Yayılan salgın hastalıklar ile birlikte dünyanın mevcut durumu, Hac ibadetinin 40 kez iptal edilmesine neden oldu. (Middle East Eye)
Yüce Allah Mekke’yi “mübarek belde” olarak ilan eder ve orası Hz.İbrahim’inas Allah’a yalvardığı aynı yerdir:
رَبِّ اجۡعَلۡ ہٰذَا الۡبَلَدَ اٰمِنًا
“Yarabbi, bu (Mekke) şehrini emniyetli [bir belde] kıl.” (İbrahim suresi, 14:36)
Mekke’de Allah’ın vaadinin yansıması olarak Kâbe-i Muazzama ve Mescid-i Haram bulunmaktadır:
وَ مَنۡ دَخَلَہٗ کَانَ اٰمِنًا
“Oraya her giren emniyette olur.” (Al-i İmran suresi, 3:98)
Yüce Allah ayrıca buyurur ki:
اَوَ لَمۡ یَرَوۡا اَنَّا جَعَلۡنَا حَرَمًا اٰمِنًا
“… kendileri için emniyetli bir Harem yaptığımızı görmediler mi?” (Ankebut suresi, 29:68)
Bu, o mübarek beldenin ziyaretçilerine barışı garanti ettiğinin bir güvencesidir. Haccedilmesi İslam’ın beşinci şartı olarak tüm Müslümanlara farz kılınmış olan da, bu kutsal topraktır. Allah, hac yükümlülüğünün yerine getirilmesi bakımından, maddi imkâna sahip olunması ile barış ve emniyet durumlarını şart koşmuştur.
Beş vakit namaz ve oruçtan farklı olarak Hac ziyaretinin her yıl yapılması zorunlu değildir, Buna karşın bir kimsenin kolayına gelmesi ve imkânı olması durumunda, Hac ibadetini yaşamı boyunca bir kez yapması yeterlidir.
Bu mübarek evin kutsiyeti ve paklığının korunması emri yanında Kuran-ı Kerim, Hac ibadetinin gereklerinin yerine getirilmesindeki engellerden de bahseder.
Kuran-ı Kerim bir yerde şöyle buyurur:
“Hac ve Ümre’yi Allah için tamamlayın. [Herhangi bir sebepten dolayı Hac ve Ümre’yi eda etmekten] alıkonulursanız, kolayınıza gelen bir kurban [kesin.]” (Bakara suresi, 2:197)
Benzer şekilde Kuran-ı Kerim buyurmaktadır ki:
وَ لِلّٰہِ عَلَی النَّاسِ حِجُّ الۡبَیۡتِ مَنِ اسۡتَطَاعَ اِلَیۡہِ سَبِیۡلًا
“Oraya gidebilen herkese, Allah bu Evi haccetmeyi farz kılmıştır.” (Al-i İmran, 3:98)
Hac ziyaretinin gerektirdiği şartlar ve bunun yerine getirilmesi için maddi imkânlar hakkında büyük âlim Kâsâni şöyle beyan etmiştir:
لِأَنَّ اللّٰهَ تَعَالَى شَرَطَ الِاسْتِطَاعَةَ لِوُجُوبِ الْحَجِّ، وَالْمُرَادُ مِنْهَا اسْتِطَاعَةُ التَّكْلِيفِ، وَهِيَ سَلَامَةُ الْأَسْبَابِ، وَالْآلَاتِ، وَمِنْ جُمْلَةِ الْأَسْبَابِ سَلَامَةُ الْبَدَنِ عَنْ الْآفَاتِ الْمَانِعَةِ عَنْ الْقِيَامِ بِمَا لَا بُدَّ مِنْهُ فِي سَفَرِ الْحَجِّ؛ لِأَ نَّ الْحَجَّ عِبَادَةٌ بَدَنِيَّةٌ، فَلَا بُدَّ مِنْ سَلَامَةِ الْبَدَنِ، وَلَا سَلَامَةَ مَعَ الْمَانِعِ، وَعَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ فِي قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلا (آل عمران ) أَنَّ السَّبِيلَ أَنْ يَصِحَّ بَدَنُ الْعَبْدِ
“Allah, Hac yapmak için (yeterli) maddi imkâna sahip olunması şartını koşmuştur ki, bu o kimsenin ister para isterse ulaşım bakımından tüm ihtiyaç duyabileceklerini kapsamaktadır.
Kişinin Hacc sırasında meydana gelebilecek afetlere karşı kendini koruması da önemlidir. Hac bir tür fiziksel ibadet olduğundan, bedenin zarar görmemek üzere korunması gereklidir. Engeller olduğu halde Hac gereklerinin yerine getirilmesinde bir fazilet yoktur.
Bundan başka, Hz. İbni Abbasra da, Kuran-ı Kerim’in مَنِ اسۡتَطَاعَ اِلَیۡہِ سَبِیۡلًا ayetindeki السَّبِیل kelimesini bedenen uygunluk anlamında almıştır.” (Alâüddîn Ebû Bekr bin Mes‘ûd bin Ahmed el-Kâsâni, Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾi fi Tartib el–Şerai, Hacc Kitabı, Cilt. 2, s. 21)
Ahir zamanda Hacc’ın durdurulacağı hakkındaki Hadis-i Şerif
Hazret Ebu Said El Hudrira tarafından rivayet edildiğine göre, Yüce Peygambersav şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar, Ye’cüc ve Me’cüc ortaya çıktıktan sonra bile Hac ve Ümre yapmaya devam edecekler.” Ancak o, şunu da ilave etmiştir, “Kıyamet, Hac terk edilmeden kopmayacaktır.” (Sahih el-Buhari, Hacc Kitabı, Cilt. 2, Kitap 26)
Dolayısıyla, Vadedilen Mesih’inas gelişinin diğer alametleri gibi, Hacc’ın terk edilmesinin belirtisi de şimdi fark edilmiş oldu. Salgın hastalıklar, dünya savaşları, Suudi Arabistan’daki iç çatışmalar ve çeşitli ulusların Hac girişiminden mahrum tutulması nedeniyle, Haccın iptal edildiği durumlar vukuu buldu.
Yüce Peygamberinsav kıyamet hakkındaki gaybi haberlerini kastederek Vadedilen Mesihas şöyle buyurmuştur: “Keza Hacc’ın durdurulacağı da haber verilmiş bir durumdur.” (Eyyam-us-Sulh, Ruhani Hazain, Cilt.14, s. 313)
“Ve Mesih zamanında vebanın ortaya çıkacağı ve Hacc’ın durdurulacağı hadiste bulunmaktadır. Yani bütün bu alametlerin hepsi gerçekleşmiştir.” (Zamima Tohfa Golarviyyah, Ruhani Hazain, Cilt.17, s. 49)
Muhalifler Hz. Mirza Sahib’eas, Hac yapmadığı için sık sık itirazda bulunmuşlardır. Vadedilen Mesihas bu suçlamayı şöyle cevaplamıştır:
“Bu insanların böyle bir itirazda bulunmalarının anlamı ancak fesat çıkarmaktır. Peygamber Efendimizsav 10 yıl Medine’de yaşadı. Mekke’yi Medine’den ayıran sadece iki günlük bir yolculuk olsa da ve ulaşım ayarlayabilmesi de mümkün olduğu halde, o bu 10 yılın tamamında Hac yapmadı. Hacc için yeterli paraya sahip olmak tek şart olmayıp, bir kargaşa korkusu bulunmaması keza oraya varmak ve Haccı emniyet içinde gerçekleştirmek bakımından tüm şartların mevcut olması da önemlidir. ” (Malfuzat, Cilt. 5, s. 248)
Dolayısıyla, tarihsel bir perspektiften bakıldığında, Haccın iptali hakkında önceden bildirilen gaybi haberin çeşitli şekillerde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Gelgelelim mevcut pandemi şartlarında, sosyal etkileşim ve halkın toplanmasının Covid-19 virüsünün yayılmasına yol açabilmesiyle, Haccın yapılıp yapılmaması hakkındaki tartışma bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Hacc gereklerini yerine getirirken hacıların sürekli hastalık tehdidi altında olduğu veya böyle bir toplantının viral bir salgına yol açabileceği durumlarda, Haccın yapılması için gerekli koşulların olup olmadığı sorusu meydana çıkar.
Körfez (bölgesinde) popüler bir yayın olan Middle East Eye, 1 Nisan 2020 tarihli yayınında, Haccın bu yıl iptal edilmesi durumunda, bunun ilk kez olmayacağı gerçeğini açıkladı. Aslında, her yıl yapılan Hac organizasyonun askıya alındığı 40 dramatik olay bulunmaktadır.
Middle East Eye şu birkaç olayı Hac iptali örnekleri olarak vasıflandırdı:
- MS 865’te Arafat günü Mekke’ye yapılan saldırı nedeniyle Hac durdurulmuştur.
- 930 yılında Karmatilerin lideri Mekke’ye, 30.000’den fazla hacının öldürüldüğü bir saldırı başlattı. Kâbe-i Muazzama yağmalandı ve Hacer-ul Esved Taş’ı Bahreyn’e götürüldü. Bu, taş Mekke’ye iade edilene kadar Haccın 10 yıl boyunca askıya alınmasına yol açtı.
- 983’te iki halifeliğin hükümdarları – Irak ve Suriye Abbasileri ile Mısır Fatimileri – arasındaki siyasi anlaşmazlıklar, Hac için Mekke’ye seyahat eden Müslümanları engelledi. 991’de Hac yeniden yapılıncaya kadar sekiz yıl geçti.
- Hindistan’da ortaya çıkan veba, 1831’de Mekke’yi vurdu ve Hacc ibadetini yerine getirmek üzere haftalarca tehlikeli ve çorak topraklarda seyahate katlanan hacılardan dörtte üçünü öldürdü.
- 1837’de bir başka veba (salgını) mübarek beldeyi vurdu ve 1840’a kadar işleri askıya aldı.
- 1846’da kolera hastalığı Mekke’yi vurdu, 15.000’den fazla insanı öldürdü ve 1850’ye kadar buranın sakinlerinin başına belâ oldu. Salgınlar 1865 ve 1883’te geri döndü
- 1858’de, başka bir küresel kolera salgını gelip çattı ve Mısırlı hacıların karantina altında tutuldukları Mısır’ın Kızıldeniz kıyılarına topluca kaçmalarına yol açtı.
Benzer şekilde, 1892’deki bir kolera salgını, 1895’de hacılar arasında yayılan karahumma keza 1987 yılında birkaç hacının dizanteri sebebiyle vefatı, Hacc faaliyetlerinin durdurulmasına yol açtı.
Neredeyse bir asır önce, Mekke Şerifi ile Suudi Hanedanı arasındaki siyasi çekişmenin ülkede iç savaşa yol açtığı dönemde, Haccın iptal edilme görüşmeleri yapıldı.
Vadedilen Mesihinas II. Halifesi Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmad Hazretlerira bu vesile ile şöyle buyurmuştur:
“Şeriata göre Haccı bu yıl ertelemek daha iyidir. Unutulmamalıdır ki, Hac hiçbir koşulda zorunlu değildir; aksine o, ancak içinde barışın mevcudiyetinin de bulunduğu belli şartların oluştuğu bir zamanda ve bir kimse için farzdır. Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de, Haccın oraya varmaya gücü yetenler için bir görev olduğunu beyan eder. Bunun anlamı, kişi seyahatini ve günlük ihtiyaçlarını karşılayacak paraya sahiptir, yol emniyetlidir, kişi sağlıklıdır ve yolculuk sırasında başına gelebilecek sıkıntılara katlanabilir, vs. Mübarek Mekke’ye giden yol bu yıl güvensiz olduğundan, görüşüme göre Hac, Hindistan halkı ve deniz yoluyla Mekke’ye gitmesi gereken ülkelerin insanları için zorunlu değildir. Ertelemek daha iyidir.” (Hacc-e-Beytullah aur fitna-e–Hicaz, Enwar-ul-Ulum, Cilt. 9, s. 59-60)
اَللّٰھُمَّ زِدْ ھٰذَا الْبَیْتَ تَشْرِیْفاً وَّ تَعْظِیْماً وَ تَکْرِیْماً وَبِرًّ مَھَابَۃً۔ وَ زِدْ مِنْ شَرَفِہِ وَ کَرَمِہِ مِمَّنْ حَجَّہُ أَوِ اعْتَمَرَہُ تَشْرِیْفاً وَّ تَعْظِیْمَاً وَّتَکْرِیْماً وَبِرًّا
“Ey Rabbim! Bu evi ululukta, şan, şeref ve dindarlıkta arttır. Ve kim Hac veya Umre yaparsa, onu da aynı zamanda mertebe, saygınlık, sadakât ve dindarlıkta arttır.” (Siret el-Halbiya)
24 Temmuz 2020
Anees
Nadeem, Japonya
İngilizce orijinali:
https://www.alhakam.org/pilgrimage-to-mecca-conditional-upon-affordability-and-peace/
Çeviren: Mehmet Önder