Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 15 Ekim 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:
Hz. Ömer’in (ra) şehit oluşuyla ilgili Sahih-i Buhari’nin rivayetinden anlaşılıyor ki hz. Ömer’e (ra) saldırı yapıldığında sabah namazı eda edilmişti. Halbuki Sahih-i Buhari’deki başka bir rivayete göre hz. İbni Abbas (ra) şöyle der: Hz. Ömer’den (ra) fazla kan akması sebebiyle o kendinden geçince ben insanlarla birlikte onu kaldırıp evine ulaştırdım. Sabah hava aydınlanıp kendine geldiğinde hz. Ömer (ra) sorunca insanlar namazı kıldılar, denildi. Bunun üzerine o şöyle buyurdu: Namazı terk edenin İslam’ı yoktur. Sonra kendisi abdest aldı ve namaz kıldı. Tabakat-ı Kübra’da da aynı şey beyan edilmiş ve hz. Ömer (ra) eve ulaştırıldıktan sonra hz. Abdurrahman bin Avf (ra) namaz kıldırdı denmiştir. Onun, namazda kısa sureleri okuduğundan bahsedilmektedir.
Tabakat-ı Kübra’da şöyle yazılıdır: Hz. Abdullah bin Abbas (ra) insanlara hz. Ömer’e (ra) hançer saplayan şahsı sorunca insanlar, Muğire bin Şe’be’nin kölesi Ebu Lolo’nun ismini söylediler ve o yakalanınca aynı hançerle intihar etti. Tarihçilerin beyanlarından şu hissedilmektedir ki Ebu Lolo Feruz, geçici bir coşku ve öfke ile hz. Ömer’i (ra) öldürmüştü. Tarih ve siyer konusundaki önemli kitap “El-Bidaye ve’n Nihaye”de hz. Ömer’in (ra) öldürülmesinde Hermüzan ve Cufeyne üzerindeki şüphe neticesinde günümüzün bazı tarihçileri hz. Ömer’in (ra) öldürülmesini önceden kararlaştırılmış bir plan ve entrika olarak kabul ederler ve Medine’de yaşayan, görünürde Müslüman İranlı komutan Hermüzan’ın buna dahil olduğunu düşünürlerdi.
Muhammed Rıza Bey, kendi kitabı “Siret Ömer Faruk”da şöyle yazmaktadır: Hz. Ömer (ra) Kufe valisi Muğire bin Şe’be’nin tavsiyesi ile onun yetenekli bir kölesi, demircilik ve nakışçılıkta uzman olan Ebu Lolo’nun Medine’ye gelmesine izin verdi. Kölenin, hz. Muğire’nin kendisinin özgürlüğü için aylık 100 dirhem taksit belirlemesinden şikayet etmesi üzerine hz. Ömer (ra) onun işindeki ustalığına uygun olarak taksit ödemesine hükmetti ki o köle buna kızdı. Birgün hz. Ömer (ra) ondan, rüzgar ile çalışan değirmen yapmasını istediğinde Ebu Lolo, öfkeli ve memnuniyetsiz bir şekilde tehdit ederek dedi ki ben size öyle bir değirmen yapacağım ki halk vay vay, diyecek. O, hz. Ömer’i şehit etmeye kesin karar verip, ortasından saplı çift taraflı bir hançer yaparak, İranlı komutan Hermuzan’a gösterdi. O, bununla kime saldırı yapılsa kesinlikle ölür, diye fikrini sergiledi. Hermuzan’ı Müslümanlar Tuster adlı yerde esir edip Medine’ye yollamıştı. Hermuzan, öldürülme korkusuyla Müslüman olmuştu.
Tabakat İbni Saad’da Nafi’nin rivayetine göre hz. Abdurrahman bin Avf (ra) Hermuzan ve Cefina’nın yanında hz. Ömer’in (ra) şehit edildiği hançeri görmüştü. Taberi’de zikredilen Said bin Museyb’in rivayetine göre de Abdurrahman bin Ebubekir, Ebu Lolo Cefina ve Hermuzan arasında düşen o hançeri görmüştü. Hz. Ubeydullah bin Ömer (ra) bunu öğrendiğinde kılıcıyla her ikisini de öldürdü. Hz. Osman (ra) kendisi aman vermiş olmasına rağmen ikisinin de öldürülmesi üzerine hz. Ubeydullah’a sebebini sorduğunda o, hz. Osman’ı (ra) yakalayıp yere düşürdü de insanlar kendisini kurtardılar. Ancak hz. Osman (ra) ile ilgili olayın doğruluğunu Allah daha iyi bilir. Başka bir yerde şöyle beyan edilmiştir: hz. Ubeydullah bin Ömer (ra) Hermuzan’a kılıç ile saldırdığında o, “La ilahe illallah” okudu. Ama Cefina’ya kılıç indirdiğinde o gözlerinin önünde haç işareti yaptı. Daha sonra o, Ebu Lolo’nun kızını da öldürdü.
Aynı şekilde başka bir siret yazarı Dr. Muhammed Hüseyin Heykel kendi kitabında şöyle yazmaktadır: İranlı Yahudiler ve Hıristiyanlar Müslümanlara ibret verici bir şekilde yenilince kalplerinde Araplara genel olarak ve hz. Ömer’e (ra) özellikle kin ve buğuzlarını gizliyorlardı. Ebu Lolo’nun yaptığı iş, Medine’de yabancı dinsizlerin küçük bir grubunun öfke ve intikam duygularıyla dolu fertlerinin entrikasının bir neticesi olabilir. Eğer Ebu Lolo Feruz intihar etmeseydi, hz. Ömer’in (ra) oğlu bu entrikanın örtüsünü kaldırıp sonuna kadar gidebilirdi. Ancak Allah’ın kaderi bu entrikayı ortaya çıkarmak istedi Hz. Abdurrahman bin Avf (ra) ve hz. Abdurrahman bin Ebubekir (ra) Müslümanlar arasında herkesten daha muteber tanıklık ediyorlar ve diyorlar ki hz. Ömer’in (ra) şehit edildiği hançer Hermuzan ve Cefina’nın yanındaydı. Bundan sonra hz. Ömer’in (ra) bu entrikanın kurbanı olduğuna dair hiçbir şüpheye mahal kalmıyor.
Her ne olursa olsun hz. Ubeydullah bin Ömer’in attığı adıma kanunen hiçbir şekilde izin yoktu. Hiçbir şahsın bizzat intikam almak için harekete geçmeye yahut hakkını kendisi aramaya yetkisi yoktur. Nitekim, insanlar arasında insafla karar vermek ve suçlu aleyhinde kısas kararı vermek sadece hz. Resulüllah (sav) ve kendisinden sonra da Halifelere mahsus idi. Bu öldürme olayının planlı bir entrika olması mantığa aykırı değildir. Bazı tarihçilerin delilleri güçlüdür, çünkü hz. Osman (ra) da bunun gibi bir entrikanın kurbanı oldu. Bundan, İslam’ın artmakta olan ilerlemesi ve zaferini durdurmak ve de intikam ateşini serinletmek için dış unsurların bir entrikası ile hz. Ömer’in şehit edildiği şüphesi daha da güçlenmektedir. Doğrusunu Allah bilir.
Hz. Muslih Mev’ud (ra) “Ve le yübeddilennehüm min bağdi havfihim emna” ayetini tefsir ederek şöyle der: Halifelerin başına korktukları bir musibet gelmedi, eğer bir musibet geldiyse de Allah-u Teala onu emniyete çevirdi. Hz. Ömer (ra) sürekli dua ederdi ki ey Allah’ım! Bana Medine’de şehit olmayı nasip et. Nitekim nasıl denebilir ki onun şehit oluşu konusunda onun başına korkunç bir durum geldi ama Allah-u Teala onu emniyetli bir duruma çevirmedi. Allah-u Teala hz. Ömer’in duasını kabul etti ve öyle bir imkan yarattı ki İslam’ın saygınlığı korundu. Nitekim Medine’ye dışardan bir ordunun saldırması yerine içerden pis ruhlu biri kalktı ve hançer ile kendisini şehit etti.
Hz. Muslih Mev’ud (ra) kölelerin azat edilmesi ile ilgili İslamî talimatı anlatarak hz. Ömer’in (ra) şehit oluşunun sebeplerini şöyle beyan etti: Herhangi bir fidye almadan köleleri serbest bırakın emri vardı. Eğer bunu yapamazsanız ve bir köle fidye ödeme gücüne sahip değilse o zaman o fidyesini taksite bağlatabilir. Hz. Ömer’i (ra) işte böyle, fidyesi için taksit anlaşması yapmış bir köle öldürmüştü. Hz. Ömer’e (ra) bir dava gelmişti; Bir şahsın kölesi çok kazanıyor ama sahibine az veriyordu. Hz. Ömer (ra) onun, sahibine üç buçuk lira ödemesine hükmetti. O köle İranlı olduğu için bu kararı kendi aleyhinde zannetti ve öfke ile ikinci gün hançer ile hz. Ömer’e (ra) saldırdı ve bu yara sonucunda kendisi şehit oldu.
Hz. Muslih Mev’ud (ra) namaz sırasında birkaç kişiyi koruma olarak görevlendirmek konusunda da hz. Ömer’in (ra) şehit olma hadisesini beyan ederek şöyle dedi: Hz. Ömer (ra) ile birlikte Müslümanlar da namaz ile meşguldüler ve bu esnada habis ruhlu bir adam ilerleyip hançer ile saldırdı. Kuran-ı Kerim’in açık hükmüdür ki koruma için Müslümanların yarısı ayakta dursun. Bu emir savaş zamanı için olsa da bundan şu delil çıkarılabilir: Küçük fitneleri önlemek için eğer birkaç kişi namaz sırasında görevlendirilirse bu itiraz edilecek bir konu değildir. O olaydan sonra sahabeler, her ne zaman namaz kılınırsa daima koruma için görevlendirme yaptılar.
Hz. Ömer (ra) vefat ettiğinde, kendisi ihtiyaç sahiplerine ve gariplere yardım ettiği için 86 bin dirhem borcu vardı. Vefaü’l Vefa adlı kitapta hz. İbni Ömer’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Ömer (ra), hz. Abdullah (ra) ve hz. Hafsa’ya (ra), borcun ödenmesi için evinin satılmasını ve Beni Adey ve Kureyş dışında hiç kimseden yardım alınmamasını emretti. Hz. Abdullah bin Ömer (ra), hz. Muaviye’ye (ra) o evi sattı ve hz. Ömer’in (ra) borcunu ödedi. O eve “Dar-ül Kaza-i Deyn-i Ömer” yani hz. Ömer’in (ra) borcunun ödenmesine vesile olan ev, denmeye başladı.
Bu konu biraz daha devam ediyor, inşallah gelecek sefer anlatacağım.
٭…٭…٭