Huzur-i Enver 28 şubat 2020’de İslamabad’da Mübarek camisinde Cuma hutbesi verdi. Hutbe, çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver şöyle dedi: Bugün anlatacağım sahabenin ismi hz. Mus’ab bin Umeyr (ra)’dir. O, Kureyş’in Beni Abdü’d Dar kabilesinden idi. Künyesi Ebu Abdullah idi, bununla birlikte Ebu Muhammed olarak da beyan edilir. Babasının ismi Umeyr bin Haşim, annesinin ismi Hunas yahut Hanas binti Malik idi ve varlıklı bir kadındı. Hz. Mus’ab’ın anne babası onu çok severdi. Annesi onu nimetler içinde naz ile büyüttü. Annesi ona en iyi sarık ve en iyi elbiseleri giydirirdi ve hz. Mus’ab Mekke’nin en iyi kokularını kullanır, Hazermut bölgesinde yapılan ve zengin kimselere özel olan hazremi ayakkabıları, oradan getirterek giyerdi. Hz. Mus’ab’ın hanımı, hz. Resulüllah’ın mübarek zevcesi, ümmül müminin hz. Zeyneb binti Cahş’ın kızkardeşi olan Hamne binti Cahş idi. Ondan Zeynep isimli bir kızı oldu. Hz. Resulüllah (sas) Mus’ab bin Umeyr’den bahsettiğinde buyururdu ki, ben Mus’ab’dan daha güzel ve nimetler ve lüks içinde yetişmiş başka birini görmedim.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Mus’ab bin Umeyr yüksek mertebeli bir sahabe idi ve başlangıçta İslam’ı kabul eden ilklere dahildi. Hz. Resulüllah (sas) Dar-ı Erkam’da tebliğ yaparken o İslam’ı kabul etti fakat annesi ve kavminin muhalefetinden endişelenerek bunu gizli tuttu. Hz. Mus’ab (ra) gizli gizli Peygamber Efendimizin huzuruna gelmeye devam etti. Bir defa Osman bin Talha onu namaz kılarken görüverdi ve onun ailesine ve annesine haber verdi. Anne babası onu hapsetti. Hz.Mus’ab Habeşistan’a hicret edinceye kadar hapis kaldı. Bir müddet sonra bazı muhacirler Habeşistan’dan Mekke’ye geri döndüler, hz. Mus’ab bin Umeyr de onlara dahildi. Annesi onun azimli durumunu görünce muhalefet etmeyi terk etti ve onu kendi haline bıraktı.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Mus’ab bin Umeyr’e iki hicret nasip oldu. Önce Habeşistan’a sonra Medine’ye hicret etti. Hz. Saad bin Ebi Vakkas şöyle beyan eder: Ben hz. Mus’ab bin Umeyr’in lüks içindeki zamanını da gördüm, Müslüman olduktan sonraki zamanını da. O, İslam için o kadar sıkıntıya katlandı ki ben onun derisinin, yılanın derisinin soyulup yeni deri çıkardığı gibi soyulduğunu gördüm. Bunlar fedakarlığın hayret verici seviyesiydi. Birgün Peygamber Efendimiz sahabelerin yanında oturuyorken hz. Mus’ab bin Umeyr geldi. Onun üzerindeki yamalıklı elbise, deri parçaları ile yamanmıştı. Nerde en iyi elbiseler, nerede Müslüman olduktan sonraki yamalı elbiseler. Sahabeler hz.Mus’ab’ı görünce başlarını eğdiler, çünkü onlar da hz. Mus’ab’ın değişen durumu için bir şey yapamazlardı. Hz.Mus’ab gelip selam verdi, hz. Resulüllah (sas) selamına karşılık verdi ve onu en güzel şekilde methetti. Şöyle buyurdu: Elhamdülillah, dünyadar insanlara dünya nasip olsun, ben Mus’ab’ı, Mekke’de ondan daha zengin birinin olmadığı zamanda gördüm. O, anne babasının en kıymetli çocuğu idi ama Allah ve Resulü’nün sevgisi onu bugün bu duruma kadar getirdi. O, her şeyi Allah ve Allah rızası için terketti. Hz. Ali’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir: Biz, hz. Resulüllah (sas) ile camide oturuyorduk ki Mus’ab bin Umeyr (ra) geldi, üzerinde deri parçalarıyla yamanmış bir örtü vardı. Hz. Resulüllah (sas) onu görünce, onun nimetler ve bolluk içinde olduğu önceki dönemini ve şimdiki halini hatırlayıp ağlamaya başladı. Sonra şöyle buyurdu: Sizin bir elbise ile sabahlayıp, ikinci elbiseyi akşam kullandığınız devir gelince haliniz nasıl olacak? (Yani o kadar zenginlik nasip olacak ki sabah akşam elbise değiştireceksiniz.) Sonra şöyle buyurdu: yemek kaplarının bir gidip biri gelecek. (Yani yemekler de çeşit çeşit olacak ve çeşitli kurslar olacak, bugünlerde revaçta olduğu gibi.) Ve Kabe’ye örtü örtüldüğü gibi siz de evlerinize örtü asacaksınız. Çok kıymetli örtüler kullanılacak. (Bu, aynen bugünlerdeki bolluğun manzarasıdır yahut Müslümanlara sonradan nasip olan ferahlık.) Sahabeler dediler ki Ya Resulallah! Acaba biz o zaman bu günden çok iyi durumda mı olacağız ve ibadet için daha mı müsait olacağız? Acaba öyle zenginlik olacak ki ibadet için müsait olacağız, bütün meşakkat ve zorluklardan kurtulacağız mı? Peygamber Efendimiz (sas), hayır, aksine bugününüz, o günlerden çok daha iyidir. Sizin şimdi ki (ibadet) durumunuz ve (ibadet) seviyeniz, sonradan gelecek olan zenginlik halindekinden çok daha yüksek.
“Siret Hatem-ün Nebiyyin” kitabında hz. Mirza Beşir Ahmed, Habeşistan hicreti hakkında şöyle yazdı: Peygamber Efendimizin buyruğu üzerine Peygamberliğin 5. Yılında 11 erkek ve 4 kadın Habeşistan’a hicret ettiğinde onlardan biri de hz. Mus’ab bin Umeyr’di. Birinci Ukbe biati dolayısıyla Medine’den gelen 12 kişi Peygamber Efendimizin elinden biat etti. Bunlar Medine’ye geri gittiklerinde, onlara Kuran okutması ve İslam’ı öğretmesi için, hz. Resulüllah (sas) hz. Mus’ab bin Umeyr’i onlarla birlikte yollamıştı. Hz. Mus’ab (ra) Medine’de Kari ve Mukri öğretmen isimleriyle tanındı. Hz. Mus’ab Medine’de hz. Esed bin Zırara’nın evinde kaldı. Kendisi namazlarda imamlık vazifesi de yaptı. Bir süre Hz. Esed bin Zırara’nın evinde ikamet etti ama sonradan hz. Saad bin Muaz’ın evine taşındı. Hz. Beraa bin Âzip’den şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Resulüllah’ın muhacir sahabelerinden Medine’ye bizim yanımıza ilk gelen Mus’ab bin Umeyr ve İbni Ümmü Mektum idi. Medine’ye geldiklerinde bu her iki sahabe bize Kuran okutmaya başladı, sonra Ammar, Bilal ve Saad geldi. Hz. Ömer bin Hattab da sahabeleri de yanına alarak geldi, onlardan sonra hz. Resulüllah (sas) teşrif etti. Ben Medinelilerin, Peygamber Efendimizin gelişine sevindikleri kadar mutlu olduklarını hiç görmedim. Kız çocukları ve erkek çocukları bile dediler ki, siz Allah’ın Resulüsünüz, bize teşrif ettiniz. Siret Haten-ün Nebiyyin kitabında hz. Mirza Beşir Ahmed, hz. Mus’ab bin Umeyr ile ilgili ayrıca şöyle beyan eder: Dar-ı Erkam’da iman edenler de ilklerden sayılır. Onların en meşhurları şunlardır: Birincisi Mus’ab bin Umeyr. O, Beni Abdu-d Dar kabilesinden idi, çok yakışıklı ve de kendi hanedanında son derece saygın ve sevilen biri olarak kabul edilirdi. Bu, hicretten önce Medine’ye İslam tebliğcisi olarak ilk gönderilen genç ermiş idi. Onun vasıtasıyla Medine’de İslam yayıldı. Yine bir Siret kitabında, Hz. Mus’ab bin Umeyr’in hicretten önce Medine’de Cuma kıldıran ilk kişi olduğu yazılıdır.
Hz. Mus’ab ikinci Ukbe biatinden önce, Medine’de Cuma namazı kıldırmak için Hz. Resulüllah’tan (sas) izin istedi ve Peygamber Efendimiz de izin verdi. Hz. Mus’ab bin Umeyr (ra) Medine’de hz. Saad bin Hayşeme’nin evinde ilk Cuma’yı kıldırdı, Medineli 12 kişi o namaza katıldı. Bu vesile ile bir keçi kestiler. Hz. Mus’ab bin Umeyr, İslam’da Cuma namazı kıldıran ilk şahıstı. Fakat başka bir rivayet de vardır. Bu rivayete göre Medine’de ilk Cuma kıldıran şahıs, Hz. Ebu İmama Esed bin Zirara idi. Ne olursa olsun, Hz. Mus’ab ilk mübelliğ idi. Hz. Mus’ab (ra) Hz. Esed bin Zirara’yı yanına alır tebliğ gayesiyle Ensar’ın değişik mahallelerine giderdi. Birçok sahabe Hz. Mus’ab’ın tebliği ile Müslüman oldu. Onlardan ileri gelen sahabeler vardı. Mesela, hz. Saad bin Muaz (ra), Hz. İbad bin Beşir (ra), hz. Muhammed bin Mesleme (ra), hz. Esed bin Haziir (ra) vesaire bunlardandı. Huzur-i Enver, hz. Mus’ab’ın (ra) tebliğ çalışmalarını ve çabalarını anlattı ve şöyle dedi: Saad bin Muaz ve Esed bin Elhaziir, İslam’ı kabul ettikten sonra ikisi birleşip kendi elleriyle kavimlerinin putunu çıkarıp kırdılar. Hz. Mus’ab’ın tebliği vasıtasıyla bir çok kimseler Müslüman oldular. Huzur-i Enver şöyle dedi: Hz. Mus’ab bin Umeyr ile ilgili daha anlatılacaklar var. İnşallah gelecek hutbede devam edeceğim.
Hutbenin sonunda Huzur-i Enver iki merhumdan bahsetti ve Cuma namazından sonra her iki merhumun gaip cenaze namazlarını kıldıracağını duyurdu.
٭…٭…٭