“Oruçlarınızı Allah için doğrulukla tamamlayın, zekat vermesi gereken herkes zekat versin, hac yapması farz olan ve bir engeli olmayan hac yapsın.” [1]
Rüyet-i Hilal (Ay’ın gözle görülmesi)
Allah-u Teala dinin emirlerini kolay kılmak için halka basit ve düz bir yol gösterdi ve boş yere gereksiz zorluklara sokmadı. Mesela “ramazan orucunun tutulması için, astrologların tahmini hesaplama kurallarına göre ayın yirmi dokuz mu otuz mu çekeceğini öğrenmeden rüyete kesinlikle itibar etmeyin ve gözlerinizi kapalı tutun,” diye emretmedi. Bunun sebebine gelince, astrolojinin ince meselelerinin halkın omuzuna yüklenmesi gereksiz yere insanların gücünü aşan bir sorumluluktur. Ayrıca bu tür hesaplamalar yapılırken bir sürü hatanın vuku bulduğu da bir gerçektir. Bundan dolayı halkın müneccim ve astrologlara muhtaç kalmadan, ayın hangi tarihte doğduğunu kendi rüyetleriyle öğrenmeleri ve ilmi açıdan otuz günün aşılmaması gerektiğine dikkat etmeleri, basit ve düz bir yoldur. Bilinmelidir ki aslında akla göre de rüyet, tahmine dayalı hesaplamalardan daha üstündür. Bundan dolayıdır ki Avrupa’da bilim insanları rüyetin daha itibarlı olduğunu anladıklarında, görme gücünü desteklemek için dürbünler (teleskoplar) ve mikroskoplar gibi türlü türlü aletler icat ettiler. Ve rüyet vasıtasıyla birkaç gün içinde gök bilimleriyle ilgili öylesine gerçekler ortaya koydular ki zavallı Hindular uyduruk tahminlerle, binlerce sene içinde bile bu gerçeklere ulaşamamışlardı. Rüyette ne tür bereketler olduğunu şimdi anlamışsınızdır. Bu bereketlerin temelini atmak için Allah-u Teala, rüyeti teşvik etmiştir. Bir düşünün! Eğer Avrupalılar da Hindular gibi rüyeti bir hiç ve faydasız şey kabul ederek sadece karanlık bir odada oturup yazılan tahmini hesaplara itibar etseydiler, ay, güneş ve keşfedilen yıldızlarla ilgili bu yeni ve taptaze bilgilere ulaşamazlardı. Bundan dolayı biz bir kere daha, gözünüzü açıp rüyetin ne tür bereketler taşıdığına ve sonuç itibariyle ne çeşit hayırlı neticeleri ortaya çıkardığına bakmanızı tavsiye ediyoruz.[2]
Hilali görmek konusunda hata yapılırsa?
Siyalkot’tan bir arkadaş şöyle sordu: “Burada Salı akşamı hilal görülmedi, tersine Çarşamba akşamı görüldü (halbuki ramazan Çarşamba günü başlamıştı, çev.). sonuç olarak ilk oruç Perşembe günü tutuldu. Bizim ne yapmamız lazım?”
Vadedilen Mesih (as) şöyle buyurdu: “Bunun karşılığında ramazandan sonra bir gün oruç tutulmalı.”[3]
Rüyette söylentilere değil güvenilir kaynağa itibar edilmesi
Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) şöyle yazar:
Miya Hayruddin Sihvanî, bana şöyle yazdı: Bir keresinde kendi rüyetimle değil, Ahmedi olmayan bazı Müslümanların şahitliği üzerine Ramazan orucuna başlattım. Aynı gün biz Kadiyan’a öğle vaktinde vardık ve oruçlu olduğumuzu söyledik. Vadedilen Mesih (as) camiye teşrif buyurdu. O gün Kadiyan’da oruç başlamamıştı. Bundan dolayı hemen hadis kitapları camiye getirildi ve bu konu büyük bir ilgi ile incelenmeye başlandı. Bu esnada, acaba siz gözünüzle mi hilali gördünüz, diye bize sorulduğunda biz, “Hayır! Bazı Ahmedi olmayan Müslümanlar görmüştü,” dedik. Bizim bu cevabımız üzerine Vadedilen Mesih (as) kitabı kapattı ve şöyle buyurdu: “Biz, sen kendi gözünle hilali görüp ramazan orucuna başladın diye konuyu araştırmaya başlamıştık.”[4]
[1] Keşti-yi Nuh, Ruhani Hazain, cilt 19, sayfa 15
[2] Sürme-yi Çeşme Ariya, Ruhani Hazain, cilt 2, sayfa 192-193
[3] Bedir gazetesi, 31 ekim 1907, sayfa 7
[3] Siret-ül Mehdi, Cilt 2, sayfa 265
[4] Siret-ül Mehdi, Cilt 2, sayfa 265