Huzur-i Enver (Eyyedehullahu binasrihill aziz) 7 Eylül 2018’de Almanya’nın Kalsruhe şehrinde, Calsa alanında Cuma hutbesi irşad etti. Kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu:
Elhamdülillah bugün Almanya Cemaatinin yıllık toplantısı başlıyor, Yüce Allah bize, bir yıllık toplantıya daha katılma saadeti bahşetti. Calsa Salana (yıllık toplantı) nedir? Calsa salananın maksadını, hz. Mesih-i Mevud (as) açıklayarak şöyle buyurdu: Bu toplantı, dünyevî bir festival değildir. Ve buraya toplanmak da dünyevî bir maksat veya gövde gösterisi yapmak için değildir. Dünyayı maddi olarak etkilemek de değildir. Aksine burada toplananların sadece Allah için toplanmaları gerekir ki böylece bir yandan ilmî ve manevî susuzluğunu giderip ilim ve maneviyatta ilerleyen kimseler olsunlar öbür yandan da Allah’ın kullarının haklarını eda etmeye çabalayan kimseler olsunlar.
Ancak üzülerek söylüyorum ki bazı kimseler calsaya katılmak için buraya gelmesine gelirler, ama birkaç arkadaşıyla buluşmak, biraz coşturucu sözler duymak dışında elde ettikleri hiçbir şey olmaz. Böyleleri sorunlara da yol açarlar, bazı gençler ve çocukların tökezlenmesine de sebep olurlar, bazen çok mekruh hareketlerde bile bulunurlar ve zannederler ki bizi kimse görmüyor. Hiç unutmamalıyız ki Allah-u Teala her zaman görmektedir. Velhasıl bugün ilk olarak söylemek istediğim şey, herkesin iyice zihnine kazıması lazım ki bu calsa manevi bir calsadır. Bu calsalar, takvada ilerleyelim ve Allah-u Teala ile bağ kuralım ve o bağı artıralım diye düzenlenmektedir.
Hz. Mesih-i Mevud (as) calsanın temelini ve maksadını takva olarak belirtti ve takva ile ilgili cemaatine nasihat ederek şöyle buyurdu: Takva her şeyin köküdür. Takvanın anlamı, her inceden daha ince günah yollarından sakınmaktır. Bir konuda kötülüğün şüphesi bile olsa, ondan sakınmaya takva denir.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Şimdi herkes kendi durumunu kontrol ederse kendini muhasebe etmiş olacaktır; Acaba biz bu tanıma uygun olarak günahın ince yollarından sakınmaya çalışıyor muyuz ve bir konuda kötülüğün şüphesi dahi varsa ondan uzak duruyor muyuz? Aksi takdirde konuşmaları dinlemek, gelip geçici coşkular yaşamak ve tekbir naraları atmanın bir anlamı yoktur.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Takvanın muttaki üzerindeki etkisi daha bu dünyada görülmeye başlar, aynen zehirin yahut iksirin bedene derhal etki ettiği gibi. Huzur-i Enver şöyle dedi: Bir insan takva üzerinde yürüyor olsun ve onun etkisi görülüyor olmasın, bu mümkün değildir. Takva üzerinde yürüyen kimse herhangi bir kötülüğün yanına dahi yaklaşamaz. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Bu sözleri sık sık söylememin nedeni şudur ki, Allah-u Teala’nın bu cemaati oluşturmasındaki maksat, dünyadan kaybolmuş olan gerçek marifeti yeniden kurmak istemesidir.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Velhasıl, kim Allah’ın gayesine uygun olarak takva ve manevi temizliği edinmeye çabalarsa işte başarıya ulaşacak olan, Hz. Mesih-i Mevud’un (as) gözünde gerçek Ahmedi olan ve bu calsaların amacına ulaşan da ancak odur. Calsaya katılan her iki tarafın da, yani hem misafirlerin, hem ev sahipliği yapanların bu ölçülere göre kendilerini incelemeleri gerekir. Her iki tarafta da takva olursa bu özellikler meydana gelecektir. İşte bu konuya istinaden ben, her iki tarafın sorumluluk ve görevlerine dikkat çekmek istiyorum. Eğer her iki tarafta bu özellikler meydana gelirse, işte o zaman calsanın ortamı da güzelleşecek calsaya gelmenin amacı da gerçekleşecek.
İlk olarak çalışanlar yahut ev sahipliği yapanların dikkatini çekeceğim ki içlerinde bu vasıfları özellikle meydana getirmeye çalışsınlar. Duygularınızı kontrol altında tutun. Her durumda misafirlere öncelik verin, yumuşak dil kullanın, tevazu gösterin. Sonra çalışanların kendi aralarında da sevgi, ihlas ve kardeşlik olmalı; misafirler için de kendi aranızda da. İş yapıp ta birbirinizin sözlerine öfkelenirseniz misafirler üzerinde bunun kötü etkisi olacaktır. Çalışanların daima hatırında tutması gerekir ki mademki birkaç günlük hizmet için kendinizi takdim ettiniz -ki bu hizmet büyük bir makama haizdir ve hz. Mesih-i Mevud’un (as) misafirlerine hizmettir- o halde öyle bir tavır sergileyin ki ne misafirlere sıkıntı versin ne de çalışanlara.
Allah-u Teala, “insanlarla güzel konuşun,” buyurur. Bu genel bir nasihattir, bir müminin her zaman yüksek ahlak sergilemesi gerekir. Ancak bu özel durumda, çalışanlar calsanın misafirlerine hizmet için kendilerini takdim ettiklerine göre, eğer birisi yanlış yahut sert bir şekilde davranırsa, yanlış yapan kimse, çalışanın kendisine yumuşak bir şekilde cevap verdiğini ve yüksek ahlak sergilediğini gördüğünde, bu fiili örnek kendiliğinden diğerinin yanlışlığını ona hissettirerek fiili bir terbiye olacaktır. Hz. Resulüllah (sav), mizanda güzel ahlaktan daha ağır gelen bir şey yoktur, buyurdu. Her görevlinin kulağına küpe olması ve uygulaması gereken şey iyi ahlaklı olmasıdır. Bakın ne kadar karlı alışveriştir bu. Eğer birisi, görevlerin çokluğundan, yahut filan şahsın son derece yanlış tavrından dolayı ben de öfkelendim derse, daima Efendimiz Hz. Resulüllah’a (sav) bakmamız lazım. Allah-u Teala, onda sizin için en güzel örnek vardır buyurdu. Peygamber Efendimize dokunmayan hangi sıkıntı vardı, hangi üzüntü vardı kendisinin katlanmadığı? Ama buna rağmen sahabeler, “Biz hz. Resulüllah’tan (sav) daha fazla tebessüm eden birini görmedik,” diye beyan ederler: işte örnek, Efendimiz ve izinden gittiğimiz hz. Muhammed Mustafa’dır (sav).
Huzur-i Enver şöyle dedi: hz. Mesih-i Mevud’un (as) misafirlere iyi davranılması ile ilgili ettiği nasihatleri de her çalışanın göz önünde tutması gerekir. O şöyle buyurur: Misafirin kalbi ayna gibidir, azıcık bir şeyden kırılıverir. Misafirlere hizmet edenlere genel olarak nasihat ederek şöyle der: bakın, bir çok misafir geldi, onlardan bazısını tanırsınız, bazısını tanımazsınız, o yüzden hepsini ikrama layık bilerek tevazu gösterin. Velhasıl misafirlere misafirperverlikte herhangi bir ayrıcalık olmamalı, tanıdığına iyi davranıp tanımadıklarına pek aldırış etmemek yahut vurdumduymaz tavırla davranmak olacak şey değil. Kısacası bu bakımdan da sorumluluğunuzun farkında olun. Ayrıca calsaya gelen Ahmedi olmayan misafirler için her çalışan ve calsaya katılan her Ahmedi, İslam’ın güzel öğretisinin fiili örneğini göstererek tebliğin bir vesile olsun. Bu bakımdan her biriniz sessiz bir şekilde tebliğ yapıyorsunuz, calsaya katılan da bir görevi olan da.
Her bölümün çalışanlarının hatırında olmalı ki onun bölümü çok önemlidir. Trafik kontrol, park bölümü, kayıt bölümü, giriş kontrol bölümü, yemek hazırlama, yemek sunma, temizlik, düzen ve disiplin bölümü vesaire. Hangi bölüm olursa olsun, sadece misafirlere hizmet ediyor değil aynı zamanda sessizce tebliğ yapıyor olurlar. Velhasıl görevinizin bu ehemmiyetinin de farkında olun. Disiplin konusunda da, çehrede sertlik olması şart değildir. Kadınlar arasında, özellikle İngiltere calsasında kız çocukları disiplini sağlarlar ve bunu gülümseyen yüzlerle yürütürler. Aynı şekilde yemek yenilen yerlere de dikkat edin, eğer birisi vakitsiz gelirse ve bir mecburiyeti var ise, mesela hastadır, yahut çocuğu ağlıyordur, o durumda ne kadar yardımcı olunabilirse olunmalı, eğer yardımcı olunamıyorsa sessizce ve güzel ahlak ile cevap verin. Aynı şekilde abdesthanelerdeki temizliğe de dikkat edin.
Gelen misafirlerin daima hatırında olmalı ki, bu calsaya katılmanın amacı, kalpte takva oluşturmak, kendi ilmi, ameli ve manevi durumunu iyileştirmektir. Eğer bu amaç göz önünde olursa, başkaları ve özellikle çalışanlar hakkında hiçbir serzeniş ve şikayet olamaz. Sonra Almanya’dan katılan misafirlerin şunu da unutmaması lazım ki o bir bakımdan misafirdir diğer bakımdan ise ev sahibidir, dışardan gelenler için fedakarlıkta bulunmaları gerekir. Yemek vaktinde eğer yer darlığı olursa, onların dışardan gelenlere yer vermeleri gerekir, yahut herhangi bir yardım gerekirse yardım etmeleri gerekir.
Aynı şekilde cemaatten olmayan misafirlere her Ahmedinin iyi örnek sergilemesi gerekir. Sizin hepinizin örneğini görerek yabancılar, İslami toplumun güzel manzarasını görecekler. Her Ahmedi, tevazu, yumuşaklık, aralarında sevgi ve kardeşlik örneği gösteriyor olduklarında, bu manzara insanlar tarafından görülecektir. Pazarlara da ancak vakit olunca gidin. Bazen insanlar, bizim gitmemiz lazım, acıktık, diyerek çok ısrar ederler. Onlar için misafirperverlik şubesinin bir düzenleme yapması lazım. Sonra kadınların pazarında da erkeklerin pazarında da, calsanın saygınlığını ve ortamı göz önünde tutun. Kuran-ı Kerim’in, biraz önce söylediğim, “insanlarla güzel konuşun,” emri, sadece çalışanlar için değil, aksine her Müslüman içindir ve özellikle her Ahmedinin bunu göz önünde bulundurması lazım.
Calsada programlar olurken, herhangi bir mecburiyetten dolayı çıkmak zorunda kalmak dışında calsa programlarını dinleyin. Her konuşmada her Ahmedi için onun hayatını daha iyi hale getirmeye yarayacak konular mutlaka oluyor. Aynı şekilde calsa sırasında da gezip dolaşırken de bu günlerde Allah’ı zikretmek, salavatı şerife okumak ve istiğfara devam edin. Bu, herkesin kişisel durumunu iyileştirmenin de bir yoludur, cemaatin durumunu iyileştirmenin de. Ve Ümmet-i Müslime’nin içinden geçmekte olduğu devrin durumunun düzelmesi için de dua edin. Hz. Resulüllah’a (sav) salavat göndermek ve İslamiyetin ilerlemesi için dua etmek Ahmedilerin üzerindeki büyük bir sorumluluktur. Bu ülkelere gelip sadece kendi kişisel arzularını yerine getirenler olmayın, aksine içinizde pak bir değişiklik meydana getirmeye çalışın. Salavat-ı şerife ve Allah’ın zikri ile dilinizi meşgul tutun.
Allah’a dua edin ki Yüce Allah bu calsanın gayelerini elde edenler ve onun bereketlerinden istifade eden kimseler kılsın bizi. Kadınlar, çocukları ve kocaları için dua etsinler ki Allah-u Teala Kendi dini üzerinde daima sebat etmeyi nasip etsin, dini kaybetme tehlikesi olan her sınanmadan Allah korusun. Daima sırat-ı müstakim üzerinde yürüyenler olalım. Bugünlerde özellikle, daha sonra da umumiyetle, namazları cemaatle kılmaya bağlı kalın. Yüce Allah her birinize, Kendi rızasına uygun hayat geçirmeyi nasip etsin. Hz. Mesih-i Mevud’un (as) cemaatine katılmanın ruhunu idrak ederek bunun hakkını verenler olalım. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Cemaatimiz takvayı benimsemedikçe kurtuluşu elde edemez. Takvayı benimsemedikçe Allah-u Teala Kendi koruması altına almayacaktır. Evleri Allah’ın zikri ile doldurun, sadakalar verin, günahtan sakının, ki böylece Allah merhamet etsin.
Allah lütfetsin ki bizler hz. Mesih-i Mevud’un (as) beklentisine uygun olarak hayatlarını geçirenler olalım, calsanın bereketlerinden feyiz bulanlar olalım ve hz. Mesih-i Mevud’un (as) calsaya katılanlar için ettiği dualardan pay alanlar olalım. Bu günlerde de pay alanlar olalım, sonradan da o dualara hep varis olalım. Allah-u Teala bizi daima iyilikler yapmaya muvaffak kılsın. Amin.