5. Halifetü’l Mesih Hazretleri (Allah yardımcısı olsun) 15 Ağustos 2025’te Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Teşehhüd, taavvuz ve Fatiha Suresi’ni okuduktan sonra şöyle buyurdu:
Geçen cuma günü üç büyük putun yıkılmasından bahsetmiştim. Bununla ilgili daha fazla detay şöyle beyan edilmiştir:
Ramazan ayında, Hicretin 8. yılında (24 Ramazan), Hz. Sa’d bin Zeyd Eşheli’nin (ra) Menat’a gönderildiği bir seriyye vardı. Resûlullah (sav) Hz. Sa’d bin Zeyd’i (ra) Menat putunu yıkması için görevlendirdi. Bu put, Kızıldeniz kıyısında, Kudeyd yakınındaki Müsellil bölgesine dikilmişti. Bu yüzden bu olaya Seriyye-i Müsellil de denir.
Hz. Sa’d bin Zeyd Eşheli (ra) yirmi süvariyle yola çıktı. Oraya vardığında orada bir put bekçisi de vardı. Bekçi ona ne istediğini sordu. O da “Menat’ı yıkmak” dedi. Bekçi, “Sen ve bu iş mi? Yani bu senin için imkansızdır” dedi. Hz. Sa’d bu puta doğru ilerledi. Rivayete göre, putun bulunduğu odadan çıplak, siyah tenli ve dağınık saçlı bir kadın çıktı. (Bu, bazen hikayeye renk katmak için anlatılan bir şey olabilir, kesinliği belli değil.) Bekçi kendi putuna, “Ey Menat! Gazabını gönder!” diye seslendi. Hz. Sa’d bin Zeyd Eşheli (ra) o bekçiyi öldürdü.
Huzur-i Enver bu konuya açıklık getirdi ve eğer bu cinayet rivayeti doğruysa, bekçinin mukavemet göstermiş olabileceğini ve çatışmada öldürüldüğünü belirtti. Sadece beddua ettiği için öldürülmesi İslami öğretiye uygun değildir ve bu doğru da görünmemektedir. Bu, Peygamber Efendimiz’in (sav) genel talimatlarına da aykırıdır.
Seriyye-i Uzza
Bu olay, 25 Ramazan, Hicri 8’de (Ocak 629) Nahlah’a gönderilen Hz. Halid bin Velid (ra) birliğidir. Peygamber Efendimiz (sav) otuz kişiden oluşan bir müfrezeyi Hz. Halid bin Velid’in (ra) komutasında Nahlah’a gönderdi. Orada Kureyş’in en büyük putu olan Uzza‘yı yıkmasını emretti. Nahlah, Mekke’nin doğusunda, Mekke ile Taif arasında, Mekke’ye bir günlük mesafede bulunan bir vadidir. Uzza putu, Şeyban oğullarının koruması altındaydı. Bu kabile, Haşim oğullarının müttefikiydi. Burada Uzza, Kureyş’in en büyük putu idi.
İbn İshak şöyle diyor: “Uzza’nın bekçisi, Hz. Halid’in (ra) geldiğini öğrenince, kılıcını putun üzerine astı ve kendisi dağa çıktı ve şu şiiri okumaya başladı: ‘Ey Uzza! Halid’e öyle şiddetli bir saldır ki, geride hiçbir şey bırakma. Savaş maskeni tak ve kollarını sıva! Ey Uzza! Eğer bu kişiyi (Halid’i) öldürmezsen bile, onu yakında gerçekleşecek bir günaha layık kıl ya da ondan intikam al.'”
Hz. Halid (ra) Nahlah’a varınca akasya ağaçlarını kesti ve Uzza putunun bulunduğu evi yıktı. Sonra Mekke’ye geri dönüp Resûlullah’a (sav) rapor verdi.
Peygamber Efendimiz (sav) “Orada özel bir şey gördün mü?” diye sordu. Hz. Halid olumsuz cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “O zaman Uzza’yı yok etmedin. Geri dön ve onu tamamen kökünden söküp at.”
Bu emri duyan Hz. Halid (ra), emri yerine getirmek için hemen geri döndü. Bekçiler onu tekrar görünce dağa tırmandılar ve “Ey Uzza! Onu helak et!” diye bağırıyorlardı.
Bu put evinden dağınık saçlı, siyah tenli bir kadın çıktı. Hz. Halid (ra) o sırada şu şiiri okuyordu: “Ey Uzza! Seni inkar ediyorum, seni yüceltmiyorum. Gördüm ki, Allah seni rezil ü rüsva etmiştir.”
Bundan sonra geri dönüp Resûlullah’a (sav) olanları anlattı. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Evet! O, işte o Uzza’ydı. Şehirlerinizde artık kendisine tapınılmayacağını görünce umutsuzluğa kapılmıştır.”
Seriyye-i Süva’
Sonra Hz. Amr bin el-As’ın (ra) Süva’ya gönderildiği birlikten bahsedilir. Bu da Ramazan, Hicri 8’de gerçekleşmiştir.
Uzza putunu yıkma göreviyle birlikte Resûlullah (sav), Hz. Amr bin el-As’ı (ra) da Süva putunu yok etmesi için göndermiştir. Yanında birkaç arkadaşı da vardı, ancak sayıları belirtilmemiştir.
Süva’, Medine’nin batısında, kıyı şeridindeki Ruhat’ta bulunan Beni Hüzeyl kabilesinin putuydu ve Mekke’ye üç mil mesafedeydi. Bu put bir kadın şeklindeydi ve insanlar ona saygı gösterir, hatta etrafında tavaf yaparlardı. Onun bekçileri, Hüzeyl kabilesinin bir kolu olan Beni Lehyan’dı.
Kur’an-ı Kerim’de bazı putların isimleri geçmektedir, bu put da onlardan biridir. Nuh Suresi’nde şöyle buyrulur: “Ve dediler ki: ‘Tanrılarınızı asla bırakmayın ve Vedd’i, Süva’yı, Yeğus’u, Ya’uk’u ve Nesr’i bırakmayın.'” Bunlar aslında Hz. Nuh’un (as) kavminden olan birkaç salih kişinin isimleriydi. Onlar öldükten sonra şeytan, kavimlerinin kalbine, oturdukları yerlere putlar dikmelerini ve onlara onların isimlerini vermelerini fısıldadı. Onlar da öyle yaptılar ve onlara tapındılar. Başlangıçta bu kişilere tapınılmıyordu, ancak onlar öldükten ve asıl bilgi unutulduktan sonra putlara tapınmaya başladılar ya da onların modellerini yaparak onlara tapındılar.
Hz. Amr bin el-As (ra) Ruhat’taki Süva’ya ulaştığında, orada bir put bekçisiyle karşılaştı. Ona, Resûlullah’ın (sav) emriyle bu putu yıkmak için geldiğini söyledi. Bekçi, “Sen bunu kırmaya asla güç yetiremezsin” diye cevap verdi. Hz. Amr sebebini sorduğunda, bekçi “Muhakkak engelleneceksin” dedi. Hz. Amr, “Yazıklar olsun! Bu duyabilir ve görebilir mi?” dedi. Sonra ileri atılarak putu yıktı. Ve arkadaşlarına, onun yanında bulunan odayı da yıkmalarını söyledi, onlar da odayı yıktılar. Sonra o bekçiye “Şimdi ne diyeceksin?” diye sordu. Bekçi, taptığı putun bu halini görünce hemen “Ben Allah’a itaat ediyorum ve İslam’ı kabul ediyorum” dedi.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: bu olay da daha önce bahsedilen, bekçinin veya birinin öldürülmesi rivayetinin tartışmalı olduğunu doğrulamaktadır.
Seriyye-i Beni Cezime
Bu olay da Şevval, Hicri 8’de, Beni Cezime’ye gönderilen Hz. Halid bin Velid (ra) birliğidir.
Mekke’nin fethinden sonra Hz. Halid bin Velid (ra), Uzza putunu yıkıp geri döndüğünde, Peygamber Efendimiz (sav) onu Mekke’nin Yelemlim tarafında yaşayan Beni Kinane kabilesinin bir kolu olan Beni Cezime‘ye gönderdi.
Hz. Resulüllah (sav), Hz. Halid bin Velid’e “Bu kabileyi İslam’a davet et” dedi ve “Onlarla savaşma” diye de uyardı. Hz. Halid bin Velid, Muhacirler, Ensar ve Beni Süleym’den 350 kişiyle yola çıktı. Oraya vardığında, insanların saldırıya hazır bekleyenler gibi silahlanmış olduklarını gördü. Hz. Halid o insanlara “Silahlarınızı bırakın, artık insanlar İslam’ı kabul etti” dedi. Onun bu sözünü duyan Cahdam adında bir kişi ayağa kalktı ve kavmine hitap ederek, “Ey Beni Cezime! Silahlarınızı bırakmayın. Bu Halid’dir. Silahları bıraktıktan sonra tutuklanma ve ölümle karşı karşıya kalacaksınız. Bu yüzden ben silahlarımı bırakmayacağım” dedi.
Diğer insanlar Cahdam’a, “Neden kanımızın dökülmesine sebep olmakta ısrarcısın? Silahlarını bırak!” diye onu ikna etmeye çalıştılar, o da en sonunda silahlarını bıraktı. Silahlarını bıraktıktan sonra bu insanlar tutuklandı. Her Müslümana bir veya iki esir verildi. Onlar bütün gece esir kaldılar.
Bir rivayete göre, Hz. Halid bin Velid (ra) oraya vardığında ve onları İslam’a davet ettiğinde, bu insanlar “Eslemna” (Müslüman olduk) demek yerine, “Saba’na, saba’na” (Dinimizden vazgeçtik, dinimizi bıraktık) demeye başladılar. Bu yüzden Hz. Halid bin Velid (ra), onların Müslüman olmadığına dair bir yanlış anlaşılmaya kapıldı ve bu yüzden onları öldürme fetvası verdi. Bu, olay için bir gerekçe olarak sunulmaktadır.
İbn Sa’d şöyle anlatmıştır: “Halid (ra) onlara ulaştığında, insanlara “Siz hangi din üzeresiniz?” diye sordu. Onlar da “Biz Müslümanız, namaz kılarız vb.” diye cevap verdiler. Hz. Halid “Peki o zaman neden silahlandınız?” diye sordu. Onlar da “Bizimle bir Arap kabilesi arasında düşmanlık var ve o düşman kavmin siz olduğunu düşündük, bu yüzden silahlandık” dediler.
Ancak rivayetlerden anlaşılıyor ki, bu esirler namaz da kılıyordu ve Müslüman görünüyorlardı. Ama esirler arasında Cahdam gibi ve ona katılan, isyankar bir tavır sergileyenlerin olması muhtemeldi ve Hz. Halid (ra) onlara güvenmiyordu. “Saba’na, saba’na” demeleri de Hz. Halid’i (ra) daha dikkatli olmaya sevk etti. Bu yüzden gecenin son saatlerinde bu esirlerin öldürülmesinin uygun olacağına dair bir fetva verdi.
Bunun üzerine bazı Müslümanlar esirlerini öldürdü, ancak eski Müslümanlar olan Muhacirler ve Ensar grubu, Hz. Halid’in (ra) bu görüşüne katılmadılar ve kendi esirlerini öldürmediler.
Ensar’ın reisi Ebû Üseyd es-Saidî (ra), Hz. Halid bin Velid’in (ra) yanına gitti ve “Bunlar Müslümanlar, onları öldürmek doğru değil” dedi. Abdullah bin Ömer (ra) ve Salim Mevla Ebû Huzeyfe (ra) de Hz. Halid’in (ra) görüşüne katılmadılar ve diğer arkadaşlarını kendi esirlerini öldürmekten alıkoydular.
Serbest kalan esirlerden biri Medine’ye varıp durumu Resûl-i Ekrem’e (sav) anlattığında, Peygamber (sav) “Kimse Halid’in sözüne karşı çıkmadı mı ya da onu durdurmadı mı?” diye sordu. Bahsedilen iki durduran kişinin adı söylendiğinde ve Peygamber (sav) bu olayın tamamını öğrendiğinde, çok üzüldü.
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Ben Halid’e onları öldürmesini emretmedim, onlara sadece İslam’a davet etmelerini söyledim.” Sonra ellerini kaldırdı ve iki kez Allah’a yalvararak şöyle dedi: “Allah’ım! Halid’in yaptıklarından dolayı Sana sığınıyor ve kendimi ondan uzak tutuyorum.”
Sonra Peygamber Efendimiz (sav), öldürülenlerin diyetini ödemesi ve tüm olayı araştırması için Hz. Ali’yi (ra) Beni Cezime’ye gönderdi. Hz. Ali (ra) oraya giderek tüm maktullerin mirasçılarına kan parasını ödedi ve Müslümanların aldıkları tüm mallarını geri verdi, hatta bir köpeğin su içtiği tahta kabı bile geri verdi.
Diyet ve diğer meblağları herkese verdikten sonra Hz. Ali’nin (ra) yanında biraz mal kaldı. Beni Cezime halkına, “Herhangi bir kaybı telafi edilmemiş kimse kaldı mı?” diye sordu. Hepsi “Hayır!” dedi. Sonra Hz. Ali (ra) kalan malı da onlara verdi ve “Bu malı, Allah’ın Resulü’nün (sav) adına, ne Allah’ın Resulü’nün (sav) ne de sizin bilmediğiniz olası bir kaybın telafisi için ihtiyaten veriyorum” dedi.
Hz. Ali (ra) geri döndü ve Peygamber Efendimiz’e (sav) tüm raporu sundu. En küçük eşyalarının bile iade edildiğini ve kalan malın da onlara verildiğini söyledi. Bunun üzerine Peygamber (sav) çok sevindi ve Hz. Ali’ye “Tamamen doğru ve çok iyi bir iş yaptın” dedi.
Bu olaydan önce Peygamber (sav) bir rüya görmüştü. Bundan Siret İbni Hişam’da bahsedilmektedir.. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: “Rüyamda bir lokma heys (hurma, peynir ve yağdan yapılan bir yemek) yedim. Tadı lezzetli geldi, ancak yuttuğumda bir kısmı boğazıma takıldı. Sonra Ali elini uzatıp onu çıkardı.”
Hz. Ebubekir (ra) bu rüyayı şöyle yorumladı: “Ya Resûlallah! Bu, gönderdiğiniz birliklerden biridir. Onu göndereceksiniz, bazı şeyleri beğeneceksiniz, bazıları ise itiraza neden olacaktır. Sonra Ali’yi göndereceksiniz ve o bu durumu kolaylaştıracak, yani meseleyi düzeltecektir.” Nitekim bu birliğin olaylarıyla bu rüya gerçekleşti.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: İbn Sa’d’ın beyanından anlaşılıyor ki bazıları savaştı şu da zikredilmektedir ki Beni Cezimeyi silahlı olarak görünce Hz. Halid onlara “Neden silahlandınız?” diye sorduğunda onlar “Bizimle bazı Arap kabileleri arasında eski bir düşmanlık var, bu yüzden sizin onlar olmanızdan korktuk ve silahlandık” dediler. Hz. Halid onları esir alma emri verdi. Kolları bağlandı ve arkadaşları arasında paylaştırıldılar.
İbn Hacer bu rivayeti aktararak, savaşanların savaştan sonra teslim olduğunu yazmıştır. İmam Buhari’nin rivayeti daha kısadır ve “megazi” kitabındaki olaylar arasında net bir ilişki yoktur. Ancak genel olarak, bu tebliğ görevi sırasında meydana gelen çatışmada cahiliye döneminden kalma bir kan dökme olayının etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Sadece “Saba’na” kelimesi yüzünden bazı esirlerin öldürülmesi, özellikle de Muhacirlerin ve Ensar’ın bu fetvaya açıkça karşı çıkması dikkate alındığında, akla pek uygun gelmemektedir.
Huzur-i Enver, daha sonra bu olayın arka planıyla ilgili farklı sebeplerin olduğunu belirtti; neden düşmanlıklar vardı ve bu yüzden Hz. Halid bin Velid (ra) sorgulanır hale geldi ve sahabeler de bu yüzden Hz. Halid’in kararına güvenmediler. Her halükarda, Hz. Halid (ra) için herhangi bir mazeret ileri sürülemez, çünkü o sadece İslam’a davet amacıyla gönderilmişti ve bu da hiçbir şekilde zorlamayı haklı kılmaz. Sahabe-i Kiram’ın çoğunluğu ona doğru tavsiyede bulunmuştu, ancak bu kabul edilmedi ve Beni Süleym’e gece yarısı esirlerini öldürme fırsatı verildi. Muhacirler ve Ensar’dan hiç kimse kendi esirlerini öldürmedi, aksine onları serbest bırakarak Peygamber Efendimiz’in (sav) talimatlarına ve güzel örneğine uydular.
Huzur-i Enver, Buhari şerhinde Hz. Seyyid Zeynelabidin Veliyullah Şah’ın (ra) da bu konuya değindiğini ve ayrıca, Hz. Halid bin Velid’in (ra) kötü bir niyetinin olmadığını, sadece ictihadi bir hata yaptığını ve aceleyle bir karar verdiğini, sonrasında yaşananların da ordu komutanı olarak onun sorumluluğunda olduğunu belirten bilgin bir not yazdığını söyledi. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Halid’e kızdı ve Allah huzurunda bu olaydan mutsuz olduğunu belirtti.
Ve Peygamber Efendimiz (sav) tüm olayı araştırdığında, cinayetlerin bir yanlış anlaşılma sonucu olduğu anlaşıldı. Bu yüzden kısas yerine diyet ödenmesine karar verdi.
Hz. Halid bin Velid’in (ra) özür dilemesi ve mazeretini sunmasından sonra, Peygamber (sav) sadece onu affetmekle kalmadı, birkaç gün sonra Huneyn Savaşı için hazırlanan öncü birliğin ve süvari birliğinin komutanlığını da ona verdi.
Daha sonra Huzur-i Enver, iki seriyyenin daha kısaca bahsedildiğini söyledi.
Seriyye-i Yelemlim
Peygamber Efendimiz (sav), Hz. Hişam bin el-As’ın (ra) komutasında 200 kişilik bir birliği, Mekke’nin güneydoğusunda bulunan Yelemlim’e gönderdi.
Seriyye-i Urna
Bu, Arafat’ın karşısında bir vadidir. Peygamber Efendimizin (sav) Hz. Halid bin Said bin el-As’ı (ra) 300 kişilik bir ordunun komutanı olarak buraya gönderdiği rivayet edilmektedir. Bu seriyyeden Muhammed bin Ömer Vakidi bahsetmiştir, ancak başka hiçbir tanınmış siyer yazarı bunu anlatmamıştır, bu yüzden doğru olup olmadığı tartışmalıdır. Başka detayları da mevcut değildir.
İkinci hutbeden önce Huzur-i Enver, her halükarda Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatının, hiçbir yerde sertlik göstermediğini açıkça ortaya koyduğunu ve İslam düşmanlarının, savaşlarda öldürme emri verdiğine dair attığı suçlamanın yanlış olduğunu söyledi. Yanlışlıkla bile bir şey olduğunda, büyük bir hoşnutsuzluk gösterdi.
İngilizce Özet: https://www.alislam.org/friday-sermon/2025-08-15.html
Urduca Özet: https://www.alfazl.com/2025/08/15/128612/