Orijinal adı “Hasti-i Bari Teala” olan kitabımızın girişinde, kitabın yazarıda olan Hz Mirza Beşiruddin Ahmed radiyallahü anh şöyle der:
“Bugün bütün konuları kapsayan, bütün konuları etrafında toplayan ve bütün konuları arkasından sürükleyen bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Bugüne kadar başka yerlerde anlattıklarımın hepsi bu konunun dalları ve parçalarıydı ve bundan sonra anlatacaklarım, yine bu konunun detayları olacaktır. Bu konu ne kadar anlatılırsa anlatılsın bitmiyor, çünkü bu konu, kendisi sonsuz olan bir zat hakkındadır ve dolayısıyla kendisi de sonsuzlaşmıştır. Sizler de bu konu hakkında ne kadar derin düşünürseniz, bir taraftan yeni anlamları keşfederken, diğer taraftan hiç bir zaman bu konuya tamamen hâkim olamayacağınızı anlayacaksınız.
Bütün peygamberler bu konuyu anlatmaya çalıştılar ama bu fani dünyadan ayrılırken anlattıklarının yine de eksik kaldığını itiraf ettiler. Evliyalar da yine bunu anlatmaya gayret gösterdiler ve bu dünya yok olup gidene kadar Allah’a celle celalühü yakın olan insanlar yine bunu anlatacaklar ama bu bitmeyecek, hatta bütün kâinat yok olduğunda geride kalan boşlukta bile bu konunun yankıları duyulacaktır.
Bu konu “Allah’ın celle celalühü zatı”dır.
Bu konu çok kapsamlı olup, aslında diğer bütün konuları doğuruyor. Örneğin Meleklerin gerçeği nedir? Allah’ın celle celalühü yaratmış olduğu ve onun izniyle hareket eden varlıklar değil mi? Peygamberler nedir? Yine Allah’ın celle celalühü yarattığı ve gönderdiği elçileri, semavi kitaplar nedir? Yine Allah’ın celle celalühü kelamı, dua nedir? Allah’ın celle celalühü huzurunda yalvarmak, namaz, oruç, hacca gitmek, zekât vermek nelerdir? Allah’a celle celalühü ibadet etmek, insanlara iyi davranmak nedir? Yine sevgilimiz olan Allah’ın celle celalühü yaratmış olduğu diğer kullara hizmet edip, aslında onları Yaratan’ın sevgisini kazanmak ve onun nezdinde kabul görmek. Özet olarak bütün konular kendi ışığı ile parlayan bir güneşin etrafında dönen ve onun ışığı ile parlayan yıldızlar gibi, bu konu etrafında dönüyorlar.
Bu konu neden önemlidir?
Amacım Allah’ın celle celalühü varlığını ispat etmek değil, Allah’ın celle celalühü zatını tartışmaktır. Ama Allah’ın celle celalühü varlığı veya yokluğu bile bu konunun bir parçası olduğu için ele almak durumundayım. Günümüzde günah ve kötülüğün çoğalmasının bir sebebi Allah’ın celle celalühü varlığını inkâr etmektir ve bütün günahların temelinde aslında Allah’ın celle celalühü zatını yanlış anlamak veya iman edilen Allah’ın celle celalühü gerçek Allah celle celalühü ile bir alakası olmaması yatıyor. Bu sebepten de bu konunun önemi artıyor. Öte yandan modern eğitim sistemleri, kolej veya üniversiteye giden öğrencilerini, mazilerinden kopuk ve belki biraz negatif anlamda bağımsız hale getirmiştir. Onlara sorulursa ataları Allah’a celle celalühü inandıkları için cahil insanlardı. Hâlbuki ne bir Allah celle celalühü var ne de ona inanmanın bir gereği! Ben hacca gittiğimde benimle aynı gemiyi paylaşan ve eğitim için İngiltere’ye giden üç öğrenci vardı. Aralarından ikisi Müslüman olup, üçüncüsü Hindu idi. Gemide onlar bir rahip ile din üzerinde tartışmaya başladılar. Mezheplerine bağlı olduklarını gösteren bu davranış hoşuma gitti ve ben de onlara bir iki bir şey sordum. Bunun üzerine bana “siz bizim Allah’a celle celalühü inandığımızı mı sanıyorsunuz?” dediler. “Evet” dedim ve gerekçe olarak da onların rahip ile yaptığı tartışmayı gösterdim. “O sadece milletimizde hâkim olan mezhebi savunmak için idi” dediler. Yani bütün o tartışmaların arkasında yatan Allah celle celalühü sevgisi değil, Hindistan sevgisiydi. Allah’ın celle celalühü varlığını inkâr etmek günümüzde o kadar şiddetli bir hal almıştır ki, yine bu öğrencilerden Hindu olanın masaya bir saman parçası atarken söylediği bir şey son derece dikkat çekicidir. Bana dedi ki: “bakınız, ben bu saman parçasını kaldırıp atabilirim. Senin Allah’ın celle celalühü bunu yapabilir mi?” Söylediği bu laflar beni o kadar etkiledi ki döner dönmez Allah’ın celle celalühü varlığını ispatlayan bir makale yazdım ama bugün o makaleden daha genel ve geniş kapsamlı bir şekilde bu konuyu ele alacağım.”
Kitabımızda “Allah” fikrinin doğuşu ve diğer dinlerde ki bakış açısının yanı sıra neden Allah’a inanmak gerektiği ve bunun insan açısından faydalarıda incelenmektedir.
Bunun yanı sıra bu devirde özellikle ateist düşüncelere cevap verebilecek kalitede Allah’ın varlığının delilleri reddedilemez bir şekilde açıklanmaktadır. Üstüne üstlük Allah’ın sıfatları vasıtasıyla Allah’ın varlığının delilleri çok yalın bir şekilde anlatılmaktadır.
Yine Allah’ın sıfatları, bu sıfatlardan anlaşılması gerekenler ve yine bu sıfatların insanda nasıl tecelli edebileceğine dair pratik önerileri kitabımızda bulabilirsiniz.
Kitaba www.ahmediye.org sayfamızdan ulaşabilirsiniz. Akademisyen ve öğrenci kardeşlerimize ücretsiz olarak gönderilmektedir. Dileyenler kitabın arka kapağındaki bilgilerden bizimle iletişime geçebilirler.