Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 7 Ekim 2022’de Amerika, Merilend Beytü’r Rahman camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu: Size, Ahmediye Cemaatine ve bu ülkeye gelenlere Allah-u Teala’nın çok büyük bir ihsanıdır ki O sizi, bu ilerlemiş ülkeye gelmeye muvaffak kıldı. Özellikle geçen birkaç yılda Pakistan’dan birçok Ahmedi buraya geldi, gelmeye de devam ediyor. Onlar, Pakistan’da Ahmedilerin durumu gitgide daha beter hale geldiği ve orada yaşamak çok zorlaştığı için hicret ederek buraya geldiler. Bu bakımdan Ahmedilerin, zulme uğramış çok sayıda Ahmediye burada yer veren bu hükümetlere şükran duymaları gerekir.
Ancak en büyük ihsanı bize Allah-u Teala yaptı
Bu ihsan şudur: O bize zamanın imamı ve hz. Resulüllah’ın (sav) sadık aşığına inanmayı nasip etti. Nitekim bunun için Allah-u Teala’ya ne kadar şükür etsek azdır. Allah’a şükretmenin yolu, O’nun hükümlerine göre hareket etmek, O’na ibadet etmek ve O’nun mahlukatının hakkını vermektir. Bu ise ancak, bizler hz. Mesih-i Mevud’a (as) verdiğimiz biat sözünü yerine getiren kimseler olduğumuzda mümkün olur.
Çünkü bu dönemin yol göstericisi hz. Mesih-i Mevud’dur
O, hz. Muhammed Resulüllah’ın (sav) verdiği gaybi habere uygun olarak bizi İslam’ın hakiki öğretisi üzerinde yürütecektir. Nitekim her Ahmedinin bunu hep aklında tutması lazım ki şimdi hakiki İslam talimatına biz ancak hz. Mesih-i Mevud (as) vasıtasıyla ulaşabiliriz. Çünkü bu dönemde Allah-u Teala’nın Kur’an-ı Kerim’in ilmi ve marifet incilerini, İslam’ın hakiki bilgisini bahşettiği şahıs ancak hz. Mesih-i Mevud’dur. Hz. Muhammed’in (sav) gerçek aşığı olan, hz. Resulüllah’ın (sav) öğretisi ve sünnetine göre cemaatini yetiştirmek isteyen hz. Mesih-i Mevud’dur (as).
Velhasıl bizim hakiki Müslüman olmak için şimdi hz. Mesih-i Mevud’a (as) bakmamız gerekir
Ayrıca da yaşantımızı onun gösterdiği usullere uydurmamız lazım. İmanımızı güçlendirmemiz gerekir, onun Allah tarafından gönderildiğine iman ve yakinimiz olmalı. Kendisini “hakemen adlen” (Adaletli hakim) kabul etmemiz lazım. Şu kesin inanca sahip olmak gerekir ki insan ancak onun anlattığı usullere göre hareket ederek İslam’ın gerçek öğretisini uygulayabilir. Nitekim hz. Mesih-i Mevud (as) kendisine kamil yakin ve iman konusunda sebatlı olmayı nasihat ederek biat edenlere şöyle buyurur: İman eden birisinin imandan, yakin ve irfana kadar ilerlemesi lazım, iman ettikten sonra kötü zanna yakalanmaması lazım. Aklınızda olsun ki zan faydalı olamaz… şimdi siz kendiniz düşünün ve kalpten karar verin; Benim elimden biat edip, beni “hakemen adlen” kabul ettikten sonra benim herhangi bir kararım veya fiilim üzerine kalbinizde herhangi bir daralma yahut sıkıntı olursa o zaman imanınızdan endişe duyun… beni inkar eden ve bana itiraz eden beni tanımadı ama beni kabul edip sonra da itiraz eden daha da talihsizdir, çünkü o gördüğü halde kör oldu.
Kıyamete kadar kalacak olan nizam, Ahmediye Hilafetidir.
Hz. Mesih-i Mevud (as) kendisinden sonra hilafetin kurulacağını haber vermişti. Ve sadece o değil, hz. Resulüllah (sav) de Mesih ve Mehdinin gelişiyle birlikte hilafetin kıyamete kadar devam edeceğini haber vermişti. Ahmediye hilafeti ise, hz. Mesih-i Mevud’un (as) yolunu devam ettiren nizamdır; o “hakemen adlen” olanın kararlarını devam ettiren nizamdır. Her Ahmedi, verdiği sözde hilafete bağlılık ve itaat sözü de verir. Nitekim bu bakımdan hilafete bağlılık ve itaat sözüne sahip çıkmak da her Ahmedinin sorumluluğudur, aksi takdirde bu biat eksik kalacaktır. Velhasıl bu bakımdan da her Ahmedinin imanını ve yakinini artırmaya çabalaması gerekir.
Kur’an-ı Kerim’i çok okuyun
Sonra Cemaate Kur’an-ı Kerim’i dikkatle okumak ve onu anlamaya dikkat çekerek hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Ben sık sık, benimle bağı olanlara nasihat ediyorum ki Allah-u Teala bu cemaati, hakikatler ortaya çıksın diye kurdu. Çünkü bu olmadan onun ameli hayatında bir aydınlık ve nur meydana gelemez. Ve ben istiyorum ki fiili doğruluk vasıtasıyla İslam’ın güzelliği dünyaya belli olsun, Allah-u Teala da beni işte bu iş için memur etti. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’i çok okuyun; Ama rastgele hikaye okur gibi değil aksine bir hüküm, bir karar bilerek okuyun.
Her Ahmedinin kendini muhasebe etmesi lazım
Bu dünyanın meşguliyetlerinde boğulup biatımızın maksadını unutmayalım. Hz. Mesih-i Mevud (as) buyuruyor ki, Allah- Teala, Kur’an-ı Kerim’in bilgilerini, marifet incilerini ve hükümlerini anlatmak ve ona göre amel ettirmek için beni memur etti. Benim biatıma giren birisi bu önemli noktayı anlasın ve Kur’an-ı Kerim’in bilgileri ve marifetleri üzerinde derin düşünsün, onun manalarını ve tefsirini anlamaya çalışsın. Ve bu ise, biz hz. Mesih-i Mevud’un (as) ruhani hazinelerini ve verdiği literatürü anlamaya ve okumaya çaba sarfetmedikçe mümkün olamaz. Kendisi şöyle buyurdu: Kur’an-ı Kerim öyle kıssa ve hikaye değildir, aksine bir hayat kanunu, bir davranış rehberidir ki ona göre amel etmek her Ahmedi Müslümana farzdır. Eğer bir bu ülkelere gelip kendi maksadımızı unutursak ve dünyanın meşguliyetlerine gark olursak, evlerimizin ortamını Kur’an-ı Kerim’in öğretisine uygun hale getirmeye çalışmazsak o zaman bizim evlatlarımız ve neslimiz dinden uzaklaşacaktır. Bu ise şükretmek değil Allah’ın lütuflarını inkar etmek demektir.
Mübarek kimse bundan istifade edendir
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Ben doğrusunu söylüyorum ki bu, Allah-u Teala’nın temiz ruhlular için hazırladığı bir fırsattır, mübarek olan bundan istifade edendir. Benimle bağ kuran sizler, ‘biz elde edeceğimizi elde ettik’ diye asla gururlanmayın. İnkarcılara nispetle sizin saadete ermeye daha yakın olduğunuz doğrudur, çünkü o inkarcılar şiddetli inkarları ve hakaretleri ile Allah’ı öfkelendirdiler. Şu da dorudur ki sizler hüsnü zan ile davranıp Allah’ın azabından kendinizi kurtarma derdinde oldunuz. Ancak gerçek şudur ki siz, Allah-u Teala’nın ebedi hayat için yarattığı bu çeşmenin yakınına ulaştınız. Artık bundan içmek kalmıştır. Nitekim Allah’ın lütfu ihsanından dileyin ki o size o suyu içirsin. Çünkü Allah-u Teala’nın yardımı olmadan hiçbir şey olmaz.
Çok korkunç felaket bulutları üstümüzü kaplamaktadır
Huzur-i Enver şöyle dedi: Dünyanın bugünlerdeki halinden anlaşılıyor ki çok korkunç felaket bulutları üstümüzü kaplamaktadır. Amerika başkanı daha dün beyanat verdi ki eğer Rusya başkanı atom silahlarını kullanırsa buna cevaben karşı taraftan da karşılık olacaktır ve sonra olacak olan felaket dünyanın sonunu getirecektir. Nitekim bu ülkede yaşayanlar biz buraya hicret ettik de burada güvendeyiz zannetmesinler. Hiç kimse hiçbir yerde güvende değil. Bu güçlerin liderlerinin zihni değişirse o zaman bunları yaşamayız.
Bu durumda Ahmedilerin görevi dualara sarılmaktır
İbadetlerinizi Allah-u Teala’ya halis kılın. Hz. Mesih-i Mevud’un (as) buyurduğu gibi, salih kimseler, halis kullarının hatırına Allah-u Teala diğerlerini de kurtarır. Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim’den de öğrendiğimiz budur. Hiç kimse, biz buraya geldik ve çocuklarımızın geleceği korundu zannetmesin. Hayır! Aksine çok tehlikeli bir dönemden geçiyoruz, böyle bir durumda koruyabilecek birisi varsa o ancak Allah-u Teala’nın zatıdır. Nitekim kendiniz de O’nun önünde eğilin, nesillerinizi de O’na eğilen kimseler yapın, ta ki kendinizi de neslinizi de muhafaza edebilesiniz. Bu dünya bizi kurtarmayacak, bizi ve nesillerimizin geleceğini de korumayacak. Aksine eğer biz “La ilahe illallah, Muhammed-ür Resulüllah” kelimesinin hakkını eda edenler olursak işte o zaman Allah-u Teala bizim acizane dualarımız ve iyi amellerimiz yüzünden dünyayı kurtaracaktır. Kısacası bugünlerde, dünyanın durumu son sınıra kadar kötüleşmeden önce bununla ilgili de çok dua edin.
Ahmediye Cemaatine katılarak bizler bir ruhani babanın evlatları olduk
Hz. Mesih-i Mevud (as) özellikle cemaate yaptığı nasihatler; yüce ahlak sergilemek, dini konularda hassasiyet, ayrıca biat edenlerin aralarında kardeşlik ve muhabbet yaratmaları konularına dikkat çekerek Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Bu, Allah-u Teala’nın çeşitli milletler, değişik renk ve nesilden insanlara lütfudur ki O, onları Hz. Resulüllah’ın (sav) sadık hizmetkarının cemaatine katılmayı nasip etti ve bir topluluk yaptı. Hz. Mesih-i Mevud (as) şu yöne dikkat çekti ki aranızda kardeş olun, babalarınız ayrı ayrı olsa da nihayetinde hepinizin manevi babası bir tekdir ve sizler bir tek ağacın dallarısınız. Velhasıl hangi nesilden olduğunuzu, beyaz tenli ya da Afrikalı, Amerikalı, Pakistanlı, Hindistanlı, İspanyalı olduğunuzu bir tarafa bırakıp, Ahmediye Cemaatine katılarak hepimiz bir tek manevi babanın evlatları olduk. Ve hiç kimsenin diğerine nesil, kavim ve rengi sebebiyle bir üstünlüğü yoktur. Çünkü manevi babamız aynıdır. Ve işte bu aynı ilanı hz. Resulüllah (sav) kendi son hutbesinde buyurmuştu. Velhasıl biz bunu anlarsak ve bir olarak çalışırsak ve birbirimizin duygularına dikkat edersek Allah-u Teala bize ilerleme nasip edecektir inşallah.