Avrupa veya Asya nerede olursa olsunlar, Allah (c.c.) yeryüzünde yaşayan temiz ruhların hepsini Tevhide çekip İslâmiyet üzerinde toplamayı hedef edinmiştir. Allah’ın (c.c.) bu isteğini gerçekleştirmek için dünyaya gönderildim. Siz de yumuşaklık, güzel ahlâk ve ısrarla duaya yönelmekle, bu hedefi gerçekleştirmeye uğraşın.
İnsanların dertlerine ortak olmak ve nefislerinizi temizlemek suretiyle “ruh-ül kudüs[1]”den pay alınız. Çünkü gerçek takvaya sahip olabilmesi için insanın ruh-ül kudüs’e sahip olması gerekir.
Nefsanî duygularınızı tamamıyla terk edin ve Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak için daracık bir yola girin. Öylesine dar bir yol ki, ondan daha dar bir yolun düşünülmesi mümkün olmasın. Dünya lezzetlerine özenmeyiniz çünkü onlar sizi Allah’tan (c.c.) ayırırlar. Allah (c.c.) için acı bir hayatı tercih ediniz. Biliniz ki, Allah’ın (c.c.) rızasını kazandıran dert, öfkesine yol açan lezzetten ve hoşnutluğuna kavuşturan yenilgi, gazabına uğratan zaferden daha hayırlıdır. O’nun gazabına yaklaştıran sevgiyi terk ediniz. Tertemiz bir kalple ona yöneldiğiniz takdirde, (tuttuğunuz) her yolda size arka çıkacak ve düşmanınız size zarar veremeyecektir.
Onun yolunda ilerlerken, arzunuz ve lezzetinizden, izzetiniz ve onurunuzdan, malınız ve canınızdan vazgeçmedikçe, ayrıca sizi ölümle karşı karşıya getiren sıkıntılara katlanmadıkça, rızasını kazanamazsınız. Ama bu acı ve sıkıntılara katlandığınız takdirde, sevilen bir bebek gibi, kendinizi O’nun kucağında bulacaksınız. Gelmiş geçmiş Peygamberler ve evliyaların varisi kılınacaksınız. Nimet kapılarından her biri size açılacaktır. Ama (yazık ki) böyle kimselerin varlığı pek nadirdir.
Allah (c.c.) bana hitaben: “Takva gönülde dikilmesi gereken bir ağaçtır” buyurdu. (Biliniz ki) Takvayı besleyen su, bağın her tarafını yeşilliğe kavuşturan sudur. Takva öyle bir köktür ki, onun yok olduğu yerden her şey yok olur ve onun var olduğu yerde her şey var olur.
“Kadem-i sıdk”tan (yani sadakat ve vefa ile atılan adımdan) yoksun olup, sadece dil ile Allah (c.c.) sevgisi iddiasında bulunanın boş iddiası ona ne kazandırır?
Bana kulak veriniz, çünkü ben en doğru olanı söylüyorum: Dünya sevgisi az olsa dahi, din ve dünya sevgisini bir arada bulunduran kimse helâk olmuştur. İçinden yarı dünya yarı dini bulunduran kimseye, yani istisnasız olarak irade ve arzularının hepsini Allah (c.c.) için taşımayan kimseye cehennem pek yakındır. Biliniz ki, niyet edilen şeyde eğer zerre kadar dünya arzusu varsa, ibadetlerin hepsi boşa gider. Çünkü bunu yapan Allah’a (c.c.) değil şeytana uymaktadır. Onun Allah’tan (c.c.) medet umması kesinlikle boş yeredir. Bu hali devam ettiği müddetçe, yeryüzündeki böcek ve haşaratlardandır. Nitekim böceklerin (pervasızca) yok edildiği gibi o da birkaç gün içinde yok edilecektir. Kalbinde Allah (c.c.) sevgisi olmadığı için, Allah (c.c.) onu memnuniyetle helâk edecektir.
Ama nefsinizi gerçekten öldürdüğünüzde, Allah (c.c.) içinde var olacaksınız. O sizinle olacak. Yaşadığınız ev bereketin ineceği, duvarları ise rahmetin yağacağı yer olacaktır. Böyle kimsenin yaşadığı şehir uğurlu ve saadetlidir. Yaşamanız ve ölmeniz, her hareketiniz ve hareketsizliğiniz, merhametiniz ve kızgınlığınız sadece Allah (c.c.) için olup, sıkıntı ve musibet dönemlerinin hepsinde, Allah’ı (c.c.) denemek niyetinde olmayıp, O’nunla ilişkinizi kesmeden adım attığınız takdirde, Allah (c.c.) indinde özel bir kavim olacaksınız.
Benim gibi siz de insansınız ve benim Rabbim sizin de Rabbinizdir. Bundan dolayı gücünüzü ve yeteneklerinizi zayi etmeyiniz. Ben Allah’ın (c.c.) isteğine uygun olarak söylüyorum ki; hakkıyla Allah’a (c.c.) yöneldiğiniz takdirde, O’nun seçkin milleti (cemaati) olacaksınız. Nitekim O’nun azameti ve yüceliğini gönüllerinize yerleştiriniz.
Tevhidine olan imanınızı boş bir dille değil, amelinizle gösteriniz ki, size olan lütfu ve ihsanını O da ameliyle göstersin.
Kin tutmaktan uzak durunuz ve insanoğlunun dertlerine içtenlikle ortak olunuz. (Allah’a (c.c.) ulaşmak için) İyiliğin her yolunu seçiniz çünkü hangi yoldan kabul edileceğinizi bilemezsiniz.
Müjdeler olsun: Allah’a (c.c.) yaklaşmak için ortalık bomboştur. Bugün her millet dünyayı sevmektedir ve Allah’ın (c.c.) hoşuna giden işlerle ilişkisini kesmiştir. Şimdi bütün gücüyle bu kapıdan girip, cevher ve yeteneklerini göstermek suretiyle Allah’ın (c.c.) özel ödülüne nail olmak arzusunda olanlar için bu bir fırsattır.
Allah’ın (c.c.) sizi zayi edeceğini sakın düşünmeyin! Siz Allah’ın (c.c.) eliyle toprağa ekilen bir tohumsunuz. Allah (c.c.): “Bu tohum filizlenip serpilecek, her taraftan dal-budak salacak ve bir gün koskocaman ağaç olacak” buyurmaktadır. Ne mutlu! Allah’ın (c.c.) bu sözüne iman edene ve zaman zaman maruz kaldığı ibtilâlardan[2] korkmayana.
Biat ahdine sadık olup olmadığınız konusunda Allah’ın (c.c.) sizi denemesi için ibtilâ gereklidir. Her hangi bir ibtilâ esnasında tökezleyen, Allah’a (c.c.) hiç bir zarar veremez ve talihsizliği onu cehenneme kadar sürükler. Doğmaması onun için daha hayırlı olurdu. Lâkin deprem mahiyetinde olan musibetler, olayların estirdiği fırtınalar, milletin istihzası ve dünyanın nefret dolu muamelesine rağmen, son gününe kadar sabır edenler muzaffer kılınacak ve bereket kapıları onlara açılacaktır.
Allah (c.c.) bana hitaben:
“Cemaatine haber ver ki; iman edenler, yani nifak (iki yüzlülük), korkaklık ve dünya sevgisini imanlarına katmayanlar ve itaatin en ufak derecesinden dahi mahrum olmayan imana sahip olanlar, Allah’ın (c.c.) sevdiği kimseler olup “kadem-i sıdk”[3] üzerindedirler” buyurdu.[4]
Hz. Mirza Gulam Ahmed Kadiyani
Eserlerden Derlemeler Adlı Kitabından
[1] Cebrail (a.s).
[2] İnsanın iyiliğini, kötülüğünü ve kemal derecesini meydana çıkaran İlahî sınanma.
[3] Yunus Suresi, ayet 3’te müminler için zikr olunan bir makamın ismidir.
[4] Al-vasiyet; (1905), Ruhani Hazain; s.306-309, c.20, 2.bs. London, 1984.