Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 12 Kasım 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:
Hz. Hafsa (ra) bir defa hz. Ömer’e (ra) şöyle dedi: Allah-u Teala rızkı genişletti ve size fetihler de nasip ettiği gibi çok mal da verdi, o halde siz neden daha iyi gıdalar yemiyorsunuz, neden daha yumuşak elbiseler giymiyorsunuz? Hz. Ömer (ra) şöyle dedi: Gücüm yettiği müddetçe, hz. Resulüllah (sav) ve hz. Ebubekir’in (ra) zor hayatına ortak olacağım, ta ki onların rahat hayatına da ortak olabileyim. Hz. İkrime bin Halid (ra) şöyle beyan eder: Başka bazı kimseler de hz. Ömer’e (ra) daha iyi yiyecekler yemesini, böylece hak yolda çabalamak için daha güçlü olacağını söylediler. Hz. Ömer (ra) şöyle buyurdu: Eğer ben, hz. Resulüllah (sav) ve hz. Ebubekir’in yolunu bırakırsam o zaman varılacak menzilde onlarla buluşamam.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle dedi: Hz. Resulüllah (sav) korku ve tehlike zamanında basit yaşamanın gerekli olduğunu görerek, birden fazla yemek yenilmemesini emretmişti. Bir defa hz. Ömer’in (ra) önüne sirke ve tuz konulduğunda o, bunlar iki yemektir dedi. Hz. Ömer’in (ra) bu davranışı onun, hz. Resulüllah’a (sav) olan muhabbetinin çok yüksek bir yönüdür. Hz. Muslih Mevud (ra) da “Tahrik-e Cedit”i ilan ederek şu taleplerde bulunmuştu: Her Ahmedi Müslüman, bugünden itibaren sadece bir çeşit yemek yiyeceğine söz versin; Ta ki Cemaat üyeleri harcamalarını azaltıp bağış yapabilsinler.
Hz. Muslih Mevud (ra) abdu’r Rahman (Rahman olan Allah’ın kulu) olmak iki şart beyan etti: Birincisi, malını israf etmemek; İkincisi, onun yemek yemesinin sebebi, güç kuvvet ve beden sağlığını korumak için olmalı ve giyinmesi de vücudunu örtmek ve korumak için olmalıdır. Hz. Ömer (ra) bir defa Şam’a gittiğinde oradaki bazı sahabelerin ipekli elbise giydiklerini görünce bunu çok kötüledi. Bunun üzerine bir sahabe onun altında kalın yünden yapılmış kaba ve sert bir elbise giymiş olduğunu göstererek dedi ki biz elbiselerimizi bu ülkenin siyasetine uygun olarak değiştirdik, çünkü buranın halkı, yöneticileri gösterişli bir durumda görmeye alışkındır. Tuster’in fethi sırasında İranlı komutan Hermuzan’ı Hz. Ömer’in (ra) huzuruna ipek elbiseler içinde gönderilince hz. Ömer (ra) şöyle buyurdu: Ben ateşten Allah’ın korumasına sığınırım ve Allah’tan yardım isterim. Hermuzan’ın şatafatlı elbisesi ve mücevherleri kaldırılıncaya kadar Hz. Ömer (ra) onunla konuşmadı.
Hz. Ömer’in (ra) tevazusu ve takvasının seviyesi şuydu ki çeşitli delegeler itaat ederek geldiklerinde, o, kalbinden büyüklük duygusunu kırmak için su testisini omzunda taşıyarak geldi. Mekke’den geri dönüşte Zacnan vadilerinde durdu ve şöyle buyurdu: Bir zaman ben babamın develeriyle bazen odun bazen ot götürürdüm, halbuki şimdi ben geniş bir bölgenin kralıyım. Bir defa o, hacdan gelirken bir ağacın yanında durdu ve şöyle buyurdu: Bir zaman vardı ki ben bir devemi otlatıyordum ve bu ağacın altında yattığımda babam beni çok azarlamıştı, şimdi ise benim bir işaretimle yüzbinlerce insan canını vermeye amade oluyor. Ben hz. Resulüllah’ı (sav) kabul ettiğimde Allah-u Teala bana bu dereceyi verdi. Bu gibi olaylardan anlaşılıyor ki hz. Resulüllah’a (sav) tabi olmakla sahabeler hiç kimse nasip olmayan ilim ve derece elde ettiler.
Cubeyr bin Nefir’den şöyle rivayet edilmiştir: Bir grup hz. Ömer’e (ra) hitaben şöyle dedi: Vallahi! Biz sizden daha insaflı, hakka düşkün, münafıklara karşı sert olan başka hiç kimseyi görmedik. Avf bin Malik (ra) şöyle dedi: Vallahi! Biz hz. Resulüllah’tan (sav) sonra hz. Ömer’den (ra) daha iyi hz. Ebubekir’i (ra) gördük. Hz. Ömer (ra) şöyle buyurdu: Avf doğru söyledi. Vallahi! Ebubekir misk kokusundan daha temiz idi ve ben evimin develerinden daha yabaniyim.
Hz. Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet eder: Hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer (ra) ile birlikte bizler hz. Resulüllah’ın (sav) huzurunda oturuyorduk ki Peygamber Efendimiz (sav) kalkıp gitti ve geri dönmesi uzun sürdü. Ben endişelenince kendisini aradım ve bir bahçede buldum. Peygamber Efendimiz (sav) bana ayakkabısını verdi ve şöyle buyurdu: bu bağın karşısında kiminle karşılaşırsan ve o kalpten inanarak Allah’tan başka ibadete layık kimse olmadığına şahitlik ederse, onu cennet ile müjdele. Ben ilk önce hz. Ömer (ra) ile karşılaştım. O, bunu duyar duymaz beni geri döndürdü ve kendisi de gelip Peygamber Efendimize şöyle arzetti: Ya Resulallah! Böyle yapmayınız, çünkü insanlar sadece buna güvenmeye başlarlar, en iyisi iyilik emirlerine göre amel etsinler ve böylece gerçek mümin olabilsinler. Bunun üzerine hz. Resulüllah (sav) bu şekilde söylenmesine izin verdi.
Hz. Saad bin Vakkas (ra) şöyle rivayet eder: Kureyşli bazı kadınlar hz. Resulüllah (sav) ile yüksek sesle konuşuyorlardı. Hz. Ömer’in (ra) gelmesi üzerine korkup hızlıca perdenin arkasına gittiler. Hz. Aişe (ra) şöyle beyan ediyor: Habeşli bir kadın oynayarak bazı hünerli numaralar yapıyordu. Ben de çenemi hz. Resulüllah’ın (sav) omzuna koyup izlemeye başladım. Hz. Ömer (ra) gelince insanlar kaçtılar. Hz. Berida (ra) şöyle beyan eder: Bir siyahi cariye, adak adadığı için Peygamber Efendimizden izin alıp def çalmaya başladı. Hz. Ebubekir (ra), hz. Ali (ra) ve hz. Osman (ra) geldiler, o yine def çalmaya devam etti. Ancak hz. Ömer (ra) gelince o, def çalmayı bıraktı. Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Ey Ömer! Şeytan bile senden korkar.
Hz. Abdullah bin Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Allah, hakkı, Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi. Hz. İbni Abbas (ra) kardeşi Fazl’dan şöyle rivayet eder: Ben Peygamber Efendimizin (sav) şöyle buyurduğunu duydum: Ben neyi beğenirsem Ömer bin Hattab benimle hemfikirdir ve o neyi beğenirse ben de onunla aynı fikirde olurum ve benden sonra Ömer bin Hattab nerede olursa hak onunla birlikte olacaktır.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle buyurur: Anlaşmaya rağmen Mekkelilerin hıyaneti üzerine onlara karşı koymak için hz. Ömer (ra) Peygamber Efendimize şöyle dedi: Sizi korumak için kafirlerle savaşalım diye ben her gün dua ediyordum. Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Doğru söz daha çok Ömer’in dilinden çıkmaktadır.
Hz. Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre hz. Resulüllah (sav) sahabeler arasında otururken hiç kimse bakışlarını Peygamber Efendimize doğrultmazdı. Ancak hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer (ra) Peygamber Efendimize bakar ve gülümserlerdi ve Peygamber Efendimiz de o ikisine bakar ve gülümserdi. Abdullah bin Hattab’dan şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Resulüllah (sav) hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer’i (ra) görünce, bu ikisi kulak ve göz, buyurdu. Hz. Cabir bin Abdullah’tan (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Ebubekir (ra) şöyle dedi: Ben Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu duydum: Hiç kimsenin üzerine Ömer’den daha iyi bir güneş doğmadı. Hz. Huzeyfe’den (ra) rivayet edildiğine göre hz. Resulüllah (sav), benden sonra Ebubekir ve Ömer’e tabi olun, buyurdu.
Hz. Ebu Said Hudri’nin (ra) beyan ettiğine göre hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Her peygamberin semadakiler arasından iki veziri ve yeryüzündekiler arasından iki veziri olur. Göktekiler arasından benim iki vezirim Cebrail ve Mikail’dir ve yeryüzündekiler arasından iki vezirim Ebubekir ve Ömer’dir. Ebu Cefiya şöyle der: Ben hz. Ali’den (ra) duydum ki bu ümmette Peygamber Efendimizden (sav) sonra en iyisi Ebubekir (ra) ve sonra da Ömer (ra) idi.
Bu konu daha devam ediyor, inşallah gelecek sefer beyan edeceğim.
Huzur-i Enver hutbenin sonunda Peşaverli sayın Kamuran Ahmed Bey’in şehit oluşu; Sayın Dr. Mirza Nebir Ahmed ve eşi sayın Aişe Anber Seyyid’in Amerika’da bir kazada vefatından ve sayın Çodri Nasir Ahmed ile sayın Serdaran Bibi hanımın vefatından dolayı kendilerinden hayırla bahsederek onların cemaat hizmetlerini de anlattı ve Cuma namazından sonra gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.
٭…٭…٭