulüllah’a iman eden ve sonra da kendini tamamen ona adayan kölelerin gösterdiği  sevgi gibi bir sevgi Hz. İsa’ya tabi olanlarda görülmez. İnceleyelim bakalım, acaba Habeşistanlı bir köle olan Hz. Bilal, Peygamber Efendimize muhabbet beslemeyi, tolerans göstermenin ve kalbini kırmamanın bir yolu olarak mı gördü yoksa gerçek bir muhabbetle mi sevdi?

Hz. Muslih Mevud (ra) Hz. Ömer’in hilafet döneminde Hz. Bilal’in ezan okumasından bahsederek şöyle buyurdu: Hz. Bilal Habeşistanlıydı, Araplar onları hizmetçi olarak kullanırlardı ve de onun Arap milleti ile hiçbir kan bağı yoktu. Peki bu olayın onun üzerinde nasıl bir etkisi oldu. Hz. Bilal ezanı bitirdiğinde bayıldı ve birkaç dakika sonra vefat etti. İşte bu Hz. Resulüllah’ın (sav), “benim nezdimde Arap ile Arap olmayan arasında hiçbir fark yoktur” iddiasının delilidir. Başka milletlerin Peygamber Efendimiz sayesinde sergiledikleri bu sevgi ve aşk en büyük fiili tanıklıktır. Çünkü kendi milletlerinin bile sevemeyeceği kadar Hz. Resulüllah’ın onları sevdiğini kesin olarak biliyorlardı.

Huzur-i Enver şöyle buyurdu: İşte Seyyidna Bilal buydu. O, efendisine (sav) karşı aşk ve vefa ve Allah’ın tevhidini kalbine yerleştirmek ve de onu göstermek konusunda öyle bir örnek ortaya koydu ki bizim için en güzel örnektir. Bugün bizim de necatımız ancak, tevhidin kökleştirilmesi ve Hz. Resulüllah’a (sav) aşkın bu örneklerini göstermektedir. Yüce Allah bizi buna muvaffak kılsın. Hz. Bilal (ra) ile ilgili anlatılacaklar bugün burada sona erdi.

Hutbenin ikinci kısmında Huzur-i Enver beş merhumdan hayırla bahsetti ve onların gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.

İlk cenaze, Trinidad Tobago’dan Tayyip Yakup beyin oğlu muhterem  Mübelliğimiz Mevlana Talip Yakup beydir. Merhum 8 eylülde altmış üç yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. O, 1979’da hayatını dine vakfetti ve Rabvah Camia Ahmediye’ye girdi. 1989’da oradan şahid diploması aldı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde son derece ihlaslı hizmetler yapmak kendisine nasip oldu. Merhum, arkasında bir erkek ve iki kız evlat, iki erkek ve üç kız kardeş bıraktı.

İkinci cenaze, eski vekil-ül mal 3 ve naip sadr Tahrik-e Cedit olan muhterem mühendis İftihar Ali Kureyşî beydir. O, 3 haziranda doksan dokuz yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Devlet memurluğundan emekli olduktan sonra 1983’de hayatını dine vakfetti ve üstüste hizmetlerde bulundu.

Üçüncü cenaze, Rabvah’ın eski Sadr Umumisi Hekim Hurşid Ahmed beyin hanımı sayın Raziye Sultana hanımefendidir. Merhume musiye idi ve seksen bir  yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Arkasında bir kız evlat bıraktı.

Dördüncü cenaze, Kadiyan’ın naip nazır Beytül Mal görevlisi olan muhterem Muhammed Tahir Ahmed beydir. O, 28 mayısta 57 yaşında iken karaciğer kanserinden, Kadiyan Nur Hastanesinde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum, 1989’dan itibaren otuz bir yıl boyunca çeşitli şubelerde hizmet etme fırsatı buldu. Merhum arkasında yaşlı anne babasına ilaveten bir eş  ve iki oğul bıraktı.

Bir diğer cenaze, Gana Uluslararası Camia Ahmediye’nin öğretmenlerinden Mirza Halil Ahmed Beg beyin oğlu Akil Ahmed’dir. O, Pakistan’a gitmişti, kısa bir hastalık döneminin ardından 13 yaşında Takdir-i İlahi ile vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Huzur-i Enver, Allah merhumun derecelerini yükseltsin ve anne-babası ve kız kardeşlerine dayanma gücü versin diye dua etti.

Hutbenin sonunda Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Bugünlerde cenazeler buraya getirilmediği için bir çok kimse cenaze namazı kıldırmamı rica ediyorlar. Vaktin kısa olması sebebiyle bütün cenazelerden bahsetmek mümkün olmuyor. Bu yüzden ismini söylemesem de burada kıldırdığım cenaze namazına hepsi dahil oluyor. Allah-u Teala onların hepsine mağfiret etsin ve hepsinin geride kalanlarına sabır ihsan etsin ve vefat edenlerin iyiliklerini devam ettirmeye muvaffak kılsın. Amin.

٭…٭…٭

 

Bir Öncekini Oku

İslam tarihinde Nasih ve Mensuh’a muhalefet edenler var mıydı?

Bir Sonrakini Oku

Ahmediye Cemaatinin Mealinde mecazi yorumlar yoğun ama bu Kuran’ın apaçıklık ilkesine ters değil mi?