Bugünlerde, bayram namazının evlerde kılınıp kılınamayacağı sorusu gündeme getirilmektedir. Bu konuda Huzur-i Enver’in (Atba) yeni talimatı yol göstermektedir. Nitekim Vekilü’t Tebşir (UK) tarafından bütün dünyadaki Ahmediye Cemaatlerine gönderilen genelgeye göre Huzur-i Enver, “Evlerde bayram namazı kılın,” diye yol gösterdi.
Bakara Suresinde, Allah-u Teala ramazan ayının farz oluşundan ve bereketlerinden bahsederek ramazan bayramının manasını çok ince ve güzel bir şekilde beyan etti. Ramazanın farz oluşu, bereketleri ve ilgili konuları beyan ettikten sonra Allah-u Teala şöyle buyurur:
۫ وَ لِتُکۡمِلُوا الۡعِدَّۃَ وَ لِتُکَبِّرُوا اللّٰہَ عَلٰی مَا ہَدٰیکُمۡ وَ لَعَلَّکُمۡ تَشۡکُرُوۡنَ
(Yüce Allah, sizler zahmet çekmeyesiniz) ve oruç sayısını tamamlayasınız, sizi hidâyete eriştirdiği için O’nu ululayasınız ve O’na şükredesiniz ister. (Bakara, 186)
Demek ki, ramazan bayramı kutlaması, oruçların tamamlanma gündür. Yani bu mübarek gün, Allah-u Teala’nın yüceliğinin ve azametinin gösterilmesi fırsatıdır ve Ramazan bayramı kutlaması Allah’ın lütuflarına şükretme etkinliğidir.
Efendimiz ve önderimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) bayram kutlamalarının bu manevi güzelliğine dikkat çekerek şöyle buyurdu: Bayramın gerçek güzelliği Allah’ın yüceliğinin, hamd sahibi oluşunun ve kutsallığının beyan edilmesidir. Kendisi şöyle buyurur:
زَیِّنُوْا اَعْیَادَکُمْ بِالتَّکْبِیْرِ – معجم الاوسطللطبرانی
Yani, bayramlarınızı “Allahü Ekber” zikriyle süsleyin.
Bir yerde şöyle buyurur:
زَیِّنُوْ العِیْدَیْنِ بِالتَّھْلِیْلِ وَالتَّکْبِیْرِ وَالْتَّحْمِیْدِ وَالتَّقْدِیْسِ( حلیہ الاولیاء الابن نعیم)
Bayramları لَا اِلٰہَ اِلَّااللّٰہُ ، اَللّٰہُ اکْبَرُ ، اَلحمد لِلّٰہِ ، سُبحان اللّٰہ Lailahe illallah, Allahu Ekber, Elhamdülillah ve Subhanallah zikirlerini tekrarlayarak güzelleştirin.
Hadislerden anlaşıldığına göre Hz. Resulüllah (sas) ramazan bayramlarında namaz kılınacak yere varıncaya kadar; kurban bayramlarında teşrik tekbiri günleri boyunca tekbirleri tekrarlardı. Bir hadise göre Peygamber Efendimiz (sas) şu kelimeleri tekrarlardı:
اَللّٰہُ اَکْبَرُ۔ اَللّٰہُ اَکْبَرُ ۔ لَا اِلٰہَ اِلَّااللّٰہُ۔ وَ اللّٰہُ اَکْبَرُ اَللّٰہُ اَکْبَرُ ۔ وَلِلّٰہِ الْحَمْد
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle buyurur: Müminin gerçek bayramı Allah’ın yüceliğini ve azametini beyan etmektedir. Eğer biz dünyada Allah’ın yüceliğini yerleştirmekte başarılı olduğumuzda, O’nun ismini yaydığımızda, O’nun yüceliğini ispat ettiğimizde ve bütün çabalarımızı ve mesaimizi Allah’ın ismini yüceltme farzını yerine getirmek için vakfettiğimizde, işte o zaman bizim bayramımıza gerçek bayram denebilir. (Ramazan bayramı hutbesi, 29 mart 1960, Mecmua ramazan bayramı hutbeleri, cilt 1, sayfa 502)
Hz. Resulüllah’ın (sav) ilk bayramı
İslamiyetin başlangıcından 14-15 yıl geçmişti. Peygamber Efendimiz Medine’ye teşrif etmişti ve hicretin ikinci yılıydı. İşte o zaman Allah-u Teala ramazan orucunu farz etti. Bundan sonra Medine’de ilk ramazan bayramı kutlandı. Bu konuda tarihçilerin hepsi aynı görüştedir.
Olağan dışı durumlarda Hz. Resulüllah’ın (sav) bayramları
Tarihten ispatlandığına göre Hz. Resulüllah (sav) ilk ramazan bayramını hicri 2 yılında kutladı. Ve bundan sonra Peygamber Efendimizin mübarek hayatında 9 bayram oldu. Hicri 2 yılında orucun farz oluşundan vefatına kadarki dönem Peygamber Efendimizin (sav) mübarek hayatının en meşgul dönemiydi. Bu dönemde muhalifler tarafından Müslümanlara peyderpey saldırılar yapıldı ve Peygamber Efendimizin bir çok kıymetli vakti savunma savaşlarında harcandı. Medine’de İslami hükümetin kurulmasından sonra Efendimizin sorumlulukları olağanüstü bir şekilde arttı. İslam’ın tebliği ve Kuran’ın yayılması görevi de büyük bir çaba ile devam etmekteydi. Kuran-ı Kerim Efendimizin olağanüstü meşguliyetlerini, “sebhan tavîlen”[1] kelimeleriyle resmetti.
Bu makalede verilen çizelgeden görüleceği gibi Bedir, Uhud ve Mekke’nin fethi gibi olağan üstü olaylar ya Ramazan ya da Şevval aylarında meydana geldi. O günlerde Peygamber Efendimiz (sav) ve onun ihlaslı ve vefalı sahabelerinin hangi telaşlı durumlardan geçmek zorunda kaldıklarını düşünmek gerekir. Bedir gazvesinden daha yeni çıkmışlardı ki ilk mübarek Ramazan bayramı geldi. Bir sonraki sene ramazan bayramından hemen sonra Mekke müşriklerinin ikinci saldırısını göğüslemek zorunda kaldılar ve Uhud gazvesi meydana geldi. Bu gazvelerden birkaç hafta önce ve birkaç hafta sonrasına kadar telaş ve sıkıntılı günler vardı ve onlar bu durumlardan geçmek zorunda kaldılar.
Ancak ramazanın bereketleriyle birlikte bayramın gelişi kendileri için rahatlık ve ferahlık anlarıydı. Çünkü Allah-u Teala’nın yüceliğini ve şanını göstermek fırsatı Efendimize nasip oluyordu ve onun hayatının gayesi ve kalp huzurunun maksadı da ancak buydu. O günlerde bile Peygamber Efendimiz (sav) bayramları kutladı. Bu zorluk ve sıkıntı günlerinde bile Peygamber Efendimizin (sav) mübarek kalbinden
اَللّٰہُ اَکبرُ اللّٰہُ اَکبرُ لَا اِلٰہَ اِلَّا اللّٰہُ
Nidaları yükseliyordu ve Allah’a hamd ve sena etmek ve O’nun azametini göstermek için vefatına kadar hep çabaladı. Siret kitaplarının ışığında ramazan orucunun farz oluşundan sonra ramazan ve şevval ayındaki bazı olağanüstü meşguliyetlerin bir göstergesini sunuyoruz.
Hicri Yıl |
Olay |
Olayın meydana geldiği ay |
2 |
Bedir gazvesi |
Tarihçilere göre 16/17 ramazanda Bedir gazvesi başladı. |
2 |
Karkaratülküdr gazvesi |
Bedir gazvesinden hemen sonra Şevval ayında oldu |
3 |
Uhud gazvesi |
Bu da şevval ayının başlarında oldu. |
4 |
Bedrü´l-Mev´id
|
Uhud savaşından sonra müşrikler meydan okuyarak Bedir’in karşılığını vermek üzere Bedir’de tekrar savaşacağız demişlerdi. Peygamber Efendimiz ve sahabeler oraya gittiler ve 8 gün beklediler. Fakat kafirler gelmeyince hiçbir şey olmadı. Bu olay da Şevval ayında oldu. |
5 |
Hendek Gazvesi |
Bu da şevval ayının başlarında oldu. |
6 |
Kürz b.Cabir’in seriyyesi |
Ureyne halkının verdiği sıkıntılar, sorunlar- Bu olay da şevval ayında oldu. |
6 |
Medine’de şiddetli kıtlık |
Ramazanda Peygamber Efendimizin istiska (yağmur duası) namazı neticesinde rahmet yağmurlarının inmesi |
6 |
Yahudilerin fitneleri |
Ramazan ayında Hayberlilerin fitnesi ve Yahudi Ebu Rafiğ’in öldürülmesi olayı oldu. |
7 |
Neced, Yemen, cibar seriyyeleri |
Bu yıl şevval ayında Neced, Yemen, cibar seriyyeleri meydana geldi. |
8 |
Mekke’nin Fethi |
Rivayetlere göre Peygamber Efendimiz 10 ramazanda Medine’den yola çıktı |
8 |
Huneyn gazvesi |
Bu olay bayramdan hemen sonra 6 şevvalde meydana geldi. |
9 |
Tebük gazvesi |
Bu olayda uzun bir yolculuk gerekmişti, rivayetlere göre bu gazvenin tamamlanması Recep ayından Ramazan veya Şevval’e kadar sürdü. |
10 |
Veda Haccı |
Ramazan ve bayramdan sonra Zilkade ayında Peygamber Efendimiz yolculuğa karar verdi. |
11 |
Ahirete irtihal edişi |
Peygamber Efendimiz Rebiül Evvel ayında Rabbine kavuştu. |
Yani hicri 2 yılından 10 hicriye kadar Peygamber Efendimizin (sas) hayatında 9 bayram oldu. Olağanüstü meşguliyet, hengame ve koşuşturma haline rağmen ne şekilde olursa olsun emniyet ve sükunet vakti nasip olduğunda Peygamber Efendimizin mübarek kalbi, Allah’a hamd-ü sena ve şükrünü göstermeye yöneldi.
Bu tablodan bellidir ki bu 8-9 yılda Peygamber Efendimiz (sas) Bedir ve Uhud dönemlerinden geçmek zorunda kaldı. Medine’de Hendek gazvesi gibi korku ve tehlike dönemi de oldu. Bu günlerden bahsederek Allah-u Teala şöyle buyurdu:
وَ اِذۡ زَاغَتِ الۡاَبۡصَارُ وَ بَلَغَتِ الۡقُلُوۡبُ الۡحَنَاجِرَ
Yani, (Korkudan) gözler dona kalmıştı ve yürekler ağızlara gelmişti.[2] Yine bu esnada Medine şiddetli kıtlığa duçar oldu ve o yıllarda Tebük gazvesi, Huneyn gazvesi, Mekke’nin fethi gibi olaylar gerçekleşti. Ancak Peygamber Efendimiz (sas) Rabbinin rızasına razı olarak “usr ve yusr” (zorluk ve kolaylık) durumunda Allah’a hamd-ü sena etmek, tekbir ve zikri İlahi ile meşgul oldu.
Acaba bayram namazı evde kılınabilir mi?
Bugünlerde, içinde bulunduğumuz durumdan dolayı çeşitli ülkelerde evde kalma yahut acil durum uygulandığı için bayram namazı meselesi kafa yormaktadır. Birçok yerde toplantılar yasak olduğu ve sosyal mesafeye uyulması telkin edildiği için şu soru ortaya atılıyor: Bayram namazı için şehir halkının bir bayram alanı veya büyük camide toplanması şarttır. Peki evde aile üyeleri ile birlikte bayram namazı kılınabilir mi, kılınamaz mı? Bu konuda aşağıdaki talimatlar bize örnektir:
1- Cuma namazı öyle bir farizadır ki buna iştirak etmek için Cuma Suresinde
فَاسْعَوْا إِلَىٰ ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ (الجمعۃ :10)
Kelimeleriyle katî emir verilmiştir. Halbuki bayram namazlarının farz oluşu ve telkin edilmesi hakkında Kuran-ı Kerim’de böyle hiç bir emir yoktur. Bu sebeple, salgın durumunda eğer Cuma namazı için alternatif durum uygulanabiliyorsa bayram namazları için bir kolaylık yolunu benimsemek nasıl yasak olabilir?
2- Bir yağmur sebebiyle Hz. Abdullah bin Abbas, ezan sırasında “namazı evlerinizde kılın” diye ilan edilmesini söyledi ve bunu izah ederek böyle yapmanın Hz. Resulüllah’ın (sav) sünnetinden ispatlandığını söyledi. Kısacası bayram namazını, cumanın farz oluşunu da dikkate alarak değerlendirirsek, evde bayram namazı kılmak için bu örnekten istifade edebiliriz.
3- Eğer bir köyde, şehirde veya ülkede sadece bir ev Müslüman ise bu durumda bayram namazı evde eda edilebilir. Sahabelerin örneğinden ispatlanmaktadır ki bir mecburiyet durumunda kendi ev halkını evde bir araya getirip aynen camide kılındığı gibi evde bayram namazı kılınabilir. Nitekim Sahih-i Buhari’de hz. Enes bin Malik’in (ra) şu sözleri yol göstermektedir: Hz. Enes bin Malik’in kölesi İbni Ebi Utbe, Zaviya adlı köyde yaşardı. Ona kendisi şu emri vermişti: Kendi ev halkını ve çocuklarını toplayıp, şehir halkının kıldığı gibi bayram namazı kıl ve tekbir getir. (Elcamiu Es-sahih-ul buhari, kitab-ul iydeyn)
4- Bu gibi durumlarda, camilerde imamın arkasında bayram namazı kılındığı gibi aynı yöntem uygulanabilir. Yukardaki hadis ve aşağıda yer verilen rivayetlerden, “imam nasıl bayram namazı kıldırıyorsa” kelimeleriyle bu konu açıklığa kavuşmaktadır ki imam nasıl bayram namazı kıldırıyorsa aynı şekilde bayram namazı kılınacaktır. Yani bayram namazı vaktinde tekbirleri getirmek ve imam gibi hutbe verme müsaadesi mevcuttur.
Peygamber Efendimizin (sas) hizmetçisi olan Enes bin Malik’in oğlu, Abdullah bin Ebubekir bin Enes bin Malik şöyle beyan eder: Hz. Enes (bir defa) imam ile birlikte bayram namazı kılamadı. Yahut bayram namazını kaçırdı, bunun üzerine o, ev halkını topladı ve onlarla birlikte, imam nasıl bayram namazı kıldırıyorsa aynı şekilde bayram namazı kıldı. (Es-sünen-ül Kübra, beyheki)
Evde bayram namazı kılarken hangi yöntem uygulanacak?
Salgın hastalık durumu yüzünden toplanma yasağı olan veya sosyal mesafe kurallarına uyulması telkin edilen ülkelerde oranın kanunlarına uymak ve halkın sağlığı ve sıhhati için yardımlaşmak gereklidir. Ancak ramazan bayramı aslında oruçların tamamlandığı gündür. Allah-u Teala’nın yüceliğini beyan etmek ve şükrümüzü gösterme fırsatıdır. Bundan dolayı her türlü durumda ve “usr ve yusr” halinde kalplerimizin, bize ramazan nasip olduğu için Allah’ın huzurunda hamd ve sena ile dolması gerekir. Allah-u Teala’nın rahmetleri ve bereketlerini elde etmek için mübarek bir fırsat bize sunulduğu için şükür edenler olmalıyız. Bu hamd ve şükür duygularıyla, evlerde bayram namazı kılarak da, Hz. Resulüllah’ın (sas) örneğine göre hareket etmek suretiyle aşağıdakileri yapmakta hiçbir zorluk olamaz. Peki biz bu bayramı, evimizde tekbir seslerinin yankılandığı ve Peygamber Efendimizin öğrettiği usullere göre evlerimizin Allah’a hamd ve sena ile dolduğu bir hatıra haline neden getirmeyelim. Bu zorluk durumlarında da sünnetin aşağıdaki yönlerini benimseyerek biz bu bayramı gerçek manada bir hatıra bayramı yapabiliriz.
1- Hz. Resulüllah (sas) bayram gecelerinde ibadet edenlere müjde vermiştir ki kalplerin öldüğü gün böyle insanların kalbi yine de canlı kalacak. (Sünen İbni Mace)
2- Peygamber Efendimiz (sas) bayram günü gusül abdesti alırdı. (Zad-ül Mead)
3- Bayram dolayısıyla iyi elbiseler giyinirdi. (Neyl-ül Evtar)
4- Ramazan bayramında Peygamber Efendimiz (sas) biraz hurma yer ve bayram namazı kılardı. (Sahih-i Buhari)
5- Kadınlar da bayram namazına iştirak ederlerdi. (Sahih-i Buhari)
6- Peygamber Efendimiz (sas) bayram namazından önce “Fıtrana” (fitre) ödenmesinin vacip olduğunu bildirdi. (Sahih-i Buhari, İbni Mace)
7- Bayram namazlarından önce ezan ve kamet okunmazdı. (Sahih-i Müslim)
8- Bayram namazından önce veya sonra herhangi bir nafile namaz kılmazdı. (Tufetü’l Ahfezi)
9- Ramazan bayramında ilk rekatta 7 ve ikinci rekatta 5 fazladan tekbir getirirdi. (Müsned Ahmed)
10- Peygamber Efendimiz (sas) hutbeyi bayram namazından sonra verirdi. (Neyl-ül Evtar)
Mevcut Durumlarla ilgili vaktin İmamının nasihatleri
Hz. Emir-ül Müminin Halifeü’l Mesihi’l Hamis (Allah yardımcısı olsun) mevcut durum hakkında öyle bazı usuller verdi ki eğer bu talimatları kendimize rehber edinirsek bizim bu bayramımız her bakımdan Allah’ın lütuflarını ve rahmetlerini elde etmenin yolu olabilir.
Evleri Mescid haline getirin: Daha önce beyan edildiği gibi, “Usr ve Yusr”de Allah’ın ismini yüceltmek Hz. Resulüllah’ın (sas) hayatının maksadı idi. Mevcut duruma göre İslamî farzları yerine getirmekle ilgili nasihat ederek Huzur şöyle buyurur: “Bugünlerdeki durumdan dolayı biz camilere gidemiyoruz, ancak bu farzı evlerde yerine getirmek şarttır.” (Özel Mesaj, 27 mart 2020)
Devletin kurallarına uymak da zorunludur: İslamî farzları yerine getirmekle ilgili nasihatlerle birlikte prensipte de tol göstererek şöyle nasihat etti: bu hastalığın yayılma tehlikesi de var, devlet bazı koşular ve kurallar da belirledi ve ülke kanunlarına bağlı olarak onlara göre hareket etmek de şarttır. (Özel Mesaj, 27 mart 2020)
İnsanlığa hizmet vakti: Ramazan Bayramı Allah’ın yüceliğinin ve azametinin gösterilmesi ile birlikte hukuku’l ibad kulların haklarının eda edilmesi için de fırsattır. Fitre sadakası talimatında bu yöne işaret edilmiştir. Nitekim içinde bulunduğumuz günlerde Ramazan Bayramı münasebetiyle Huzur-i Enver’in şu talimatını göz önünde tutmak şarttır: “Kulların haklarını vermenin günü işte bu gündür be bunun sayesinde Allah’ın yakınlığını elde etmenin günüdür.” (10 nisan 2020 Cuma Hutbesi)
Allah’ın önem verdiği şeylere saygı göstermek çocukların terbiyesi için gereklidir: Mevcut durumlarda çocukları İslamî öğretilere bağlı kılmakla ilgili Hz. Emir-ül Müminin (Allah yardımcısı olsun) şöyle nasihat etti: “Evlerinizde cemaatle namaz kılma alışkanlığı edinin. Bu sayede bir yandan çocuklar namaz kılmanın şart olduğunu öğrenecekler, öbür yandan cemaatle kılmanın gerekli olduğunu öğrenecekler.” (Özel Mesaj, 27 mart 2020)
Gün dua günüdür: Huzur-i Enver mevcut günleri dua etme günleri olduğunu belirterek 10 nisan Cuma hutbesinde şöyle buyurdu: “Genel olarak kendiniz için, sevdikleriniz ve yakınlarınız için, Cemaat için ve genel olarak insanlık için dua etmek gerekir.” (10 nisan 2020 Cuma Hutbesi)
Velhasıl, bayram münasebetiyle Huzur-i Enver’in (atba) bu nasihatine uygun davranarak, yakınlarımız, akrabalarımız, dostlarımız ve sevdiklerimiz için duacı olalım.
Enîs Ahmed Nedim-Japonya Mürebbiler Başkanı
(Urdu orijinal metni Alfazal Gazetesinde 21.05.2020’ de yayınlandı)