12.04.2024 - Uhud Gazvesinde Erkek ve Hanım Sahabelerin candan fedakarlıkları ve Uhud şehitlerinin yüksek makamı - Müslüman Ahmediye Cemaati

12.04.2024 – Uhud Gazvesinde Erkek ve Hanım Sahabelerin candan fedakarlıkları ve Uhud şehitlerinin yüksek makamı

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 12 Nisan 2024’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle dedi: Ramazan’dan önceki hutbelerde hz. Resulüllah’ın (sav) gazvelerinden bahsediyordum. Onların içinde hz. Resulüllah’ın (sav) sireti de beyan ediliyordu. Bugün de bu konuda bir şeyler anlatacağım.

Rivayetlerde yer aldığına göre hz. Saad bin Muaz’ın (ra) annesi hz. Resulüllah’ın (sav) yanına gelince Saad (ra) Peygamber Efendimize, “bu benim annemdir” diye arz etti. Peygamber Efendimiz o zaman at üzerindeydi, atını durdurdu ve onu karşıla buyurdu. Annesi yakına gelip Peygamber Efendimize bakmaya başladı. Hz. Resulüllah (sav) onun oğlu Amr bin Muaz’ın şehit oluşundan dolayı taziyesini sunduğunda o şöyle dedi: Ben sizi sağ selamet gördüm ya benim bütün üzüntüm sona erdi. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: Sana müjdeler olsun! Diğer şehitlerin yakınlarına da müjde ver ki bütün o öldürülenler cennette birbirinin arkadaşıdır ve her biri aile efradı için Allah-u Teala’dan şefaat istemektedirler.

Ümmü Saad  (ra) şöyle dedi: Biz hepimiz razıyız, bu müjdeden sonra kim ağlayabilir ki. Sonra onlar Peygamber Efendimizden, şehitlerin geride kalanları için dua etmesini rica ettiler. Nitekim hz. Resulüllah (sav) şöyle dua etti: Ey Allah’ım! Onların kalbinden üzüntüyü gider. Onların musibetlerini uzaklaştır ve şehitlerin geride kalanlarını, onların en iyi temsilcisi yap.

Hz. Muslih Mev’ud (ra) Medinelilerin bu fedakarlığından bahsederek şöyle der: Hele bir düşünün! Yaşlılığında kendisinin bastonu (olan evladı) yok olmuş olan o kadın, ne kadar cesurca diyor ki, oğlumun ölümünün üzüntüsü  beni nasıl yiyip bitirebilir, hz. Resulüllah (sav) hayatta ya, ben o üzüntüyü kaynatıp yutarım.

Başka bir vesileyle yine aynı olaydan bahsederek hz. Muslih Mev’ud (ra) şöyle dedi: Ey Ensar! Benim canım size feda olsun, sizler ne büyük sevap kazandınız.

Aynı şekilde hanım sahabelerin fedakarlıkları ile ilgili olarak hz. Muslih Mev’ud (ra) bir yerde Ahmedi hanımlara hitaben şöyle der: Bunlar İslam’ın neşri ve tebliğinde erkeklerle omuz omuza yürüyen ve İslam dünyasının gurur duyduğu kadınlardı. Sizler de Hz. Mesih-i Mev’ud’a (as) iman ettiğinizi iddia ediyorsunuz. Ve Hz. Mesih-i Mev’ud (as) hz. Resulüllah’ın (sav) büruzu (yani gölgesidir). Demek ki başka bir deyişle sizler de hanım sahabelerin büruzusunuz. Peki söyleyin, sizin içinizde de o hanım sahabelerin içindeki din coşkusu var mıdır?

Huzur-i Enver şöyle dedi: Bunda da olduğu gibi bazı olaylardan daha önce bahsedilmiş olsa da bu öyle bir olaydır ki sık sık farklı şekilde dinlemekle hayret verici bir iman durumu ve coşku oluşmaktadır.

İlk devrin bu fedakâr hanım sahabelerinden bahsederek hz. Muslih Mevud (ra) bir yerde şöyle buyurur: Hristiyan dünyası Meryem Magdeleni ve onun hanım arkadaşlarının, sabahleyin düşmandan saklanarak Mesih’in kabrine gitmelerinden dolayı onların cesaretine hayrandırlar. Ancak ben onlara diyorum ki

“Gelin! Benim Habibimin (sav) muhlislerinin ve fedailerinin hangi durumda ona destek olduğuna ve hangi durumlarda tevhid bayrağını yükselttiklerine azıcık bir bakın.”

Hz. Resulüllah (sav) Uhud Gazvesinden sonra Medine’ye vardığında münafıklar ve Yahudiler sevinç göstermeye ve ileri geri konuşmaya başladılar. “Muhammed (sav) padişahlık arzusunda (neuzübillah) ama hiçbir peygamberin uğramadığı kadar büyük bir zarara uğradı, kendisi de yaralandı, yandaşları da yaralandı” demeye başladılar. Ve diyorlardı ki eğer onlar bizimle kalsaydı asla öldürülmezlerdi. Hz. Ömer (ra) böyle laflar eden münafıkları öldürmek için izin istediğinde hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Onlar, Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın resulü olduğuma şahitlik etmiyorlar mı? Bunlar kelime-yi şehadet okumuyorlar mı? Hz. Ömer (ra) şöyle dedi: “Okumasına okuyorlar ama kılıç korkusuyla okuyorlar, yoksa münafıkça laflar nasıl edebilirler. Artık durumları belli oldu ve kalplerindeki açığa çıktı, Allah onların kinini açığa çıkarttı, şimdi artık onlardan intikam almak lazım.” Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: “لا الہ الا اللہ محمد رسول اللہ” (Allah’tan başka İlah yoktur ve Muhammed Allah’ın Resulüdür) diyeni öldürmek bana yasak edildi.

Huzur-i Enver şöyle dedi: İşte bu, o sözde ulemanın ağzını kapatmaya yeter. Bu sözde ulema, münafıklığın izi  dahi bulunmamasına rağmen Ahmedilere kafir derler ve öldürülmeleri caizdir fetvası verirler. İşte o sözde alimler(!) İslam’ın adını kötüye çıkardılar.

Uhud şehitlerinin cenazeleriyle ilgili Buhari’nin bir rivayetinden o şehitlerin makam ve mertebeleri anlaşılmaktadır. Ukbe bin Amir’in rivayetine göre hz. Resulüllah (sav) sekiz sene sonra Uhud şehitlerinin cenaze namazlarını kıldı. Minbere çıktı ve şöyle buyurdu: Ben sizin önünüzde duracağım ve sizler üzerinde şahit olacağım. Sizinle buluşma yerimiz “Havz”dır.  Ben onu bu durduğum yerden görüyorum. Ben, sizin şirke düşeceğinizden korkmuyorum; Benim korkum, sizin dünya için birbirinizle çatışmaya başlamanızdır.

Hz. Cabir’in rivayetine göre hz. Resulüllah (sav) şöyle buyururdu: Uhud’un şehitleri aklıma geldiğinde Allah adına yemin ederim ki keşke ben de arkadaşlarımla birlikte Uhud dağının geçidinde kalsaydım diye arzu duyarım, yani keşke ben de onlarla birlikte şehit olsaydım.

Hz. Resulüllah (sav) Uhud şehitlerinin kabirlerini ziyaret etti ve şöyle dua etti: Ey Allah’ım! Ben Senin kulun ve peygamberin olarak şahitlik ediyorum ki bunlar şehittirler. Kim bunları ziyaret eder ve kıyamete kadar selam gönderirse bunlar ona cevap verecekler.

Hz. Resulüllah (sav) Uhud şehitleri hakkında; Bunlar, benim haklarında şahitlik ettiğim kimselerdir, buyurdu.

Rivayetlerde anlatıldığına göre hz. Resulüllah (sav) her senenin başlangıcında Uhud şehitlerinin kabirlerini ziyarete giderdi. Ravi şöyle diyor: Daha sonra hz. Ebubekir, sonra hz. Ömer ve sonra hz. Osman (ra) da aynı şekilde o şehitlerin kabirlerini ziyarete giderlerdi.

Hz. Bişr’in babası Uhud’da şehit olmuştu. O, babası için ağlıyordu ki tam o esnada Peygamber Efendimiz (sav) oradan geçti ve şöyle buyurdu: Sessiz ol! Acaba sen, benim senin baban ve Aişe’nin de annen olmasından mutlu olmaz mısın? Bişr şöyle arzetti: Mutlu olmaz olur muyum ya Resulallah! Bundan daha büyük mutluluk ne olabilir ki? Ondan sonra hz. Resulüllah (sav) mübarek elini onun başına sürdü.

Hz. Bişr (ra) yaşlandığında kafası bembeyaz oldu ama Peygamber Efendimizin mübarek elinin değdiği kısımdaki saçlar simsiyah kaldı. Hz. Bişr’in dilinde kekemelik vardı. Peygamber Efendimiz üfledi ve onun kekemeliği gitgide yok oldu.

Bu konuya gelecek sefer devam edeceğini belirttikten sonra Huzur-i Enver, Filistin ve dünyanın hızla değişen durumu ile ilgili duaya çağırarak şöyle buyurdu: Filistin ve dünyanın durumu ile ilgili olarak dualarınızı sürdürün, durum gitgide daha da kötüleşiyor. İran’a da saldırı olacağından ve sonra savaşın daha da yayılacağından endişe ediliyor. Allah Teala merhamet etsin.

Dün haber aldığımıza göre Yemen’deki esirler salıverildi, hatta çoğu özgürlüğüne kavuştu. Kalan birkaçının da özgürlüğü için dua edin. Allah-u Teala hakimlerin kalbini onlara karşı temiz kılsın. Özellikle bir hanım, Sadr Lacna halen hapistedir. Onun biran evvel özgürlüğe kavuşması için Allah-u Teala imkân yaratsın.

Hutbenin sonunda Huzur-i Enver aşağıdaki merhumların gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirerek onları hayırla andı.

1- Hz. Nevâb Abdüllâh Han Sahib ve Hz. Nevâb Emetül Hafîz Begum Sahib’in oğlu, Sayın Mustafa Ahmed Han Sahib. Geçtiğimiz günlerde vefat etti, inna lillahi ve inna ileyhi raciun. Hz. Mesih-i Mev’ud’un (as) en küçük torunuydu. Merhum musi idi. 1966’da Sui Northern Gaz Şirketi’nde kıdemli genel müdür olarak işe başladı ve emekli olduktan sonra da aynı şirkette direktör oldu. Büyük bir hayırsever, akraba düşkünü, fakirlerin tedavisine yardımcı olan, misafirperver, halka faydalı, iyiliksever ve mükemmel ahlaka sahip bir kişi idi.

2- Sayın Dr. Mir Davud Ahmed Sahib. Geçtiğimiz günlerde Amerika’da vefat etti, inna lillahi ve inna ileyhi raciun. Dr. Mir Müştak Ahmed Sahib ve Belkıs Begum Sahib’in oğluydu. Merhum, Dünya Bankası’nda kıdemli bir kalkınma uzmanı olarak otuz beş yıl görev yaptı. Amerika cemaatinin ilk üyelerinden biriydi. Amerika Ulusal Caidat Sekreteri olarak görev yapma şerefine sahip oldu. Beytürrahman Camisinin inşası ve özellikle genişleme projesinde büyük emek sarf etti. Merhum, çok mütevazı, güzel ahlaklı, zor koşullarda bile tebliğ yapan, maddi fedakârlık yapan ve misafirperver bir kişiliğe sahipti.

Huzur-i Enver merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.

 

 

 

٭…٭…٭

 

 

Bir Öncekini Oku

29.03.2024 – Vadedilen Mesih ve Mehdi hazretlerinin irfan dolu açıklamaları ışığında duanın hakikati, hikmeti, kabiliyeti ve felsefesi

Bir Sonrakini Oku

19.04.2024 – Uhud ve Hamraü’l Esed Gazvesinde Hz. Resulüllah’ın (sav) iman verici örneği