BASIN AÇIKLAMASI
28 Eylül 2021
“Bizler, zeki oldukları ve gören gözleri bulunduğu halde çoğu insanın manevi ve ahlaki körlük içinde bir hayat sürdürürken, onda gördükleri her parıldayan ve ışıldayan şeyi altından yapılmış diye düşündükleri, maddiyatçılık ve dünyeviliğin sürekli yükseldiği bir devirde yaşamaktayız.”
“Dünya şunu kabul etmek zorunda kalacak ki, yeryüzünün serveti onları manevi olarak beş parasız ve ahlaken de iflas etmiş durumda bıraktı.”
26 Eylül 2021 günü Müslüman Ahmediye Cemaatinin Dünya Çapındaki Başkanı, Beşinci Halife Mirza Masrur Ahmed Hazretleri, (Ahmediye Cemaati’nin Kadın Kolu) İngiltere Lacna İmaillah’ın Ulusal İçtiması’nın kapanışı için, (İngiltere) İslamabad’daki MTA stüdyolarından iman arttırıcı bir konuşma yaptı.
Londra’da bulunan Beytül Futuh Camii’nde düzenlenen 2-günlük etkinliğe, Birleşik Krallığın dört bir yanından yaklaşık 3800 hanım ve genç kız bilfiil katılımda bulundu.
Kapanış konuşmasında Huzur, dünyanın karşı karşıya olduğu birkaç esas meseleden bahsetti ki, bunların arasında maddiyatçılığın tehlikeleri, sosyal medya, inanç özgürlüğü, göçmenlerin (toplumla) faydalı bir şekilde bütünleştirilmesinin yöntemleri ve İslam’ın barışçıl öğretilerinin dünyaya iletilmesinde Müslüman Ahmediler’in görevi de bulunmaktaydı.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri konuşmasında, bu modern çağda, özellikle kitle iletişim alanında meydana gelen muazzam teknolojik gelişmelerden bahsetti.
Bu değişimlerin gerçekleşme hızını dile getirirken, Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Günümüz dünyasında insan bilgi ve anlayışı tüm dünyevi alanlarda hızla ilerlemiştir, sonuçta iletişim önceki dönemler ile kıyas edildiğinde, şimdi son derece ileri düzeyde ve kolaydır. Modern seyahat vasıtaları, keza telefon, radyo, televizyon ve internet gibi çeşitli elektronik ve dijital iletişim araçları yoluyla mesafeler eriyip gitmiştir. Meydana gelen bu teknolojik devrim, bundan elli yıl önce dahi akla yatkın görünmüyordu. Akıllı telefonların ve diğer akıllı teknolojilerin geliştirilmesi yoluyla iletişimdeki hızlı atılım, bundan on veya on beş yıl öncesinde tahayyül bile edilemezdi.”
Bu gelişmelerin toplum üzerindeki etkisini anlatan Huzur, dünyanın ücra köşelerinde yaşayan insanların göz açıp kapayıncaya kadar dünyanın dört bir yanındaki diğerleri ile nasıl bağlantı kurabildiğini ve bunun da insanların yeryüzünün her tarafındaki halklara “inançlarını, değer ve kültürlerini sergileyip tanıtmalarına” nasıl olanak verdiğini özetledi.
Huzur, bu tür teknolojik gelişmelerin sadece iyilik için bir güç olmadığını, ancak maddiyatçılığı körüklediğini ve toplumda gerilimi yükselttiğini de açıkladı.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“En yoksul hayatları yaşayan o (insanlar,) dünyanın başka yerlerinde yaşayanlara sağlanan yüksek ilerlemeyi ve lüksü gördüklerinde, bu doğal olarak kendi kötü durumları bakımından, (onlarda) huzursuzluk ve keder duygularına yol açar. Bu nedenle, uydu teknolojisi ve internetin dünyayı küresel bir köye dönüştürdüğü yerde, bunun yalnızca iyilik için bir güç olduğundan bahsetmek mümkün değildir.”
Huzur, modern teknolojilerin toplumda zengin ve fakir arasındaki anlaşmazlıkları daha da kötü bir duruma getirdiğini açıkladı.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“İnsanoğlunun kendini her zamankinden daha medeni ve gelişmiş gördüğü bir dönemde gerçek öyle ki, yeryüzündeki insanların çoğu temel yoksulluk seviyesinde ve hatta bunun da altında yaşamaya devam etmektedir. Istırap ateşlerine benzin döken gerçek ise, ailelerine en temel ihtiyaçları almak kendileri için günlük bir mücadele olmaya devam ederken, onların varlıklı yaşam tarzlarının ve gelişmiş ülkelerdeki insanların muazzam satın alma gücünün görüntülerine sürekli maruz kalmalarıdır.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şunları da belirtti:
“Bundan dolayıdır ki, modern teknoloji toplumda var olan uçurumlar üzerine köprüler kurmak yerine, var olan eşitsizlikler ve adaletsizlikler üzerine yalnızca parlak bir ışık tutmaya yaradı. Karşılık olarak ise bu, büyük sıkıntılara katlanmak zorunda kalanlar arasında doğal olarak ıstırap, endişe ve hoşnutsuzluk duygularını mayaladı… Böylece bir yandan zengin hükümetler ve halkları, uydu televizyon ve internet yoksul ülkelerde yaşayanlara eğlence sağlıyor diye kendilerini rahatlatırken, gerçekte ise teknoloji, buna sahip olanlar ile olmayanlar arasında daha da büyük bir uçurum oluşmasına hizmet etti.”
Huzur, toplumun sosyal ve ahlaki dokusunu yıpratmaya devam eden yükselen maddiyatçılık ve her şeyi kapsayan tüketim meselesine de ışık tuttu.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Bizler, zeki oldukları ve gören gözleri bulunduğu halde çoğu insanın manevi ve ahlaki körlük içinde bir hayat sürdürürken, onda gördükleri her parıldayan ve ışıldayan şeyi altından yapılmış diye düşündükleri, maddiyatçılık ve dünyeviliğin sürekli yükseldiği bir devirde yaşamaktayız. Onlar, ne kadar sığ olduklarını fark etmekte başarısız ve alıp yürümüş olan maddiyatçılığın uzaklara kadar yayılan netice ve zararlarından da bihaber kalmışlar.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“Onlar, güzel ve yenilikçi olduğunu düşündükleri her şeyin, aslında belki de dünyanın daha önce hiç görmediği bir manevi ve ahlaki sıkıntıyı nasıl tetiklediğini görecekler. Yeryüzünün servetinin de, onları manevi olarak beş parasız ve ahlaken de iflas etmiş durumda bıraktığını kabul etmek zorunda kalacaklar.”
Huzur devam ederek, bu manevi çürümenin ve açgözlülük duygusunun, ruh sağlığını da olumsuz olarak etkilediğini anlattı.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Giderek artan bir şekilde insanlar, her zamankinden daha büyük ölçekte kaygıdan, depresyondan ve diğer ruh sağlığı sorunlarından mustaripler. Güçlü bir şekilde inancım o ki, bunun temel nedeni, onların maddiyatçı arayış ve hırslarının tutsağı olmalarıdır ve hepsinden önce de Yüce Allah’a olan imanlarını terk etmelerinden mütevellittir. Ne kadar zengin olursa olsun, bir kimsenin daima daha fazlasını istediği bir dünyada yaşamaktayız. Sahip bulundukları için şükretmek yerine, onların kafaları sahip olmadıkları ile meşguldür. Erkeklerin aşırı zenginlik hırsı ile bozulmuş olduğu yerde, kadınlar da bu berbat yarışa katılmaktadır.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“Bu boş uğraşlar yalnızca hayal kırıklığı ve kaygıyı arttırmaya hizmet ederken, insanlığı aydınlanmaya değil, karanlığa götürmektedir. Eğer geri kalmış dünyada yaşayan insanlar, TV ya da internette gördükleri şeylerden olumsuz etkileniyorlarsa, burada maddiyatçılığın, açgözlülük ve tüketim kültürünün merkez üssünde yaşayan insanlara ne kadar zarar verildiğini, bizler ancak hayal edebiliriz.
Huzur, günümüzün pek çok medya platformu üzerinde çocukların ne izlediğine ve ne tükettiğine ebeveynlerin dikkat etmesi gerektiğine de değindi.
Huzur, bunun “son derece üzücü bir durum” olduğunu bildirdi. Öyle ki ebeveynler, çocukların daima ana-babalarından saklanarak telefonlarında ve tabletlerinde görüntüledikleri zararlı içeriğin hiç farkında değillerdir.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri, sosyal medyanın potansiyel belirleyicilerine ve çocuklar üzerindeki etkilerine özellikle dikkat çekerek, şöyle buyurdu.
“Bilinen gerçek şu ki, bu [sosyal medya] platformları bağımlılık yapacak şekilde inşa edilmiştir ve tıpkı her bağımlılıkta olduğu gibi, sonuçlar genellikle korkunçtur. Örneğin, yakın zamanda Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir rapor, Facebook’un sahibi olduğu Instagram’ın kendi dâhili araştırmasını örtbas etmeye çalıştığını göstermiştir. Sebebi, bu (araştırmanın) kendi platformlarına erişimin, çocuklar ve gençler arasında muazzam seviyede kaygı ve diğer zihinsel sağlık problemlerine neden olduğunu kanıtlamasıdır. Bu (çalışma,) İngiltere’de intihar düşünceleri taşıyan çocuklar arasından %13’ünün, kendilerini hayatlarına son vermeyi düşünmeye itenin, Instagram kullanımları olduğunu kabul ettiklerini ortaya çıkartmıştır.”
Ayrıca Huzur, Müslüman Ahmediler’in kimliklerine ve amaçlarına sadık kalmaları gerektiğine de değindi. Çünkü Batı dünyasında yaşayan birçok Müslüman Ahmedi, başka ülkelerde (karşılaştıkları) dini zulümden kaçarak, buralara göç etmiştir.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Batı’nın rahatlığında yaşayan tüm Müslüman Ahmediler, talihlerinin farkında olmalıdır ve omuzlarında büyük bir dini sorumluluğun bulunduğunu da anlamalıdır. Buraya sizin, ya da ana-babanızın veyahut da büyükanne ve büyük babanızın gelmesinin yegâne sebebi, dininizi özgürce yaşayabilmektir ve bundan dolayı size düşen, Batılı ulusların maddi yollarına dalmak yerine, bu amacı gerçekleştirmek için çaba sarf etmektir.”
Özellikle Pakistan’daki Müslüman Ahmediler’in durumu hakkında konuşan Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şunları buyurdu:
“İster iş adamı, isterse bir meslek insanı yahut işçi, isterse de eğitimin içinden olsun, toplum içindeki konumuna bakılmaksızın Pakistan’daki Müslüman Ahmediler, ağır zulüm ve adaletsizliğin kurbanları olmaya devam ediyorlar. 1. ya da 2. sınıfa giden Müslüman Ahmedi çocuklar bile diğer çocuklar veya öğretmenleri tarafından tacize uğruyorlar ve bu onlar üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Yükseköğrenime gelince, Pakistan üniversitelerindeki belli profesörler ve öğretim üyeleri, nefret dolu Ahmedi karşıtı önyargılar ve yobazlıklarla dopdoludur.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri, burada Batı’da bulunan özgürlükten tam olarak faydalanırken, Müslüman Ahmediler’in ilkelerine sadık kalmalarının lüzumunu daha da açıklarken, şunları buyurdu:
“Neden bu şansa sahip olduğunuzu hatırınızda tutun ve kim olduğunuzu da asla unutmayın, bundan ziyade inancınız ve dininiz ile iftihar edin. Öğreniminizde mükemmelleşmek için çabaladığınız yerde, imanınızın dünyevi ve maddi her işin önünde gelmesi gerektiğini de hatırda tutun. Öncelikleriniz düzenli bir sırada ise, hayatınızı iftihar edeceğiniz bir şekilde yaşayacaksınız, keza bu ülkeye de faydalı olduğunuzu ispatlayacaksınız. İyi bir vatandaş olmaya çalışın ve bunu başarmak için imkânlarınızı, kabiliyetlerinizi ve hünerlerinizi başkalarının yararı için kullanın, keza daha iyi ve daha uyumlu bir toplumu kurmaktaki rolünüzü oynayın.”
Bütünleşme kavramına yol gösterici bir ışık tutan Mirza Masrur Ahmed Hazretleri, şunları buyurdu:
“Sizler bütünleşmeye çalışın, ancak daha önce de söylediğim gibi ülkenize uyum sağlayıp katkıda bulunmanız, ahlaki pusulanızı şaşırmanızı ve dini değerlerinizden vazgeçmenizi gerektirmez. Daha doğrusu, Batılı uluslarla başarılı bir şekilde bütünleşmenin yolu, dini kimliğinizi korurken ulusun başarısına katkıda bulunmaktır. Gerçekten de bu, Batı’da yaşayan Müslüman Ahmediler’in emaresi ve ayırt edici özelliği olmalıdır. Ahlaki standartlarınızı ve değerlerinizi feda etmek, ülkenize hiçbir surette yardımcı olmayacaktır.”
Yaygın ahlaksızlığın uzun vadeli zararlı etkisinden bahseden Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Trajik gerçek şudur ki, kendilerini modern dünyanın en medeni ve yenilikçi insanları sayanlar, günümüz toplumunun her yerine yayılmış olan hayâsızlık ve bayağılığın muazzam zararını ve geniş kapsamlı sonuçlarını anlamakta başarısızdırlar… Doğrusunu Allah bilir, ancak bir gün yaptıkları hatayı anlayacaklar ve serbest fikirliliğin çok ileri gittiğini anlayacaklar. Oysa o zaman, toplumda yüksek ahlakı yeniden tesis etmeleri son derece zor olacak. Bundan dolayıdır ki, tüm Müslüman Ahmediler’in görevi, doğru olanı savunmayı ve inançlarının cesaretini taşımayı ortaya koymaktır.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“Eğer bunu gerçekleştirmeyi başarırsak, o zaman diğerleri de hatalarını anladıklarında, onlara yol göstermeye, kendilerine bir alternatif ve daha iyi bir ahlak sistemi sunmaya hazır olacağız. Muhakkak ki umut ediyor ve duada bulunuyorum ki, Cemaatimiz, toplumu korumak ve ahlaki çöküşünü, geri dönüşü olmayan noktaya gelmeden durdurmak için orada olacaktır.”
Huzur, gerçek teselli ve iç huzurunun elde edilmesinden bahsederken, Kuran-ı Kerim’in Sure 13 (Rad Suresi) 29. ayetine atıfta bulundu ki, orada Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“İyi dinleyin! Gönüller (yalnız) Allah’ın zikriyle teselli bulur.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri, bu ayetin günümüzdeki uygulamasını açıklayarak şöyle buyurdu:
“Şüphe yok ki, dünyanın ışıltısı ve ihtişamı ilk bakışta ne kadar çekici görünürse görünsün, asla gerçek ve kalıcı bir teselliyi sağlayamaz. Bu ayet üzerinde düşündüğümüzde, bunun sadece Kuran-ı Kerim’in bir iddiası olmadığını fark ediyoruz. Daha doğrusu Cemaatimiz’in dindar ve takva sahibi üyelerinin başından geçen tecrübeler, gerçek teselli ve iç huzurunun, türlü şekilde ahlaksız meşgalelerle yahut eğlenmenin sığ yollarıyla değil, ibadet ve Allah’ın zikri ile elde edildiğine tanıklık eder.”
Huzur, boş zaman meşgaleleri ve egzersizin sağlıklı bir yaşam sürdürmek için mutlaka faydalı olduğunu belirtirken, şu nasihatte bulundu ki, ‘insanın maddi şeylere karşı arzularını şiddetlendiren’ tarzda faaliyetlerden kaçınılmalıdır.
Bu tarz kısır faaliyet ve meşguliyetleri ‘tuzlu deniz suyuna’ benzeterek Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Şüphe yok ki, yüzeysel ve gösterişli ilgi alanlarının benzeri, kişinin susuzluğunu gidermekten ziyade, ancak onu arttırmaya hizmet eden tuzlu deniz suyudur. Akıl ve hikmetten yoksun kimse, susuzluğunu gidereceğini umarak tuzlu su bardağından içmeye devam eder. Söylemeye gerek yok ki, o asla bir kimsenin susuzluğunu gideremez, aksine onu yavaş yavaş zehirler ve nihayetinde ölümüne sebep olur.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“Buna mukabil en iyi su, gökten yağmur şeklinde inen, hayatımız ve mevcudiyetimizin kaynağı olan sudur. O temiz su, altımızdaki toprağa can verir ve bütün canlıların yaşamasına da vesile olur… o hayat veren ve ruhumuzu pak kılan, göksel (ve) manevi suya kendimizi sokmaya çalışmalıyız. Bizi ayakta tutacak ve iç huzuru bahşedecek olan bu tatlı sudur ve ona ancak Allah’a yakın olmakla ve O’nun emirlerine uymakla ulaşılması mümkündür.”
Toplantıda konuşurken Huzur, İslam inancının temel ilkelerinden birisi olarak alçak gönüllülüğün önemi hakkında da nasihatte bulundu.
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Müslüman Ahmedi hanımlar ve genç kızlar şunu daima hatırlarında tutsunlar ki, onlar moda deyip yahut da son trendlerin peşine düşüp, tevazularından ödün vermemelidirler. Müslüman Ahmedi hanımlar, tevazularını ve iffetlerini korumaya özen göstermelidirler. Böyle yapmamak, Allah’ın emirlerini, keza İslam’ın Müslüman hanımların saygınlığını ve faziletini korumak için koyduğu sınırları çiğnemektir.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“İslam’ın sizin için koyduğu sınırların, namusunuzu korumanın, keza kadınların sürekli taciz edildiği, suiistimale uğradığı ve sömürüye maruz kaldığı toplumdaki günlük risklerden sizi sakınmanın bir yolu olduğunu unutmayın.”
Huzur, mütevazı giyinmenin önemine de özellikle vurgu yaptı ve (dedi ki) Müslüman Ahmedi hanımlar asla herhangi bir kompleks yahut da güvensizlik hissetmemelidir.
Müslüman Ahmedi hanımlara hitap ederek, Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Başkalarının ders alması için bir tevazu örneği oluşturmalısınız ve imanınızın tezahürü ile gücünüzü, güveninizi ve özsaygınızı göstermelisiniz.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“Elbette kendinize güvenirseniz ve dininizle ilgili tüm komplekslerden de kurtulursanız, bu hem Tebliğin hem de İslam’ın bu coğrafyada yayılmasının kapılarını ardına kadar açacaktır. İnşa’Allah.”
Konuşmasının sonuna yaklaşırken Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Şunu da daima aklınızda tutun ki, sizler sadece kendinizi ve çocuklarınızı korumakla kalmayınız, aynı zamanda İslam’ın mesajını dünyanın her tarafına iletmekte de büyük ve önemli bir rol oynayınız. Yaşam boyu hedefiniz, insanların kalplerini ve akıllarını kazanmak olmalıdır, öyle ki, İnşa’Allah bir gün bütün dünya insanları İslam’ın Peygamberi’nin sancağı altında bir araya gelecekler.”
Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle devam etti:
“Bu, Vadedilen Mesih’inas Cemaati’ne Yüce Allah tarafından tayin edilmiş olan büyük vazifedir ve bu davaya içtenlikle hizmet etmek, Müslüman Ahmedi erkek ve kadınların en başta gelen görevleridir. Bu meydan okumanın üstesinden gelmek ve yeryüzünde manevi bir devrimi gerçekleştirmek istiyorsak, buna önce kendimizi ıslah ederek başlamalıyız.”
İman arttırıcı konuşmasına son verirken, Mirza Masrur Ahmed Hazretleri şöyle buyurdu:
“Yeryüzünde ahlaki ve manevi bir devrim gerçekleştirmek bize kalmıştır, o yüzden çocuklarınızı eğitin, öyle ki onlar, Vadedilen Mesih’inas misyonuna hizmet mantosunu sahiplenmeye hazır hale gelsinler. Allah hepinize görevlerinizi en güzel şekilde yerine getirmeyi nasip etsin ve hepiniz Müslüman Ahmediye Cemaati’nin parlayan yıldızları olduğunuzu kanıtlayabilin. Yüce Allah Lacna İmaillah’ı her bakımdan bereketlendirmeye devam etsin. (İnşa’Allah) Amin.”
İçtima Huzur’un önderliğinde sessiz dua ile sona erdi.
SON
Daha fazla bilgi için: media@pressahmadiyya.com
Resimler: Makhzan-e-Tasaweer tarafından sağlanmıştır