Alimler vasıtasıyla Kur’an’ın zor ayetlerinin çözümü - Müslüman Ahmediye Cemaati

Alimler vasıtasıyla Kur’an’ın zor ayetlerinin çözümü

Örneğin Kur’an-ı Kerim Hazreti Yunus (a.s.) hakkında şöyle der; 

Hatırlayın o zamanı ki Yunus (a.s.) kızıp ayrılmıştı[1]. Bizim de onu zor duruma bırakmayacağımızı biliyordu.

Bu ayet hakkında  bazı yorumcular hâşâ Hazreti Yunus’un (a.s.) Allah’ın (c.c.) onu yakalayamayacağını sandığını söylerler. Ama Hazreti Muhyyüddin İbn-i-Arabi onları düzeltiyor.

Asıl anlamının [2] şu olduğunu söylüyor: Hazreti Yunus (a.s.) Allah’ın hiçbir zaman onu zor durumda bırakmayacağına inanıyordu; her musibette onun yanı başında olacağını biliyordu.

Sözün özü peygamberlerin masumiyetiyle ilgili zahiri âlimler birçok yerde sendelemişlerdir. Sufiler ise bu gibi hatalara düşmemişlerdir; hatta peygamberlerin ismetini ve temizliğini ispatlamak için son derece latif tartışmalar yapmışlardır.

Kâinatın yaratılışıyla ilgili İbn-i-Arabî’nin bir keşfi[3]

Sonra kâinatın yaratılışıyla ilgili İbn-i-Arabî[4] bir keşfine dayanarak aslında milyonlarca senede tamamlandığını yazmıştır. İnsanın nesliyse kâinatın belli bir noktaya gelmesinden onyedibin sene sonra başlamıştır. Bugün bilim adamları benzer bilgileri jeoloji bilimine dayanarak veriyorlar ama İbn-i-Arabî yıllar önce bunu iddia etmişti. Futuhat-ı-Mekkiye adlı eserinin yedinci cildinde şöyle yazmıştır:

“İnsan bu dünyada yaratılan cinslerin sonuncusudur ve üç ana cins yani mikroorganizmalar, bitkiler ve hayvanların sonuncu grubundadır.”

Bu üç cinsin yaratılışı kendisine göre yetmiş bir bin senedir[5].

Sonra bazı sufiler Kur’an-ı Kerim’e dayandırarak dünyanın yuvarlak olduğunu iddia etmişlerdir. Kolomb’un İspanya’daki Müslümanlardan bu fikri kaptığı için yolculuğunu planladığı söylenir. Yani zahiri ilimlere dayanan insanlar daha dünyanın yassı olduğunu savunurken sufiler asıl gerçeğini beyan etmişlerdi. Yine aynı şekilde sufiler Peygamber Efendimizden (s.a.v.) sonra O’na ve O’nun şeriatına tabi peygamberlerin gelebileceğini yazmışlardır ama zahiri ulemalar bu açık kapıyı görememişlerdir. İbn-i-Arabî gelecek olan Mesih hakkında “hem ümmetten olacaktır hem peygamber olacaktır” demiştir ama ulema bu fikri ret etmişlerdir.

[1] Hâşâ Allah’a (c.c.) kızıp gitmesi söz konusu değildir. Peygamberler Allah’a hiç kızmazlar; O’nun her dediğine razı olurlar. Burada kastedilen herhalde kendi kavmine olan kızgınlıktır. Kur’an asıl kızgınlık sebebini açıklamıyor ama bazı müfessirler sanki Allah’a kızmıştı diye çeviriyorlar. Sonra da haşa Allah da çok kızmış şekilde ona “kaçıyorsun ama istediğim zaman seni köşeye sıkıştırabilirim” demiş gibi çeviriyorlar. Oysaki ayet sadece kavmine kızgın olduğunu ama Allah’a da umudunun tam olduğunu ve O’ndan ölümcül bir zorluğun gönderilmeyeceğine inandığını söylüyor. *

[2] Tefsir İbn-i-Arabi cilt 2

[3] Uyanıkken gördüğü bir manzara*

[4] Meşhur İslam sufilerinden birisi*

[5] Çok ilginçtir ki Kur’an-ı Kerim’in bir ayetine göre Allah (c.c.) katındaki her gün bizim 50,000 günümüze denk gelmektedir. Bu mantıkla 71,000 x 50,000 yaparsak yaklaşık 3.6 milyar sene olur ki bugün bilim adamlarının dünyada ilk canlı organizmaların oluşma tarihi hakkındaki tahmini 3.65 milyar senedir. *

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

İnsan meleğe nasıl benzeyebilir?

Bir Sonrakini Oku

Kur’an’ın gerçekten Allah tarafından gönderildiğinin üç delili