Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 11 Kasım 2022’de İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu: Hz. Ebubekir Sıddik’i (ra) anlatıyorduk, onun siretini biraz beyan etmiştim. Bununla ilgili rivayetler arasında şu da vardır ki hz. Ebubekir (ra) ensab ilmi (Arap kabilelerinin soyunu inceleyen ilim dalı) konusunda mahirdi ve kendisinin şiir zevki de vardı.
Hz. Ebubekir (ra) Araplar halkı arasında soy kütüğünü en iyi bilen kimseydi. Soy ağacı konusunda kemale ulaşarak hz. Cübeyr bin Mut’am (ra) şöyle dedi: Ben soy ağacı ilmini hz. Ebubekir’den (ra) öğrendim, özellikle Kuryeş’in soy kütüğü, çünkü hz. Ebubekir (ra) Kureyş’ten olup onların soyağacını ve onlardaki iyilikleri ve kötülükleri herkesten iyi biliyordu ve fakat o onların kötülüklerinden bahsetmezdi.
Mekkelilerin nezdinde hz. Ebubekir (ra) en iyi insanlardandı
Mekkelilerin nezdinde hz. Ebubekir (ra) en iyi insanlardandı. Nitekim ne zaman bir sıkıntıyla karşılaşsalar kendisinden yardım talep ederlerdi.
O şiirlerin arkasında Ebubekir’in (ra) akıl vermesi ve önerileri var
Kureyşli şairler Peygamber Efendimizi hicveden şiirler söylediklerinde o şiirler ile yaptıkları hicivin cevabını verme görevi hz. Hassan bin Sabit’e verildi. Hz. Hassan bin Sabit (ra) geldiğinde Peygamber Efendimiz ona şöyle buyurdu: Sen Kureyş’i nasıl hicvedeceksin, çünkü ben de bizzat Kureyş’tenim? Bunun üzerine o şöyle dedi: Ya Resulallah! Ben sizi onlardan, tereyağından kıl çeker gibi çıkaracağım. Peygamber Efendimiz, sen Ebubekir’in yanına git ve ona Kureyş’in soy kütüğünü sorarak bunu yap, buyurdu. Hz. Hassan diyor ki, bunun üzerine ben şiir yazmadan önce hz. Ebubekir’in yanına giderdim ve o beni Kureyş’in erkekleri ve kadınları hakkında bilgilendirirdi. Nitekim hz. Hassan’ın bu şiirleri Mekke’ye gittiğinde Mekkeliler derlerdi ki bu şiirlerin arkasında Ebubekir’in akıl vermesi ve önerileri var.
Arapların aralarındaki savaşların tarihinin büyük alimi
Hz. Ebubekir (ra) soy ağacı konusunda olduğu gibi Arapların aralarındaki savaşların tarihinin de büyük alimi idi.
Şiir zevki
Hz. Ebubekir (ra) resmen bir şair değildi ancak şiir zevki (yani şiire yatkınlığı) çok iyiydi. Siret yazarları, hz. Ebubekir düzenli olarak şiir söyler miydi, söylemez miydi tartışmasını ortaya attılar. Bazı siret yazarları bunu reddederek birkaç şiir söylemiştir herhalde, dediler. Tabii ki bazı siret yazarları onun bazı şiirlerinden de bahsettiler. Aynı şekilde Türkiye’deki bir kütüphanede bulunan 25 kasideden oluşan bir el yazmasının onun şiirleri olduğu beyan edilir. Onda birisi şu kadarını dahi yazmıştır: Bu şiirlerin ona ait olduğunun tasdiki ilhamen bana bildirilmiştir. Tabakat İbni Saad ve Siret İbni Hişam, hz. Ebubekir’in (ra) bazı şiirler söylediğini yazdılar.
Arkadaşlığı ve malı vasıtasıyla herkesten fazla iyilik yapan
Hz. Ebu Said Hudri’nin (ra) beyan ettiğine göre, Nebi-yi Ekrem (sav) şöyle buyurdu: Allah-u Teala bir kuluna, dünyada kalmak veya Allah’ın yanında olanı seçmek konusunda seçenek sundu, o kul Allah’ın yanında olanı sevdi. Bunun üzerine hz. Ebubekir (ra) ağlamaya başladı. Bunun üzerine ben içimden şöyle dedim: Bu ihtiyara ne oldu da ağlıyor? Eğer Allah bir kuluna dünyayı ya da Allah’ın yanında olanı seçmek konusunda seçenek sunduysa o da Allah’ın yanında olanı seçtiğine göre o kul kesinlikle hz. Resulüllah (sav)’dir ve hz. Ebubekir aramızda herkesten fazla bilgi sahibidir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Ebubekir ağlama, kesinlikle refakatiyle ve malı vasıtasıyla herkesten fazla bana iyilik yapan Ebubekir’dir. Eğer ben ümmetimden birini dost edinmek istesem Ebubekir’i dost edinirdim, ancak İslami kardeşlik ve muhabbet vardır. Mescidin, Ebubekir’in kapısı dışındaki bütün kapıları kapatılsın. Kapıyı açıklayarak hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle der: Bunda şu sır vardır: Mescid, İlahî sırların mazharı olduğu için bu kapı hz. Ebubekir’e (ra) kapalı olmayacaktır.
Ferasetlerin mecmuası (kendi zatında toplayanı)
Hz.Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Bu demek değil ki diğer sahabelerde fazilet yoktu, aksine Ebubekir’in fazileti onun şahsi ferasetiydi ki başlangıçta da yüce bir örnek sergiledi ve sonunda da, demek oluyor ki Ebubekir’in zatı ferasetlerin bir araya toplanmış hali idi. Hz. Ebubekir (ra) sahib-i tecrübe ve sahib-i feraset kimselerden idi. O, musibetler karşısında sabreden ve derviş tabiatlı biriydi. Nitekim Allah-u Teala onu kendi ayetlerinin doğrulayıcısı Resulüllah’ın (sav) refakati için seçti ve onun doğruluğu ve sadakatinden dolayı övdü. Bu, onun hz. Resulüllah’ın sevdiklerinden en üstünü olduğunun işareti idi.
Hz. Resulüllah’tan (sav) sonraki en büyük tabirci
Hz. Ebubekir Sıddik (ra) rüya tabiri ilmini de çok iyi bilirdi, tabir ilminde büyük bir melekeye sahipti, tabir konusunda herkesten üstündü. O kadar ki iki cihan serverinin (sav) mübarek döneminde o, rüyaların tabirini anlatırdı. İmam Muhammed bin Sirin şöyle buyurur: Hz. Resulüllah’tan (sav) sonra hz. Ebubekir (ra) en büyük tabirci idi.
Erkeklerden ilk iman eden kimdi?
Bu konuda denilir ki ilk iman eden erkek hz. Ebubekir’dir. Hz. Mirza Beşir Ahmed Sahip, Siret Hateme’n Nebiyyin kitabında, Peygamber Efendimize ilk kim iman etmişti konusunu irdeleyerek detaylı bir açıklama yazdı, ayrıca hz. Ebubekir’i (ra) kesin olarak önde ve ilk iman eden kabul etti.
Muhalif bile onun iyiliğini ve yüce ahlakını kabul ediyordu
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle beyan eder: Ebubekir (ra) öyle bir insandı ki bütün Mekke onun iyiliklerinden memnundu. O, ne kazanırsa köleleri azat etmeye harcardı. O, bir defasında Mekke’yi bırakıp gidiyordu ki yolda Mekke’nin reislerinden biriyle karşılaştı. O reis, Ebubekir, sen nereye gidiyorsun, diye sordu. Hz. Ebubekir (ra) şöyle buyurdu: bu şehirde artık benim için emniyet yok, şimdi ben başka bir yere gidiyorum. O adam şöyle dedi: Eğer senin gibi iyilik timsali bir adam şehirden çıkarsa şehir berbat olacaktır, ben sana sığınma hakkı veriyorum, şehri bırakıp gitme. Bu onun, takva ve temizliğinin ne kadar büyük bir delilidir ki o reis, hz. Resulüllah’ın (sav) şiddetli düşmanıydı ve kendisine küfür bile ederdi, ancak hz. Ebubekir’in temizlik ve dürüstlüğünden o kadar emindi ki, sen şehirden gidersen şehir berbat olacak, diyordu.
Namazda imamlık
Hz. Nebi-yi Kerim’in (sav) yokluğunda Mescid Nebevi’de namaz kıldırma saadetine eren birkaç kişiden biri de hz. Ebubekir’dir ve onun hususi bir saadeti de şudur ki hz. Resulüllah’ın (sav) son günlerinde Peygamber Efendimizin emrine uygun olarak namaz kıldırmak kendisine nasip oldu.
Evlatlarına şefkati
Hz. Ebubekir’in (ra) evlatlarına çok muhabbeti vardı. O, sözü ve ameliyle genellikle bunu belli ederdi. Büyük oğlu Abdurrahman ayrı bir evde yaşardı fakat onun evinin masraflarını hz. Ebubekir (ra) kendi üstüne almıştı. Büyük kızı Esma’nın (ra) evliliği hz. Zübeyr bin Avam ile olmuştu, ilk başlarda onun eli çok dardı, evde herhangi bir hizmetçi bulundurmaya gücü yoktu, bu yüzden hz. Esma bir çok işi yapmak zorundaydı. O, hamur yoğurur, yemek pişirir, su çeker, torba diker ve epeyce uzaktan hurma tanelerini başının üstüne koyup getirirdi, hatta atları bile beslerdi. Hz. Ebubekir’in bundan haberi olunca bir hizmetçi yolladı, o hizmetçi atları besler ve onlara bakardı. Hz. Esma (ra) diyor ki babam hizmetçi göndermekle bir nevi beni azat etmiş oldu. Hz. Abdullah bin Ebubekir, hanımı Atike’ye olan sevgisinden dolayı cihada gitmeyi bırakmıştı. Hz. Ebubekir buna dayanamazdı, oğluna şöyle emretti: hanımın yüzünden cihadı bıraktıysan o halde onu boşa. O bu emre uymasına uydu ama Atike’nin ayrılığında çok dertli şiirler söyledi. Bu şiirler hz. Ebubekir’in kulağına kadar gidince kalbi burkuldu ve hz. Abdullah’ın hanımına geri dönmesine izin verdi. Hz. Bera (ra) şöyle beyan etti: hz. Ebubekir ile birlikte onun ev halkının yanına içeri girdiğimde baktım ki kızı Aişe (ra) yatıyordu, kendisi ateşlenmişti. Ben onun hz. Aişe’nin (ra) yüzünü öptüğünü gördüm, onun halini sordu ve dedi ki: Ey Benim kızım! Nasılsın?
Huzur-i Enver, hutbe saniyeden önce şöyle dedi: Bu konu gelecek sefer biraz daha devam edecek inşallah.