16.09.2022 - Hz. Ebubekir’in (ra) hz. Ömer’i (ra) halife olarak önermesi - Müslüman Ahmediye Cemaati

16.09.2022 – Hz. Ebubekir’in (ra) hz. Ömer’i (ra) halife olarak önermesi

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 9 Eylül 2022’de İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.

Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu: Hz. Ebubekir Sıddık’ın (ra) hayatıyla ilgili birkaç olay  kaldı, onları beyan edeceğim. Hz. Ebubekir’in (ra) vefat zamanı yaklaşınca o, hz. Abdurrahman bin Avf’a (ra) hz. Ömer (ra) ile ilgili düşüncesini sordu. O dedi ki, hz. Ömer (ra) sizin düşündüğünüzden de faziletli birisidir ancak onun mizacında sertlik vardır. Hz. Ebubekir (ra) şöyle buyurdu: Benim yumuşaklığım yüzünden onda sertlik var, ama görev ona yüklendiğinde o birçok huylarını bırakacaktır. Daha sonra hz. Ebubekir (ra), hz. Osman bin Gaffan’ı çağırdı ve ona hz. Ömer (ra) ile ilgili fikrini sordu. O şöyle dedi: Hz. Ömer’in (ra) içi dışından daha da iyidir ve aramızda onun gibisi yoktur. Hz. Ebubekir (ra) o ikisine, bizim bu konuştuklarımızdan kimseye bahsetmeyin, dedi. Sonra şöyle buyurdu: Eğer hz. Ömer’i seçmezsem, geriye bir tek Osman kalır. Sizinle ilgili konularda hiçbir eksiklik bırakmamak onun yetkisinde olacak. Şimdi benim arzum işlerden el çekmek ve sizin geçmiş büyüklerinizden olmaktır.

Hz. Ebubekir’in (ra) hasta olduğu günlerde hz. Talha bin Ubeydullah ona şöyle dedi: Siz, hz. Ömer’i (ra) halife yaptınız, halbuki o siz varken bile insanlara nasıl davranıyor, görüyorsunuz, o tek kalınca durum ne olur? Siz Rabbinize kavuştuğunuzda O halkınız ile ilgili sizi sorguya çekecektir. Hz. Ebubekir (ra) şöyle dedi: Rabbim bana sorduğunda diyeceğim ki ben Senin kullarından en iyisini onlara halife yaptım. Hz. Muslih Mevud (ra) tarih kitaplarına istinaden bu konuda şöyle buyurur: Hz. Ebubekir’in (ra) vefatı yaklaşınca o, hz. Ömer’in (ra) halife yapılması konusunda sahabelerle istişare yaptı. Bazıları, hz. Ömer’in tabiatında sertlik vardır diye itirazda bulundular. Bunun üzerine hz. Ebubekir (ra); bu sorumluluk onun üzerine yüklendiğinde onun sertliği itidalli olmaya dönüşecektir, dedi. Nitekim bütün sahabeler hz. Ömer’in (ra) halife olmasına razı oldular. Hz. Ebubekir (ra) sağlığı iyi olmamasına rağmen camiye gitti ve kendisinin vefatından sonra hz. Ömer’in (ra) halife olacağını ilan etti. Bütün sahabeler hz. Ömer’in (ra) hilafetini kabul ettiler ve hz. Ebubekir’in (ra) vefatından sonra hz. Ömer’e (ra) biat ettiler.

“Hz. Ebubekir (ra) neden hz. Ömer’i (ra) halife adayı olarak gösterdi, halbuki diğer halifeler seçilerek halife olmuşlardı?” Hz. Muslih Mevud (ra) bu itiraza cevap vererek şöyle buyurur: Hz. Ömer (ra) öyle gelişigüzel halifeliğe aday gösterilmedi, tam tersine hz. Ebubekir’in sahabeler ile istişarede bulunduğu ispatlanmış bir gerçektir. Üstelik istişareden sonra da hz. Ebubekir (ra) hastalığından dolayı çok halsiz olmasına rağmen hanımının yardımıyla camiye gitti ve bütün sahabelerin görüşünü aldı ve Ömer’in hilafetini kabul ediyor musunuz diye sorduğunda bütün halk memnuniyetlerini belirttiler ki bu da bir nevi seçimdi.

Tarih-i Taberî’de hz. Ebubekir’in hastalığı ve vefatı şu şekilde beyan edildi: 7 Cemaziyelahir günü kendisi gusül abdesti aldı (yıkandı), bu yüzden ateşi çıktı ve on beş gün ateşi devam ettikten sonra Ömer’e (ra) namazları kıldırmasını emretti. Hastalık döneminde onun bakımını daha çok hz. Osman bin Gaffan yaptı. Hz. Osman’ın evi onun evinin karşısındaydı. Hz. Ebubekir (ra) Hicri 13 yılı 22 Cemaziyelahir’de Salı günü 63 yaşında vefat etti. Hilafet dönemi 2 yıl 3 ay 10 gün sürdü. Mübarek dilinden son dökülen kelimeler şunlar oldu:

تَوَفَّنِیۡ مُسۡلِمًا وَّاَلۡحِقۡنِیۡ بِالصّٰلِحِیۡنَ

Yani, beni itaatkar olduğum durumda vefat ettir ve beni salihler zümresinden say. Hz. Ebubekir’in (ra) yüzüğünde şu kelimeler kazılıydı: نعم القادر اللّٰہ yani ne kadar yüce kudret sahibidir Allah.

Hz. Aişe (ra) şöyle buyurur: Hz. Ebubekir (ra) buyurdu ki, benim cenaze masraflarımdan sonra bir bak, eğer bir şey kaldıysa onu da hz. Ömer’e (ra) gönder. Cenaze işlemleri ile ilgili de şöyle dedi: Şu an üzerimde var olan elbiseyi yıkayıp diğer elbiselerle beraber kefen yapın. Hz. Aişe (ra) bu elbise çok eskidir deyince o, yeni elbise ölülerin değil dirilerin hakkıdır, buyurdu. Kendisinin vasiyetine uygun olarak gusül abdestini hanımı hz. Esma binti Umeys yaptırdı ve oğlu hz. Abdurrahman da yardım etti. Hz. Ebubekir’in (ra) kefeni iki elbiseden ibaret idi ve biri gusül için kullanıldı. Cenazesi hz. Resulüllah’ın (sav) karyolası üzerine yatırıldı. Hz. Ömer (ra) Peygamber Efendimizin kabri ve minberinin ortasında cenaze namazını kıldırdı ve geceleyin hz. Resulüllah’ın kabrinin yanına defnedildi.

Hz. Ebubekir (ra) mirasıyla ilgili olarak şöyle buyurdu: Benden sonra Kuran hükümlerine göre onu paylaştırın. Bir rivayete göre kendisi, varisi olmayan akrabalarına bile beşte bir hisse verilmesini vasiyet etmişti. Onun dört hanımı oldu. Birincisi Kuteyle binti Abduluzza’dır ki bunun Müslüman olduğu konusunda ihtilaf vardır. Hz. Ebubekir (ra) onu cahiliyet döneminde iken boşamıştı. İkincisi hz. Ümmü Ruman binti Amir idi. Onun önceki kocası vefat etmişti, ondan sonra o hz. Ebubekir (ra) ile nikahlandı. Ondan hz. Abdurrahman ve hz. Aişe (ra) doğmuştu. O, Medine’de Hicri 6’da vefat etti. Peygamber Efendimiz (sav) kendisi onu mezara indirdi ve onun mağfireti için dua etti. Üçüncü hanımı hz. Esma binti Umeys bin Mağbed bin Haris idi. O, Müslümanlar daha Dar-ı Erkam’a girmeden önce iman etmişti. Hz. Esma’nın (ra) ilk kocası hz. Cafer bin Ebu Talip, Hicri 8 yılında Mute Savaşında şehit olmuştu ve ondan sonra hz. Esma (ra) hz. Ebubekir ile nikahlanmıştı. Dördüncü hanımı hz. Habibe binti Harice bin Zeyd bin Ebu Zuheyr idi. Ondan hz. Ümmü Gülsüm doğdu. Onun doğumu hz. Ebubekir’in vefatından bir süre sonra oldu.

Hz. Ebubekir’in (ra) 3 oğlu ve 3 kızı vardı. En büyük oğlu hz. Abdurrahman idi, o, Hudeybiye günü Müslüman oldu. Kendisine hz. Resulüllah’ın sohbetinde bulunmak nasip oldu. Kendisi cesaret ve mertlikte çok meşhurdu. İkinci oğlu hz. Abdullah bin Ebubekir idi. Peygamber Efendimizin (sav) Medine’ye hicretinde onun çok önemli bir görevi vardı. Taif savaşında kendisine isabet eden bir okun yarası iyileşmedi ve bu yüzden o, hz. Ebubekir’in (ra) hilafet döneminde şehit oldu. Üçüncü oğlu Muhammed bin Ebubekir idi. O, hz. Ali’nin (ra) kucağında büyüdü. Hz. Ali (ra) onu Mısır’a vali olarak tayin etti. Bazı rivayetlerde hz. Osman’ı şehit edenler arasında onun ismi de anılır ve bu yüzden öldürülmüştür. Doğrusunu ancak Allah bilir.

Hz. Ebubekir’in (ra) dördüncü çocuğu hz. Esma binti Ebubekir’di. O, Zatü’n Nitakeyn ismi ile meşhurdur. Beşinci çocuğu Ümmü’l Müminin hz. Aişe (ra) idi. Kendisi, hz. Resulüllah’ın (sav) muhterem zevcelerinden biriydi. Kadınlar arasındaki en büyük alim idi. Altıncı çocuk, Ümmü Gülsüm binti Ebubekir idi. Onun doğumu hz. Ebubekir’in vefatından sonra oldu.

Hz. Ebubekir hükümet işleri ile ilgili konularda, görüşüne değer verilen kimselerden, Muhacir ve Ensar’dan hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, hz. Abdurrahman bin Avf, hz. Muaz bin Cebel, hz. Ebi bin Ka’ab ve hz. Zeyd bin Harise’yi de danışma için çağırırdı. Hz. Ebubekir’in azmi sebebiyle  Allah-u Teala fetihlerin kapısını açtı. Hz. Ebubekir (ra) vefat vaktinde, kendi topraklarının satılarak, Beytü’l Mal’dan kendi ihtiyaçları için aldığı miktarın geri ödenmesini vasiyet etmişti. Hz. Ebubekir’in hilafet döneminde Beytü’l Mal, Kadılık şubesi, Fetva şubesi ve Yazışma şubesini uygulamaya geçirdi.

Huzur-i Enver, hz. Ebubekir’in, hz. Yezid bin Ebu Süfyan’a, Şam savaşı için yaptığı nasihatlerin özetini beyan ederek şöyle buyurdu: Bazı nasihatler bizim görevlilerimiz için de çok gereklidir, bunlara dikkat etmeleri lazım, işte o zaman onların işleri bereketlenecektir. Daha sonra Huzur-i Enver, hz. Ebubekir’in hilafet döneminde hükümet işlerini yürütme ve bazı şubelerin yöntemleri hakkında da bazı ayrıntılardan bahsettikten sonra şöyle dedi: Bu konu daha devam ediyor, inşallah gelecek sefer anlatacağım.

 

٭…٭…٭

 

 

Bir Öncekini Oku

Yecüc-Mecüc Gerçeği

Bir Sonrakini Oku

Mürted ilan etmek doğru değilse neden Ahmediye Cemaati’nden insanlar çıkarılabiliyor?