12.05.2023 – İlâhî hükümler, Hz. Resulüllah’ın sünneti ve Cemaatimizin gelenekleri ışığında Meclis-i Şûra’nın önemi; Ayrıca görevlilerin ve Şûra üyelerinin sorumlulukları ile ilgili nasihatler

Şûra düzenlemenin gayesi, bir yandan biz kendi fiili durumumuzu düzeltmek için plan yaparken bir taraftan da Allah’ın mesajını ulaştırmak ve dünyayı hz. Resulüllah’ın sancağı altına getirmek için bir inkılap yaratacak planlar yapmaktır.

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 12 Mayıs 2023’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.

Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet, Fatiha suresi ve Âl-i İmran Suresinin 160. Ayetini ve tercümesini okudu.

فَبِمَا رَحۡمَۃٍ مِّنَ اللّٰہِ لِنۡتَ لَہُمۡ ۚ وَ لَوۡ کُنۡتَ فَظًّا غَلِیۡظَ الۡقَلۡبِ لَانۡفَضُّوۡا مِنۡ حَوۡلِکَ ۪ فَاعۡفُ عَنۡہُمۡ وَ اسۡتَغۡفِرۡ لَہُمۡ وَ شَاوِرۡہُمۡ فِی الۡاَمۡرِ ۚ فَاِذَا عَزَمۡتَ فَتَوَکَّلۡ عَلَی اللّٰہِ ؕ اِنَّ اللّٰہَ یُحِبُّ الۡمُتَوَکِّلِیۡنَ ﴿۱۶۰﴾

Allah’ın (özel) rahmetinden dolayı sen, onlara karşı çok yumuşaksın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, bu insanlar çoktan senin etrafından dağılıp giderlerdi. Onların (kusurlarını) bağışla. (Allah’tan) onlar için mağfiret dile ve idari işlerde onlara danış. Ama (bir kez) karar verdin mi, artık Allah’a güven. Şüphesiz Allah, Kendisine güvenenleri sever.

Huzur-i Enver  daha sonra şöyle dedi: Bu günlerde çeşitli ülkelerde Cemaatimizin Şûra toplantıları düzenleniyor. Bazı ülkelerde yapıldı, bazılarında ise ilerde yapılacak. Şûra’nın önemi ve üyelerin sorumluluklarına daha önce de ben dikkat çekmiştim. Yıllar sonra bir kez daha bu konuda Allah’ın emirleri, hz. Resulüllah’ın örneği ve cemaatin gelenek ve yöntemlerine uygun olarak bir şeyler anlatmayı uygun gördüm. Şûra toplantılarının düzenlenip tamamlanmış olduğu yerlerdeki üyeler de bunlardan istifade edebilirler. Şûra temsilcilerinin sorumlulukları konusunda Şûra üyelerinin bunları hep hatırında tutması gerekir; Çünkü Şûra toplantısının önerileri ve vaktin halifesinin onlarla ilgili verdiği karardan sonra üyelerin bazı sorumlulukları başlar. Onları sonuca ulaştırmak ve kendi üzerine düşeni yerine getirmek her Şûra üyesinin sorumluluğudur.

Okuduğum ayette bir taraftan, Allah’ın özel rahmetiyle hz. Resulüllah’ın ümmeti için son derece yumuşak kalpli olduğu tasdik edilirken diğer taraftan şuna da dikkat çekilmiştir: Hz. Resulüllah’ın görevini ileri taşımak ve onun bildirdiği gaybî haberlere uygun olarak gelen Vadedilen Mesih’in görevini tamamlama sorumluluğu kimlere yüklendiyse onların işi de sevgi, muhabbet ve yumuşaklıkla o sorumlulukları yerine getirmektir.

Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: Eğer yumuşaklık göstermeseydin, katı kalplilik gösterseydin ve öfkeye kapılan birisi olsaydın o insanlar uzaklaşırlardı. Bundan dolayı Allah-u Teala göz yumma, affedilmeleri için dua etme ve istişare etme emri vermektedir. Nitekim işte bu usule ve öğretiye tabi olarak Şûra toplantıları yapılmaktadır.

Adından da anlaşıldığı gibi bu, karar verme değil, öneri sunma toplantısıdır. Buyruldu ki öneriler sunulduktan sonra sen ne karar verirsen artık Allah’a tevekkül ederek ona uygun hareket et; Ondan sonra Allah-u Teala onun son derece bereketli sonuçlarını çıkaracaktır.

Tevekkülün en üst seviyedeki örneği hz. Resulüllah’ın (sav) zatında görülmektedir. Kendisinin birçok işlerinde doğrudan Allah-u Teala ona rehberlik ederdi; Ancak Allah tarafından açık bir emir verilmemiş konularda o mutlaka istişare ederdi.

Peygamber Efendimizin bu fiili örneği ve Allah-u Teala’nın hükmü bize, Cemaat görevlilerinin, cemaat üyelerine karşı davranışlarının nasıl olması gerektiğini ve bizim de aramızda istişare ile iş yapmamız gerektiğini bildirmektedir.

Allah’ın büyük bir lütfudur ki O, Ahmediye Cemaatine hilafet nimeti ihsan etti. Bu yüzden vaktin halifesi de Allah’ın emri ve Peygamber Efendimizin sünnetine uygun olarak dünyadaki bütün cemaatlerden onların durumuna uygun olarak öneriler alır. Allah-u Teala isteseydi hz. Resulüllah’a (sav) her konuda kılavuzluk ederdi; Fakat bazı konularda ona istişareyi emretmesi ve Peygamber Efendimizin bazı işlerde öneri alması aslında bizi doğru yolda yürütmek, aramızda istişare ve yardımlaşarak iş yapmak ve ümmet arasında birlik meydana getirmek içindir. Nitekim Allah’ın özel bir ihsanı olarak bizde şûra sistemi yürürlüktedir. Bundan dolayı her Ahmedinin özellikle de her şûra üyesinin bunun değerini bilerek Allah-u Teala’ya şükretmesi lazım, çünkü O bizim için doğruyu bulma imkanı yaratmıştır.

Hz. Resulüllah (sav) genellikle üç şekilde tavsiye alırdı; Bu yöntemleri halifeler ve Hz. Mesih-i Mev’ud (as) da uyguladı.  Bu yöntemlerden biri şudur: istişareye değer bir konu olduğunda, bir kişinin ilanından sonra insanlar toplanır ve sonra sunulan görüş ya da öneriler üzerinde hz. Resulüllah (sav) karar verirdi. İkinci yöntem şuydu: Hz. Resulüllah (sav) kimleri, görüşüne başvurulmaya layık görürse sadece onları çağırır ve o sayılı kişilerin toplantısı ile istişarede bulunurdu. Üçüncü yöntem şuydu: Hz. Resulüllah (sav) iki kişinin bile bir araya gelmemesi gerektiğini düşündüğü durumlarda ayrı ayrı çağırarak istişarede bulunurdu. Hz. Ebu Hüreyre (ra) şöyle beyan eder: Ben, hz. Resulüllah’tan daha fazla ashap ile istişarede bulunan birisini görmedim. Nitekim bütün bunlar şu sebepleydi; Allah’ın doğrudan kılavuzluk ettiği Peygamber (sav) istişarede bulunuyorsa o halde sizler de istişarenin ne kadar önemli olduğunu anlamaya çalışmalısınız.

Bedir savaşı meydanında da sahabeler, Peygamber Efendimize görüşlerini sunduktan sonra verilen kararı fiiliyata da döktüler ve canlarını da ortaya koydular.

Velhasıl bizim şûra üyelerinin de şunu unutmaması lazım: Siz her şeyden önce, istişareler ve çıkan kararların kabulünden sonra ona uygun davranmak için her türlü fedakarlığı yapmaya kendi kendinizi hazırlayın. Sizler hilafet nizamının ve cemaatin yardımcısı olan bir nizamın (şûra nizamının) üyelerisiniz. Öneri sunanların önerileri iyi niyet ve takvanın yüksek seviyesine uygun olmalıdır.

Allah-u Teala’dan yardım isteyerek dualarla şûrada, Cemaatin menfaatlerini göz önünde tutarak görüşünüzü sunarsanız Allah’ın lütuflarını elde edenlerden olursunuz. Vaktin halifesi şunu ummaktadır ki, insanlar Allah’ın emrine uygun olarak kendi temsilcilerini belirlediklerine göre o temsilciler buna uygun olarak temsilciliğin hakkını vereceklerdir. Eğer onlar temsilciliğin hakkını vermezlerse sadece cemaat üyelerinin itimadını zedelemekle kalmayacak, vaktin halifesinin yanında bile emanetin hakkını vermeyerek hıyanet ediyor olacaklardır.

Şûra temsilciliği bir yıllıktır ve yönetime yardımcı olmak ve kararları hem kendisi uygulamak hem de başkalarına uygulattırmak bu sorumluluğa dahildir. Vaktin halifesinin kararlarının cemaatinizde ne kadar uygulandığını daima gözlemlemelisiniz. Bazen kararlar yöneticilerin tembelliğine yakalanır ve onlar gerektiği gibi uygulanmaz. Bu gibi durumlarda ilgili yöneticilerin ve merkezin dikkatini çekmelisiniz. Bu dünyada bir bahane bulup kurtulabilirsiniz ama hiçbir şey gizli Allah’tan gizli kalmaz. O, emanetlerle ilgili mutlaka hesap soracaktır. Bazı şûra üyeleri ise, eğer bir yönetici ile anlaşmazlığa düşerse ancak o zaman merkeze bildirirler, ama bu da doğru değildir.

Cemaatler tarafından bazı önerilerin yeniden gönderilmesi, daha önce verilen o kararın uygulanmadığının göstergesidir. Böyle cemaatlerin ve görevlilerin düşünmesi lazım; Acaba bu takva üzerinde yürümek midir? Emanetlerin hakkını vermek midir? Hilafete itaat ve verdiği söze sahip çıkmak mıdır? Ülke merkezleri de yeniden gelen önerileri vaktin halifesine şu talep ile göndermek zorunda kalmamalılar: “Bu öneri bir iki yıl önce sunulduğu için şûrada sunulması talep edilemez.” Bilakis ülke merkezinin şu şekilde cevap yazarak utancını ortaya koyması lazım: “Biz bu kararı uygulattıramadık ama bu yıl bunu uygulayacağız, eğer uygulattıramazsak suçlu olacağız ve emanetlerinin hakkını eda etmeyen kimselerden olacağız.” Ve de af dileyerek, biz bu yıl bu önerinin sunulmamasını talep ediyoruz, diye yazmak gerekir. Böylece yönetimde ve temsilcilerde en azından şu his meydana gelecek: Onlar koca koca iş programları hazırlayarak vaktin halifesine sunup ondan sonra da ona uygun davranmıyorlarsa suçludurlar ve vaktin halifesinin güvenini zedelemektedirler. Bundan dolayı bir yandan topluluk olarak kendini muhasebe ederken bir yandan kişisel olarak da şûra temsilcileri ve görevliler kendilerini muhasebe etsinler; istiğfar etsinler ve niye uygulamadıklarının sebebini araştırsınlar.  Nitekim bu araştırma Cemaat nizamını doğru yolda yürütebilir, yoksa dilde kalan sözlerin hiçbir faydası yoktur.

Kendi fiili örneğiniz, insanlarla sevgi ve muhabbet bağı, onların derdini kalbinde hissetme, vaktin halifesine itaatin seviyesini yüksek tutmak, her görevli ve şûra temsilcisinin belirgin özelliği olmalıdır. İşte o zaman inkılabî bir değişimin cemaatte toplu halde meydana geldiğini göreceğiz. Şûra düzenlemenin gayesi, bir yandan biz kendi fiili durumumuzu düzeltmek için plan yaparken bir taraftan da Allah’ın mesajını ulaştırmak ve dünyayı hz. Resulüllah’ın sancağı altına getirmek için bir inkılap yaratacak planlar yapmaktır. Bütün bu işleri yapabilmek için harcamalara da ihtiyaç vardır. Bu yüzden en azından harcamalardan maksimum faydayı elde edelim. Bu ise biz şunu anladığımızda olacaktır: Bizler takva üzerinde yürüyerek sorumluluklarımızı yerine getirmeli, emanetlerin hakkını vermeli ve din hizmetini Allah’ın bize bir lütfu bilmeliyiz.

Huzur-i Enver, Hz. Mesih-i Mev’ud’un bir nasihatinin ışığında takva üzerinde yürüyerek sorumluluklarımızı eda etmeye dikkat çekti ve şöyle dedi: Takva üzerinde yürüyerek sorumluklarımızı yerine getirmeye Allah-u Teala hepimizi muvaffak kılsın. Allah-u Teala bizim hatalarımızı, eksikliklerimizi ve zaaflarımızı örterek kendi lütfuyla bizi her zaman nimetlendirsin. Amin.

 

FacebookTwitterای میل کے ذریعے شیئر کریںپرنٹ کریں

٭…٭…٭

 

 

Önceki

‘Büyük bir manevi devrim meydana getirmek üzere verdiğiniz sözlere uygun yaşayın’: Huzur, İngiltere Vakf-ı Nev’in 2023 yılı İctimasına hitap etti

Sonraki

‘İslam’ın öğretilerini her bakımdan içinizde barındırmaya çalışın’: Huzur’un 2023 yılı İçtimalarında Bayan Vakf-ı Nev’lere verdiği öğüt