El Fazıl, 27 Haziran 1921
El Fazıl (Gazetesi’nin) Sayın Editörü; Esselamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhu! Geçenlerde saygın bir devlet memuru, (Vadedilen) Mesih’in II. Halife Hazretleri’nera bir biat mektubu kaleme almış ve Huzurra da kendisine bizzat kendi kalemi ile cevap vermiştir.
Onu yayınlanması için gönderiyorum. İnşallah bu, pek çok güzel kalpli ve akıllı insanın imanının artması için yardımcı olur ve Yüce Allah’a yakınlaşmak çabasında olanlar için de bir rehber görevi görür. Vesselam, Ali Muhammed (Posta Memuru)
Yeni mühtedinin mektubu
“Efendim! Esselamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhu!
Uzun bir zamandır kalbimde gerçeği arama hasreti bulunmaktaydı ve bu beni heveslendirdi. Sonra nihayet arzumu yerine getirme zamanı geldi. Şimdiye değin ağırdan aldıysam, bu ancak bu mübarek Cemaat’e katılmanın büyük bir sorumluluk olmasındandır. Bunun da ötesinde, benim gibi yüz karlarının bu Cemaat’e girip, itibarını zedeleme korkusu da bulunmaktaydı. Ancak bu görüşümde Allah’ın Rahmetinden bir umutsuzluk belirtisi hissettim ve bu mübarek Cemaat’in yüce kutsiyeti hakkında bir şüphe iması bulunduğunu sezdim.
Bundan dolayı, ilk düşünceyi bir günah olarak değerlendirdim ve ikinci hususu düşündüm. Öyle ki, bu halis suyun engin denizlerine benim gibi birkaç acı damla katılacak olsa, onlar bu Cemaat’i bozamazlar. Bununla birlikte, neden bu birkaç damla hep acı olacak diye söylemeliyim ki? Bu acılık yok olacak inşallah ve mutlaka ortadan kaybolacak.
[Cemaat’e] katılıyorum ve gecikme için üzüntü duyuyorum. Geç geldiğim halde memnunum ki, tüm gecikmelere rağmen yine de çok geç değildir. İçimde kesin bir çözüm bularak, kendimde Nefs-i Levvame’nin [kınayan öz benlik] varlığını hissediyorum. Eksik kalmış bir şey varsa, o da ancak çamuru altına çeviren, benim de şimdilerde aldığım o ilgidir.
Böylece, Ey benim Mahmud’um! Bugün, Ahmediye Cemaati’ne [giriyorum] ve tüm günahlar için sizin elinizde tövbe ediyorum, çünkü sizin elinizin, Allah’ın elinde olduğuna şahitlik ediyorum. Ben, Vadedilen Mesih’inas (bulunduğu) tüm iddialarına inanmaya devam ederken, dini dünyaya da tercih edeceğim.
[‘Ben her günah için Rabbim olan Allah’tan bağışlamasını diler ve O’na yönelirim. Ey Rabbim, ben kendi canıma zulmettim ve günahlarımı kabul ediyorum. Sen günahlarımı affet, çünkü senden başka günahlarımızı bağışlayabilecek kimse yoktur.’]
Fikrimce ben, [yalnızca] Ahmediye Cemaati’ne katılmakla kalmayıp, bugün gerçek İslam’a da fiilen girdim. Seyid Abdul Mecit, Kapurtala”
- Halife Hazretleri’nin cevabı
“Sevgili Seyid Bey, essalmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu!
Mektubunuzu aldım. Sağlığım iyi olmadığı için hemen cevap veremedim. Elhamdülillah, öyle ki O, kalbiniz açtı ve uzun bir zamandan sonra gerçeği kabul etmenize yardımcı oldu!
ذٰلِکَ فَضۡلُ اللّٰہِ یُؤۡتِیۡہِ مَنۡ یَّشَآءُ
[‘İşte bu, Allah’ın lütfudur. O, onu dilediğine verir.’] Şüphe yok ki, Ahmediyet’e katılmanın ardından, sorumlulukların olduğu yerde, kolaylıklar da bulunmaktadır. Bir kimse hakkı kabul ettiğinde, Yüce Allah tarafından ona hemen yardım edilir, kendisi için rahmet kapıları açılır. O, tıpkı dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibi muamele görür. Yani, onun her hareketi ile ilgilenilir ve her durumda kendisine bakılır.
İşte o zaman böyle bir kimse, rahmaniyet’den yararlanır ve Yüce Allah’ın nimetlerinden haberdar olduğu gibi, O’nun cömertlikleri ile de tanışır. Aynı zamanda onun dikkati, rahimiyet altında elde edebileceği ve bu ilk aşamada rahmaniyet [nimetlerinden] üstün olan nimetlere çekilir. Ancak son aşamada yine rahmaniyet galip gelir.
Bu aşama çok kritiktir ve birçok insan bu rahmaniyet’in tecellisi ile mest olarak, Yüce Allah’ın kendilerine bağlı olduğunu düşünüp, adım atmaktan vazgeçerler. Sonuç olarak onlar sadece, kendilerine tadımlık sunulan bu tatlının lezzetini hissederler. Azar azar bu duygu da kaybolur ve böyle bir kimse (her şeyden) mahrum kalır. Bu nedenle kişi, ilk aşamada Yüce Allah’tan aldığı destek ve cömert yardıma tek başına bel bağlamayıp, bu fırsattan yararlanmaya çalışmalı ve ilerlemeye devam etmelidir.
Yüce Allah bu aşamayı sağ salim geçmenize yardım etsin ve sizi diğerlerine de hidayet vesilesi kılsın. Naçizane, Mirza Mahmud Ahmed.”
(El Fazıl’ın 27 Haziran 1921 sayısındaki Urduca özgün metin, El Hakem tarafından İngilizce’ye tercüme edilmiştir. Türkçe tercümesi İngilizce’den yapılmıştır.)
9 Temmuz 2021
İngilizce’den Türkçe’ye çeviren: Mehmet Önder