10.04.2015 - Allah'a ibadetin hikmeti - Müslüman Ahmediye Cemaati

10.04.2015 – Allah’a ibadetin hikmeti

10 Nisan 2015 Cuma Hutbesi Özeti

Tevazu ile Hüda Teala’nın önünde eğilmekle mümin Allah’a yakınlık elde eder ve kullarının haklarını da eda eder

Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 10 Nisan 2015’de Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte her zaman olduğu gibi MTA’da canlı olarak yayınlandı.

Hazreti Emirü’l Müminin hutbesinin başında Müminun suresinin 2. Ve 3. Ayetlerini okudu. Tercümesi şöyledir: Şüphesiz müminler muratlarına erdiler, onlar namazlarında alçak gönüllülük gösterirler. Huzur-u Enver, “Huşu” kelimesinin sözlük manasını açıkladı ve şöyle buyurdu: Bu bir tek kelimede gerçek bir müminin namaz ve ibadetinin geniş bir resmi çizilmiştir. Alçakgönüllülük, nefsini ezmek ve huşu ile Hüda Teala’nın önünde eğilmek suretiyle bir taraftan bir mümin Allah’a yakınlık elde edecek, diğer yandan Allah’ın haklarını eda etmekle birlikte kulların haklarını da eda eden birisi olacaktır. Ayrıca bu namazlar onun dünyevi işlerini de çözümleyici olacaktır. Benlik ve nefsin kötülüklerinin pençesinden kurtulup hayâdan dolayı bakışlarını aşağı indirmek suretiyle sadece namazlarda değil günlük yaşantısında bile buna göre davranarak ortamın sayısız kötülüklerinden korunmaya çalışacaktır. Müminin felaha kavuşması konusunda zikredilen başarılar çok geniştir. Huzur-u Enver “felah” kelimesinin sözlük anlamını açıkladı ve şöyle buyurdu: Burada kesin kurtuluş garantisi, Allah’ın rahimiyetinden feyiz almak için çaba sarfeden müminlere verilmiştir ve bunun birinci şartı namazlar ve ibadetlerde huşu elde etmektir. Hazreti Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Müminin ruhani vücudunun ilk mertebesi, namazda ve Allah’ı yâd ederken mümine nasip olan o huşu, kalp sızısı ve ağlama halidir.

Hazreti Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Namazda huşu hali ruhani vücut için bir nutfedir ve aynen nutfe gibi ruhani olarak kamil insanın bütün kuvvetleri, özellikleri ve bütün ayrıntıları onun içinde gizlidir. Nasıl ki nutfe rahme giderek çocuk olup doğarsa ve sonra bir kamil insan bütün özelliklere sahip olursa, aynı şekilde huşu, manevi ilerleme mertebelerinden geçirterek manevi olarak insanı mükemmelleştirir. Nasıl ki nutfenin rahim ile bağ kuramadıkça tehlikede olduğu gibi aynı şekilde ruhani vücudun bu ilk durumu yani huşu hali, Rahim olan Allah ile bağ kurmadıkça tehlikeden korunmuş değildir. Sözün özü sperm ile ruhani vücudun ilk aşamasını temsil eden huşu haleti arasında bir fark varsa sadece şudur ki birisi rahmin cezp edici kuvvetine muhtaçsa diğeri Rahim’in Kendisine çeken gücüne ihtiyaç duymaktadır. Bu ne kadar da enteresan ve hayret verici bir benzetmedir ki nasıl cismani vücudunun ilk aşaması olan sperm rahmin cazibesi olmadan resmen bir hiç ise aynı şekilde Rahim olan Allah ile bir alaka kuramayan huşu haleti -ki ruhani vücudunun ilk aşamasıdır- bir hiçten başka bir şey değildir.

Huzur-u Enver şöyle buyurdu: Onların Allah-u Teala ile bağı ancak Allah’ın peygamberleriyle bağı olduğu müddetçe devam eder ve bu ilişki terkedildiğinde zillet ve yoldan sapmanın kuyusuna düşülür. Kısacası daima Allah korkusu göz önünde tutulmalıdır, O’nun rahimiyetini elde etmek için çabalamaya devam edilmelidir, O’nun lütuflarını talep etmeye ve O’nunla gerçek bir ilişki kurmak için çaba sarfetmek gerekir. Birkaç duanın kabul olmasından yahut birkaç doğru rüya ile yetinmemek gerekir. Kısacası, insanın rahimiyeti cezbetmek için Allah’ın lütfu ile sürekli yaptığı çabalar, kabuliyetin derecelerine ulaştırır. Dikkatimiz bizim kendi sonumuz üzerinde olmalı ki Allah’ın lütfu ile O’nun rahimiyetini cezbederek bizim amelerimizden, her bakımdan mükemmel olan o çocuk doğsun. Bizler her ibadette ilerleyenlerden sayılalım, alçakgönüllülükte de ilerleyelim. Müminin namaza başlamasıyla bitirmesi arasında açık bir farkı olmalı. Eğer namaza başlamadan önce onda nefsaniyet veya kibirin bir bölümü dahi varsa namazı bitirdiğinde onun kalbi bunlardan temizlenmiş olmalıdır. Her yeni gün, bize zaaflarımızı göstererek Allah’ın lütuflarını artıran olsun, bizi hep istiğfar edenlerden yapsın, aramızdan her biri Hüda Teala’nın gözünde kurtuluşa erenlerden olsun. Amin!

Bir Öncekini Oku

Mevlid Kandili Kutlanmalı mı? Kandiller var mı yok mu?

Bir Sonrakini Oku

17.04.2015 – Halifetül Mesih II: Hikmet incileri