22.03.2024 – Vadedilen Mesih ve Mehdi hazretlerinin irfan dolu açıklamaları ışığında Kur’an-ı Kerim’in faziletleri, makamı ve azameti

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 22 Mart 2024’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd, Fatiha Suresi ve Bakara Suresinin 186. Ayetini ve tercümesini okuduktan sonra şöyle buyurdu: Allah-u Teala bu ayette insanlar için önce yüce bir hidayet olan Kur’an-ı Kerim’de her konuyu kapsayarak; Allah’a ilerlemenin bütün yollarını; şeytanın yollarından uyararak var olan ve ilerde varolacak tehlikelerden korunma yollarını ve Allah ile ilişkiyi artırmak ve hidayet üzerinde kaim kalmanın yollarını öğreterek son ve mükemmel şeriatı beyan edip ramazan ayının önemini anlattı. Bu yüce Kitabı kendine rehber edinerek ona göre amel eden, böylece dünyasını ve ahiretini süsleyen, doğruluk üzerinde sebat eden, bunun neticesinde de Allah’ın kullarına gösterdiği sevgi muamelesinin manzaralarını görecek olan kimseler ne kadar şanslıdır.

Ramazan ayı öyle önemlidir ki bu ayda Allah-u Teala bize mükemmel şeriatı indirdi ve bu kitapta bize orucun farz oluşunu ve ibadetlerin yollarını bile öğretti. Ancak biz bu kamil hidayeti idrak etmediğimiz ve onu hayatımızın davranış rehberi haline getirmediğimiz müddetçe ramazanın önemini kavrayamayız. Biz Ahmediler ne kadar şanslıyız ki, hz. Resulüllah’ın sadık hizmetkarı Vadedilen Mesih ve Mehdi hazretleri bu idraki bize verdi. Bunun için, Hz. Mesih-i Mev’ud’un kitaplarını ve tefsirlerini de okumamız gerekir. Ta ki bu yüce kelam Kur’an-ı Kerim’i ve hidayeti anlayıp ona göre amel edebilelim.

Yarın “Yevm-i Mesih-i Mevud”dur. O günde biz düzenli bir şekilde toplantı vesaire etkinlikler de yapar ve bunu kutlarız. Hz. Resulüllah’ın (sav) verdiği gaybi habere ve Allah’ın vaadine uygun olarak Vadedilen Mesih’in gelişi hakkında konuşmalar yaparız. Ancak yalnız bu kadar imanda ilerlemek yeterli değildir. Aksine hz. Mesih-i Mevud’un Kur’an-ı Kerim hakkında bize verdiği hazineleri okumak, ona göre amel etmek ve onu hayatın bir parçası haline getirmek son derece önemlidir. Yoksa o olmadan imanımız kamil hale gelmez.

Ramazan’da oruç tutmakla, farz namazları düzenli kılmakla yahut biraz nafile namaz kılmakla ramazanın hakkı eda edilmiş olamaz. Aksine Kur’an-ı Kerim’i okumak, onun emirlerini not etmek ve ona göre amel etmek son derece gereklidir. İşte bunlar bizim, Allah-u Teala’nın rahman ve rahim sıfatlarından pay almamızı sağlayacaktır. Bunun için de Hz. Mesih-i Mev’ud’un söylediklerini ve yazdıklarını okuyup onlara göre hareket ederek bizler gerçek anlamda Kur’an-ı Kerim’den feyz elde edenler olabiliriz.

Ramazan’da herkesin en azından bir cüz her gün tilavet etmesi gerekir ki ramazanda bir kere hatim tamamlanabilsin. Hz. Cebrail (as) ramazanda Peygamber Efendimize, o zamana kadar inmiş olan Kur’an-ı Kerim’i bir defa tamamlattırırdı. Son sene ise Kur’an-ı Kerim’i iki defa hatmettirdi. İşte, Kur’an-ı Kerim okumanın önemini herkesin göz önünde bulundurması gerekir. Hz. Mesih-i Mevud (as) شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِیۡۤ اُنۡزِلَ فِیۡهِ الۡقُرۡاٰنُ (şehrü ramazan ellezi ünzile fihil Kuran) ayeti ile ilgili, bu bir tek ifadeden bile ramazan ayının azameti belli olmaktadır, buyururdu. Sufiler, bu ay kalbin nurlanması için en iyi aydır, diye yazmışlardır. Bu ayda mükaşefe çok olur. Namaz nefsi temizlerken oruç da İlahî tecellilerin kalbe inmesini sağlar.

Yine kendisi şöyle buyurur: Ben “Kur’an” kelimesi üzerinde dikkatle düşündüm. O zaman, bu mübarek kelimede çok büyük bir gaybi haber olduğu bana aşikâr oldu. O gaybi haber şudur: Kur’an yani okunmaya layık olan kitap ancak Kur’an-ı Kerim’dir. Bir zaman gelecek, onunla birlikte başka birçok kitaplar da okunacaktır. O dönemde İslam’ın onurunu kurtarmak ve batılı yok etmek için okumaya değer bir tek bu kitap olacak. Bunun dışındaki bütün kitaplar kesinlikle terk edilmeye değer olacaktır. Hak ile batılı birbirinden ayıran bir tek bu Kitap olacak ve hiçbir hadis veya başka bir kitap bu değeri ve payeyi elde edemeyecek. Bu yüzden şimdi bütün kitapları bırakın ve gece gündüz Kitabullah’ı okuyun. Cemaatimiz can ü gönülden Kuran-ı kerimle meşgul olup tefekkür etmeli ve hadislere boğulup kaybolmamalı. Şimdi Kur’an-ı Kerim silahını elinize alırsanız fetih sizindir, bu nurun önünde hiçbir karanlık duramaz.

2 Hz. Mesih-i Mev’ud (as) şöyle der: Kur’an-ı Kerim ilmi mertebelerde yüksek kemal seviyelerine ulaştırdığı gibi aynı şekilde amel sahasındaki kemal de onun vasıtasıyla nasip olur. Semavi bereketler ve İlahi mucizeler sadece Kur’an-ı Kerim’e tam manasıyla tabi olanlarda bulunur. Hakkı arayanlar için bir tek bu delil bile yeterlidir. Mucizeler görmek isterseniz bu sadece Kur’an-ı Kerim’e kamil olarak tabi olanlarda bulunur; Hak ve temiz vahiyden yüz çevirmiş olan diğer bütün fırkalar bu doğruluk nuruna karşı bahtsız ve sağırdırlar. Sonra şöyle buyurur: Vahşi bir dünyayı insan; sonra insanı Allah’a bağlı insan yapan İslami usulleri ve Kur’an’ı bırakıp da dünyaya tapan bir millete uymak ne kadar büyük bir zulümdür.

Ancak Kur’an-ı Kerim’e bağlı hareket edenler başarıya ulaşacaklardır. Kur’an’ı bırakarak başarıya ulaşmak imkânsız bir şeydir. Sahabelerin örneklerini önünüze koyun bakın; Onlar Allah’ın Peygamberine (sav) tabi olup dini dünyadan üstün tutunca Allah’ın onlara vadettiği bütün sözler gerçekleşti. Müslümanlar Kur’an’a rücu etmediği müddetçe onlarda o iman meydana gelmeyecek, sağlıklı olmayacaklar. Onur ve kalkınma, daha önce hangi yoldan geldiyse gene o yoldan gelecek. Velhasıl iman ve amelde ilerleme de dünyalık kimselere uymakla olmayacak; Aksine Kur’an-ı Kerim’e tabi olmakla olacak. Hz. Mesih-i Mev’ud (as) şöyle buyurdu: Müslümanlar için gereken şuydu ve şu anda da gerekli olan aynıdır: Onlar bu membaı, çok yüce bir nimet bilmeli ve ona değer vermeliler. Onun değerini bilmek, ona göre amel etmektir. Ondan sonra bakın Allah-u Teala nasıl onların musibetlerini ve sıkıntılarını uzaklaştıracaktır. Keşke Müslümanlar anlasalar ve Allah-u Teala’nın onlar için bu iyi yolu yarattığını düşünüp ondan istifade etseler. Yine şöyle buyurdu: Bir kimse dürüst bir kalple Allah’a iman ederse ve O’nun pak Kitabına göre hareket ederse ve de hz. Resulüllah’a (sav) itaat ederse o zaman Allah-u Teala ona sonu olmayan bereketlerden pay verir. Öyle bereketler verilir ki bu dünyanın nimetlerinden çok ama çok yüksek olur. O nimetlerden biri de günahların affedilmesidir. Diğerleri bu nimete karşı tamamen sağırdırlar. Benim sözlerimi bütün dikkatinizle dinleyin ve kalplerinize yerleştirin. Onları gelişigüzel dinlemediğinizi ve etkilerinin bir anlık değil çok derin olduğunu amellerinizle gösterin.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Nasihatlerin etkisi burada oturup hutbe dinlemekle sınırlı olmasın, aksine sonradan ona göre amel edilmeli, amel etmek de Kur’an-ı Kerim okumaktır. Ramazan’da bu alışkanlığı edinin. Sonra hayatınızın daimî bir parçası haline getirin ve onun emirlerine uygun amel edin. Ahmedilere, neuzübillah Kur’an’ı tahrif ettikleri iftirası atılmaktadır. Pakistan’da bugünlerde bu kanunun arkasına yapışarak mahkemeler açılmaktadır. Hz. Mesih-i Mev’ud (as), Kur’an-ı Kerim İlahî kanundur ve necatın vesilesidir, buyurmaktadır. Eğer biz onda değişiklik yapsak Allah korusun bu çok büyük günahtır. Ne şaşılacak şeydir ki, Yahudilerin ve Hristiyanların kitaplarını tahrif ettiklerine itiraz ederken bunlar Kur’an-ı Kerim’e de aynı şeyi reva görüyorlar. Beni daha da üzen ve hayrete düşüren ise kitapları gerçekten tahrif edilmiş ve değiştirilmiş olan o Hristiyanlar, kitaplarının tahrif olduğu ortaya çıkmasın diye çaba sarfederken bizim Müslümanlarımız bizzat kendileri tahrif düşünceleri içindedirler.

Hz. Mesih-i Mev’ud (as) şöyle buyurur: Mübarek olan Allah için kendi nefsiyle savaşandır. Bedbaht olan ise kendi nefsi için Allah ile savaşan ve O’nunla sevgi ilişki kuramayandır. Kim kendi nefsi için Allah’ın emrini çiğnerse o asla göğe girmeyecek. Siz çaba sarfedin ki Kur’an-ı Kerim’in bir noktası yahut bir köşesi bile aleyhinizde şahitlik etmesin. Ta ki siz bu yüzden azaba yakalanmayın, çünkü zerre kadar kötülüğün bile karşılığı vardır. Vakit çok kısadır ve hayatınızın amacı henüz elde edilmemiştir. Hızlı yürüyün çünkü akşam yakındır. Sunmak istediklerinizi sık sık gözden geçirin ki eksik bir şey kalmasın ya da zarara sebep olmasın veyahut da O yüceler Yücesi Padişahın huzuruna sunulmaya layık olmayan pis ve yaramaz şeyler olmasın.

Allah-u Teala bizi hakiki manada Kur’an-ı Kerim’in öğretisini anlamaya ve ona uygun amel etmeye muvaffak kılsın. Bizler daima Allah’a şükredenler olalım. Biz sadece ramazanda değil aksine daime Kuran’ın talimatlarına uygun hayatlarını geçiren kimseler olalım. Bu olursa işte o zaman biz, Hz. Mesih-i Mev’ud’a (as) biat etmenin hakkını vermeye çalıştığımızı söyleyebiliriz. Allah-u Teala bu ramazanda da ve sonra daimi olarak Kur’an-ı Kerim’in talimatlarından feyiz elde etmeyi nasip etsin.

Huzur-i Enver, Filistinliler için, Pakistan ve Yemen’de tutuklu bulunan Ahmediler ve Pakistandaki bütün Ahmediler için duaya çağırdı. 3 Huzur-i Enver son olarak Amerika’da vefat eden muhterem Doktor Zahirüddin Mansur Ahmed Bey; Kanada’da vefat eden muhterem Hasan Abidin Aga Bey; Suudi Arabistan’da vefat eden muhterem Osman Hüseyin Muhammed Hayr Bey; Cezayir’de vefat eden muhterem Muhammed Zühr Ebi Bey, Rabvah’ta vefat eden muhterem Said Ahmed Viraiç Bey; Hollanda’da vefat eden muhterem Şahbaz Gondol Bey’i hayırla andı ve onların cemaat hizmetlerinden bahsetti. Daha sonra onların hepsinin gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.

Önceki

15.03.2024 – Ramazanın faziletleri ve hz. Mesih-i Mevud’un anlattıkları ışığında, takva edinmenin irfan dolu açıklaması

Sonraki

29.03.2024 – Vadedilen Mesih ve Mehdi hazretlerinin irfan dolu açıklamaları ışığında duanın hakikati, hikmeti, kabiliyeti ve felsefesi