Hastanın hastalandığında orucu bozması

Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle yazar: Doktor Mir Muhammed İsmail beyin (ra) bana bildirdiğine göre Vadedilen Mesih (as) bir keresinde  Ramazan ayında Ludhiyana’da idi ve oruçluydu. Kalple ilgili bir rahatsızlığından dolayı elleri ve ayakları soğudu. Güneşin batışına çok az bir zaman kalmıştı. Buna rağmen o orucunu bozdu. Vadedilen Mesih (as) her zaman şeriatın sunduğu kolay yolu tercih ederdi.

Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle yazar: Hz. Aişe’nin bir rivayetine göre Peygamber Efendimizin (sas) sünneti de budur. O da her zaman caiz olan iki yoldan kolay olanı benimserdi.[1]

Orucun etkilemediği hastalık esnasında oruç tutmak caizdir

Hz.Münşi Habibürrahman (ra) şöyle yazmaktadır: Bir keresinde ben ramazanın son on gününü Kadiyan’da geçirdim. O günlerde Vadedilen Mesih’in (as) her gün öğleden sonra, titreme ile birlikte ateşi çıkardı. Bundan dolayı kendisi öğlen namazına iştirak eder ama diğer namazlara katılamazdı. Öğleden önce bazen cemaati beklediği olurdu. Ben adetim gereği mutlaka Huzur’un oturduğu yere yakın otururdum. Hiçbir zaman uzak bir yere oturduğum olmadı. Tesadüfen yakın oturamadığım olursa da Allah bir şekilde onun yakınına oturmaya beni muvaffak kılardı. Bir keresinde böyle de oldu. Kısacası Huzur öğle namazına geldiğinde ben onun halini sorardım. O cevaben, üşüyorum, derdi. Bazen hadi namazı kılalım, çok üşüyorum dediği olurdu. Ancak hasta olmasına rağmen ramazan orucunu tutuyordu. Bir gün ben şöyle arzettim: Kaç günden beri ateşiniz var, eğer ateşiniz çıktığında orucu bozarsanız daha iyi olmaz mı? Vadedilen Mesih (as) şöyle cevap verdi: “Oruçtan dolayı bir sıkıntı hissetmiyorum, tersine biraz daha kendimi iyi hissediyorum. Açlık veya susuzluk hissetmiyorum. Elbette gece vakti rahatsızlığım biraz artıyor, bundan dolayı orucumu tutuyorum.” Sabahleyin ateşi düştüğünde Huzur yürüyüşe giderdi.[2]

Hastalık esnasında Vadedilen Mesih’in (as) genel tutumu

Hz.Muslih Mevud’a (ra),  Vadedilen Mesih (as) hasta iken oruç tuttuğu oluyor muydu?  diye sorulduğunda kendisi şöyle cevap verdi: Vadedilen Mesih (as) çok oruç tutan birisiydi. Ancak son günlerde bünyesi zayıf düşmüştü ve rahatsızlığı da artmıştı. Bundan dolayı üç sene (1905-1907) oruç tutmadı.[3]

Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle yazar: Annemin bana bildirdiğine göre Vadedilen Mesih’e hastalık nöbeti geldiğinde o, o sene ramazan orucunu tutmadı ve fidye verdi. İkinci ramazan geldiğinde oruç tutmaya başladı, ancak sekiz-dokuz gün tuttuktan sonra tekrar hastalandı. Bundan dolayı kalan günlerde oruç tutmayıp fidye ödedi. Bundan sonraki sene ramazan geldiğinde on veya on bir gün oruç tuttuktan sonra tekrar hastalandığı için orucu bırakmak zorunda kaldı ve kalan günler için fidye ödedi. Ondan sonraki sene ramazan geldiğinde on üçüncü orucunu tutmuştu ki güneş batmasına az bir zaman kala hastalandığında orucunu bozdu ve tutamadığı günler için fidye ödedi. Bundan sonra ne kadar ramazan geldiyse, hepsinde eksiksiz olarak orucunu tuttu. Daha sonra hayatının son iki-üç senesinde bünyesi zayıfladığı için oruç tutamazdı. Bundan dolayı fidye ödedi. Bunun üzerine ben anneme, “o ilk bahsettiğiniz hastalık nöbetlerinde tutamadığı oruçları daha sonra kaza etti mi?” diye sorduğumda annem şöyle cevap verdi: “Hayır! Sadece fidye ödemekle yetindi.”

Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle diyor: Vadedilen Mesih (as) o günlerde üst üste gelen baş ağrısı ve el-ayak soğuma nöbetlerinden dolayı çok zayıf düşmüştü ve sağlığı iyi değildi. Bundan dolayı anlaşıldığına göre oruç tutmayı bıraktığında bir sonraki ramazana kadar oruç tutma gücüne sahip değildi. Ancak tekrar ramazan geldiğinde ibadet sevgisinden dolayı oruç tutmaya başlardı. Neticede tekrar hastalanır ve orucu tutamayıp fidyesini öderdi. Vallah-u ağlem.[4]

[1] Siret-ül Mehdi, cilt 1, sayfa 637

[2] Ashab-ı Ahmed, cilt 10, sayfa 397-398, yeni baskı, hz. Münşi Habibürrahman’ın rivayeti

[3] Alfazl Gazetesi, 12 haziran 1922, sayfa 7

[4] Siret-ül Mehdi, Cilt 1, sayfa 59

Önceki

Küçüklere merhamet etmek ve büyüklerin hakkını vermek!

Sonraki

Namazda kaçıncı rekatta olduğunu unutan ne yapmalı?