“Allah” nedir?
Kişisel ismini öğrendikten sonra artık O’nun nasıl bir varlık olduğu sorusu gündeme geliyor. Artık onu “Yehova” ya da “Ey!” diye çağırmamıza gerek yoktur. Artık sıra O’nun nasıl birisi olduğunu öğrenmeye gelmiştir.
Batılı düşünürlere göre Tanrı nasıl bir zattır
Öncelikle Allah’a inanan batılı düşünürlerin fikirlerini anlatacağım. Onların bir kısmına göre Allah vardır ama kâinatı yarattıktan sonra kendi haline bırakmıştır. Günümüzde yeni yaratılışın örneklerini görmediğimiz için O’nun bu kâinatla bir işi kalmadığını anlarız. Sanki artık sıfatları işlemez hale gelmişlerdir ve kendi yarattığı mahlûklarla bir ilişkisi kalmamıştır.
İkinci bir fikre göre genel düzenlemeler ve dünyanın akışına karışmasa da insanların ahlakî hidayetini sağlamak için zaman zaman onların kalbinde iyi düşünceler yerleştirmektedir.
Hiç değilse bu kadar işi olan bir Allah’ı kabul ettikleri için herhalde bunlara minnettar olmamız gerek!
Gelecekle ilgili olarak, bazıları diyorlar ki bizi yarattığına göre dediğini yapmazsak cezayı da verecektir. Diğer bir gruba göre O’nun cezalandırmakla bir işi olmazmış. “O’nun varlığına inanıyoruz. Bu O’na yetmiyor mu? Eğer dediklerinden üç beşini yapmazsak kıyamet mi kopar? Yaptıklarımız kadar ödüllendirsin. Yapmadıklarımızın cezası olmasın” diyorlar. “Sadece ödül vardır, ceza yoktur” düşüncesi bir Avrupalı filozof tarafından çok vurgulanmıştır. Onu yakından tanıyanlar kendisinin acıya karşı çok hassas olduğunu söylemişlerdir. Bu sebepten Allah’ın ceza verebileceğine kendisini bir türlü inandıramamıştır diyorlar.
“Hasti-e Bari Teala” adlı kitaptan alıntıdır.
Hz. Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmed
Halifetü’l Mesihi-s Sani