8.11.2024 - Tahrik-e Cedit’in 90. Yılında Cemaat fertlerinin yaptığı mali fedakarlıklar ve 91. Yılın başladığı duyurusu - Müslüman Ahmediye Cemaati

8.11.2024 – Tahrik-e Cedit’in 90. Yılında Cemaat fertlerinin yaptığı mali fedakarlıklar ve 91. Yılın başladığı duyurusu

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 8 Kasım 2024’te Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd, Fatiha Suresi ve Bakara Suresinin 275. Ayetini ve tercümesini okuduktan sonra şöyle dedi: Allah’ın lütfuyla Ahmediye Cemaati Allah’ın bu emrine uygun olarak mal fedakarlığında birbiriyle yarışmaktadır. Cemaatin farklı çandaları vardır. Zorunlu çandalar vardır: Aam çandası, vasiyet çandası vesaire. Sonra Tahrik-e Cedit ve Vakfe Cedit fonları de vardır. Her yerde her zaruret anında Ahmediye Cemaatinin fertleri ihlas ve vefa ile maddi fedakarlıkta bulunurlar.  Maddi zorluklara düşme korkusu taşımadan gizlice de açıkça da fedakârlık yaparlar.

Bu devirde dünya, dünyevi zevk ve sefaya dalmışken, mal biriktirme peşinde koşarken, Ahmediler maddi fedakarlıklarda bulunmaktan büyük mutluluk duyarlar. Bazıları bu fedakarlıklarını gizlice yapar ve kimsenin bilmemesini isterler. Ahmediye Cemaati çoğunlukla düşük ve orta gelir seviyesindeki insanlardan oluşur. Ancak dediğim gibi, olağanüstü miktarlarda bağış yapan insanlar da vardır.  “Cemaat onca proje başlatmış, bizim gelirimiz kısıtlı, nereden verelim” demeden, içten bir coşkuyla fedakârlık yaparlar.

Biliyorum, bazı insanlar çok büyük fedakarlıklar yapıyorlar. Hatta öyle ki, kendi ihtiyaçlarından kısarak, çocuklarının masraflarını azaltarak bu fedakarlıklarda bulunuyorlar. Ve asla “Çok büyük fedakarlık yaptık!” Ya da “Neden bu kadar sıkıntıya giriyoruz?” diye düşünmüyorlar ya da böyle bir şey söylemiyorlar. Demiyorlar ki “Bizim de filan gaye için ihtiyacımız var, şimdi ihtiyaç hasıl olunca Cemaat bize yardım etsin.” Asla hiçbir şekilde ihsanda bulunduklarını ima etmiyorlar, mecbur kalsalar bile son derece tevazu ile isteklerini belirtiyorlar, üstelik bunu da borç şeklinde istiyorlar.

Bazı insanlar ise bağış yapmak için farklı bir yöntem kullanıyorlar. Bir kutu ayırıyorlar ve her yıl veya her zaman elde ettikleri gelirden bir miktarı bu kutuya atıyorlar. Böylece yıl sonunda toplanan parayı bağışlıyorlar.

Hz. Muslih Mevud (ra) Tahrik-e Cedit hareketini başlattığında kendisi, Ahmedilerin sade bir hayat sürmelerini talep etmişti. Şöyle buyurmuştu: Sade bir hayat sürerek para biriktirin ve buna göre harcayın. Sonuç olarak, bazı insanlar çok sade bir yaşam sürerler ve büyük miktarlarda bağış yaparlar. Dışarıdan bakıldığında bu kadar büyük bir miktarı verebilecek durumda olmadıkları düşünülebilir, ancak onlar binlerce dolar, pound veya euro bağışlarlar.

Bu maddi dünyada, bu ülkelerde yaşayıp bu kadar fedakarlıkta bulunmak çok büyük bir iştir. Özellikle Pakistan, Hindistan veya Afrika ülkeleri gibi yoksul ülkelerde yaşayan Ahmediyelerin imkanları çok kısıtlıdır ve geçimleri bile zordur. Buna rağmen fedakarlıktan vazgeçmezler ve Allah’ın rızasını kazanmak için hem gizlice hem de açıkça harcamalar yaparlar. Sürekli olarak Hz. Mesih-i Mevud’un (as) şu sözünü hatırlar ve o düşünceyle hareket ederler:

“Gündüz gece bu düşüncededir ki, O sevgili ne zaman razı olacak?”

Kısacası, gerçek müminler ve Allah-u Teala’nın rızasını elde edenler işte bunlardır.

Öyleleri de vardır ki ne zaman bir proje başlatılsa yahut Tahrik-e Cedit veya Vakfe Cedit ilan edildiğinde borç alarak ödeme yaparlar. Halbuki borç alarak katılmak gerekli değildir. Onlar hiç korkmazlar, onlar bilirler ki Allah yolunda harcadıklarında Allah bizzat kendisi onu tamamlayacaktır.

Allah Teala Ahmediye Cemaati’ne çok büyük fedakarlıklar yapan insanlar nasip etmiştir. Diğerlerinin yaptığı gibi beş on lira verip bunu yüz defa mescitte duyurmak gibi bir şey değil. Benim karşıma çokça örnek gelir ki, insanlar büyük fedakarlıklarda bulunmak için can atarlar. Bu durum Afrika, Avrupa ve Asya ülkelerinde de görülmektedir.”

Fakir insanlar çok büyük fedakarlıklarla bağış yaparlar. Maddi olarak bakıldığında bu bağışlar çok küçük gibi görünse de, Allah katında çok büyük bir değeri vardır. Uzak diyarlardaki fakir ülkelerin insanlarında da bu ruh vardır. Bağış yapmakla Allah’ın rızasını kazanmanın yanı sıra, Allah onları her türlü korkudan korur ve ihtiyaçlarını karşılar.

Mesela Tanzanya’nın Amir Sahibi yazdı ki, yeni bir Müslüman olan Abdullah bey var. O, bağış yapmanın iki faydasını gördüğünü söyledi. Birincisi, bağış yapmaya başladıktan sonra rızkının arttığını, ikincisi ise dükkân sahibi olarak her zaman malının çok hızlı satıldığını ve dükkanının hemen boşaldığını belirtti. Hatta yeni mal alıp satarak kar etmeye başladığını söyledi. O, bunların hepsinin Allah yolunda malî kurban vermenin bir sonucu olduğuna inanıyor.

Almanya’nın Rodgau cemaati başkanı, cemaatlerinin belirlenen mali hedefi tamamladığını ve cami inşaatı için daha fazla bağış toplamaya devam ettiklerini söylüyor. Hüddamul-Ahmediye kaidi, cemaati Tahrik-e Cedit’e daha fazla katılım göstermeye teşvik etti. 2019’dan beri mali fedakarlıklara daha fazla önem verildi ve bağışlarda olağanüstü bir artış oldu; birkaç bin eurodan yüz binlere ulaştı. Bu süre zarfında bazı Vakfe zindigiler, bir aylık ödeneklerinin tamamını cemaate vermeyi kabul etti ve bu durum diğerlerini de büyük fedakarlıklara teşvik etti. Bir arkadaş, bu hareketle birlikte büyük bir miktarda bağışta bulundu ve ertesi yıl sözünü iki katından fazla artırdı. Allah’ın lütfu ile o, daha cazip iş teklifleri aldı ve daha karlı anlaşmalar imzaladı ve böylece binlerce euro bağışlayabildi. Bu fedakarlık ruhu onun hayatında sadelik ve tasarruf duygusunu artırdı, hatta sade kıyafetler giymeye ve sade bir yaşam sürmeye başladı. Mal sekreteri, onun dış görünüşünden bu kadar büyük bir fedakârlık yaptığını anlamanın mümkün olmadığını söylüyor.

Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Bu vesileyle Karaçi’den Şeyh Mecid Sahib aklıma geldi. O, çok büyük maddi fedakarlıklar yapardı ve evinin giderleri için az bir miktar ayırıp diğer bütün hizmetlere büyük bir hevesle katılırdı. 4. Halifetü’l Mesih (rh) zamanında Kur’an-ı Kerim’in yayılması ve diğer hizmetler için çok büyük fedakarlıkta bulunmuştu. Ve şöyle derdi: ‘Benim yaptığım bütün ticaret aslında cemaat içindir.’ İşte Allah-u Teala cemaatte böyle insanları yaratmıştır ve yaratmaya devam edecektir. Yani onlar para biriktirmek için değil, cemaatin ihtiyaçlarını karşılamak için kazanırlar.

Calgary’da bir öğrenci var. O, imanının nasıl güçlendiğini şöyle anlatıyor: Herkes bana öğrenciyken iş bulmanın zor olduğunu söylüyordu. Çok dua ettim ve Tahrik-e Cedit’in en ön saflarında yer alan, bin dolar veya daha fazla bağışta bulunanlar arasına adımı yazdırdım. Bağış yapmanın bereketiyle Allah bana öyle bir ihsanda bulundu ki, üç gün içinde iş buldum. Böylece bir sömestr bile kaybetmedim, hem de para kazandım. İnsanlar buna çok şaşırdı.

Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki Baş Mübelliğ şöyle diyor: İsa Bey bana hayatında birçok sorun olduğunu, evdeki durumlarının da kötü olduğunu ve cemaatten borç istemeyi düşündüğünü söyledi. Bir gün Tahrik-e Cedit ve Allah yolunda fedakârlık etmekle ilgili bir konuşma dinledi. Konuşmada ‘Allah yolunda bir kuruş verene, Allah on katını geri verir’ deniyordu. İsa Bey, ‘Ben de bunu deneyeyim’ dedi ve o günden itibaren bağış yapmaya başladı. Allah’ın bir lütfu ile Türkiye’de elmas ticareti yapan bir tüccar onu şirketine aldı ve hayatı gitgide düzelmeye başladı. Allah’ın izniyle şimdi evi var, arabası var, yeni bir motosiklet almış. Eskiden motosikletini tamir ettirebilecek parası bile yoktu.

Huzur-i Enver buyurdu ki: Sadece fakir ülkelerde değil, her yerde imanları kuvvetli olan insanlar bu manzaraları görürler. Yani iyi niyetle Allah rızası için fedakârlık etmek isteyen ve yapan herkes bu manzaraları görür. Allah Teala, ister zengin ülkelerde ister fakir ülkelerde yaşasınlar, bu insanlara bu manzaraları göstererek dinlerini güçlendirir, imanlarını kuvvetlendirir.

Belçika’dan bir kadın, yaptığı fedakarlıkla ilgili şöyle yazdı: İş arıyordum, birçok yere başvurdum ama her yerden ret cevabı alıyordum. ‘Deneyimin yok’ deniliyordu. Tahrik-e Cedit’in mali yılının sonuna gelindiğinde, sözümü tuttuğum halde Allah rızası için daha fazla bağış yapmaya karar verdim. Belki Allah beni bu zor durumdan kurtarır diye düşündüm. Sonra bağışıma ekleme yaptım. Daha birkaç gün geçmişti ki iki farklı yerden iş teklifi aldım ve tam istediğim yerde, evime çok yakın bir yerde işe başladım. Bu benim için bir mucize gibiydi.

Bu tür sayısız olaylar var ki, Allah Teala insanların imanını güçlendirmek için gösterir durur. Ve bunu gören diğer insanlar da etkilenerek fedakârlık ruhunu kazanır. Cemaatte Kur’an ayetinde de geçtiği gibi gizlice sadaka veren, kimsenin bilmemesini isteyen insanlar da vardır. Mesela bir yerin mal sekreterinin yazdığına göre ‘Cemaatin posta kutusu açıldığında içinde bin Euro olan bir zarf buldum. Üzerinde sadece Tahrik-e Cedit bağışı yazıyordu, isim veya herhangi başka bir bilgi yoktu.’ Bir başka olayda da mali sekreterlerin biri, binlerce Euro bağış yapan birinin adının gizli tutulmasını istediğini belirtmiş. Yani bu kişi biliyor ki ben bağış yaptım, bu yeter, herhangi bir yerde ilan edilmesi gerekmez.

“Huzur-i Enver buyurdu ki: Allah Teala bu şekilde, yani gizlice bağış yapan ve sürekli artan bir şekilde fedakarlıkta bulunan insanları cemaate nasip etmiştir. Bazı insanlar Almanya’da 50.000 Euro gibi büyük miktarlarda bağış yapmışlar ve kimseye söylememişler. İsimlerinin açıklanmamasını istemişler. Afrika’da, Avrupa’da, Amerika’da da böyle insanlar var.

Bundan sonra Huzur-i Enver, Tahrik-i Cedid’in 90. yılının sona erdiğini ve 91. yılın başladığını duyurdu. Bir önceki yıl, dünya çapındaki Müslüman Ahmediye Cemaati, geçen yıla kıyasla 779.000 Sterlin’in üzerinde bir artışla 17,98 milyon Sterlin fedakarlık sunmuştur. Bu, dünyadaki zor mali duruma rağmen gerçekleşmiştir.

Huzur-i Enver, mali fedakarlık sunan herkes için dua etti; Allah mallarına ve hayatlarına bereket versin, hayatlarını en iyi şekilde yaşasınlar, nesilleri bakımından gözleri esen olsun ve Allah ile olan bağlarını artırmaya devam etsinler.

Huzur-i Enver, aşağıdaki iki merhumun cenaze namazını kıldıracağını söyledi:

Emine Çakmak Sahi

İlk cenaze hazırda bulunan merhume Emine Çakmak Sahi Hanım’ın cenazesidir. Merhume, merhum Mubarak Sahi’nin eşi ve Türk asıllıydı. Geçen günlerde 75 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin. 1996 yılında hayatını vakfetmişti. Kendisi Türkiye’nin ilk musisi ve ilk Lacna İmaillah başkanı olma şerefine nail olmuştur. Ayrıca İslam ve Ahmediyet için hayatını vakfeden ilk Türk kadın olmuştur.

Mahmud Ahmed Ayyaz

İkinci cenaze ise gıyaben kılınacak olan Norveçli merhum Mahmud Ahmed Ayaz Beyefendi’nin cenazesiydi. Geçen günlerde vefat etti. Allah rahmet eylesin. Merhum vasi olup geride bir eşi ve bir oğlu kalmıştır. Merhum, farklı zamanlarda cemaate hizmet etme fırsatı bulmuştur.

Bir Öncekini Oku

Peygamberimiz şakalaşır mıydı?

Bir Sonrakini Oku

Peygamberimizin itikafı nasıldı?